Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1521 E. 2023/393 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1521
KARAR NO: 2023/393
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2014/848 E. – 2019/185 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil aleyhine kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığını, takip borçlularından, … Tic. Btd. Şti.’nin müvekkili …’ye olan 24.952,54 TL bedelli cari hesap borcuna karşılık icra takibine konu olan 30/06/2012 tarihli 25.000,00 TL bedelli çeki verdiğini, daha sonra … AŞ’nin bu çeki diğer müvekkil … A.Ş’ye ciro ettiğini, … A.Ş. tarafından çekin tahsili amacıyla bankaya ibraz edildiğini, çekin ödeme tarihi üzerinde oynama olduğu gerekçesiyle geçersiz sayılarak iade edildiğini, çekin bedeli tahsil edilemediğinden müvekkil şirketler tarafından çekin dava dışı … Ltd Şti’ne iade edildiğini ve cari hesap kayıtlarına borç olarak kaydedildiğini, daha sonra bu çekin bir şekilde takip alacaklısına teslim edildiğini, çek bedeli üzerinde oynama yapılarak bedelin 9.000,00 TL olarak düzenlenmek suretiyle bankaya ibraz edildiğini, alacaklının müvekkil şirketlere herhangi bir hizmet sunmadığını, müvekkil şirketlerin davalıya herhangi bir borçlarının olmadığını belirterek müvekkillerin borcu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline ve %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu 30/11/2012 keşide tarihli, 9.000,00 TL bedelli, … nolu çekin dava dışı … Tarım Ürn. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından keşide edilerek tedavüle çıkarıldığını ve çekin arkasında cirosu bulunanlarca el değiştirerek en nihayetinde yasal alacaklı olan müvekkiline ulaştığını, davacıların iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı şirketlerin iadeye ilişkin işlemleri yaparlarken her nasılsa tedavüle çıkarılmış ve arkasında cirolarının bulunduğu çekteki cirolarını iptal etmediklerini, yine davacı …’nin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nden 24.952,54 TL cari hesap borcuna karşılık çeki aldığını beyan ettiğini, huzurda görülmekte olan menfi tespit davasında davacı tarafça yargılamaya esas tutulan hususların taraflarınca ilgisi bulunmadığını, davacıların dava dışı … Tic. Ltd. Şti. ile olan ticari ilişkilerine ilişkin olduğunu, müvekkilinin dava konusu çekin yasal hamili olduğunu ve davacıların ileri sürdüğü hususları bilmesi mümkün olmayan iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu beyanla davanın reddine, İİK. 72/4 maddesi uyarınca takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydıyla davacılar aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “dava ve takip konusu çekin keşidecisinin … Ür. Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti, lehdarının … ve sırasıyla cirantalarının …, …, … Tic. Ltd. Şti., davacı …, davacı …, … ve davalı … olduğu, davacı …’nin cirosundan sonra …’ın iade kaşesinin olduğu, çekin 06/12/2012 tarihinde ibraz edildiği ve karşılıksız kaldığı, çek bedeli kısmında 25.000,00 TL’nin üzeri çizilerek 9.000,00 TL ve tarih kısmında 30/06/2012 tarihinin çizilerek 30/12/2012 tarihinin yazıldığı, değiştirilen bedel ile tarih kısmında bulunan imzaların keşideciye ait olup olmadığı hususunda alınan ATK ve heyet raporunda imzaların keşideciye ait olduğunun tespit edilemediği, ayrıca …’dan gelen yazı cevabında çekin davacı … şirketi tarafından 02/07/2012 tarihinde 25.000,00 TL bedelli olarak tahsili için ibraz edildiğinin bildirildiği, bu şekilde çekte tahrifat yapıldığı ve çekin tarihinin 30/06/2012 ve bedelinin 9.000,00 TL olarak kabul edileceği, davalı tarafından 06/12/2012 tarihinde yani süresinden sonra bankaya ibraz edildiği ve kambiyo vasfını yitirdiği, bu aşamada davalının ancak temel borç ilişkisi nedeniyle davacılardan alacak talep edebileceği, davacı … şirketinin incelenen ticari defterlerinde davalı ile aralarında ticari ilişki olmadığının tespit edildiği, davalının davacı şirketlerden temel borç ilişkisi nedeniyle alacaklı olduğunu ispat edemediği anlaşılmakla” gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacıların icra dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davalının çekteki değiştirilen kısımlarda yer alan imzaların keşideciye ait olduğunu ispat edememesi, çek kambiyo vasfını yitirmiş olmasına rağmen kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatmış olması ve davacılardan alacaklı olduğunu da ispat edememesi nedeniyle takipte kötü niyetli olduğu kanaatine varılarak davacıların kötü niyet tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddialarının aksinin 12/07/2018 tarihli … yazı cevabı ile sabit olduğunu, ilgili çek 1 nolu davacı …’nin hesabının bulunduğu … T.A.Ş. Avcılar E5 Şubesine vadesi geldiğinde hesabına geçilmek üzere tahsile verildiği ve fakat çekin vadesinden önce 1 nolu davacı … tarafından çekin işlemsiz olarak iade edilmesi bankadan talep edildiği ve bunun üzerine çek banka tarafından 1 nolu davacıya işlem yapılmaksızın iade edildiğinin belirtildiği, davaya konu çekin yasal hamili müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunun , davacı tarafça yargılamaya esas tutulan hususların taraflarınca ilgisi bulunmadığını, aynı adreste kurulu olan davacılara dava dışı üçüncü kişi … Ltd Şti ve birbirleriyle olan ticari ilişkilerine ilişkin olduğunu, iddiaların muhatabının müvekkil olmadığını, davacılar tarafından ciroların iptal edilmediği, basiretli tacir olmanın gereğinin yerine getirlimediğini, davacıların ticari defter ve belgelerini 3. kişi konumunda olan müvekkil yönünden delil niteliği bulunmadığını, kıymetli evrakta mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu, davacıların temel ilişkiden kaynaklanan kişisel bilgilerini iyi niyetli devralan üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceklerini, imzaların istiklali prensibi bulunduğunu belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkilli aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı icra dosyası kapsamında müvekkillerinin borçlu olmadıklarını tespit etmek amacıyla dava açtıklarını, mahkemece borçlu olmadıklarına karar verildiğini, davalının istinaf başvurusunun haksız ve yersiz olduğunu, dava konusu çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, çekin ibraz süresinin 30.06.2012 tarihinde başlamasına rağmen bu tarih üzerinde oynama yapılarak keşide tarihi 20.11.2012 olarak değiştirdiğini, çek davalı tarafından 06.12.2012 tarihinde yani süresinden sonra bankaya ibraz edildiğini, süresinde bankaya ibraz edilmeyen ve kambiyo vasfını yitiren çek dayanak gösterilerek müvekkili şirketler aleyhine kambiyo senetlerine dayanan icra takibi başlatılamayacağını, davalı ile müvekili arasında ticari ilişki olmadığını, davalının müvekkil şirketlerden herhangi bir alacağı bulunmadığını, söz konusu dava menfi tespit davası olduğundan İcra ve İflas Kanunu madde 72’de açıkça belirtildiği üzere, kendisine icra takibi başlatılmış kişilerin borçlu bulunmadığını ispatı için açılacağını, ancak davalı tarafından alacaklı olduğu ispat edilemediğini, tahrif edilmiş bir çeki elinde bulunduran davalının bu çeki icra takibine konu etmesi davalının iyi niyetli olmadığını, düzenlenme tarihi ve bedeli üzerinde değişiklikler yapılan bir çeki kabul eden davalı basiretsiz bir tacir gibi davrandığını, tüm bu nedenlerle davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini, mahkeme kararın onanmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 72. maddeye göre açılan menfi tespit davasıdır.Davacılar tarafından müvekkiller aleyhine kambiyo senedine istinaden icra takibi başlatıldığını, takibe konu çekin öncelikle 30/06/2012 tarihli ve 25.000 TL bedelli iken bankaya ibraz edildiğinde ödeme tarihi üzerinde oynama olduğu gerekçesiyle çekin iade edildiğini, daha sonra bu çekin takip alacaklısına bir şekilde teslim edildiğini, çek bedeli üzerinde oynamaya yapılarak icra takibine konu edildiğini ileri sürerek icra takibinden borçlu olmadıklarının tespiti talep ve dava edilmiştir.Takibe konu çekin tanzim tarihi 30/06/2012 iken üzeri çizilmek ve paraf atılmak suretiyle 30/11/2012 yapıldığı. çek bedelinin 25.000 TL iken çizilmek ve paraf atılmak suretiyle 9.000 TL yapıldığı, davacıların çekte ciranta olup kendilerinden sonra … şubesine ait iade yazısının bulunduğu, daha sonra çekin davalı alacaklı eline geçtiği ve işbu çekin 06/12/2012 tarihinde bankaya ibraz edildiği, karşılığının olmadığı sabittir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na ait 09/11/2016 tarihli raporda inceleme konusu çekteki keşideci imzası ile miktarın yazı ve rakamla belirtildiği bölümlerdeki ve keşide tarihi bölümündeki dar alana sıkışık olarak atılmış imzalar arasında biçimsel benzerlikler görüldüğü, ancak söz konusu imzaların gerek dar alana sıkıştırılarak atılmış olmaları, gerekse tersimi basit, taklidi kolay imzalar olmaları nedeniyle aynı el ürünü olup olmadığı hususunda tespite gidilemediği belirtilmiştir. 26/11/2018 tarihli üç kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporda paraf imzaları ile çekteki keşideci imzası arasında kısmi benzerlikler görülmekle birlikte paraf imzaların basit tersimli ve kolay taklit edilebilir olması ve dar bir alana sıkıştırılarak atılmış olmaları nedeniyle imza aidiyetinin belirlenmesini sağlayacak nitelikte sağlıklı ve güvenilir veri içermedikleri, bu nedenle inceleme konusu çekteki paraf imzaları ile keşideci imzasının aynı el ürünü olup olmadığı hususunda bir tespite gidilemeyeceği kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu raporu ve 26/11/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunun birbirini teyit ettiği, takip konusu çekteki keşide tarihi ve miktarı üzerinde yapılan düzeltmelere ilişkin atılan parafın keşidecinin imzasının olup olmadığının tespit edilemediği, bu şekilde takip konusu çek üzerinde tahrifat yapıldığının sabit olduğu ve kambiyo senedi vasfını yitirdiği anlaşılmıştır.Mahkemece aldırılan muhasebe bilirkişisi tarafından düzenlenen 08/06/2018 tarihli raporda davacı … Defterleri’nden dava konusu çekin diğer davacı …’e iadesinin yapılmış olduğu ve yine davacı … Defterleri’nde davalı … ve dava dışı … ile ticari ilişkisi olduğuna dair herhangi bir tespitin yapılamadığı belirlenmiştir. Davalı alacaklı iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu ileri sürmüş ise de, Takip konusu çekin keşide tarihi ve bedeli üzerinde tahrifat yapıldığı, tahrifattan önceki tarih itibarı ile çekin yasal süresinde bankaya ibraz edilmediği, kambiyo senedi vasfını yitirdiği, kambiyo senedi vasfına haiz olmadığı ve takip alacaklısı alacağın varlığını ispat edemediğinden mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar hukuken yerindedir.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2019 tarih ve 2014/848 E., 2019/185 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 719,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,92 TL harcın mahsubu ile bakiye 539,73 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023