Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1491 E. 2023/656 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1491
KARAR NO: 2023/656
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2018/273 E. – 2019/147 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tarafından verilen 23/03/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Beyoğlu … Noterliği’nde 31.03.2009 tarih … Yevmiye Numaralı 61650 sözleşme sayılı Çerçeve Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin akdedildiğini, Beyoğlu … Noterliği’nin 05.01.2012 tarihli … yevmiye numaralı tadil sözleşmesi ile faturaların Finansal Kiralama Sözleşmesi’ne dahil edildiğini, kiracının borçlarını ödemede temerrüde düştüğünü, davalı/kiracıya Beyoğlu …Noterliği’nin 17/01/2017 Tarih, … Yevmiye Numaralı İhtarnamesinin çekildiğini, ihtarnamenin davalıya 19/01/2017 tarihinde keşide edildiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini ve kiralananların iade edilmediğini bildirerek mülkiyeti müvekkili şirkete ait finansal kiralama sözleşmelerine konu olan mallar üzerinde davalının kötü niyetli zilyetliğine son verilerek söz konusu malların müvekkili şirkete aynen iadesine, infaz aşamasında iadenin mümkün olmadığı takdirde …nnu 24.maddesi hükmünün icra müdürlüğünce uygulanmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili vermiş olduğu 24/04/2018 cevap dilekçesinde; Taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesine konu borcun defalarca yapılandırıldığını ve yenilendiğini, sözleşmelerin imzalanmasından itibaren finansal kiralamaya konu malların kira bedellerinin ödendiğini, bir başka ifade ile kiranın dolaysıyla mal değerinin büyük kısmının ödendiğini, mal bedeli üzerinden müvekkilinin davacıdan alacağı bulunduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacı yanca İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/127 D.iş sayılı dosyasından ihtiyati tedbir kararı aldığını bildirerek; alınan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasında düzenlenen finansal kiralama sözleşmesi ve tadil sözleşmeleri uyarınca her bir alt sözleşme için ayrı ödeme planları yapıldığı, 61650 den başlayıp 61650 ZY’ye kadar devam eden 41 adet alt ödeme planının taraflarca düzenlendiği, Beyoğlu …Noterliğinin 17/01/2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 61650 numaralı finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklı davalının 74.084,86 USD ‘lik finansal kiralama borcu ve 14.228,32 TL’lik temerrüt faizi borçlarının 60 günlük süre içerisinde ödenmesinin ihtar edildiği, ihtarnamenin 19/01/2017 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, 60 günlük temerrüt süresinin 21/03/2017 tarihinde dolduğu, mali müşavir bilirkişinin yapmış olduğu inceleme sonucunda ibraz edilen rapora göre; taraflar arasında akdedilen toplam 41 adet alt ödeme planı kapsamında her bir hesabın farklı tarihlerde başladığı, 24 adet ödeme planına ilişkin herhangi bir borç alacak bakiyesinin bulunmadığı, 17 adet ödeme planına ilişkin 74084,86 USD’lik davalı kira borcunun mevcut olduğu, ihtarnameye konu olan 74.084,86 USD’lik borca karşılık 60 günlük ihtar süresi içerisinde 32.403,65 USD’lik davalı ödemesinin mevcut olduğu, ihtara konu olan borcun ödenmediği, ihtardan sonra devam eden 2 adet kira faturalarının girilmesi neticesinde 60 günlük sürenin sonu olan 21/03/2017 tarihinde davalının toplam 84.315, 55 USD daha kira borcu olduğu, ihtarnameye konu kira borcunun 60 günlük yasal süresi içerisinde davalı tarafından ödenmediği, bu nedenle finansal kiralama sözleşmesinin feshinin haklı olduğu, finansal kiralama sözleşmesine ek teminat alınmasına ilişkin düzenlenen tadil sözleşmelerinde kira borcu biten 24 adet ödeme planının içeriği kiralananlar için kiracıya tüm sözleşme borcunun bitmesi halinde satın alma opsiyonunun kullandırılabileceğinin kararlaştırıldığı, 24 adet borcu biten bu kısım için satın alma opsiyonunun kullanılabilmesinin yapılan tadil sözleşmesi ile tüm borcun ödenmesine bağlı tutulduğu, yapılan bu tadil sebebiyle 17 adet ödeme planı çerçevesinde davalının temerrüde düştüğü, 60 günlük süre içerisinde borcun ödenmemesi sebebiyle finansal kiralama kanununun 31.maddesi uyarınca davacının sözleşmenin feshinde haklı olduğu, finansal kiralama kanununun 33.maddesi uyarınca finansal kiralama tadil sözleşmeleri uyarınca 41.adet ödeme planına bağlı kiralamaya konu malların iadesi koşullarının oluştuğu anlaşıldığından açılan davanın kabulüne, ihtiyati tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dosyaya sunulu bilirkişi raporunda, davacı ile müvekkili şirket arasında 2012 ve 2014 tarihlerinde tadil edilen 2009 tarih ve 61650 numaralı finansal kiralama sözleşmesi ile toplam 41 kiralama (ödeme planı) yapıldığını 24 adedinin tamamen ödendiğini, 17 adedinde ise temerrüt nedeniyle iade hakkının oluştuğunun tespit edildiğini, bedeli tamamen ödenen 24 adet kiralama ile temerrüt oluştuğu iddia edilen kiralamaların raporda ayrıştırılmasının talep edilmiş olmasına rağmen bu taleplerinin reddediliğini ve mahkemenin denetimine elverişli rapora dayanarak hüküm kurulduğunu, -Bilirkişi tarafından tamamen hukuki değerlendirmeye gidildiğini ve bedeli ödenen 24 adet kiralamanın “teminat” vasfı tartışılarak sonuca varıldığını, bilirkişinin bu değerlendirilmesinin tadil sözleşmesinde yer alan “İşbu Finansal Kiralama Sözleşmesinin teminatı olarak …… sayılı Finansal Kiralama Sözleşmesinin satın alma opsiyon hakkı kaldırılmıştır” ibaresine dayandırıldığını, hukuki değerlendirmenin iki aşamada yapılması gerektiğini, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring Ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında satın alma opsiyonundan feragat mümkün mü ve bu hak teminat olarak gösterilebilir mi? ve “Teminat” olduğu belirtilen bir hakkın vasfı ve teminat şartının gerçekleşmesi halinde teminatın alacaklı tarafından doğrudan iktisap edilip edilemeyeceği? hususlarının tartışılması gerektiğini, -“Malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya geçirilmesi”nin yasanın amacı ve finansal kiralama sözleşmesinin asıl unsuru olduğunu, bu haktan finansal kiralama şirketi lehine feragat etmenin mümkün olmadığını, aksi halde bunun bir finansal kiralama ilişkisi olmayacağını, finansal kiralama sözleşmesine bağlı “satın alma opsiyon hakkı”nın “teminat” olarak gösterilmesinin de yukarıda açıklanan nedenlerle hukuken mümkün olmadığını, teminatın menkul rehini olarak tanımlanması halinde de bu kez sözleşme ile teminat olarak tanımlanan menkul mülkiyet hakkının doğrudan alacaklının mal varlığına intikali sorunu ortaya çıkacağını, karara esas teşkil eden bilirkişi raporundaki görüşün, menkullerin davacı alacaklıya iadesi yönünde olduğunu, mahkemenin gerekçesini oluşturan bilirkişi raporundaki müvekkili yedinde bulunan bedeli ödenmiş menkullerin teminat niteliği ve teminatların davacı alacaklıya teslim edilmesi yönündeki hukuki değerlendirme evrensel hukuk ilkeleri, 6361 sayılı Kanun ve TMK 873. Maddelerine açıkça aykırı olduğunu, -Bilirkişi raporunda bedelinin tamamı ödenmiş menkuller ile bedeli eksik ödenen kiralananlar ayrıştırılmadığı gibi, satış yolu ile mahsubu mümkün değerleri de açıklanmadığını, Mahkeme denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporunun karara dayanak yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının cevap dilekçesinde yer almayan ve tahkikat safhasında ileri sürülmeyen iddialarının istinaf aşamasında dinlenmesinin mümkün olmadığını, Davalı Kiracı hatalı değerlendirme ile devir opsiyon hakkının teminat olarak gösterilemeyeceği iddiasının hatalı olduğunu, tarafların birden fazla mal için aynı çatı altında tek Finansal Kiralama Sözleşmesi akdetmesinin mümkün olduğunu, bu halde Finansal Kiralama Sözleşmesinin konusu birden çok mal oluşturduğunu, Kiracının Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan borcu kiralama konusu tüm malların kira bedellerinin tamamı olduğunu, her ne kadar sözleşmeye konu birden fazla mal mevcut ise de finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira bedellerinin tamamı ödenmeden hiçbir malın mülkiyet hakkının devri istenemeyeceğini, Finansal Kiralama sözleşmesinin bir bütün olduğunu, her bir mal için ayrı ödeme planı oluşturulmasının tamamen kiralayanın operasyonel işlemi olup, malların satın alma süreçleri, para birimi vs. bakımından kategorize edilmesinden ibaret olduğunu, Davalı Kiracının Beyoğlu … Noterliği huzurunda … yevmiye nolu 22.03.2017 tarihli düzenleme şeklinde Finansal Kiralama Tadil sözleşmesi ile 24 adet alt finansal kiralama sözleşmesine ilişkin satın alma opsiyon hakkının kaldırılmasını, bu devir opsiyon haklarının ancak finansal kiralama sözleşmesinin sona ermesi ve kiracının satın alma bedelini kiralayana ödemesi ve her ne nam altında olursa olsun kiralayana borcunun olmaması halinde kullanılabileceğini açık iradesi ile kabul ettiğini, davalının istinaf talebi usul ve yasaya aykırı olup reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava nitelik olarak Finansal Kiralama ile davalıya teslim edilen malların borç ödenmediğinden bahisle teslimine ilişkindir. Dosya kapsamı, sunulan deliller, bilirkişi raporu ve belgelerin incelenmesinde, davalı ile yapılandırma sözleşmesi yapıldığı, borçların zamanında ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname çekildiği ve kalan borcun ödenmediği, davalının bu hali ile temerrüde düştüğü, edimini yerine getirmediği anlaşılmıştır. Taraflar arasında 2009 tarih ve 61650 numaralı finansal kiralama sözleşmesi yapıldığı, sonrasında yapılandırma sözleşmeleri yapıldığı ve yapılandırma sözleşmelerinde, davalının satın alma opsiyon hakkını kullanmayacağına dair güvence maddesi yer aldığı, davalının bu güvence maddesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle istinaf isteminde bulunduğu anlaşılmıştır. Sözleşme maddeleri incelendiğinde kiracının ana sözleşmedeki satın alma opsiyon hakkından vazgeçmesi amacı ile hazırlanan tadil sözleşmesinin de imza altına alındığı görülmüştür. Tarafların tacir oldukları ve basiretli tacir gibi davranma yükümlülükleri düşünüldüğünde, her iki tarafına sözleşme maddeleri ile bağlı olduğu ve sözleşme maddelerinin genel hükümlere aykırılığı kanıtlanamadığından davalının sözleşme maddeleri ile bağlı olduğu ve satın alma opsiyon hakkından vazgeçmeye ve teminat altına alınmasına ilişkin hükümlerle de bağlı olduğu anlaşılmıştır. Davacının edimini yerine getirdiği, davalının sözleşmede kendisine teslim edilen malların bedelini ödemediği, bu nedenle sözleşme açısından temerrüde düştüğü ve kendisine tanınan süre içinde de bedeli ödemediği ayrıca sözleşmede her bir menkul için ayrı bir bedel belirlenmemiş olması, birden fazla mal için aynı çatı altında tek Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedilmesi ve her bir menkulün ayrı bir bedel hesabının sonradan yapılamayacak olması nedeniyle ayrıştırma yapılmadığına ilişkin istinaf isteminin de reddine karar vermek gerekmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2019 tarih ve 2018/273 E., 2019/147 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 27.488,01 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 6.872,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.616,00 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023