Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1494 E. 2023/899 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1494 Esas
KARAR NO: 2023/899
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/05/2019
NUMARASI: 2017/350 E. – 2019/231 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bir fotoğrafının …’nin resmi facebook ve twitter sayfalarında uzun bir süre boyunca kullanıldığının İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesine sunulmuş bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, dava konusu fotoğrafın müvekkilinin bilgisi dahilinde profesyonel bir ortamda çekildiğini ancak müvekkilinden bu fotoğraf ile ilgili olarak fotoğrafın sosyal medya ve başkaca mecralarda yayınlanması için izin alınmadığını ve herhangi bir ödeme de yapılmadığını, kendisine ait fotoğrafın kendisinin izni alınmaksızın ve hiçbir ücret ödenmeksizin sosyal medyada yayınlanması ve aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen yayında kalması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek 500 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı maddi tazminat istemini 18.2.2019 tarihli dilekçesi ile 7000 TL ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … markasının müvekkili … Merkezi Hollanda … İstanbul Şube ile temsil edildiğini, … A.Ş. adıyla olmayan bir şirket aleyhine dava açıldığını, davalının taraf ehliyetinin olmadığını, müvekkili ile davacı arasında hiçbir şekilde hukuki bir ilişkinin olmadığını, müvekkilinin medya satın alma ve reklamcılık hizmetlerinin …unvanlı medya ajansı tarafından yerine getirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İhbar olunan …vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket çalışanı olan Davacı’nın fotoğrafının, … firmasının düzenlemiş olduğu “…” etkinliği kapsamında etkinliğinin kamuoyunda bilinirliğinin sağlanması amacıyla çekildiğini,davacı tarafından da kendi sosyal medya hesabında yayınlandığını, Davacı’nın, etkinlik kapsamda yapılacak fotoğraf çekimini, bu fotoğrafın ne şekilde kullanılacağını bilmesi ve bu kapsamda Müvekkili Şirket tarafından kendisine ödeme yapılması hususunun taraflar arasında şifahen bir anlaşma bulunduğunu açıkça ortaya koyduğunu, dosyaya sundukları e-posta yazışmaları incelendiğinde Davacı’nın fotoğraf çekimine muvafakatinin bulunduğunu ve fotoğrafın kullanım kapsamından da haberdar olduğunu, yine aralarındaki şifahi anlaşma uyarınca dava konusu fotoğrafın Davacı’nın izni ve bilgisi dahilinde çekildiğinden ve karşılığında piyasa değerinin çok üstünde olmak üzere 1750-TL davacıya ödeme yapıldığından Davacı’nın maddi tazminat talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan deliller, mail yazışmalar ve sunulan 17.08.2018 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak, davaya konu fotoğrafların karşılıklı rızaya dayalı olarak paylaşıldığı ve davacıya karşılığında 1750 TL ödeme yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili …’un, 2008 yılında uluslararası yarışmada Türkiye’yi temsil ettiğini ve 1. seçilmiş başarılı bir model olduğunu, davaya konu fotoğraf çekimlerinin, bir markanın ya da ürünün tanıtımı amacıyla profesyonel nitelikte gerçekleştirilen çekimler olduğunu, müvekkilinin para kazanma gayesiyle bu işi icra ettiğini, ihbar olunanca müvekkilinin yer aldığı çekimlerin yapıldığını ancak, müvekkilinden fotoğrafının yayınlanması için izin alınmadığını, fotoğrafın nerede yayınlanacağı, ne kadar süre ile yayında kalacağı, karşılığında ne kadar ücret ödeneceği konusunda herhangi bir anlaşma yapılmadığını, davalının müvekkili ile hiçbir anlaşma yapmadan fotoğrafı ticari amaçla kullandığını, müvekkili aracılığıyla reklamını yapıp, gelir elde ettiğini, sözü edilen fotoğrafın davalıya ait facebook, twiter gibi milyonlarca kişinin anında ulaşabileceği sosyal medya hesaplarında yayınlandığını ve uzun süre yayında kaldığını, ancak, müvekkilinden fotoğrafının yayınlanması için izin alınmadığını, herhangi bir ödeme de yapılmadığını, Dosyaya sunulan mail yazışmalarının, müvekkilinin …’da devamlı olarak çalıştığı süre zarfındaki yazışmalar olduğunu, Müvekkilinin … şirketinde işçi olarak her sabah gelip akşam ayrılmak üzere çalıştığı İstanbul 20. İş Mahkemesi’nin 2015/563 E. nolu hizmet tespit davası dosyasında da açıkça turnikeden geçme kayıtları vs. ile kanıtlandığını, dava sonucunda Mindshare tarafından müvekkilinin kendi bünyelerinde çalıştığı kabul edilerek, primlerinin yatırıldığını, dolayısıyla işbu dosyaya ihbar olunan tarafından fotoğrafın bedelinin ödendiği iddiası ile sunulan ödeme makbuzunun da aslında fotoğrafın bedeli için değil, müvekkilinin kendi bünyelerinde fiilen çalıştığı döneme ilişkin ödenilen ücret olduğunu, bu hususun yukarıda esas numarası verilen iş dosyasıyla kesinleştiğini, ödenen bedelin fotoğrafın bedeli olduğuna ilişkin davalı tarafın beyanının ise yapılan iş için ödeme alınması gerektiğini ikrar anlamına geldiğini, Davalıların müvekkilden fotoğrafının ne kadar sürede ve hangi mecralarda kullanılacağına ilişkin yazılı izin almadıklarını, buna rağmen fotoğrafı sosyal medya hesaplarında, ticari reklamları için kullandıkları ve müvekkilinin haklarını ihlal ettiklerini, Dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının açıkça somut olayı aydınlatmakta yetersiz olduğunu, bilirkişilerin somut olayı yanlış anladığını ve değerlendirdiğini, bilirkişilerin kendilerinin bilgi sahibi olduğu alan bakımından değerlendirme yapmadığını ve kendi yetki sınırlarını aşarak hukuki değerlendirmelerde bulunduğunu, alınan bilirkişi raporlarının da çelişkili olduğu halde başkaca bilirkişilerden rapor alınması talebi reddedilerek ilk derece mahkemesince hüküm verilmiş olmasının hukuka uygun olmadığını, Bir kişinin, fotoğrafının çekildiğini bilmesi, hatta fotoğrafın çekilmesine açıkça rıza göstermesi, çekilen fotoğrafın taraflarca anlaşma olmaksızın umuma arz edilmesine de rıza gösterdiği ve/veya yayınlanması karşılığı alacağı ücretten feragat ettiği anlamını taşımayacağını, Davacının dava konusu fotoğrafları kendi sitesinde yayınlamış olmasının …Türkiye’nin işbu fotoğrafları istediği mecrada istediği kadar kullanmasına izin verdiği anlamına gelmeyeceğini, Bilirkişinin somut olayı yanlış anladığının bir başka göstergesinin ise belirlenen maddi tazminat miktarında stock sitelerinin baz alınması olduğunu, … sitelerinin, genellikle amatör fotoğrafçılar tarafından çekilen, amatör modeller veya objelerin manzaraların fotoğraflarını yükledikleri, fiyatı kendilerinin belirlediği ve en basit anlatımıyla düşük fiyatlara satarak ‘sürümden kazandıkları’ siteler olduğunu, doğrudan bir markaya yönelik olarak, belli bir konsept ve proje dahilinde çekilmiş değil, bütün markaların, ya da amatör site sahiplerinin bedelini ödeyerek ya da bedelsiz olarak kullanabileceği ‘genel’ fotoğraflar içerdiklerini, bu sitelerib Royalty free yani telif hakkı talep edilmeyen fotoğrafların bulunduğu siteler olduğunu, dolayısıyla somut olayla ilgisi olmadığından, bu sitedeki fotoğraflar baz alınarak yapılan bir maddi tazminat hesaplamasının da hukuka uygun olmadığını, Davacının Türk Kanunlarının kendisine verdiği süre zarfında, hukuka uygun olarak, uğradığı zararın tazmini talebiyle dava açtığını, “Kişinin tazmin talebini olaydan 9 ay sonra yapması kötü niyetli olduğunu gösterir.” gibi bir gerekçenin kanunun kişilere tanıdığı tazminat talep etme hakkını elinden aldığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın ilk olarak İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açıldığını, bu mahkemenin 2014/281 E., 2015/30 K. sayılı ve 27.01.2015 tarihli kararı ile davanın görev yönünden reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar verildiğini ve bu kararın Yargıtayca onanarak kesinleştiğini, bu kararda müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, Müvekkili ile davacı arasında hiçbir hukuki ilişki olmadığını, müvekkilinin medya satın alma ve reklamcılık hizmetleri … (“…”) unvanlı medya ajansı tarafından yerine getirildiğini, bu çerçevede müvekkilinin sosyal medya hesaplarının da … tarafından yönetildiğini, davacının fotoğrafları çekildiyse ve izinsiz kullanıldıysa, bunun Mindshare şirketi tarafından yapıldığını, davacının hukuki muhatabının Mindshare şirketi olduğunu, nitekim davanın …’ye ihbar edildiğini, Üstelik … vekilinin, davacıya gerekli ödemenin yapıldığını belgeleyen banka dekontlarını dosyaya sunduğunu, bu gelişme üzerine davacının iddiasını genişlettiğini, esasen … sosyal medya hesaplarının (facebook, twitter, vs.) yürütülmesi için bilfiil Mindshare bünyesinde çalışmış olduğunu, ancak … tarafından kendisine eksik ödeme yapılmış olduğunu, işçi olarak SGK bildiriminin de yapılmadığını beyan ettiğini, tüm beyanlar ve deliller göstermektedir ki, bu ihtilafın Mindshare ile bu şirketin eski çalışanı olan davacı arasında olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli hareket edilerek bu ihtilafa dahil edildiğini, Arz edilen nedenlerle, davanın husumet yönünden reddi gerekirken esastan reddedildiğini, her ne kadar sonuç aynı olsa da, müvekkili lehine verilen bu karar henüz kesinleşmediği için kararın aleyhe olan bu kısmının düzeltilmesinde müvekkilinin hukuki menfaati bulunduğunu, Bu çerçevede, kararın düzeltilerek esas bakımından haksız olan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle usulden de reddedilmesi gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın husumet ve vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacıya ait fotoğrafın izinsiz olarak davalıya ait sosyal medya ve başkaca mecralarda yayınlandığı iddiasına dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın 5846 sayılı FSEK kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkemece; davaya konu fotoğrafların davacının rızası dahilinde yayınlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı vekilinin istinaf nedenleri incelendiğinde; Davaya konu fotoğrafın eser niteliğinde olmadığı, gerek dosya kapsamı ve gerekse bilirkişi raporlarıyla sabit olup, somut uyuşmazlığın 5846 sayılı yasanın 86. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Somut olayda ihbar olunan … şirketinin, davalı … A.Ş adına reklam, pazarlama işlerini yürüttüğü, davaya konu fotoğrafın ise, davalı … A.Ş’nin ”…” adıyla marka tanıtımı, reklam ve kazanç elde etmeye yönelik olarak sosyal medya hesaplarında yayınlandığı sabit olup, uyuşmazlık, fotoğrafın yayınlanması konusunda davacının rızasının olup olmadığı, bu kapsamda taraflar arasına bir sözleşme olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Davaya konu fotoğraf asıllarının dosyada yer almadığı, hangi fotoğrafların ihlal iddiasını oluşturduğu hususunun netleştirilmediği, diğer yandan 1.750 TL ödeme iddiasına ilişkin olarak banka dekontunda açıklama yer almaması ve davacının ihbar olunan şirketteki çalışmasının karşılığı olan ücret alacağına yönelik olduğunun iddia edilmiş olması, hatta bu hususta davacı ve ihbar olunan şirket arasında İstanbul 20. İş Mahkemesi’nin 2015/563 E. nolu hizmet tespit davasının görülmüş olması, diğer yandan davaya konu fotoğrafların her ne kadar davacının rızasıyla çekildiği kabul edilse dahi, rızası dışında yayınlanamayacağının kabulünün gerekmesi karşısında, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/19 Değişik iş sayılı dosyası celb edilerek fotoğraf asıllarının incelenmesi, yine İstanbul 20. İş Mahkemesi’nin 2015/563 E. nolu esasında görülen hizmet tespit davası dosyasının incelenmesi ve mail yazışmalarının toplanan tüm bu delillerle birlikte değerlendirilmesi gerekmesine rağmen, dava konusu fotoğrafın “…” etkinliğinde kullanılmak üzere, davacının rızası ve bilgisi dahilinde çekildiği, dolayısıyla 5846 sayılı yasanın 86.maddesinde belirtilen şartların somut olayda gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, bu aşamada davalı yanın istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacı yanın istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/05/2019 tarih, 2017/350 E. 2019/231 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023