Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1501 E. 2023/657 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1501
KARAR NO: 2023/657
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2018/611 E. – 2019/423 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 29/05/2018 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalının hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla 7.171,98 TL alacak takibi yaptığını, alacaklının adına senet düzenlediğini, senet üzerindeki imzanın sahte olduğundan üzerine kayıtlı tapusuna konulan hacizden dolayı mağdur edildiğini beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili Mahkemeye sunduğu 09/10/2017 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesini tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 30/04/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili Mahkemeye sunduğu 21/09/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle: davacının kefil olduğu … adına bakanlıklarına bağlı hastane tarafından olayın gerçekleştiği tarih olan 17/03/2005 tarihinde … fatura numarası ile verilen hizmetlerin dökümünü detaylı gösteren fatura düzenlendiğini, davacının ise müteveffanın tedavi masrafları için düzenlenen borç senedine 3.240,86 TL kefil olarak imza attığını, davacı tarafın iddiasını ispatla mükellef olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili Mahkemeye sunduğu 20/10/2017 havale tarihli ikinci(2.) cevap dilekçesinde özetle: cevap dilekçesini tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili 30/04/2019 tarihli duruşmada/esas hakkındaki beyanında; önceki beyanlarını tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Yargı yetkisini, Anayasanın 9. Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan deliller, icra dosyası, senet sureti, imza örnekleri, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı takip borçlusu hakkında 09.05.2005 ödeme tarihli ve 3.240,86 TL bedelli bonoya dayalı olarak ilamsız takip başlatıldığı, davacının takibe konu senetteki avalist imzasının kendisine ait olmadığını iddia ettiği, bunun üzerine yapılan grafoloji bilirkişi incelemesine göre bu senetteki imzanın davacı tarafa ait olmadığı, bu nedenle davacının davalı takip alacaklısına takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığı, davacının hastaneye karşı borçlu olan senedin keşidecisi …’in borcu nedeniyle kefil olduğuna ilişkin ayrı bir sözleşmede bulunmadığı, bu nedenle davacının davalıya davaya konu senet ve icra takibi nedeniyle herhangi bir borcu bulunmadığı, davalı tarafın takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı, sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın süresinde açılmadığını, davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerektiğini, -… ve diğer borçlu … aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünde … E. sayısı ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, Davalının ise söz konusu borca kefil olduğunu, davacının kefili olduğu … adına Bakanlığa bağlı hastane tarafından olayın gerçekleştiği tarih olan 17/03/2005 tarihinde … fatura numarası ile verilen hizmetlerin dökümünü detaylı gösteren fatura düzenlendiğini, Davacı tedavi masrafları için düzenlenen borç senedine 3.240,86 TL kefil olarak imza attığını, yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın davanın reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davasıdır. İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, alacaklısı Dr. S.E.G.K.D.C 4 nolu döner ser. Saymanlığı, keşidecisi …, Kefili … olan 24.03.2005 düzenleme, 09.05.2005 ödeme tarihli 3.240,86 YTL bedelli bono bono olduğu, alacağın talep edilme süresinin 10 yıl olduğu, menfi tespit davası açmak için zamanaşımı süresi bulunmadığı, zamanaşımına ilişkin itirazın yerinde olmadığ anlaşılmıştır. Kambiyo senedindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir. (HGK’nun 24.06.2020 tarih, 2017/19-829 Esas, 2020/471 Karar) Bu kapsamda, senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı konusunda dosyaya sunulan Grafoloji uzmanı bilirkişi raporunda, imzanın davacıya aidiyetinin tespit edilemediği bildirilmiş olup, davalının bu bağlamda ispat yükünü yerine getiremediği anlaşılmıştır. Gerek davalı alacaklının, dava konusu senetlerdeki imzanın davacıya ait olduğunu ispatlayamamış olması ve gerekse yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, senetlerde davacıya atfen atılı imzaların davacıya ait olup olmadığına ilişkin bir maddi vakıa değerlendirmesinin bulunmaması karşısında davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş, bu itibarla davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Senet illetten mücerret olup, tedaviye ilişkin faturalara istinaden senedin düzenlendiğine ilişkin iddianın yazılı senede atfen bir belge ile kanıtlanamadığı, senedin üzerinde de tedavi masraflarına ilişkin düzenlendiğine ilişkin kayıt bulunmadığı bu nedenle bu istinaf isteminin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/04/2019 tarih ve 2018/611 E., 2019/423 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı harçtan muaf olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023