Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/147 E. 2020/418 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/147 Esas
KARAR NO: 2020/418
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/06/2017
NUMARASI: 2015/121E. 2017/666 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı şirket yetkilisinin talebi üzerine davalı şirkete toplam 20.000,00 TL borç vermiş olduğunu, borcun, davalının … Bankası A.Ş.’nin … Şube Kodlu Mimaroba Şubesinde bulunan … İBAN numaralı hesabına, 31.05.2013 tarihinde söz konusunu Masko Şubesi’nde, hesaba para yatırma yoluyla 4.000,00 TL, aynı gün aynı bankanın bankamatiği aracılığıyla 16.000,00 TL şeklinde verildiğini, davalı şirket yetkilisinin, davalı şirketi temsilen müvekkilce davalı şirkete borç olarak verilen toplam para miktarını, müvekkiline en geç 2013 yılı Haziran ayının sonuna kadar ödeyeceğini taahhüt ettiği halde belirtilen tarihte ödemediğini, müvekkilin süreç içinde, davalı şirket yetkilisini birçok kez uyarmasına rağmen ödeme yönünde olumlu hiçbir sonuç elde edemediğini, alacağını tahsile yönelik olarak davalı hakkında Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosya ile ilamsız İcra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe ilişkin ödeme emrini 02.04.2014 tarihinde tebliğ alan davalının, süresi içinde vekili aracılığıyla yetkiye, borcun tümün, borcun ferilerine, faiz oranına, işlemiş ve işleyecek faize itiraz etmiş olduğunu, yetki itirazı kabul edilerek, icra dosyasının yetkili Küçükçekmece İcra Müdürlüğüme gönderilmesi talep edildiğinden, icra müdürlüğünce söz konusu icra dosyasının Küçükçekmece icra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, söz konusu icra müdürlüğünde yapılan tevzi sonucu dosyansın Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ne düşerek … Esas numarası aldığını, talep üzerine Küçükçekmece İcra Müdürlüğünce davalı şirkete yeniden ödeme emri çıkarılmış olduğunu ve ödeme emrinin davalıya 13.06.2014 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının bu ödeme emrine de 18.06.2014 tarihinde aynı şekilde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, beyan ederek itirazın iptali ile alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı … ile ilişkisinin, …in kendisini … Ltd. Şti. ortağı olarak tanıtmasıyla başladığını, müvekkil şirketin, araştırma ihtiyacı duymamış ve davacının beyanlarına ve işe ilişkin girişimleri bu araştırmayı gerekli kılmamış olduğunu, müvekkili şirket ortaklarının daha öncesinde davacıyı tanımamakta ve özel bir borç ilişkisine girecek kadar yakın hukukları olmadığını, davacının, … Ltd. Şti. içindeki anlaşmazlıklar sonucu, şirketin resmî ortağının davacının eşi olduğu ortaya çıkmakta ve davacının haksız ve kötü niyetli bir şekilde resmi bağının olmamasını müvekkil şirkete karşı kullanmış ve huzurdaki davaya sebep olan haksız icra takibini başlatmış olduğunu, havalenin kural olarak bir borç ödeme vasıtası olduğunu, dekontlarda başka amaçla havale yapıldığına dair bir açıklama da bulunmadığına göre ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde kendilerince davalı şirkete borç olarak ödenen bir para nedeni ile icra takibi başlattığını izah etmişse de somut olayda banka havalesi dışında ki havalenin davacının alacaklı olduğu iddiasını ispat edebilecek nitelikte bir belge olmadığını davalıdan hiçbir hak ve alacağının bulunmaması bu nedenle davacı tarafından gönderilen ihtarnameye derhal cevap vermesi ve davalının icra takibine itiraz etmesinin, davalının hukuki durumunu tehlikeye sokan davacıya karşı bir koruma olduğunu beyanla itirazlarının kabulüne ve davanın reddi ile haksız ve kötü niyetli açılan dava nedeni ile alacak miktarının % 20’sinden az olmayan bir tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Havalenin bir ödeme vasıtası olduğu, eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine olduğu, yasal karinenin tersini ileri süren havalecinin bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, somut olayda, havaleci durumundaki davacı şirketin, değinilen yasal karine karşısında, davalıya yaptığı dava konusu havalenin, bir borcun ödenmesinden başka bir amaca yönelik bulunduğunu kanıtlama yükümü altında olduğu, mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, incelenen taraf ticari defterlerine göre de davacının bu karinenin aksini ispata yarar yazılı delil ibraz edemediği, alınan beyanında yemin deliline başvurmayacağını belirttiği, bu haliyle davanın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davalıya havale yoluyla 20.000,00 TL borç para verdiğini, anlaşma gereğince paranın, 2013 yılı Haziran ayı sonuna kadar ödeneceği taahhüt edilmesine rağmen ödenmediğini, bu nedenle başlatılan icra takibine haksız yere itiraz edildiğini iddia ederken, davalı, bahse konu havalelerin borç ödenmesinden başka bir amaç için yapıldığı hususunun davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini savunmuştur. Dava, havale yoluyla borç olarak verildiği iddia olunan 20.000,00 TL alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Türk Borçlar Kanununda düzenlenen havale, hukuksal niteliği itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Başka bir anlatımla, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (HGK 23.01.2020 tarih, 2017/13-695 Esas, 2020/48 Karar) Somut olayda, davacı, davalıya havale yoluyla gönderdiği toplamda 20.000,00 TL’nin, bir borcun ödemesi olarak değil, aksine borç olarak davalıya verildiğini iddia ettiğine göre, ispat yükünün davacı üzerinde olduğunda tereddüt bulunmaktadır. Dosyaya sunulan ve İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller ile bilirkişi raporuna göre; banka dekontlarının incelenmesinde, 31.05.2013 tarihli para yatırma dekontu ile davalıya ait … Mimarsinan şubesine davacı … tarafından 4.000,00 TL yatırıldığı, 31.05.2013 tarihli kartsız para yatırma dekontu ile davalıya ait … Masko Şubesine davacı … tarafından 16.000,00 TL ATM’den yatırıldığı, dekontların açıklama kısmında ”…” ibaresinin yer aldığı, davalı tarafından sunulan ticari defterlerde davacı tarafından yapılan ödemelerin davacı adına kayıtlı olmadığı, davalı kayıtlarında ise, 20.000,00 TL’nin dava dışı … Ltd. Şti. hesabına alacak olarak kaydedildiği, davacının bu karinenin aksini ispata yarar yazılı delil ibraz edemediği, davacı vekilinin 22.06.2017 tarihli celsede yemin teklifinde bulunmayacağını belirttiği, böylelikle davanın ispat edilemediği, İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvursunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2017 tarih ve 2015/121E. 2017/666 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu harcın, peşin yatırılan 346,00 TL’den mahsubuyla fazla yatırılan 291,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3- İnceleme duruşmasız olarak yapıldığından taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın kendisine iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/12/2020