Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/149 E. 2020/461 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/149
KARAR NO: 2020/461
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 29/11/2016
NUMARASI: 2014/717 E. 2016/872 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin alacaklı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını beyan ederek davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Taraflar arasında 08.06.2012 tarihinden itibaren ticari bir ilişki bulunup bu zamana kadar aralarında ödeme hususunda bir anlaşmazlık bulunmadığını, takip konusu malların değeri hususunda yapılan pazarlıkla ilgili müvekkilinin gönderdiği e-mailin de delil listesinde yer aldığını, icra takibine konu olan faturalardaki malzemelerin davacı şirket çalışanı … ve …’ya şirket merkezinde teslim edildiğini, faturalarında davacı şirkete 14.10.2013 tarihinde … Kargo … sıra no.lu kargo fişiyle gönderildiğini ve davacı şirket tarafından teslim alınmasına rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde icra dosyasındaki fatura bedellerinin ödenmediğinin anlaşılacağını beyan ederek davanın reddine, davacının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporunda, davacı ve davalı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defterlerini ibraz ettiği, davalının işletme hesabı defterine tabi olduğu, ticari defterlerin tarafların lehine delil vasfının bulunduğu, incelenen davacı şirket ticari defter kayıtlarına göre davalı tarafın faturalarının ticari kayıtlarda yer almadığı, kaldı ki davacı şirketin BA kayıtlarında da davalı tarafa ilişkin bir bildirim bulunmadığı, davaya konu faturalar ile fatura konusu malların davacıya teslim edildiğini gösterir bir belgenin dosyada bulunmadığı rapor edildiği, davalı taraf davacıya faturaların … kargo tarafından tebliğ edildiğini iddia etmişse de, davacı bu tebligatın fatura tebliğ olmadığını kurban bayramı tebliğ olduğunu savunduğu, keza irsaliyeli fatularda teslim alan bölümünde herhangi bir isim ve imza bulunmadığı, bilirkişi raporunun sonuç kısmında davaya konu faturalar ve fatura konusu malların davacıya teslim edildiğini gösterir bir belgenin dosyada bulunmadığının rapor edildiği, davalı tarafın yemin deliline başvurduğu, davacının, teklif edilen yemini kabul ve eda ederek takip ve davaya konu malları gerek kendisinin ve gerekse yanında çalışanların teslim almadığına ve bu mallar üzerinden ticaret yapmadığına yemin ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Takip konusu fatura içeriği malzemelerin davacı şirket çalışanları tarafından şirket merkezinde teslim alındığını, faturaların da kargo ile gönderildiğini, Fatura konusu malzemelerin davacı çalışanları … ve … tarafından teslim alındığını, bu hususta tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, kararın bu yönden hatalı olduğunu, kargo fişlerinin yazılı delil başlangıcı sayılarak tanıkların dinlenmesi gerektiğini, Davacının yalan yere yemin ettiğini, bu hususta suç duyurusunda bulunduklarını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava menfi tespit davasıdır. Davacı, davalı tarafça icra takibine konu edilen faturalar nedeniyle borçlu olmadığını beyan ederken, davalı, bu faturaların içeriğini oluşturan malzemelerin davacı şirkete teslim edildiğini ileri sürmüştür. Somut davada ispat yükü, takip konusu faturaların içeriğini oluşturan malzemelerin davacıya teslim edildiğini iddia davalı taraftadır. Takibe konu irsaliyeli faturalar altında ”teslim alan” kısmında bir isim ve imza bulunmadığı, faturaların tebliğine ilişkin kargo alındı belgesi incelendiğinde, içeriğinin fatura olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, diğer yandan tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu dosyaya sunulan denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davaya konu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, BA formlarında da bildirilmediği görülmüştür. Teslim hususu hukuki bir işlem olup, bu hususta tanık dinlenilmesi mümkün olmadığından İlk Derece Mahkemesince davalının tanık dinletme isteğinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Teslim hususunda ispat yükü üzerinde olan davalının yemin deliline dayandığı, mahkemece davacı şirket yetkilisine yaptırılan yeminin eda edildiği anlaşılmıştır. Davalı, her ne kadar davacının yalan yere yemin ettiğini, bu hususta suç duyurusunda bulunduklarını beyan etmiş ise de; davacının yalan yere yemin ettiğini ispata yarar kesinleşmiş mahkumiyet kararı gibi dosyaya yansıyan kesin bir delil bulunmadığı, gelinen aşamada 6100 sayılı HMK 375/1-g maddesi uyarınca bu hususun ancak yargılamanın iadesi sebebi yapılabileceği anlaşılmıştır. Yukarıdaki paragraflarda açıklanan nedenlerle, teslim hususunun davalı tarafça ispat edilemediği, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. Sonuç olarak, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/11/2016 tarih ve 2014/717 E. 2016/872 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 329,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 116,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 212,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2020