Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1516 E. 2023/281 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1516
KARAR NO: 2023/281
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/05/2019
NUMARASI: 2018/206 E. – 2019/231 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Editörlüğü müvekkili … ve … tarafından “…” isimli kitabın yayın hakları için davalı Yayınevi ile 01.10.2016 tarihinde “Telif Eserler İçin Yayın Hakkı Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme imzalandıktan sonra davalı ile irtibata geçilemediğini, kapak ve kitap tasarımlarının müvekkili ile paylaşılmadığını, kitabın iki editörü olduğu bilindiği halde müvekkiline haber verilmeden kitap kapağına diğer edötür …’ün ismine yer verilirken müvekkilinin ismine yer verilmediğini, müvekkilinin kitabın yaratılış sürecinde davacının emeğinin ve katkısının bulunduğunu, müvekkili tarafından İstanbul Kartal …Noterliği’nden gönderilen 23.10.2017 tarihli ihtarname ile davalıya bu hususun iletildiğini, davalının ihtarnameye cevap vermediğini, mail yolu ile yapılan iletişimde editör olarak sadece …’ü bildiklerini ve kitap kapağına da …’ün karar verdiğini bildirdiklerini, kitapların toplatılarak yeni kapak tasarımıyla yeniden basılacağı ve söz konusu tecavüzün bu yolla giderileceğinin bildirilmiş olmasına rağmen gerekli düzeltmenin yapılmayarak müvekkilinin manevi haklarına tecavüzün devam ettirildiğini, kitabın toplatılıp toplatılmadığını bilmediklerini, toplatılmış ise bu kere de müvekkili açısından maddi kaybında meydana geleceğinden bahisle, müvekkiklinin manevi haklarını zarara uğratan tecavüzün ref’ine, müvekkilinin isminin yazılmadığı kapak tasarımları ile piyasaya sürülen kitapların tamamının toplatılmasına, yeni kapak tasarımıyla söz konusu kitabın basılarak yayınlanmasına, aksi halde davalının haksız eylemi ile manevi hakları zarara uğrayan müvekkili lehine 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır. Davalının cevap dilekçesinde özetle; Davacı ve dava dışı … ile müvekili arasında 01.10.2016 tarihinde “…” isimli eserin yayınlanması için 1 yıl geçerli olan sözleşme imzalandığını, bu sözleşmede iletişim bilgileri belirtilen … ile eserin editörlerinin koordinasyonuyla kitabın yayına hazırlandığını ve 01.11.2016 tairhinde de 1000 adet baskısının gerçekleştirildiğini, eserin yayına hazırlanması aşamasında ön kapak ve arka kapak onaylarının iletişim halinde oldukları …’ten alındığını, eserin jenerik sayfası ve ön giriş sayfasında davacı ile … isminin birlikte yazıldığını, eserin giriş kısmında eserin editörlerinin biyografilerinin bulunduğunu, davacı tarafından gönderilen ihtarnameden sonra eserin dağıtımının yapıldığı yerlerden iadesinin istenildiğini, kitap kapağının yeni tasarımının yapılarak davacıya mail yolu ile gönderildiğini ancak basım aşamasına gelindiğinde yapılan sözleşmenin süresinin sona erdiğini ve eseri tekrardan basma hakları olmadığı için yeni kapakla baskısının yapılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… FSEK 67’ hükmüne göre, “Eser üzerinde sahibinin adı hiç konulmamış veya yanlış konulmuş yahut konulan ad iltibasa meydan verecek mahiyette olup da eser sahibi 15 inci maddede zikredilen tespit davasından başka tecavüzün refini talep etmişse, tecavüz eden gerek aslına, gerek tedavülde bulunan çoğaltılmış nüshalar üzerine eser sahibinin adını derç etmeye mecburdur. Masrafı tecavüz edene ait olmak üzere, hükmen en fazla 3 gazetede ilan talep edilebilir”. Ancak davalının dosyaya ibraz ettiği çıktılardan davaya konu kitabın baskısının tükendiği anlaşılmakla davacının kitabın kapağına kendi isminin derci talebi yerine getirmeyecektir. Davacı da bu talebi yerine getirilmediği takdirde manevi tazminata hükmedilmesin talep etmiştir. FSEK 70’e göre, Manevi haklan haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere davacının ismine davaya konu kitabın kapağında yer verilmemesi FSEK 15 hükmünün ihlali olmakla davacının manevi tazminat talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, terditli açılan davanın manevi tazminat yönünden kısmen kabulü ile (davacının davaya konu “…” isimli eserin, “…” ile birlikte editörü olduğu ve eser üzerinde hak sahibi olduğunun tespiti ile) 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava dilekçelerinde yer alan taleplerinin Tecavüzün Refi, kitapların toplatılması, kitabın yeni kapak tasarımı ile yeniden yayınlaması ve manevi tazminatken, bunlardan sadece tazminat taleplerinin kısmi olarak kabul edildiğini, diğer taleplerinin neden kabul edilmediğine yönelik hiç bir gerekçe belirtilmediğini yine kabul gören tazminat taleplerinin ise neden kısmen kabul edildiğine ilişkin gerekçe sunulmadığını,-Müvekkilinin öğretim görevlisi olup, akademik kariyer yapan kişiler için en önemli hususun kitaplarının basılmış ve diğer bilimsel çalışmalarda da atıf yapılıyor olması olduğunu, oysa ki yayın şirketinin yaptığı bu tecavüz ile müvekkilinin akademik kariyerine de zarar verdiğini, müvekkilinin yazmış olduğu kitapta isminin yer almadığını, her ne kadar hala basılıyor olmasa da ilgili kitabın üniversite kütüphanelerinde yer almakta ve yapılan bilimsel çalışmalarda atıf olarak kullanılmakta olduğunu, müvekkilinin eser sahibi olarak adının geçmemesi nedeniyle, bilimsel olarak kazanması gereken haklardan mahrum kaldığını, müvekkiline düşük 5.000,00 TL tazminatı uygun gören mahkemenin kısmen kabul ettiği davada karşı tarafa 3.190,00 TL vekalet ücreti tayin ettiğini, müvekkilinin ödediği mahkeme masraflarının yarısının da müvekkilinin üzerine kaldığını, müvekkiline reelde verilecek olan tazminat miktarının (faizsiz ve icra vekalet ücretleri olmadan dahi) 5000,00-3245,77 (V.Ü.+ masraflar) = 1.264,23 TL olduğunu, bu durumun da hayli haksız bir sonuç doğurmakta olduğunu, yayınevinin müvekkilinin kitabı yazanlardan birisi olduğunu bile bile bilinçli bir şekilde müvekkilinin adına kitap üzerine yer vermediğini, müvekkilinin haklarına bilerek ve isteyerek tecavüz edildiğini, yayınevinin ödemeye mahkûm edildiği miktarın mahsuplar yapıldığında oldukça komik bir rakama denk geldiğini, Mahkemenin müvekkil lehine 5.000,00 TL gibi cüzi bir rakam verilmesi yerine kitabın basılmasına karar verilmiş olsaydı müvekkilinin en azından akademik kariyerine katkısı olacağını, yerel mahkemenin hakkını arayan müvekkilini kararıyla daha da mağdur ettiğini, kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılarak taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap ve istinaf dilekçesinde özetle; Davacının taraf ehliyetinin bulunmadığına ve manevi zararının da bulunmadığına yönelik 28/05/2019 tarihli dilekçeleri dikkate alınmadan davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulünün, hukuka aykırı olmakla birlikte reddedilen kısım yönünden hukuka aykırılık bulunmadığını, bilirkişice tespit edildiği üzere davacının diğer taleplerinin hiçbir hukuki ve maddi dayanağı bulunmadığını, müvekkili şirketin diğer editör … ve davacının bir kısım hareketleri sonucu (davacı ihtarnameleri, dava dışı … ihtarname cevapları ve tüm taraflar arası bir kısım yazışmalar (tamamı dosyada mevcuttur.)) 12.435 TL maliyet ile basmış olduğu ve sattığı kitaplardan 823 TL gelir elde ettiğini, Yerel Mahkeme kararı sonrası toplam tazminat ve fer’ileri 9.790,21 TL ödeme yapmak sureti ile ( -12435,00 + 823,00 – 9,790,21 TL ) toplam 21.402,21 TL zarar ettiğini, kitapların tamamı satılsaydı dahi getirebileceği net gelirin 1.065,00 TL olacağını, davacının davasının manevi tazminat yönünden de 5.000,00 TL gibi fahiş bir bedel olarak kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; Davacının dava dilekçesi incelendiğinde, davacının davasını terditli olarak açtığı, kitap kapağı üzerinde isminin bulunmaması nedeniyle tecavüzün ref’ini, isminin yazılmadığı kapak tasarımları ile piyasaya sürülen kitapların tamamının toplatılmasını, yeni kapak tasarımıyla söz konusu kitabın basılarak yayınlanmasını, aksi halde davalının haksız eylemi ile manevi hakları zarara uğraması nedeniyle lehine 10.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ettiği, Mahkemece öncelikli olarak ref ve kitapların toplatılması yönündeki talebin incelendiği ancak davalı tarafça dosyaya sunulan yazı cevabına göre kitapların baskısının tükenmesi nedeniyle terditli ilk istem olan ref talebine ilişkin davanın konusuz kalması nedeniyle manevi zarar yönünden davacının taleplerinin incelendiği anlaşılmıştır. Davacı taraf her ne kadar ref talebinin gerekçelendirilmediği iddiası ile istinaf isteminde bulunmuş ise de, Mahkemenin ref talebine ilişkin gerekçeyi yazdığı, terditli istemin incelenmesinin nedenini açıkladığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. Kitabın yeniden basılması talebi ise, toplatma kararı verilmiş olması halinde verilebilecek bir karar olduğu için bu yönde karar verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır. Davalı taraf söz konusu eseri isim belirtmeden kullanmakla davacının haklarını ihlal etmiş durumdadır. Davacı tarafın verilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu ilişkin istinaf istemine ilişkin olarak, Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gereğince manevi tazminat, zarar görende tatmin duygusu oluşturacak, ancak karşı tarafı zenginleştirmeyecek bir miktar olması gerekir. Dosya kasamındaki davacı emeği, zararı oluşturan eylemin niteliği, dava tarihi itibariyle paranın satın alma gücü ve davalı tarafın kitap basımından ve satışından gelir elde etmiş olması nazara alındığında mahkemece takdir edilen tazminat miktarında isabetsizlik olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; 5846 sayılı FSEK’in birlikte eser sahipliğini düzenleyen 10. maddesindeki, “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eserin ayrılmaz bir bütün teşkil etmesi halinde, eser sahipliğinin onu vücuda getirenlerin oluşturduğu birliğe ait olacağı, bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde eser üzerindeki hakların eser sahipliğini oluşturan gerçek veya tüzel kişiler tarafından kullanılacağı ve eser sahiplerinden her birinin, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebileceği” yönündeki düzenleme karşısında davaya konu kitaplarda davacının da hak sahibi olduğu, dava dışı diğer editör …’le imza altına alınan sözleşmeye göre de davacının hak sahibi olduğunun kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı, dosya kasamındaki davacı emeği, zararı oluşturan eylemin niteliği, dava tarihi itibariyle paranın satın alma gücü ve davalı tarafın kitap basımından ve satışından gelir elde etmiş olması ve davalının şirket olması nazara alındığında mahkemece takdir edilen tazminat miktarında isabetsizlik olmadığından, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Belirtilen nedenlerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince davacı ve davalı vekillerinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2019 tarih ve 2018/206 E., 2019/231 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekillerinin tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023