Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1479 Esas
KARAR NO: 2021/450
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2017/815 E., 2019/182 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davacının uzun senelerdir ticari faaliyetlerini “…” ibaresi adı altında tescilsiz marka olarak sürdürdüğünü, markanın ağırlıklı olarak 25. sınıf emtiaları bakımından ve 25. sınıf emtialarını kapsayacak şekilde 35. sınıfta kullanıldığını, davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, gerçek hak sahibinin yalnızca tescil ile belirlenemeyeceğini beyan ederek davalılar adına TPE nezdinde tescilli 2016/82427 nolu “…”, 2016/82422 nolu “…” ibareli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Davalının hükümsüzlük istemine konu markalarını 17.10.2016 tarihinde tescil ettirdiği, davacının ise davalılardan …’e 18.07.2014 tarihinde satış yaptığı, markada ve fatura üzerindeki baskın unsurun … ibaresi olduğu, sport wear ibaresi ile birlikte kullanıldığı, marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı olduğu, satış rakamlarına göre de markasına belirli bir işlem hacmi kattığı, giyim alanında ticari faaliyetini bu marka adı altında sürdürdüğü, davalıların ise “…” ve “…” ibareli markaları izinsiz tescil ettirdiği, tescilsiz olarak kullanılan markanın kullanım tarihinin davalılardan önce olduğu, bu hususun dosyaya ibraz edilen faturalar ile ispat edildiği, davacının “…” markasını faturalarda, ticari iş evrakında kullandığı, faturaların içeriğinden markanın ağırlıklı olarak 25. sınıf emtiaları bakımından ve 25. sınıf emtialarını kapsayacak şekilde 35. sınıfta kullanıldığı hususunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı markasının hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davaya konu markanın usûlüne uygun olarak tescil ettirildiğini, davacının yıllar sonra ortaya çıkıp davayı açmasının hukuka aykırı olduğunu,Davacının, haksız eylemleri nedeniyle daha önce uyarıldığını, ihtarname gönderildiğini, ancak buna rağmen müvekkilinin tehdit edildiğini, konuya ilişkin olarak suç duyurusunda bulunulduğunu,Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/54 D.iş dosyası ile markanın davacı tarafından haksız kullanıldığının tespiti talep edildiğini, Mahkeme tarafından bu talep yerinde görülerek davacının kötü niyetli olarak kullandığı markanın korunmasına ve işyerinde toplatma işlemi yapılmasına karar verildiğini, kararın Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile infaz edildiğini,Markanın, davalı tarafça uzun süreden beri geliştirildiğini ve tanınmış hale getirdiğini, davacının bu durumdan haberdar olduğunu, dosyaya sunulan faturaların hak sahipliğini kanıtlamayacağını beyan ederek Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, davalı taraf adına tescilli 2016/82427 nolu ” …” ve 2016/82422 nolu “…” ibareli markaların hükümsüzlüğüne ilişkindir. Davacı, ticari faaliyetlerini uzun yıllardır “…” ibaresi adı altında tescilsiz marka olarak sürdürdüğünü, gerçek hak sahibi olduğunu iddia etmiş, davalı davalı taraf davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ve karar davalı tarafça istinaf edilmiştir.Uyuşmazlık, gerçek hak sahipliği noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda İlk Derece Mahkemesi tarafından dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, denetime elverişli bilirkişi raporunda; davacı ile davalılar …, …, … arasında ticari bir ilişkinin olduğu, davacının davalılara triko kazak sattığı, faturasında ”…” unvanını kullandığı, davacının belirtilen unvan ile ilk ticari satışını 18.07.2014 tarihinde davalı …’e (YSF Safari Tekstil) yaptığı, satış faturalarında bu durumun mevcut olduğu bu satışların 2015-2016-2017 yıllarında da devam ettiği, faaliyet alanının aynı olduğu tespitlerinde bulunulduğu, davalının ise, hükümsüzlük istemine konu markalarını 17.10.2016 tarihinde tescil ettirdiği, davacının önceye dayalı kullanımının mevcut faturalar ve mali kayıtlar ile sabit olduğu, diğer yandan ”AKKOR ”SPORT WEAR ibaresinin dava konusu her iki markada da yer aldığı, ”…” ibaresinin markanın esaslı unsuru olmadığı, tescilin açıklayıcı niteliği gereği, markanın salt davalı adına tescilli olmasının gerçek hak sahipliğine dayanak oluşturmadığı, diğer yandan markanın ağırlıklı olarak 25. sınıf emtiaları bakımından ve 25. sınıf emtialarını kapsayacak şekilde 35. sınıfta kullanıldığı, bu hususun mali kayıtlar ile de sabit olduğu, dolayısıyla hükümsüzlük koşullarının somut olayda gerçekleştiği, açıklanan nedenlerle markanın hükümsüzlüğüne yönelik İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarih ve 2017/815 E., 2019/182 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021