Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1493 E. 2023/914 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1493
KARAR NO: 2023/914
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/114 E. – 2019/617 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin akabinde gönderilen ödeme emrinin müvekkilinin kaydının olduğu muhtara 25/01/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak müvekkiline haber kağıdı bırakılmadığı için tebligattan geç haberdar olduğunu, takibe, borca ve imzaya itirazını süresi içinde yapamadıklarını, öncelikle müvekkiline gönderilen ödeme emri ekindeki bonoların üzerindeki imzaların, adres bilgisinin, yazıların müvekkiline ait olmadığını, alacaklı ile herhangi bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, dava dışı bono şirketini de müvekkilinin tanımadığını, fakat ticaret odasındaki kayıtlardan şirketin yetkilisinin … isimli şahıs olduğunu öğrenince adına sahte senet düzenlenip kullanıldığını müvekkilinin anladığını, bu hususta gerekli savcılık şikayetini de yaptıklarını belirterek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafa dava dilekçesinin 27/02/2017 tarihinde tebliğ edildiği, süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı, davalı vekili tarafından 15/08/2017 tarihli dilekçede özetle; müvekkili bankanın dava konusu senetleri, senetlerde cirosu bulunan dava dışı… Tic. San. Ltd. Şti.’nin müvekkili bankaya olan kredi borçlarına karşılık olarak alındığını, davacı ile senet lehtarı arasındaki hukuki ilişkinin müvekkili bankayı ilgilendirmediğini, senetlerde keşideci sıfatıyla imzası bulunan davacının da senetlerin karşılığının ödenmesinden TTK 724/1 uyarınca sorumlu olduğunu, müvekkili bankanın çeki icra takibine koymakta haklı ve iyi niyetli olduğunu, senetleri ciro yoluyla davacı firmadan temin eden ve müvekkili bankaya ciro yoluyla veren … Tic. San. Ltd. Şti.’nin yetkilisi/yetkililerinin tanık sıfatıyla dinlenilmelerini, senetleri davacıdan ciro yoluyla alıp almadıklarının senetleri davacıdan alış nedenlerinin, senetleri davacının keşide edip etmediğinin öğrenilmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile ilgili olarak davacı yanın taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu bono üzerinde davacı … adına atılan imzanın davacıya ait olmadığı iddia edilmiş olup, Mahkememizce imza itirazı üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi heyetince yapılan inceleme neticesinde; davacıya ait imzalar ile itiraza konu bonolar üzerinde yer alan imzaların başlangıç, gövde ve son kısımlarını oluşturan figür ve diğer unsurların yapılandırılma tarzı, kalem kaldırma noktaları, imzaşarın başlangıç ve diğer kısımlarının birbirlerine oranı, konumu, imzaların eğim ve işleklik derecesi, nokta itiyadı itibariyle aynı elden çıktıklarını gösterir nitelikte uygunluk ve benzerlik olmadığı, takibe konu 15 adet bono üzerinde yer alan imzaların davacı el ürünü olmadığı yönünde rapor sunulmuştur. İddia, itiraz, celp edilen kayıt ve belgeler denetlenerek yapılan inceleme neticesinde; bonolar üzerinde yer alan imzalara davacının itiraz ettiği ve yaptırılan inceleme neticesinde takibe konu bonolar üzerinde yer alan imzaların davacının el ürünü olmadığının tespit edildiği anlaşılmış olup, yapılan inceleme ve değerlendirmeler dikkate alınarak davacının İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafından tazminat talep edilmiş ise de davalının ciranta olduğu ve ağır kusurlu ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından tazminat koşullarının oluşmadığı kanaati ile tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir. Davalı temlik alan … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Temlik eden bankanın dava konusu senetleri senetlerde cirosu bulunan dava dışı … İth. Tic. San. Ltd.Şti.’nin bankaya olan kredi borçlarına karşılık aldığını, Davacı ile senet lehtarı arasındaki hukuki ilişkinin bankayı ve temlik alan müvekkili şirketi hiçbir şekilde ilgilendirmediğini, keşideci sıfatıyla imzası bulunan davacının da senetlerin karşılığının ödenmesinden TTK 724/1 uyarınca sorumlu olduğunu, -Bankanın ve müvekkilinin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, tüm şekil şartları ve ciro silsilesi tamam olan senetlerden dolayı senetlerde imzası/cirosu bulunan kişiler aleyhinde müteselsilen alacak talebinde bulunulmasında hukuken bir sorun da bulunmadığını, Bankanın çeki icra takibine koymakta haklı ve iyi niyetli olduğunu, Bankanın son hamil olup senetleri ciro yoluyla elde ettiğini ve senet lehdarı/cirantası olmadığından, davacı ile doğrudan bir ilişkisi olmadığından senetlerde yer alan davacı keşidecinin imzasını teyit etme, imzanın kendisine ait olup olmadığını bilmesinin olanaklı olmadığını, -Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve içtihatlarında da yer aldığı üzere Bankanın çeki icra takibine konu etmesi ve çekte cirosu bulunan ve TC kimlik numarası da yazılı olan davacı hakkında icra takibinde bulunması İİK 170/4 bendi uyarınca kötü niyet tazminatını ve para cezasını da gerektirmediğinden vekalet ücreti dahil yargılama giderleri ile ilgili olarak davacı yanın bu yöndeki istemlerinin reddine karar verilmesini gerekirken yazılı hüküm kurulması nedeniyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, imza inkarına dayalı olarak İİK’nın 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı taraf, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Uyuşmazlık; dava konusu İstanbul … İcra Dairesinin… Esas sayılı takip dosyasına konu bonolar nedeniyle üzerindeki imzaların davacıya ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kural olarak, imzası inkar edilmeyen senetlere karşı açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Ancak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzasının borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (Yargıtay HGK’nın 2006/12-259 Esas,2006/31 Karar sayılı kararı). Kambiyo senetlerinde imzada sahtecilik mutlak defilerden olup, borçlu olunmadığı iddiası çeki elinde bulunduran herkese karşı ileri sürülebileceğinden, çeki elinde bulunduranın iyiniyetli olması veya denetleme yükümlülüğünün olup olmaması aranmayacaktır. Bu nedenle aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Dava konusu bonolar üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde dosyaya sunulan heyet raporuna göre, davacıya ait imzalar ile itiraza konu bonolar üzerinde yer alan imzaların başlangıç, gövde ve son kısımlarını oluşturan figür ve diğer unsurların yapılandırılma tarzı, kalem kaldırma noktaları, imzaşarın başlangıç ve diğer kısımlarının birbirlerine oranı, konumu, imzaların eğim ve işleklik derecesi, nokta itiyadı itibariyle aynı elden çıktıklarını gösterir nitelikte uygunluk ve benzerlik olmadığı, takibe konu 15 adet bono üzerinde yer alan imzaların davacı el ürünü olmadığı yönünde görüş bildirildiği böylelikle davalıların söz konusu bonolar yönünden ispat yükünü yerine getiremediği, Mahkemece bu bonolar yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davanın kabulüne karar verilmiş olmasına göre, davalılar aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, kötü niyet tazminatına ise hükmedilmediği anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih ve 2017/114 E., 2019/617 K. sayılı kararına karşı davalı temlik alan … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 961,78 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 240,44 TL harcın mahsubu ile bakiye 721,34 TL harcın davalı temlik alan … A.Ş. tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı temlik alan … A.Ş. tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/09/2023