Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1480 E. 2022/1684 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1480
KARAR NO: 2022/1684
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2019
NUMARASI: 2018/290 E. – 2019/105 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılardan …’ın eşi diğer davacı … ile birlikte banyo ve mutfak malzemeleri üretim ve satış işiyle iştigal etmekte olduğunu, ancak işletmenin …’a ait olduğunu, diğer müvekkilinin ve dosya borçlusu olarak gözüken …’ın kendisine yardım eden çalışan konumunda olduğunu, müvekkili …’ın davalılardan …’a her biri 4.000,00 TL bedelli iki adet bonoyu verdiğini, ancak işin ifa edilmemesi sebebiyle bononun bedelsiz kaldığını, ayrıca aralarında ticari ilişki olduğu müddetçe böyle bir bono borcunun da hiç doğmadığını, diğer müvekkili …’ın da davalı … ile hiçbir borç ilişkisi doğmadığını, ancak …’ın diğer davalı senet lehtarı …’e bu senetleri borç karşılığı veya muvazaa yoluyla devrettiğini, kendilerine protesto çekilmeden anılan icra dosyasıyla bonoların icra takibine konulduğunu, ancak müvekkillerinin, gerek bonoları verdiği …’ın, gerekse lehtar …’e hiçbir surette borçlu olmadıklarını, müvekkillerinin davalı takip alacaklısına, ayrıca ticari ilişkide bulunmakla birlikte borcun hiç doğmadığı diğer borçlu davalıya karşı dava açma yetkisine muhayyer olmasının bir başka sebebinin de, senet lehtarı takip alacaklısının müvekkiline ödememe protestosu çekmemesi olduğunu, bu durumda davalı lehtar …’in ”iyi niyetli hamil” sıfatıyla davadan ve dava sonucundan kurtulmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin …’a borçlu olmadığının tespiti ile …’e de borçlu olmadıkları açıkça sübut bulacağını, her ne kadar kambiyo senedine davayı menfi tespit davalarında bedelsizlik itirazında kural olarak alacaklı olduğunu ispat yükü davalıda olsa da, müvekkillerinden …’ın ticari defterleri ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak …’a hiç borçlu olmadığının tespit ettirilmesini de talep ettiklerini, ayrıca … da eşiyle birlikte aynı işyerinde çalışmakla birlikte hiçbir surette … ve diğer davalıyla borç ilişkisi içine de girmediğini belirterek, davanın kabulüne, müvekkillerinin takip konusu alacağa dair borçlu olmadığının tespiti ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasıyla açılan icra takibinin iptaline, bu meyanda müvekkiline ait herhangi bir şekilde icradan para çekilirse, İİK md. 72 hükmü gereği istirdadına, takip konusu alacağın %40 kadar karşı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 15/05/2018 tarihli ek beyan dilekçesinde, dava dilekçesindeki yazım hatası sebebiyle düzeltme yapmış olduklarını belirterek, bu beyanı “…’dan alınan bonoların …’e silsilesi bozuk olarak ciro edildiği, ancak müvekkillerimin …’e hiçbir surette borçlu olmadığı ve bonoların bedelsiz kaldığı” şeklinde düzelttiklerini, davalı …’e borçlu olmadıklarını beyan etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibin 09/03/2018 tarihinde açıldığını, ödeme emrinin 14/03/2018 tarihinde usule uygun olarak tebliğ edildiğini, tebligatın usule uygun yapıldığı gibi borca dayanak belgenin de yapılan takipte borcun dayanağı bulunmakta olup süresinde itiraz işlemlerini yerine getirmeyen borçlu davacının işbu dava ile hukuka aykırı ve dayanaktan yoksun iddialarını ileri sürmekte olduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde bono düzenleyen … ile aralarında her ne kadar borç ilişkisi bulunmadığını iddia etmiş olsa da, kısmı ikrar da bulunarak asıl keşideci konumundaki … ile aralarında düzenlenen bonoyu kabul ettiklerini, her ne kadar davacı yanın keşideci … ile aralarındaki borç ilişkisinin ortadan kaldırıldığını iddia etmiş olsalar da, lehdar olan müvekkili … ile aralarındaki alacak ilişkisini ortadan kaldırmamakta olduğunu, davacı yanın sergilemiş olduğu tutumun kötü niyetli olduğunu ve müvekkilini zarara uğratmakta olduğunu, ayrıca yetkili hamil keşideci ve lehtar ile ticari ilişki olma zorunluluğu olmamasından dolayı ispat yükünün davacı da olduğunu, iyi niyetli üçüncü kişi olan müvekkili …’in alacağını talep etme hakkınsa sahip olarak ayrıca taraflar arasındaki ticari ilişkiyi bilecek durumda olmadığını, bu sebeple davanın …’e yöneltilmesinin bu sebeple hukuk ve usule aykırı olduğunu, tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi talebini kabul etmediklerini ve muvafakatlerinin bulunmadığını, cirantanın protesto edilmemesinin ancak ilk şikayet ile birlikte icra hukuk mahkemesinden istenebilecekken bu davada talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine, %20′ den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu bonolardaki ilk cironun lehtara ait olmadığı, ciro silsilesinin kopuk olduğu hal böyle iken davacıların davalı … ‘e karşı bonolardan kaynaklı borçlu olmadıkları, keşideciye karşı bu davanın açılamayacağı gerekçeleriyle, davalı …’a karşı açılan davanın reddine, diğer davalı …’e karşı açılan davanın kabulüne,” karar verilmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesinde yapmış olduğu açıklamaların aynısını ileri sürerek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibine konu edilen kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.Dava ve takip konusu yapılan iki adet bono incelendiğinde; keşidecisinin davalı …, lehtarının davacılardan … olduğu, lehtarın cirosu bulunmamakla birlikte sırasıyla, davacı …’ın birinci ciranta, davalı …’in ise ikinci ciranta olarak yer aldığı görülmektedir. 6762 Sayılı TTK’nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 598. maddesi hükmüne göre, bir poliçeyi elinde bulunduran kimse, son ciro beyaz ciro olsa dahi kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, salahiyetli hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takip ederse, son ciroyu imzalayan kimse poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır. Bonoda ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosunun bulunmaması halinde senedi devralan hamil, yetkili hamil olmayacaktır. Somut olayda dava ve takibe konu bonolarda lehtarın cirosunun yer almaması sebebiyle ciro zincirinin koptuğu, bu sebeple senedi devralan son hamil davalı …’in yetkili hamil olmadığı, Mahkemece menfi tespit davasının davalı … yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, aksi yöndeki istinaf başvuru sebepleri yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2019 tarih ve 2018/290 E., 2019/105 K. sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 546,48 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 136,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 409,86 TL harcın davalı …’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2022