Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1465 E. 2022/1718 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1465
KARAR NO: 2022/1718
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2017/442 E. – 2018/369 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; Müvekkili şirketin 1986 yılında İzmir’de içten yanmalı motorlar için filtre üretimi faaliyetine başladığını ve projelerinin bir kısmının TÜBİTAK tarafından desteklendiğini, davalı tarafın Kadıköy …Noterliğinin 19.07.2016 tarihli ihtarnamesini göndererek … numaralı tasarımının kullanımının sonlandırılmasını talep ettiğini, yapılan araştırmada davalıya ait tasarımın yeni olmadığının tespit edildiğini ve bu durumun davalıya cevabi ihtarname ile bildirildiğini, söz konusu tasarımın uzun yıllardır … firması tarafından üretildiğini ve kullanıldığını, söz konusu ürün davacı ürünü ile karşılaştırıldığında ayırt ediciliğin bulunmadığını belirterek, bu sebeplerle davalıya ait … numaralı endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; Müvekkiline ait tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarını taşıdığını, söz konusu tasarım görseli incelendiğinde üzerinde müvekkilinin kendi adına tescilli … markasının yer aldığının görüleceğini, davacı tarafça müvekkilinin tasarımının yeni olmadığına dair sunulan delillere itibar edilemeyeceğini, dava dışı … firmasının müvekkili ile hasım olduğunu, … firmasının kendisi dava açmak yerine davayı mevcut davacıya açtırdığını belirterek, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… davaya konu tasarımın kutu tasarımları olduğu, kutu tasarımlarının dikdörtgen veya kare prizma şeklinde tasarlanmasının yaygın olduğu, davalıya ait tasarımın da dikdörtgen prizma şeklinde tasarlandığı, üzerindeki renk ve desenlerin ayırt edicilik unsuru taşıması gerektiği, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacı tarafından delil olarak gösterilen ve … firması tarafından kullanıldığı belirtilen kutu tasarımı ile benzer olduğu, her ikisinin de kutu ambalajı tasarımı olduğu, her ikisinin de dikdörtgen prizması şeklinde olduğu, ambalajların ön yüzeylerinin yatay şekilde üç bölüme ayrılmış olup, alt kısımda yer alan geniş bölümde otomotiv aksesuarları ve parçalarının yer aldığı parçalı siyah beyaz fotoğrafların bulunduğu, orta bölümde yer alan şerit çizginin her iki tasarımda da siyah olduğu, üzerinde metinler bulunduğu, üst bölümde yer alan kısmın her iki tasarımda da beyaz olarak tanımlanmış olduğu, davalıya ait tasarımda “…” markası sol tarafta yer alırken, hükümsüzlüğe dayanak gösterilen ürünün üzerinde çeşitli otomotiv markalarının logolarının yer aldığı, davalının tasarımı ile delil olarak sunulan ürün görselleri arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farkların bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları, davalının tasarımında “…” markasının yazılı olmasının tasarımlar arasında ayırt edicilik sağlamadığı, yenilik ve ayrıt edicilik araştırmasında küçük ayrıntılarda mevcut olan farklılıkların dikkate alınamayacağı, delil olarak sunulan tasarımın davalının tescil başvuru tarihinden önce 2009 yılında internet linklerinde yer aldığı, buna göre davalının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerinin bulunmadığı, tescil tarihinden önce kamuya sunulmuş olduğu, hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu anlaşılmakla, davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Bilirkişiler tarafından hiçbir delil niteliği olmayan internet görseli esas alınarak müvekkilinin tasarımının hükümsüz kılınması gerektiği şeklindeki görüşün hukuka aykırı olduğunu, tek bir görselin dikkate alındığını, internette yer alan tarihlerin sağlıklı olmadığı ve her zaman her tarihin kolaylıkla yazılabileceği gerçeği de gözden uzak tutulduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde CD ekinde internet görsellerinin doğruluğunu ispatlamak için … firmasına müzekkere yazılmasını talep ettiğini ve mahkemece yazılan müzekkerenin cevabında … firması tutarsız bir cevap verdiğini, müzekkere cevabında bildirdiği 01.06.2013 tarihin müvekkilinin başvuru tarihinden sonra olduğunu, raporda hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterilen www….org internet sitesinin … firmasına ait olduğunu, iş bu ürün ambalajının ne zaman piyasaya sürüldüğü konusunda mahkemeye aydınlatıcı bir cevap vermediklerinden raporda esas alınan internet görseline çerçevesinde bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını, -Dava dışı … firması ile müvekkilinin hasım olduğunu, dava dışı … firması tarafından müvekkillerine 30.05.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini ve adı geçen tasarımın kendilerine ait olduğunu iddia ettiklerini, … firmasının kendi adına hükümsüzlük davası açmak yerine davayı … firmasının açtığını ve ellerinde herhangi bir delil olmadığından … firmasına müzekkere yazılmasını talep ettiğini; gelen yazı cevaplarının da somut olayı aydınlatıcı nitelikte olmadığını, -… firması tarafından mahkemeye gönderilen müzekkere cevabının ne kadar tutarsız ve ispattan uzak olduğu dikkate alındığında, aynı firmaya ait internet sitesinde yer alan görselin de ne kadar sağlıklı olabileceğinin şüpheli olduğunu, Mahkeme tarafından davacı tarafın yeniden müzekkere yazılması talebinin reddedildiğini, bu durumda muğlak ve belirsiz ifadeler taşıyan yazı cevabının davacı aleyhine yorumlanması gerekirken, aksine lehine yorumlandığını,-… tarafından kullanılan ürün ambalajları ile müvekkilinin tescilli tasarımı arasındaki bilgilenmiş tüketici nezdinde herhangi bir benzerlik bulunmadığını, yenilik ile kastedilen belirleyici unsurun genel görünümde farklılığın olup olmadığı olduğunu, somut olayda bilgilenmiş kullanıcı otomotiv parçaları ve filtreleri araçlara monte eden ustalar ve bunların satışını yapan satış temsilcileri olup, algı düzeylerinin oldukça yüksek olduğunu, müvekkilinin ürünü üzerinde kendi adına tescilli … markası da yer aldığından başka ambalaj kutuları ile benzer görülmesi ihtimali oldukça düşük olduğunu, Mahkemece müvekkilinin … markasının tasarım üzerinde yeterli derecede ayırt edicilik sağlamadığı ifade edildiğini, buna katılmanın mümkün olmadığını, Müvekkiline ait ürün tümüyle özgün ve müvekkili firmanın kendi çalışması sonucu ortaya koyduğu tasarım olması sebebiyle, diğer tasarımlar ile benzerlik göstermeyen; ayırt edicilik niteliğini haiz ve yeni tasarım olduğunu, ilk derece mahkemesinin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı taraf cevap dilekçesinde internet üzerinde alınan delillerin üzerinde oynama yapılabildiğini iddiasında olduğunu ancak ekte yeniden sunulu fotoğrafa dikkat edildiğinde kutunun üretim tarihi ve üretim yerinin net bir şekilde okunduğunu, kutunun üretim tarihi 24.03.09 olarak gözükmekte ve yine üretim yeri olarak da Almanya gözükmekte olduğunu, müvekkili şirketin dava dışı firma ile ne bir bağlantısı ne de bir görüşmesi olduğunu, … firmasına gönderilen ihtarnamenin dahi yanlış anlaşılıp ve filtrelere ilişkin cevap verildiğini, davalı tarafa davadışı … tarafından gönderilen ihtarname ile ürünün yeni olmadığının ortaya çıktığını, söz konusu ihtarnameye dikkat edilecek olursa dava dışı … firması tarafından ürün ambalajının 2005 yılından beri üretildiği ihtarname içeriğinde yer aldığını, davalı firmanın bu hususta kendi ürününün yeni olmadığını ortaya koyduğunu, müvekkiline haksız ve hukuka aykırı olarak ihtarname gönderen ve husumeti doğuranın davalı taraf olduğunu, davalı tarafından mallarının toplatılacağına ilişkin dedikodunun kulağına kadar gelmesi sebebiyle işbu davayı açtıklarını, davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; “554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik”inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)” şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K). Somut olayda, davacı vekili, davalı adına tescili … numaralı sayılı tasarımının hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davacının delil olarak sunduğu tasarımların, ayırt ediciliklerinin bire bire yakın derecede benzer olduğu, yenilik bağlamında farklı düzeye ulaştırmadığı, benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı belirtilmiştir. Raporda kamuya sunulma tarihinin tespitine ilişkin bir bilgiye yer verilmiş olup, alınan ek raporda bilgisayar mühendisi bilirkişinin bulunduğu, teknik yönden alınan raporların yeterli olduğu, Mahkemece bu hususta rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilgisayar mühendisi bilirkişiden de rapor alındığı, internet sitesi içerisinde yer alan link adreslerinin 2009 yılına ait olduğu ve görsel altlarına hangi tarih ve saatte internete aktarıldıklarının çıkarıldığı, internet sitelerinin sunulan raporlara göre delil niteliği taşıdığı, aksinin ise ispatının gerektiği, istinaf istemi olarak öne sürülen hususların teknik bilgi gerektirmesi ve dosyada bilirkişi raporu dışında başkaca teknik bilgi olmaması sebebiyle değerlendirilmesinin yapılamayacağı, dava konusu tasarımın tescil başvuru tarihinden geriye doğru 12 ay içinde kullanıldığının ispatlandığı, yenilik unsurunun ortadan kaldırdığı, Mahkemece dosyadaki raporlara itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmesinde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2002 tarih 2020/7358 E., 2022/1612 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalının bu yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmamıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/12/2018 tarih ve 2017/442 E., 2018/369 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022