Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1505 E. 2023/173 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1505
KARAR NO: 2023/173
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2018/150 E. – 2019/237 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın müvekkili aleyhinde Mahkemenin 2018/48 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, davalı yana ait olan ve tespite dayanak yapılan tüm tasarımların, yenilik ve ayırt edicilik vasfına sahip olmamaları nedeniyle hükümsüz kılınması gerektiğini, davalının 02/07/2014 başvuru tarihli .. nolu çöp kutusu tasarımının, …’e ait 12/03/2009 başvuru tarihli … nolu tasarım karşısında bilgilenmiş kullanıcı nezdinde belirgin fark olmaması sebebiyle yeni ve ayırt edici olmadığını, davalının 02/06/2015 başvuru tarihli … nolu tasarımının da …’nın 85. sayfasında yer alan … adlı … nolu ürünler karşısında yeni ve ayırt edici olmadığını, davalının tasarımı ile… ve …’deki tek farkın kenarlardaki boşluk olduğunu, ancak ürünün bütünü değerlendirildiğinde, söz konusu boşluğun bilgilenmiş kullanıcıda belirgin fark yaratmadığından, ürünlerin ayırt edilemeyecek derecede benzer olduklarını, katalog tarihi de daha önce olduğundan hükümsüzlük şartlarının oluştuğunu, davalının tasarımı ile …’deki tek farkın tutma sapı olduğunu, bu sap ürünün bütününe bakıldığında da bilgilenmiş kullanıcıda belirgin fark yaratmadığından ürünlerin ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve katalog tarihi de daha önce olduğundan hükümsüzlük şartı oluştuğunu, davalının ülkemizde tescilli ve dünyada var olan ürünler üzerinde belirgin fark oluşturmayacak şekilde küçük değişiklikler yaparak ya da birebir aynısının tescilini alıp müvekkili aleyhinde tespit yaptırarak kötü niyet göstermiş olduğunu, basiretli tacir gibi hareket etmediğini iddia ederek, davalı adına … ve … sayılı tasarımların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı ikame etmekte hukuki menfaatinin bulunmadığını, öncelikle … nolu tasarım tesciline konu ürün ile davacı tarafın benzerlik taşıdığını iddia ettiği ürün arasında genel görünümün yanı sıra, pek çok detay ve özellikle kalite açısından ciddi farklılıklar bulunduğunu, davacı tarafça ortaya atılan … numaralı tasarım tescili 3. kişiye ait olduğunu, davacı tarafın buna dayalı bir iptal talebinde bulunabilmesinin mümkün olmadığını, … nolu tasarım tescilinin hayata geçirilip geçirilmediği ve bu tasarıma sahip ürünlerin piyasaya sürülüp sürülmedikleri tespit edilmeksizin 3. kişinin soyut iddiasına dayalı olarak somut şekilde ele geçirilemeyen farazi bir tasarımın evvelce tescil edildiğinden bahisle müvekkiline ait ürünün harcı alem olduğuna hükmedilemeyeceğini, dava dilekçesinin b bendinde yer alan … nolu tasarım tesciline konu ürünün yer aldığı iddia edilen yabancı kataloğun gerçekte var olup olmadığı ve böyle bir ürün fotoğraflarını ihtiva edip etmediği ispatlanması gerektiğini, yabancı menşeili bir katalog sayfasına dayalı olarak ve elde somut olarak böyle bir ürün bulunmaksızın resmi bir tescilin iptaline karar verilemeyeceği hususunun tartışmasız olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… Bir tasarımın 6769 sayılı SMK hükümlerine göre tescil edilerek koruma kapsamına alınabilmesi için yenilik ve ayırt edicilik niteliklerini taşıması gerekmektedir. Yeni ve ayırt edici tasarımlar belge verilerek korunur.
 Bir tasarımın yeni olarak kabul edilebilmesi için aynısının, başvurunun Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapıldığı tarihten veya başka ülkede yapılmış bir başvuruya dayalı olarak rüçhan hakkı kullanılmış ise rüçhan tarihinden yani başka ülkeye yapılan başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Yukarıda belirtilen yasal düzenleme, dosyaya temin edilen deliller ve dosya kapsamı ile uyumlu görülen bilirkişi raporlarına göre, dava konusu tasarımların tescil başvuru tarihi itibariyle daha önce dünyanın çeşitli yerlerinde kamuya sunulduğu, dolayısıyla yenilik unsurunu taşımadıkları anlaşılmakla, davacının davasının kabulüne ve davalı adına tescilli davaya konu tasarımların hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dava konusu 02.07.2014 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili hakkında davalı müvekkiline ait olup tasarımı tescilli bir ürünü iltibasen hukuka aykırı bir şekilde üretmekte olan ve bu durumu tespit edilmiş bulunan davacı firmanın mücerret şekilde ve kötü niyetle ortaya attığı bir internet sahifesinde “…” isimli ürüne ait olduğunu iddia ettiği bir butona basıldığında açılan resmin oluşturulma tarihinin tespiti hususunda 04.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu tarihin 14.01.2011 saat 17:26 olarak belirlendiğini, bu türden bir internet sahifesinin herhangi bir kişi tarafından oluşturulma ihtimali ile tarihin gerçeği yansıtmama ihtimali hususunda raporda yer verilen tespitlerin tamamıyla çelişkili olduğunu, 04.01.2019 tarihli raporda “teknik olarak aşağıdaki görselde de anlaşılacağı üzere bir fotoğrafın istenildiği takdirde tarihleri üzerinde değişiklik yapılabilinmektedir. Lakin bu durum dava konusu olan ilgili fotoğrafta bu şekilde değişiklik yapıldığı anlamına da gelmeyeceği gibi üzerinde değişiklik yapılmış olabileceği anlamına gelmektedir.” denilmekle olduğunu Bilirkişi Kurulu tarafından fotoğrafın oluşturulma tarihinin değiştirilip değiştirilmediği konusunda çelişkili ifadelerde bulunulduğunun açık olduğunu, raporda hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan internet sahifesindeki ilgili fotoğrafın oluşturulma tarihi üzerinde değişiklik yapılmış olabileceği belirtilmiş olması nedeniyle işbu hususun şüpheye yer verilmeyecek şekilde ortaya konulması gerekmekte olduğunu, raporun bu haliyle hüküm kurmaya elverişli olduğundan bahsedilemeyeceğini, çelişkili raporla hüküm kurulamayacağını, -Kıyaslama konusu yapılan tasarımın, enstitü tarafından tescilli bir tasarım olup olmadığının, eğer tescilli bir tasarım ise koruma süresinin dolmuş olup olmadığının ve benzer olduğu iddia edilen ürünlerin başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya Dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sunulmuş olup olmadığının araştırılması gerekirken, 04.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu hususa yönelik hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca yetersiz ve kendi içerisinde çelişkili ifadeler ve tespitler içeren rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen müvekkiline ait 02.07.2014 başvuru tarihli … numaralı çöp kutusu tasarımı hakkında raporda “…’e ait 12.03.2009 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ile arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları sonucuna varılmıştır” denilmek suretiyle, yeterince araştırma ve inceleme yapılmadan hatalı tespitlerde bulunulduğunu, kıyaslama konusu yapılacak tasarımın; başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olup olmadığının veya benzer olduğu iddia edilen ürünlerin Enstitü tarafından tescilli bir tasarım olup olmadığının, eğer tescilli bir tasarım ise koruma süresinin dolmuş olup olmadığının araştırılması gerekirken, 04.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu hususa yönelik hiçbir inceleme ve araştırmanın yapılmadığını ve bu yönde bir tespite değinilmediğini, başvuru veya rüçhan tarihinde kamuya sunulmamış olan tasarımlarla, yine bu tarihten önce tescil edilmiş olup da koruma süreleri dolan tasarımların ayırt edicilik testinde göz önünde bulundurulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle, davacının hükümsüzlüğe dayanak olarak sunduğu ve …’e ait olduğunu iddia ettiği ürün hakkında gerçekten …’e ait bir tasarım olup olmadığı, tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde kamuya sunulup sunulmadığı ve özellikle hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterilen tasarımın 2009 başvuru tarihli olduğu dikkate alındığında koruma süresinin dolup dolmadığı hususlarında bilirkişi raporunda gerekli araştırma ve incelemeler ortaya konulmadığını, sadece davacının iddialarına dayanılmak suretiyle eksik ve hatalı tespitlerde bulunulduğunu, -Müvekkiline ait 02.07.2014 başvuru tarihli ve … nolu tasarım tesciline konu ürün ile davacı tarafça benzerlik taşıdığı iddia edilen ürün arasında genel görünümün yanı sıra pek çok detay ve özellikle kalite açısından ciddi farklılıklar bulunduğunu bu itibarla bilirkişi raporunun hatalı tespitler içerdiğini, davacı tarafça ortaya atılan … numaralı tasarım tescili 3. kişiye ait olup, davacı tarafın buna dayalı bir iptal talebinde bulunabilmesi mümkün olmamakla birlikte öncelikle 12.03.2009 başvuru tarihli tasarıma konu ürünün piyasaya sürülüp sürülmediği ve ticari bir cihet kazanıp kazanmadığı hususlarının araştırılması ve bilahare piyasadan temin edilecek örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekmekle birlikte 04.01.2019 tarihli raporunun bu yönüyle de eksik olduğunu, … numaralı tasarım tescilinin hayata geçirilip geçirilmediği ve bu tasarıma sahip ürünlerin piyasaya sürülüp sürülmedikleri tespit edilmeksizin 3. kişinin mücerret iddiasına dayalı olarak müşahhas şekilde ele geçirilemeyen farazi bir tasarımın evvelce tescil edildiğinden bahisle davalı müvekkiline ait ürünün harcı alem olduğuna hükmedilemeyeceğini, -Hükümsüzlüğü talep edilen diğer bir ürün olan 02.06.2015 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili hakkında davacı tarafından hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan ve 2009 tarihli olduğu iddia edilen … “09 ürün kataloğu ve görselleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda bilirkişi raporunda; “… “09 ürün kataloğunda yer alan ürün görselleri arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları sonucuna varılmıştır” denilmek suretiyle hatalı tespitlerde bulunulduğunu, … nolu tasarım tesciline konu ürünün yer aldığı iddia edilen yabancı kataloğun gerçekte var olup olmadığı ve böyle bir ürün fotoğraflarını ihtiva edip etmediğinin ispatlanması gerektiğini, raporda katalogdaki ürünlerin benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden sadece görseller üzerinden incelendiğini, ancak davacı tarafından sunulan ve 2009 tarihli olduğu iddia edilen … ürün kataloğunun gerçekten var olup olmadığı veyahut işbu katalogda yer alan tasarımların tescil tarihleri hakkında müvekkiline ait tasarımın tescil tarihinden daha önceki ya da daha sonraki bir tarihe ait olup olmadığı yönünde gerekli olan hiçbir inceleme ve araştırmaya yer verilmeyerek ürünlerin tek bir örneği dahi temin edilmeden sadece fotoğraflar üzerinden yüzeysel bir inceleme yapıldığını, hükme dayanak yapılan 04.01.2019 tarihli raporda dava konusu 02.07.2014 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili hakkında da dava konusu ile ilgili internet web sitesinin ilgili sayfasına ait geçmiş yıllara ait detaylara ulaşmak adına dünyanın en kapsamlı arşiv tutan sitesi olan https://…/ üzerinden araştırmalar yapılmış olduğunu ve ilgili ürünün linkinin geçmişe yönelik olarak arşivlenmediği şeklinde tespitlere yer verildiği dikkate alındığında, dava konusu ürünlerle ayniyet gösterdiği iddia edilen ürünlerin incelenemediğini ve herhangi bir mukayesenin gerçekleştirilemediğinin anlaşıldığını, bu bilirkişi raporuna ve rapordaki bu türden tespitlere dayalı olarak resmi tescillerin iptaline karar verilebilmesinin hukuken mümkün olamayacağını, -Davacı tarafça piyasaya sürüldüğü ve ticari cihet kazandığı ispatlanarak temin edilmiş bir ürün sunularak 3 boyutlu şekilde benzerlik ortaya konulmadıkça tasarım tescilinin iptaline karar verilmemesi gerektiğini, -Dava konusu olan ve diğer ürünlerle benzer olduğu iddia edilen müvekkiline ait 02.07.2014 başvuru tarihli … başvuru numaralı tasarım ile 02.06.2015 başvuru tarihli … numaralı tasarımın bu şekilde üretilmesinin teknik zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun Yargıtay’ın önemle dayandığı kriterlerden biri olduğunu, tekniğin bilinen durumu gereği dava konusu ürünün bu şekilde tasarlanması gerektiğini, her ne kadar raporda aksine bir tespite yer verilmişse de, davacı tarafından hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterilen katalogdaki ürün ile 02.06.2015 başvuru tarihli … numaralı tasarım tescili ürün arasındaki benzerlik, teknik bir zorunluluktan kaynaklanmakta olup, yani bu ürünün başka şekil, ebat ve görünümde yapılması, teknik yönden başka şekilde yapılmasının mümkün olmadığını, ürünün görünümüne katkı sunan özellikleri, yeni ve ayırt edici olması nedeniyle işlevsel ya da estetik olup olmadıklarına bakılmaksızın hukuki korumadan yararlanması gerektiğini, -554 Sayılı KHK’da ve Topluluk hukukunda ayniyet kavramını açıklığa kavuşturmak amacıyla “küçük ayrıntılarda farklılık” kavramı kullanıldığını, Örneğin, bir fincan üzerindeki desen aynı olmasına rağmen kulp şekli yeni ise bu tasarım tescil edilebileceğini, 554 Sayılı KHK’nın 6.maddesi hükmüne göre, tasarımında bulunması gereken yeniliğin, iki unsuru içerdiğini, birincisi, tasarımın daha önceki tasarımlarla aynı olup olmadığı; ikincisi ise, aynı tasarımın daha önce kamuya sunulup sunulmadığı olduğunu, müvekkiline ait tasarımların benzerleri var ise de bu durumun müvekkiline ait tasarımların yeni ve ayırt edicilik niteliklerine sahip olduğu gerçeğini değiştirmediğini, bu itibarla davacının haksız ve mesnetsiz iddialarla açmış olduğu işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin verdiği karar yasaya ve usule uygun olduğunu beyan ederek istinafın reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı tarafça istinaf istemi yapılan uyuşmazlık, davalının tasarımları ile karşılaştırma yapılan tasarımların geçerli delil ve ispata yarar delil niteliğinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusundadır. Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin dava tarihi itibarıyla somut olaya 6769 Sayılı SMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6759 Sayılı Kanun’un tasarıma ilişkin hükümleri; “MADDE 55 – (1) Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. (2) Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder. (3) Birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür. (4) Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur. MADDE 56 – (1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.(2) Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.(3) Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.(4) Bir tasarımın aynısı;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
MADDE 57 – (1) Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması halinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez. MADDE 58 – (1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir. (2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır. (3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması halinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.(4) Aşağıda belirtilen haller koruma kapsamı dışındadır:a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar.b) Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri.c) Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri. ç) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dini, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar. (5) 56. maddedeki şartları karşılamak kaydıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar korumadan yararlanır”. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; “554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik”inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)” şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K). Somut olayda, davacı vekili, davalı adına tescili 02.07.2014 başvuru tarihli … numaralı ve 02.06.2015 başvuru tarihli … numaralı tasarımların hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davacının delil olarak sunduğu tasarımların, ayırt ediciliklerinin bire bire yakın derecede benzer olduğu, yenilik bağlamında farklı düzeye ulaştırmadığı, benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı belirtilmiştir. Raporda kamuya sunulma tarihinin tespitine ilişkin bir bilgiye yer verilmiş olup, alınan her iki raporda da bilgisayar mühendisi bilirkişilerin bulunduğu, teknik yönden alınan raporların yeterli olduğu, Mahkemece bu hususta rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilgisayar mühendisi bilirkişilere gönderildiği, internet sitesi içerisinde 2011 yılına ait görüntüler arasında yer aldığı bu sebeple http://…com… 3720jpg resimlerinin bulunduğu sitelerin sunulan raporlara göre delil niteliği taşıdığı, aksinin ise ispatının gerektiği, değiştirildiğine yönelik iddianın da davalı tarafça ispatının gerektiği, istinaf istemi olarak öne sürülen hususların teknik bilgi gerektirmesi ve dosyada bilirkişi raporu dışında başkaca teknik bilgi olmaması sebebiyle değerlendirilmesinin yapılamayacağı, dava konusu tasarımın tescil başvuru tarihinden önce kullanıldığının ispatlandığı, yenilik unsurunun ortadan kaldırdığı, Mahkemece dosyadaki raporlara itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmesinde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2002 tarih 2020/7358 E., 2022/1612 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalının bu yöndeki istinaf itirazları yapılan teknik inceleme ve davalı tarafça sunulmuş aksi yöndeki başka bir teknik inceleme içerir rapor bulunmaması nedeniyle haklı bulunmamıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünde yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2018/150 E., 2019/237 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023