Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1485 E. 2022/1794 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1485
KARAR NO: 2022/1794
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2017/250 E. – 2018/234 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosya numarası ile başlatılan icra takibinde belirtilen 92.949,61 TL tutarındaki alacağa ilişkin davalı yanca yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere icra İnkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine 19.07.2013 tarihinde itiraz edildiğini ancak bir yıllık süre aşılarak dava açıldığını, alacak için zamanaşımı süresi dolduğunu, Davacı yan alacağının 2002-2005 yılları arasına ait olduğunu ifade ettiğini, esas yönünden ise Davacı’ya borçlarının bulunmadığını, Davacı’nın hak takibine yetkili olmadığı eser sahipliği hakları bakımından talep hakkına sahip olmadığını, dosyaya sundukları anlaşma çerçevesinde … şirketlerini temsil eden …’ye telif bedeli ödemesi yapıldığını, davalının neredeyse %95 oranında yabancı müzik üretimi ve dağıtımı yapmakta olduğunu, bu kapsamda, davalının kullandığı eserleri de o dönemde …’nin temsil etmekte olduğunu, bu yönüyle …’ın bu edisyon firmalarının temsil ettiği eserler bakımından o tarihte takip yetkisinin dahi mevcut bulunmadığını, Davacının zaten hangi eserler bakımından talepte bulunduğunu açıkça ifade edemediğini, talebin hangi eserleri kapsadığı ve takip yetkisini bulunduğunu ispat yükünün Davacı’ya ait olduğunu, Davacı’nın dava konusu yapılan faturalarının davalı tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini, Davacı’nın hak takibine yetkili olduğu eserler bakımından ise, kendisine düzenli ödeme yapıldığını, 2002-2005 yıllarına ait olduğunu iddia ettiği alacağı, bundan yıllar sonra 2009 yılında talep etmeye çalıştığını, Davacı ile Müvekkili arasında imzalanan ilk sözleşmenin 25.03.2005 tarihli olduğunu, Bu anlaşmanın 5-1-a maddesinde de Yapımcı tarafından yapılan başvurunun … tarafından 3 (üç) iş günü içerisinde değerlendirileceğinin hükme bağlandığını, Tüm bunlara rağmen …,ın yıllar sonra temeli belirsiz bir alacak iddiası ile Müvekkilinin karşısına çıktığını,davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Delillerin davayı etkileyecek çekişmeli hususlarda gösterileceği ve ispat faaliyetinin çekişmeli vakıalar için söz konusu olduğu hususu göz önünde bulundurulmalıdır (1086 sayılı HUMK m. 238/1; 6100 sayılı HMK m.187/1). Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel bir düzenleme getirilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir. İspat yükü ilk önce kural olarak davacıya düşer; yani davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir. Hâkimin kendisine ispat yükü düştüğünü bildirdiği taraf, uyuşmazlık konusu olguyu ispat edemezse usul hükümleri gereği davasını kaybedecektir. Tüm dosya kapsamı,bilirkişi raporları, taraf iddia ve savunmaları dikkate alınarak davacının davası subut bulmadığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili … ile davalı firmanın, 2002 – 2005 yılları arasında teminat usulü çalıştığını, bu durumun davalı tarafça da kabul edildiğini, Davalı firma ile yapılan şifahi anlaşma uyarınca, Müvekkili …’ın korumasında olan yabancı eserlerin Türkiye’de çoğaltılması veya ilk kez piyasaya sürülmesi hususunda, Davalı firmaya izin verilmiş olduğunu; bu anlaşmaya göre, Müvekkili Meslek Birliğinin, kendi hak sahipliğinde olan eserlere ilişkin tahakkuk edecek telif bedellerine ilişkin belli bir teminat aldığını; Davalının çoğaltım yapacağı eserlerin bandrollerinin temin edilebilmesi için Müvekkili … tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazı yazılarak Davalının Müvekkili …’a başvurduğunun bildirildiğini; bunun üzerine Davalının, ilgili eserlerin bandrollerini alabilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvurduğunu, bu işlemlerin sonunda ise, Müvekkili …’ın kendisine başvurulan ve hak sahipliği olan bütün eserler ile ilgili telif ücretini hesapladığını; Davalı tarafından peşin ödenen teminat miktarından yüksek bir telif bedelinin tahakkuk etmesi halinde bu bedeli davalıdan talep ettiğini; düşük çıkması halinde ise, teminatı Davalıya iade ettiğini, Davalı firma ile, 2002 – 2005 yılları arasında anlatılan şekilde, teminat usulü çalışıldığını; 2005 yılında sözleşme imzalanması üzerine, işlemlerin 2005 itibari ile sözleşme üzerinden yürütüldüğünü,2002 – 2005 yılları arasındaki dönemde, albümdeki eser ve hak sahipliği bilgilerinin (…) Meslek Birliğine sunulmasının yapımcı firmanın yükümlüğü olmakla; Davalı tarafın ilgili dönemde gerek yurtdışında üretilip de telif tutarları yurtdışı Meslek Birliklerine ödenmemiş yabancı eserlerde, gerekse yurtiçinde üretilen yabancı eserlerde, albümdeki eserlere ilişkin bu bilgileri ağırlıklı olarak sunmadığını, bunun üzerine Müvekkili Meslek Birliğinin, bu hesaplamayı uluslararası veri tabanındaki hak sahipliği ve eserler ile ilgili bilgiler kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğini, akabinde, muhtelif tarihlerde Müvekkili Meslek Birliği ile Davalı arasında yazışmalar yapıldığını, dosyada mübrez olan bu yazışmalara göre, 2002 – 2005 yılları arasında teminat usulü çalışıldığının Davalının da kabulünde olduğunu, Müvekkili … ile Davalı arasında 2002 – 2005 yılları arasındaki dönem için sözleşme akdedilmemesinin davaya bir etkisi bulunmadığını, hak düşürücü sürenin dolmadığını, taraflar arasında alacağın doğumuna ilişkin bir ihtilaf bulunmadığını, somut olayda, Davalının yalnızca telif ücretini ödediğini iddiasına dayandığını, Davalı firmaya her bandrol talebi sonucunda doğan telif bedelinin ne kadar olduğunu, bu telif bedeli için ne kadar teminat verildiğini, Davalının Müvekkil Meslek Birliği’ne vermiş olduğu teminat miktarının talep edildiğini belirten yazılar ile Davalının kaç adet çoğaltım yaptığını, bu çoğaltımlar neticesinde ne kadar telif bedeli doğduğunu bildirir Davalı Şirket yetkilisinin imza ve kaşesini havi yazılar dava dilekçesi ekinde ibraz edildiğinin ancak bu belgelerin gerek Mahkemece, gerekse de Bilirkişilerce dikkate alınmadığını, davaya konu her bir eserin fiyatlarının da içerisinde barındıran her albüm için ayrı ayrı listelenmiş eser tahakkuk fişlerinden, faturaların neyin bedeli olduğunun, hangi eserleri kapsadığının ve eser sahiplerinin kim olduğunun anlaşıldığını, bu hususta Davalı tarafça itirazda bulunulmadığı halde, göz ardı edilerek rapor tanzim edildiğini, -İcra takibine dayanak yapılan faturaların, sadece …’ın hak sahibi olduğu eserler için tahakkuk eden telif bedellerinin tahsili amacıyla düzenlendiğini, başka bir meslek birliğine, hak sahibi olduğu eserler sebebi ile yapılan ödemelerin bu dava ile bir ilgisi bulunmadığını, davalı tarafça, sürekli olarak başka Meslek Birliğine ödeme yapıldığının iddia edilerek Yerel Mahkeme ve Bilirkişilerin yanlış yönlendirildiğini, somut olayda ise, Müvekkili …’ın korumasında olan eserler bakımından talepte bulunulduğunu; başka bir Meslek Birliğine, ilgili Melek Birliğinin korumasında olan sebebi ile yapılan ödemelerin bu dava ile bir ilgisi bulunmadığını, Davalı firmaya her bandrol talebi sonucunda doğan telif bedelinin ne kadar olduğunu, bu telif bedeli için ne kadar teminat verildiğini, Davalının Müvekkili Meslek Birliği’ne vermiş olduğu teminat miktarının talep edildiğini belirten yazılar ile Davalının kaç adet çoğaltım yaptığını, bu çoğaltımlar neticesinde ne kadar telif bedeli doğduğunu bildirir Davalı Şirket yetkilisinin imza ve kaşesini havi yazılar dosyada yer aldığını ve eserlere ilişkin Davalı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığı halde, gerekçeli kararda, …’ın takip yetkisine sahip olduğu eserlerin neler olduğunun bildirilmediğini belirten Yerel Mahkeme’nin, kendisi ile çelişerek herhangi bir defter incelemesi yapmaksızın, yapıldığı belirtilen ödemeler teyit edilmeksizin ve bu hususun netleştirilmesi için dava dışı …’ye müzekkere yazmaksızın, yalnızca Davalı vekilinin beyanı ile karar vererek Davalının dava dışı Meslek Birliğine ödeme yaptığını kabul ettiğini, Davalı tarafça sunulan tek taraflı düzenlenmiş belgelerin, Davalı tarafın …’ye ödeme yaptığını ispat eder nitelikte olmadığını, bu belgelerin, ödemeyi ispat etse dahi, ödemelerin hangi eserler açısından yapıldığının, mükerrer tahsilatın mevcut olup olmadığının Davalı tarafça sunulan belgelerden anlaşılamadığını, -Müvekkili …’ın, davacı tarafça çoğaltılan eserlerle ilgili hak sahibi olduğunu; ilgili sözleşmelerde ‘fiziksel çoğaltma’ hakkına yer verildiğinden, hak sahipliğinin kanıtlandığına karar verilmesi gerektiğini, yabancı Meslek Birlikleri ile akdedilen Sözleşmeler incelendiğinde, Müvekkili …’ın 2002 – 2005 yılları arasında da hak takibi konusunda yetkili olduğunun, dolayısıyla borcun doğumu esnasında Müvekkili …’ın hak takibi hususunda yetkisinin bulunduğunun görüleceğini, -Yerel Mahkemece, eksik incelemeyle ve denetime elverişli, hüküm kurmaya yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, Davalı tarafından, ilgili dönemler için …’ye ödeme yapıldığının iddia edildiğini, ispat yükünün, Müvekkili tarafından talep edilen telif bedeli sebebi ile …’ye ödeme yaptığını iddia eden Davalıda olduğunu, Davalı tarafça, hesap ekstresi dışında, …’ye ödeme yapıldığını, ödeme yapıldı ise bu ödemenin hangi tahakkuklara, hangi eserlere istinaden yapıldığını kanıtlar herhangi bir belge sunulmadığını, davalının ticari kayıt ve defterleri üzerinde de bir inceleme yapılmadığını, …’ye ödeme yapılıp yapılmadığı teyit edilmeksizin, ödeme yapıldıysa dahi, bu ödemelerin hangi tahakkuklara, hangi eserlere istinaden yapıldığı tespit edilmeksizin, yalnızca Davalının beyanı ile, ödemelerin …’ye yapıldığının varsayıldığını, Yerel Mahkemece de bu hususta herhangi bir araştırma yapılmayarak yerleşik hukuk kurallarına aykırı şekilde Davalının tek taraflı beyanına itibar edildiğini, kararın ‘kaldırılması’nı ve yeniden yargılama yapılarak ‘davanın kabulü’ne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davacı’nın dava konusu eserlerin neler olduğunu bildirmediği, Davacı’nın borcun doğumu sırasında hak takibinde yetkili olmadığı, Davacı’nın Bilirkişi Raporu’nun ibrazından sonra sunduğu yabancı meslek birlikleri ile yaptığı sözleşmelerde kendisine “fizikse çoğaltma hakkına“ ilişkin yetki tanınmadığı, Davalı’nın … ile yaptığı sözleşmeyi dosyaya sunduğu, Meslek Birliklerinin kendi aralarında anlaşmazlığa düşerek, farklı uygulamalar geliştirmeleri, bunun sonucunda da çifte ödeme alınmasına yol açacak uygulamalar sonucunda ödenmiş bedeller açısından ayrı meslek birliğinin alacak talebinde bulunmasının TMK. m. 2 kapsamında hakkın kötüye kullanılması yasağı ile karşılaşacağı, ayrıca Davacı ve Davalı arasında dava konusu dönemde sözleşme bulunmadığı, dava konusu dönem 2002-2005 yıllarına ait olup, 2009 yılında ilk talebin söz konusu olduğu, taraflar arasındaki ilk sözleşmenin ise 25.03.2005 tarihli olduğu gerekçeleriyle davanın isabetli olarak reddedildiğini, hangi eserler bakımından talepte bulunduğunun yargılamanın başından beri açıkça ifade edilmediğini, davacı’nın süresi geçtikten sonra sunduğu delilleri kabul etmediklerini, Davacı’nın Bilirkişi Raporu’ndan sonra ve istinaf dilekçesi ekinde sunduğu delilleri kabul etmediklerini, bu delillerin Davacı’nın hak sahibi olmadığını açıkça ortaya koyan belgeler olduğunu, Davacı’nın … ile yapılan 01.01.2013-31.12.2016 tarihleri arasındaki dönem için imzalanan Sözleşme’yi sunmasının elbette 2002-2005 arası döneme ilişkin alacak iddiası bakımından herhangi bir mana ifade etmediğini, 2002-2005 dönem arası için 2013-2016 arası döneme ait meslek birliği sözleşmesinin ibrazının mantıki bir izahı olmadığını, bu sözleşme kapsamına dava konusu eserlerin dahil olduğunun da belirsiz olduğunu, daha önce dosyaya ibraz edilmemiş olan … sözleşmesinin de dava konusu eserleri kapsayıp kapsamadığının belirli olmadığını, dava konusu alacağın talep edildiği dönemde …’nin, 1999 yılında uluslararası (yabancı) majör edisyon firmaları ile anlaşma yaptığının, bu anlaşmanın daha önce taraflarınca dosyaya sunulduğunu, kullanılan eserlere ilişkin ödemenin de bu meslek birliğine yapıldığını ve bu hususun gerek Bilirkişi Raporunda gerekse İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24.05.2018 tarih ve 2017/250 E., 2018/234 K. sayılı kararında kabul edildiğini, Davacı ile Müvekkili arasında imzalanan ilk sözleşmenin 25.03.2005 tarihli olduğunu, daha öncesinde davacı meslek birliği ile yapılmış bir sözleşme mevcut olmadığını, bu anlaşmanın 5-1-a maddesinde de Yapımcı tarafından yapılan başvurunun … tarafından 3 (üç) iş günü içerisinde değerlendirileceğinin hükme bağlandığını, dava konusu faturaların neyin bedeli olduğunun, hangi eserler için talep edilmiş olduğunun Davacı’nın bu eserler bakımından o tarihte hak takibine yetkili olup olmadığının, alacağın hangi tarifeye göre istendiği konusunda hiçbir açıklama mevcut olmadığını, Dava konusu alacağın talep edildiği dönemde Müvekkilinin kullandığı eserlerin diğer Meslek Birliği …’nin koruması altında olup, ödeme bu meslek birliğine yapıldığını, Davacı yanın faturalarının Müvekkili tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini, iddia edilen alacağın 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, zamanaşımının geçtiğini, kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, …’ın korumasında olan yabancı eserlerin Türkiye’de çoğaltılması veya ilk kez piyasaya sürülmesi hususunda, Davalı firmaya izin verilmiş olduğunu; bu anlaşmaya göre, Meslek Birliğinin, kendi hak sahipliğinde olan eserlere ilişkin tahakkuk edecek telif bedellerine ilişkin belli bir teminat aldığını, …’ın kendisine başvurulan ve hak sahipliği olan bütün eserler ile ilgili telif ücretini hesapladığını ve sonuçta dava konusu miktar kadar alacaklı olduğunu belirtmiş olup, İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Somut olayda dava konusu alacakların 2002-2005 yılları arasındaki telif alacağına ilişkin olduğu, Mahkemece teknik inceleme gerektirmesi bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, bilirkişiler tarafından yapılan incelemede, öncelikle ilgili eserler konusunda meslek birliğinin yetkili olup olmadığına ilişkin yetki belgesi bulunmaması sebebiyle dava hakkının bulunup bulunmadığının anlaşılamadığının beyan edildiği, sunulan sözleşmeler gereği dava hakkının olduğunun … ve … arasında yapılmış sözleşme gereği kabul edilebileceği anlaşılmış ise de, davacı ile davalı arasında imzalanan ilk sözleşmenin 25.03.2005 tarihli olduğu, bu tarih öncesine ilişkin faturaların davalıya tebliğ edilmemesi sebebiyle davalının dava konusu temel ilişkiyi kabul etmediği, davalı taraf her ne kadar dava dışı …’ye ödeme beyanında bulunmuş ise de, bu ödemenin dava konusu alacaklar için verilmiş bir beyan olmadığı, dava konusu alacağın talep edildiği dönemde ödeme yapıldığının beyan edildiği, her iki beyanın farklı anlama geldiği, dava konusu alacağın ödendiğini beyan etmesi halinde ispat yükünün davalı üzerinde olduğu ancak dava konusu alacağın ödendiği değil dava konusu alacağın talep edildiği dönemde ödeme yapıldığının beyan edildiği, davalının tüm cevap dilekçesi incelendiğinde, dava dışı …’ye yapıldığı beyan edilen ödemelerin dava konusu alacağa ilişkin bir beyan niteliğinde olmadığının kabul edilmesi gerektiği, davalıya fatura tebliğinin yapılmamış olması ve dava konusu döneme ilişkin hangi eserler bakımından talepte bulunduğunun tam olarak raporlarda da belirlenememesi sebebiyle, faturalardaki eserlerin çoğaltılıp bu konuda telif bedeline hak kazanıldığına ilişkin ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğu, dava konusu faturaların neyin bedeli olduğunun, hangi eserler için talep edilmiş olduğunun, alacağın hangi tarifeye göre istendiğinin davacı tarafça ispatlanması gerektiği, sunulan ticari kayıtların tek taraflı kayıtlar olup, fatura tebliğlerinin yapılamamış olması sebebiyle alacağı ispat yükü davacıda olduğundan ve ispatlanamamış olduğundan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/05/2018 tarih ve 2017/250 E., 2018/234 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70TL maktu istinaf karar harcı ile 220,70 TL istinaf başvuru harcı olmak üzere 301,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,3- Davalı tarafından sehven yatırıldığı anlaşılan istinaf karar harcı ile istinaf kanun yoluna başvuru harcının karar kesinleşince ve talebi halinde kendisine iadesine,4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022