Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1495 E. 2022/1791 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1495
KARAR NO: 2022/1791
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2014/186 E. – 2019/326 K.
DAVANIN KONUSU: Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait işyerinde hırsızlık meydana geldiğini, hırsızlık sebebiyle dava konusu olan … bank Işıkkent İzmir Şubesine ait … nolu 23/03/2014 tarihli 3.000,00 TL, … Bankası Duaçınar Şubesine ait … nolu 31/03/2014 tarihli 5.000,00 TL, … bank Kütahya Şubesine ait, … nolu 01/04/2014 tarihli 5.134,00 TL, … Bankası Yeni Bosna Şubesine ait, … nolu, 20/04/2014 tarihli 4.000,00 TL, … Bankası Değirmendere Trabzon şubesine ait, … nolu, 20/04/2014 tarihli 4.850,00 TL ve … bank Sanayi Çarşı Eskişehir Şubesine ait, … nolu, 31/04/2014 tarihli, 2.260,04 TL bedelli toplam 6 adet çekin çalındığını, bunun üzerine Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/536 E.sayılı dosyası ile çek iptali davası açıldığını, söz konusu çekler için ödeme yasağı kararı verildiğini, söz konusu dava devam ederken … A.Ş.nin dava konusu çeklerin yetkili hamili olduğu gerekçesi ile çekleri mahkemeye sunduğu ve mahkemenin de istirdat davası açılması için taraflarına süre verdiği ve huzurdaki davayı açtıklarını, müvekkili …’un çeklerin meşru hamili olduğunu, her çekte cirosu bulunan …unvanlı firmadan önceki cirantalarla gerçekleşen ticaretten dolayı müvekkiline teslim edilen çekler olduğunu, dava konusu çeklerden … nolu çekle müvekkilinin cirosu yer almakla birlikte diğer çeklerin müvekkilinin ciro yapmadan çalındığını, davalı faktoring şirketinin dava konusu çekleri devralırken ağır kusurlu olduğunu ve bu çekler yönünden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, faktoring şirketinin çekte cirosu bulunan … ile akdettiği faktoring sözleşmesi gereğince devraldığını bildirdiğini, …’in söz konusu çekleri davalıya devredebilmesi için kendinden önceki ciranta ile arasındaki ticaretin varlığını gösterir faturayı sunması gerektiğini, söz konusu çeklerin incelendiğinde tahrif edildiğinin görüleceğinin belirterek, dava konusu çekler hakkında bankadan ödemesinin durdurulması için her bir çek için ödemeden men kararı verilmesini, çeklerin meşru hamilinin davacı olmasından, söz konusu çeklerin geçersiz faktoring sözleşmesi ile devralınmasından dolayı ayrıca müvekkilinin çekten doğan kendi alacağını tahsil edebilmesi için dava konusu çeklerin müvekkilin iadesine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine ikame olunan davanın yasal dayanaktan mahrup olup reddi gerektiğini, müvekkili şirketin temlik aldığı alacakların müşterisi olan şirketlerin mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak alacakları olup cari hesaplarına kayıtlı ve faturalandırılan alacaklar olduğunu, müvekkili şirket ile faktoring müşterisi …arasında imzalanan faktoring sözleşmesine istinaden faktoring müşterisinin fatura alacaklarının temlik alındığını, söz konusu temlik işlemine istinaden dava konusu çekin müvekkili şirkete verildiğini, çeklerin bankaya ibraz edildiğini, ancak çekler hakkında ödeme yasağının verilmiş olduğunu anladıklarını, davacı tarafın çeklerin çalıntı olduğuna dair iddia ve beyanları kabul edilse dahi müvekkili şirketin çeklerin iktisap tarihinde bu hususu bilebilecek durumda olmasının ve çeki davacının zararına bilerek iktisap ettiğinin kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu sahtelik hırsızlık mutlak defi olarak müvekkili şirkete ileri sürülemeyeceği, müvekkili şirket faktoring sözleşmesine bağlı olarak faktoring müşterisinin fatura alacaklarını temlik aldığını, müvekkili şirketin iyiniyetinin korunacağının ve davacının istirdat talebinde bulunamayacağının Yargıtay içtihatlarından da anlaşılabileceğini belirterek, müvekkili şirketin iyi niyetli yetkili hamil olduğu, dava konusu çeklere ilişkin olarak açılan istirdat davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu, dava konusu çeklerin 2 adetinin davacı kayıtlarına işlenmemiş olduğu, davacının çek üzerinde ciranta olarak yer almadığı ve çekin kaybolduğunu belirterek açmış olduğu iptal davasında davalı tarafından ibraz edilmesi sonucu iş bu davanın açıldığı, davalı tarafından ise çekin dava dışı … ile yapılan sözleşme kapsamında bu şirket tarafından ve gerekli olan fatura ve belgelerin de ibraz edilmesi sonucu kabul edildiği, faktoring sözleşmesinin hırsızlık olayının bildirildiği tarihten önce imzalandığı tespit edilmiştir. Ticaret Kanunu’nda yer alan hükümlere paralel olarak, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunun 9/3 maddesinde “faktoring şirketi bile bile borçlunun zararına hareket ederek kambiyo senedi iktisap etmemiş ise şahsi def ilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceği” belirtilmiş olup, bu kapsamda faktoring şirketleri, fatura tevsiki ile birlikte çeki ciro yolu ile temlik alabilecektir. Davalı şirket tarafından yukarıda açıklandığı üzere gerekli belgelerin alındığı anlaşılmış, çek üzerindeki ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı ve davalının çekin çalıntı olduğunu bilerek, davacının zararına olacak şekilde, ağır kusuru ile çeki kabul ettiği kanıtlanamadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 38. Maddesine göre Faktoring sözleşmesinin, “(1) Faktoring sözleşmesi; mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir almak suretiyle, faktoring şirketinin müşterisine sağladığı tahsilat, borçlu ve müşteri hesaplarının tutulmasının yanı sıra finansman veya faktoring garantisi fonksiyonlarından herhangi birini ya da tümünü içeren sözleşmedir. (2) Faktoring sözleşmesinin yazılı şekilde düzenlenmesi zorunludur.” şekilde tanımlandığını, aynı yasanın Faktoring şirketlerinin yapamayacağı işleri düzenleyen 9/2. maddesinde de “Faktoring şirketi kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz.” hükmüne yer verildiğini, 08.07.2010 tarihli BDDK tarafından çıkarılan Faktoring İşlemlerine İlişkin Genelge ve 29257 olan “Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 5. ve 7. Maddesine göre de, faktoring şirketlerinin faktoring sözleşmesi ile temlik alacakları faturaya dayalı alacakla ilgili (i) yeterli istihbarat yapmadan, (ii) VUK yer alan faturanın şekli, nizamına dikkat etmeden, (iii) Maliye Bakanlığı Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı ve Merkez Bankası tarafından oluşturulan veri bankasından yararlanamadan faturaya konu alacağı temlik alamayacaklarının açıkça düzenlendiğini, -Dosya kapsamında yer alan Seri … numaralı 17.12.2013 tarihli faturaya bakıldığında söz konusu faturanın düzenleyicisinin … muhatabının ise hukuken hiçbir anlamı olmayan eş söyleyişle TTK gereğince unvan olarak kabul edilemeyecek … olduğunun görüldüğünü, dava konusu çeklerdeki ciro silsilesinin birbirini takip etmediğini, bilirkişi raporundaki beyanlarla davalı faktoringin Genelge hükmü gereğince, risk emniyeti açısından yapması gereken faktör müşterisi ve temlike konu faturanın borçluları hakkında istihbarat ve mali bünye incelemelerinin yapılmış olduğuna dair herhangi bir bilgi sunmadığının görüldüğünü, davalının hem yasa hem de genelge hükümlerindeki yükümlülüklerine riayet etmeden dava konusu çeki temlik aldığının tartışmadan uzak bir şekilde ortada olduğunu, yerel mahkemenin davalı faktoringin ağır kusuru ile çekleri devralmadığını belirtmesinin ve müvekkillerinin davasını reddetmesinin hatalı olduğunu, kararın kaldırılarak davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … ile müvekkili şirket arasında faktoring sözleşmesi akdedildiğini, yapılan sözleşme gereği davalı/borçluya ön ödeme yoluyla finansman sağlandığını, dava konusu çeklerin faturalara istinaden teslim tutanağı ile ciro ve teslim alındığını, müvekkili şirketin, 6361 sayılı yasanın belirtmiş olduğu tüm yükümlülükleri yerine getirmek suretiyle dava konusu çeki iktisap ettiğini, Davacı vekilince öne sürülmüş olan kişisel sebepler ve def’ilerin müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini, Faktoring ilişkisinin taraflarının faktoring şirketi, müşteri (faktoring şirketine alacağı temlik eden gerçek veya tüzel kişi) dava konusu olayda … ve fatura borçlusu (dava konusu olayda … İnşaat Mermer İnşaat Hırdavat) olduğunu, Davacı faktoring ilişkisinin dışında olduğundan 6361 sayılı yasanın 9/3 maddesi gereğince çeke dayanan kişisel defilerini faktoring şirketine karşı ileri süremeyeceğini, Müvekkili şirketin, fatura konusu alacağın ödeme vasıtası olarak çeki iktisap etmiş olduğundan ve bu durum 6361 sayılı kanuna uygun bir hareket olduğundan çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmediğini, çeki iktisabında ağır kusur bulunmadığını, çekin rıza dışı elden çıkması halinde ispat yükünün bunu ileri süren davacıya ait olup davacının çekin yetkili hamili olduğunu ve rızası hilafına elden çıktığını; müvekkilinin bu çeki iktisap etmede kötüniyetli olduğunu ve ağır kusuru bulunduğunu kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerektiğini, müvekkili şirketin yükümlülüğünün faktoring kanunundan doğan yükümlülükler ve çekin ciro zincirinde herhangi bir kopukluk olup olmadığının tespitine ilişkin olup, ciro zincirinde yer alan imzanın sahteliğine ilişkin araştırma yapma yükümlülüğü bulunmadığını, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava konusu çeklerin; … Bankası Duaçınar Şubesine ait keşidecisi … Oto Yedek Parça Ticaret … olan, 31/03/2014 keşide tarihli, … nolu ve 5.000,00 TL bedelli olup, … Ltd. Şti. keşide edildiği, cirantaların ise sırasıyla … İnşaat Hırdavat ve …, son olarak … A.Ş.olduğu, … Bankası Değirmendere Trabzon Şubesine ait keşidecisi … olan, 20/04/2014 keşide tarihli, … nolu ve 4.850,00 TL bedelli olup, … Tic. Ltd. Şti. Keşide edildiği, cirantaların ise sırasıyla … İnşaat Hırdavat ve …, son olarak … A.Ş.olduğu, … bank Sanayi Çarşı Eskişehir Şubesine ait keşidecisi … Ort. …-… olan, 31/04/2014 keşide tarihli, … nolu ve 2.260,04 TL bedelli olup, … Tic. Ltd. Şti. keşide edildiği, cirantaların sırasıyla … Yedek Parça …, … İnşaat Mermer İnşaat Hırdavat ve …, son olarak … A.Ş.olduğu, … Bankası Yenibosna Şubesine ait keşidecisi … San. Tic. Ltd. Şti. Olan, 20/04/2014 keşide tarihli, … nolu ve 4.000,00 TL bedelli olup, … Tic. Ltd. Şti keşide edildiği, cirantaların sırasıyla … A.Ş., … İnşaat Mermer İnşaat Hırdavat ve …, son olarak … A.Ş.olduğu, … bank Kütahya Şubesine ait keşidecisi … Parça Aks. … Ltd. Şti. Olan, 01/04/2014 keşide tarihli, … nolu ve 5.134,00-TL bedelli olup, … keşide edildiği, cirantaların sırasıyla … İnşaat Hırdavat ve …, son olarak … A.Ş.olduğu yapılan inceleme sonucu belirlenmiştir. Çekin kambiyo vasfından kaynaklanan, temelindeki hukuki ilişkiden bağımsız olarak kayıtsız şartsız ödeme vasıtası olması sebebiyle, cirantalar arasında temelinde hukuki ilişkinin olmaması cironun geçersizliği sonucunu doğurmadığından, davacının hiçbir ticari ilişki içerisinde olmadığı, tanımadığı bir firmanın çekini alması sebebiyle dava ve takip konusu çekin kendisine ait olduğu iddiası yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. Ayrıca feri müdahil tarafından çekin sahteliği iddiasına dayanılmış ise de, davacı tarafın çekte imzasının bulunmadığı, davacının dava dışı şahısların imzalarının sahteliğini ileri süremeyeceği, feri müdahale talebinde bulunan şahsın da kendi imzasının sahteliğini ileri sürmediği bu sebeple bu hususunun incelenmesinin de bu dava konusu olmadığı anlaşılmıştır. Çek üzerindeki keşideci ve ciranta imzaları inkar edilmediğinden, dava konusu çek üzerindeki ciro silsilesine bakıldığında şeklen düzgün olup, kopukluk mevcut olmadığı sübuta ermiştir. TTK 801. maddesinde çeki ödeyecek olan muhataba sadece, cirolar arasında şeklen düzenli bir teselsülün varlığını inceleme ve denetleme yükümlülüğü getirildiğinden ve 6102 Sayılı TTK’nın “Elden Çıkan Çek” başlıklı 792. maddesinde çekin her hangi bir şekilde hamilin elinden çıkması halinde ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek olsun, çeki elinde bulunduran yeni hamilin ancak kötü niyetle iktisap etmiş veya elde ederken ağır bir kusurunun bulunması halinde çeki geri vermekle yükümlü olduğu, “Def’iler” başlıklı 687. maddesinde poliçe kapsamında muhatap, düzenleyen veya hamillerden biri ile kendi arasında olan ilişkiye dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceği, ancak başvuran hamilin poliçeyi iktisap ederken muhatabın zararına hareket etmesi halinde def’ileri öne sürebileceği ifade edilmiştir. Kötü niyetin varlığını ispat davacı tarafa ait olup, kötü niyetle iktisap tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir. Dava ve takip konusu çekin davacı …’un elinden rızası dışında çıkmış olması, tek başına kötü niyetin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığından, davacı tarafça davalının çeki iktisapta bile bile borçlu davacı tarafın zararına hareket ettiğinin, fikir ve eylem birliği içerisinde olduklarının kanıtlanmadığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … A.Ş.’nin 19/12/2013 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca, ticari ilişkiyi tevsik eden fatura ile birlikte çeki temlik aldığı dosya kapsamı ile sabittir. Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin, BDDK tarafından 04/02/2015 tarihli ve 29257 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı ve Yönetmelik 11. maddeye göre 01/01/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Davalı faktoring şirketi ile diğer davalılar arasında yapılan faktoring sözleşmesi 2013 tarihli olup buna göre sözleşme tarihinden sonra 01/01/2015 tarihinde yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesinin bu tarihten önce yapılan faktoring sözleşmeleri için geçerli olmadığı anlaşılmıştır. 6361 Sayılı Yasa’nın 9/2. maddesi hükmü faktoring şirketlerine, kambiyo senetlerine dayalı olsa bile temlike konu alacağın bir mal veya hizmet satışından doğduğunu fatura ile tevsik etme ve kambiyo senedi ile faturanın uyumlu olduğunu araştırma, 6102 Sayılı TTK’nın 790. maddesi ise ciro silsilinde dış görünüş itibari ile kopukluk olup olmadığını inceleme yükümlülüğünü getirmiştir. Sözleşme tarihine göre Faktoring şirketlerine bunların dışında daha fazla yükümlülük yükleyen bir mevzuat hükmü bulunmadığından, (Yargıtay HGK’nun 2017/19-900 esas ve 2019/591 karar sayılı kararı ve Yargıtay 19.HD’nin 2016/10538 esas 2017/4836 karar sayılı ilamı) Faktoring şirketinin temlik aldığı çeklerle ilgili asıl ilişkileri de tetkik etmek yükümlülüğünden söz edilemez. 6361 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi gereğince faktoring işleminin yapıldığı tarih itibariyle olaya uygulanacak olan Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik’in 22/2. maddesi olup, Faktoring işlemi sırasında henüz yayınlanarak yürürlüğe girmemiş yönetmelik hükümlerinden davalı sorumlu tutulamayacağından, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik’in 22/2. maddesinin faktoring şirketine, mal ve hizmet satışından doğan fatura ve ciro silsilesindeki şekli inceleme dışında başka denetim yükümlüğü getirmediğinden, hükmün konuluş amacının sadece gerçek ticari ilişkilerden kaynaklanan ve belirli özellikleri ispat araçları ile tevsik edilebilen alacakların devir alınmasının sağlamak olduğu, bu sebeple faktoring şirketinin araştırma ve inceleme yükümlülüğünün alacağın dayandığı belgelerin denetlenmesi ile sınırlı tutulması gerektiği, dolayısıyla davacının ileri sürdüğü çekteki ciro silsilesi ve sanık ifadelerinde geçen hususların faktoring şirketine yüklenebilecek ağır bir kusur sayılamayacağı, faktoring şirketinin çeki kötü niyetli iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusurlu olduğunun TTK’nın 790. ve 792. maddeleri kapsamında eldeki delillere göre ispat edilemediği Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki davacı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2019 tarih ve 2014/186 E., 2019/326 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022