Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1460 E. 2022/1720 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1460
KARAR NO: 2022/1720
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2018/151 E. – 2019/172 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/10/2014 başvuru tarihli ve … sayı ile davalı adına tescilli olan şişe sepeti tasarımının, 20/08/2013 tarihinde kamuya sunulan ve Japonya’da faaliyet gösteren “…” firmasının … ve … kod numaralı ürünleri ile bilgilenmiş kullanıcı gözüyle birebir aynısı olduğunu ve bu sebeple davalı adına tescilli söz konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasfına haiz olmadığını iddia ederek, sonunda davalının … nolu tasarımının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, HMK 329 uyarınca davalının 5000 TL disiplin para cezasına çarptırılmasını ve HMK 329 uyarınca, İstanbul Barosunun 01.01.2018-31.12.2018 dönemi avukat-vekileden arasındaki en az ücret çizelgesi Fikri ve Sinai Haklar Mahkemelerinde görülen dava ve işler için öngörülen 6.100,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının işbu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, dava konusu tasarım tescilinin başvuru tarihinin 20/10/2014 olduğunu, davanın süresinde açılmadığını, müvekkili adına 2014/07107 sayılı tasarım tesciline konu ürün ile davacı tarafın benzerlik taşıdığını iddia ettiği ürün arasında genel görünümün yanı sıra pek çok detay ve özellikle kalite açısından ciddi farklılıklar bulunduğunu iptal talebinin dinlenebilir yanı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Mevcut bilirkişi raporu, deliller ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, http://www…/…pdf isimli linkteki dokümanın 110. sayfasında, davacının iddia ettiği Japonya’da faaliyet gösteren “…” firmasına … ve … kod numaralı ürünlerin yer aldığı ve söz konusu belgenin oluşturma tarihinin, davalı adına tescilli tasarımın tescil tarihinden önce 13.12.2012 tarihinde oluşturulduğu, davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım ile davacı tarafından sunulan tasarımların ve bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen tasarımların incelenmesi neticesinde de, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olarak algılandıkları, davalı tarafa ait hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 20.10.2014 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici özellik şartlarına sahip olmadığı ve benzerlerinin başvuru tarihinden önce kamuya sunulduğu, bu sebeple hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, davacının davasının kabulü ile, davalı adına olan … tescil başvuru nolu tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir. HMK.nun 329. Maddesi koşulları oluşmadığından davacı vekilinin bu madde kapsamındaki talepleri yerinde görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Hükme dayanak yapılan 05.04.2019 tarihli raporda açıkça ifade edildiği üzere, davacı tarafça dayanılan ve dava konusu ürünlerin harcı alem olduğunu ispatlamak üzere ortaya atılan … “https://…org/” https://…org/ üzerinde yapılan incelemede kataloğun olduğu sayfaya giriş yapılamadığı, giriş yapılmaya çalışıldığında “…” şeklinde hata kodu verdiği ve kataloğa ulaşılamadığı görülmekle Japonya’da faaliyet göstermekte olan … firmasının … ve … kod numaralı olup dava konusu ürünlerle ayniyet gösterdiği iddia edilen ürünlerin incelenemediği ve herhangi bir mukayesenin gerçekleştirilemediği anlaşılmakla bu bilirkişi raporuna ve rapordaki bu türden tespitlere dayalı olarak bir resmi tescilin iptaline karar verilebilmesinin hukuken mümkün olamayacağını,-Kararın ittihaz edildiği 14.05.2019 tarihli duruşma zaptında” bu konu tarafımızca Bilişim Uzmanlarına inceletilmiş olup elde edilen sonuçlar şöyledir: … “https://www…/…html-https://www…/…html web adresinin durumunu htpps://…org/’da incelersek ekranda görünen sayfanın 31.Mart.2014 tarihinde yapılmış ancak bir daha hiç değiştirilmemiş olduğu anlaşılmaktadır.” hususunun belirtildiğini, bu sayfada tarihlerin gösterildiği siyah çubukların web sayfasının değişimlerini göstermekte olup, takvimde 31.Mart tıklandığında kataloğun kapak sayfası çıkmakta olduğunu ve fakat içeriği gözükmediğini, dolayısıyla bugün en basitinden …, …, … gibi mağazalar dahi 1-2 haftada bir kataloglarını yeniledikleri halde bilirkişi raporuna ve Mahkeme kararına dayanak yapılan bu katalogun 2014 yılında yapıldığını ve hiç yenilenmemiş gözüktüğünü ve aynı zamanda içeriği de asla gözükmediğini, bu itibarla, böyle bir kataloğun delil olabilmesi ve sadece buna dayalı olarak resmi bir tescilin iptal edilebilmesinin hukuken ve fiilen mümkün olamayacağını, -Kıyaslama konusu yapılan tasarımın, enstitü tarafından tescilli bir tasarım olup olmadığının, eğer tescilli bir tasarım ise koruma süresinin dolmuş olup olmadığının ve benzer olduğu iddia edilen ürünlerin başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sunulmuş olup olmadığının araştırılması gerekirken, 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu hususlara yönelik hiçbir inceleme yapılmaksızın Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca eksiklik ve belirsizlik içeren rapora dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, -Dava ile müvekkiline ait dava konusu 20.10.2014 başvuru tarihli … başvuru numaralı tasarım tescilinin hükümsüzlüğü talep edildiğini, dava konusu tasarım hakkında davalı müvekkiline ait olup tasarımı tescilli bir ürünü iltibasen hukuka aykırı bir şekilde üretmekte olan ve bu durumu tespit edilmiş bulunan davacı firmanın mücerret şekilde ve kötü niyetle ortaya attığı bir internet sahifesinde “… ve …” isimli ürünlere ait olduğunu iddia ettiği bir butona basıldığında açılan belgenin oluşturulma tarihinin tespiti hususunda 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu tarih 13.12.2012 saat:15:36:15 olarak, değiştirme(güncelleme) tarihi ise 20.08.2013 saat:05:44:39 olarak belirlenmiş bulunduğunu, ancak, raporda bu türden bir internet sahifesinin herhangi bir kişi tarafından, karara dayanak yapılan raporda yalnızca hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterilen “… ve …” isimli ürünlere ait olduğunu iddia ettiği bir butona basıldığında açılan belgenin oluşturulma tarihinin tespitine yer verilmiş ise de, raporda işbu ürünlerin … firması adına tescilli olduğuna dair hiçbir bilgi ve belgenin sunulamadığını,-Tasarımını kamuya açıklamış olan kişinin belli bir süre içinde tescil başvurusunda bulunmamasının, kendi geliştirmiş olduğu ürün üzerinde tekelci hak elde etme olasılığını tamamen ortadan kaldırdığını, “…” olarak adlandırılan ve patent veya tasarım sahibinin kendi yapmış olduğu açıklamaların patent veya tasarımın yenilik ve buluş basamağı/ayırt edicilik niteliğini ortadan kaldırmayacağına ilişkin düzenlemelerin, buluş veya tasarım sahibine buluş/tasarımın kamuya sunulduğu tarihten itibaren oniki aylık süre içinde tescil başvurusunda bulunma zorunluluğu getirdiğini, (551 Sayılı KHK md. 8; 554 sayılı KHK md. 8) , aksi takdirde, kişinin kendi yaptığı açıklama sebebiyle kendi ürünü üzerinde tekelci hak elde etmesi olanaksız hale geldiğini, kişinin herhangi bir yeniliği kendi emeğiyle geliştirmiş olmasının, bu yeniliğin Fikri Mülkiyet Hukuku çerçevesinde mutlaka korunacağı anlamına gelmediğini, yeniliğin kamuya sunulması yeniliği geliştiren kişi tarafından gerçekleştirilse de tekelci hakkın elde edilmesine engel olabilmekte olduğunu, karara dayanak bilirkişi raporunda işbu hususun hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, hükümsüzlüğe dayanak olarak sunulan tasarımların ait olduğu iddia edilen firma adına tescilli olduğuna ilişkin bir tespite raporda yer verilmemiş olduğunu,-Kıyaslama konusu yapılacak tasarımın; başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyanın herhangi bir yerinde piyasaya sunulmuş olup olmadığının veya benzer olduğu iddia edilen ürünlerin Enstitü tarafından tescilli bir tasarım olup olmadığının, eğer tescilli bir tasarım ise koruma süresinin dolmuş olup olmadığının araştırılması zorunluluk arz etmesine rağmen, 05.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda bu hususa yönelik hiçbir inceleme ve araştırmanın yapılmadığını, bilirkişilerce …org tabanında bahse konu ürünlerin kataloğuna ulaşılamadığı dikkate alındığında, benzer olduğu iddia edilen ürünlerin hiç mevcut olmadıkları yahut … firması adına tescilli dahi olmadıkları, eğer tescilli ise piyasadan kaldırılmış veya tasarımların koruma süresinin dolmuş olabileceği ihtimallerinin dikkate alınmadığını, başvuru veya rüçhan tarihinden önce tescil edilmiş olup da koruma süreleri dolan tasarımların ayırt edicilik testinde göz önünde bulundurulması mümkün olmadığını, bu sebeple, davacının hükümsüzlüğe dayanak olarak sunduğu … firmasının … ve … kod numaralı ürün tasarımlarının ilgili firma adına tescilli olup olmadığının, tasarımlar ilgili firma adına tescilli ise işbu ürünlerin yer aldığı sayfanın oluşturulma tarihinin 2012 olarak gösterildiği dikkate alındığında benzer olduğu iddia edilen ürünlerin piyasadan kaldırılmış veya tasarımların koruma süresinin dolmuş olabileceği hususunun tespitinin gerektiğini, -Dava konusu … numaralı tasarım tescilinin 3. kişiye ait olduğu iddia edilmekle, davacı tarafın buna dayalı bir iptal talebinde bulunabilmesinin mümkün olmadığını, bununla birlikte 20.10.2014 başvuru tarihli tasarıma konu ürünün piyasaya sürülüp sürülmediğini ve ticari bir cihet kazanıp kazanmadığı hususlarının araştırılması ve bilahare piyasadan temin edilecek örnekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerektiğini, ne türden ve ne seviyede benzerlik arzettiği ispata muhtaç bir ürünün ticari bir meta haline gelip gelmediğini; bir başka ifade ile hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterilen tasarım tescilinin hayata geçirilip geçirilmediğini ve bu tasarıma sahip ürünlerin piyasaya sürülüp sürülmediklerinin tespit edilmeksizin 3. kişinin mücerret iddiasına dayalı olarak müşahhas şekilde ele geçirilemeyen farazi bir tasarımın evvelce kamuya sunulduğundan bahisle davalı müvekkiline ait ürünün harcı alem olduğuna hükmedilemeyeceğini,-… firmasının … ve … kod numaralı ürünlerin yer aldığının iddia edildiği kataloğa …org sitesinde 31.03.2014 tarihinde ulaşılabildiği belirtilmişse de, 05.04.2019 tarihli raporda https://…org/üzerinde yapılan incelemede kataloğun olduğu sayfaya giriş yapılıp açılmaya çalışıldığında error_code:001 hatası çıktığını ve kataloğa ulaşılamadığının tespit edildiğini, hal böyleyken, davacı tarafça dava konusu tasarım tescilleri ile benzer olarak gösterilen ürünlerin yer aldığı iddia edilen archive.org tabanında ilgili ürüne ulaşılamamış olmakla, … nolu tasarım tesciline konu ürünün yer aldığı iddia edilen yabancı kataloğun gerçekte var olup olmadığı ve böyle bir ürün fotoğraflarını ihtiva edip etmediğinin ispatlanması gerektiğini, -Davacı tarafından hükümsüzlüğü talep edilen müvekkiline ait 20.10.2014 başvuru tarihli 2014/07107 başvuru numaralı şişe sepeti tasarımı hakkında, karara dayanak yapılan raporda “davacı tarafından sunulan tasarımlar ve heyetimiz tarafından tespit edilen tasarımlar arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olarak algılandıkları” denilmek suretiyle, yeterince araştırma ve inceleme yapılmadan hatalı tespitlerde bulunulduğunu, müvekkiline ait 20.10.2014 başvuru tarihli … başvuru numaralı tasarım tesciline konu ürün ile davacı tarafça benzerlik taşıdığı iddia edilen ürün arasında genel görünümün yanı sıra pekçok detay ve özellikle kalite açısından ciddi farklılıklar bulunduğunu, tasarımın üretilmesinin teknik zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun da Yargıtay’ın önemle dayandığı kriterlerden biri olduğunu, dava konusu müvekkiline ait tasarımların benzerlerinden ayırt edilmesini sağlayacak nitelikte tanıtıcı unsurlara sahip olduğunu, 554 Sayılı KHK’nın 6. maddesi hükmüne göre, tasarımında bulunması gereken yeniliğin, iki unsuru içerdiğini, birincisi, tasarımın daha önceki tasarımlarla aynı olup olmadığı; ikincisi ise, aynı tasarımın daha önce kamuya sunulup sunulmadığı olduğunu, bu unsurdan “aynı olma” kavramı ile tasarımın eğer önceden kamuya sunulmuş aynısı yok fakat benzerleri var ise, bu durumun tasarımın yeniliğini ortadan kaldırmayacağının ifade edildiğini, müvekkiline ait tasarımların benzerleri var ise de bu durum müvekkiline ait tasarımların yeni ve ayırt edicilik niteliklerine sahip olduğu gerçeğini değiştirmediğini, bu itibarla davacının haksız ve mesnetsiz iddialarla açmış olduğu işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiği halde ortada hiçbir ciddi sebep yok iken kabul edilmesinin hukuka aykırı olması sebebiyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin dava tarihi itibarıyla somut olaya 6769 Sayılı SMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6759 Sayılı Kanun’un tasarıma ilişkin hükümleri; “MADDE 55 – (1) Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.(2) Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder.(3) Birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür.(4) Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.MADDE 56 – (1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.(2) Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.(3) Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.(4) Bir tasarımın aynısı;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.(6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.MADDE 57 – (1) Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.(2) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması halinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.MADDE 58 – (1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir.(2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.(3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması halinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.(4) Aşağıda belirtilen haller koruma kapsamı dışındadır:a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar.b) Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri.c) Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri.ç) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dini, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar.(5) 56. maddedeki şartları karşılamak kaydıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar korumadan yararlanır”.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; “554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik”inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)” şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K).Somut olayda, davacı vekili, davalı adına tescili 20/10/2014 başvuru tarihli ve 2014/07107 sayılı tasarımının hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davacının delil olarak sunduğu tasarımların, ayırt ediciliklerinin bire bire yakın derecede benzer olduğu, yenilik bağlamında farklı düzeye ulaştırmadığı, benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı belirtilmiştir. Raporda kamuya sunulma tarihinin tespitine ilişkin bir bilgiye yer verilmiş olup, alınan her iki raporda da bilgisayar mühendisi bilirkişilerin bulunduğu, teknik yönden alınan raporların yeterli olduğu, Mahkemece bu hususta rapor hazırlanmak üzere dosyanın bilgisayar mühendisi bilirkişilere gönderildiği, internet sitesi içerisinde 2012 yılına ait görüntüler arasında yer aldığı bu sebeple http://www…./ …pdf adlı sitelerin sunulan raporlara göre delil niteliği taşıdığı, aksinin ise ispatının gerektiği, istinaf istemi olarak öne sürülen hususların teknik bilgi gerektirmesi ve dosyada bilirkişi raporu dışında başkaca teknik bilgi olmaması sebebiyle değerlendirilmesinin yapılamayacağı, dava konusu tasarımın tescil başvuru tarihinden geriye doğru 12 ay içinde kullanıldığının ispatlandığı, yenilik unsurunun ortadan kaldırdığı, Mahkemece dosyadaki raporlara itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmesinde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08.03.2002 tarih 2020/7358 E., 2022/1612 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalının bu yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/05/2019 tarih ve 2018/151 E., 2019/172 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022