Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1459 E. 2022/1717 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1459
KARAR NO: 2022/1717
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2017/136 E. – 2019/98 K.
DAVA: Tasarıma Tecavüzün Tespiti, Tazminat
– BİRLEŞEN MAHKEMENİN 2017/531 ESAS SAYILI DOSYASI –
DAVA: Tasarımın Hükümsüzlüğü
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dantelli ürünler konusunda imalat yapan müvekkilinin, bu alandaki tasarımlarını korumak için TPMK nezdinde … sayı ile 12/08/2016 tarihinde müvekkili şirketin kurucu ortağı olan … adına dantel desenlerini koruma altına aldığını, ancak müvekkilinin tesadüf sonucu davalı firmanın satışını yaptığı ürünlerde kendi desenlerinin kullanıldığını fark ettiğini, bu durumun Bakırköy 2. FSHHM’nin 2017/92 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu ve davalı yan fiillerinin müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini ve davalının menfaat sağladığını iddia ederek, tecavüzlü ürünlerin toplatılarak imhasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 100.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı her ne kadar işbu tazminat davasını ikame etmiş ise de, taraflarınca Mahkememizin 2017/531 Esas sayılı dosyası ile davacı adına tescilli tasarımın hükümsüzlüğünün talep edildiğini, davacının tasarım hakkına tecavüz iddiasıyla tazminat talebine karşılık öncelikli olarak tasarım hakkının bulunup bulunmadığına dair hüküm kurulması gerektiğini, bu bağlamda söz konusu dosyadan verilecek kararın, bu dosyanın sonucunu etkileyeceğinden, bekletici mesele yapılması gerektiğini ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Birleşen Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/531 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı tarafın … sayılı dantel tasarımının tescili için 12.08.2016 tarihinde başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin ise bu desenlere benzer olan mensucatı 12.08.2016 tarihinden öne Çin’ den ithal ettiğini, dava konusu dantel desenlerinin ülke genelinde birçok tekstil firması tarafından kullanıldığını, satıldığını, davalı tasarımının yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olmadığını, davalı şirketin 12.08.2016 tarihli … tescil sayılı 22 numaralı tasarım tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Ön inceleme duruşmasındaki beyanında da taleplerinin sadece 22 nolu dantel tasarımı yönünden olduğu bildirmiştir. Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin kendi tasarımı olan ürünler ile faaliyette bulunduğunu, tasarımlarını korumak için TPE nezdinde … sayı ile 32-00 dantel desenleri şeklinde tescil aldığını, Bakırköy 2 FSHHM’ nin 2017/92 D.iş sayılı dosyası ile davacının … AVM de bulunan mağazasında tespit yapıldığını ve müvekkiline ait tasarım hakkına tecavüz edildiğinin tespit edildiğini, müvekkilinin bu tasarımları tescilden önce tasarladığını ve ihraç ettiğini, davacının mahkemede sürmekte olan 2017/136 Esas sayılı tecavüzün önlenmesi, tazminat talepli davanın uzatılması amacıyla bu davayı açtığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 19/09/2018 tarihli raporda sonuç olarak, tespiti yapılan gipür deseni ile tescilli gipür desen tasarımının ayırt edicilikli özelliklerinin birebire yakın derecede benzer olduğu, davalıya ait tasarımın küçük ayrıntılarda kalan farklılıklarının, gipür desenini yenilik bağlamında farklılık düzeyine ulaştırmadığı, ortalama bilgili tüketici algısında gipür desen tasarımlarının aynıya yakın derecede benzer olduğu ve aynı tasarımcının çizgisinden çıkmış olduğu kanaatinin oluşacağı, dosya kapsamına sunulan dava dışı desen tasarımları ile tescilli tasarım arasında ayırt edici özelliklerinde farklılıklar olduğu, benzerlik taşımadığı, tescilli tasarımın anonim bir desene sahip olduğu iddiasının dosya kapsamına sunulan deliller doğrultusunda tespit edilemediği, davalıya ait … elbise modeli ile … bluz modelinde kullanılan gipür dantel kumaşlarının aynı olduğu, asıl dosya davalısı tarafından dava konusu ilgili kumaşın … elbise modeli ile, davacıya ait tescilli tasarımın 12/08/2016 başvuru ve tescil tarihinden yaklaşık dört buçuk ay öncesinden model iş emri ile işlimi alındığı, asıl dosya davacısına ait … gipür desenin, dava konusu tescilli desen ile aynı desen olduğu, asıl dosya davacısına ait … gipür desenin, tescil ve başvuru tarihi olan 12/08/2016 tarihinden önce üretiminin ve satışının yaptırıldığı, yolunda görüş belirtildiği anlaşılmıştır.Birleşen dava yönünden davalının itirazlarının incelenmesi ve yine birleşen dava yönünden söz konusu tasarımların hükümsüzlüğü koşulları bakımından başvuru tarihi itibariyle yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşıyıp taşımadığı, başvuru tarihinden önce kamuya sunulup sunulmadığı, anonim olup olmadığı, anonim ise bunun hükümsüzlük sebebi olup olmadığı konularında önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış oldukları 04/01/2019 tarihli ek raporda sonuç olarak, davacı adına TPMK nezdinde … sayılı dantel deseni tasarımının, tescil tarihinden önce piyasaya sunulmuş olduğundan dolayı 6769 sayılı SMK’nın 56. maddesinin istediği yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımadığı belirtilmiştir.Buna göre, davacı birleşen dosya sebebiyle davalı adına tescilli … sayılı dantel deseni tasarımının, tescil tarihinden önce piyasaya sunulmuş olduğundan dolayı 6769 Sayılı SMK’nın 56. maddesinin istediği yenilik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımadığı anlaşılmakla, birleşen dosyada davacının davasının kabulü ile, tasarımın hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.Hükümsüzlük baştan beri sonuca etkili olup, asıl dosyada davacı adına tescilli tasarım hükümsüz kılınmakla, sahibine herhangi bir koruma sağlamayacağından, asıl dosyada davacının davasının reddine” karar verilmiştir.Davacı birleşen dosyada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Mahkemenin yargılaması sırasında, iddialarına ilişkin dosyada yer alan delil tespiti dosyası ve delil tespit dosyasında bulunan bilirkişi raporuna dayanılarak, üçlü heyetten bilirkişi raporu alındığını, alınan raporda; delil tespit dosyası içeriğini, bu dosyadaki raporu ve iddialarını doğrular nitelikte, tescilli tasarımlarına iltibas oluşturacak nitelikte bir taklit ürün kullanıldığını ve tescilli tasarımlarının usul ve esas bakımından tescil edildiğini ve buna göre koruma altına alınmış bir tasarım olduğunun tespit edildiğini, 19.09.2018 tarihli kök raporun 15. sayfasında ve 21. sayfasında dava konusu tasarımın anonim olup olmadığı hususu ayrıntılı olarak değerlendirildiğini, müvekkiline ait tasarımın anonim bir desen olduğunu kanıtlayacak asıl ve birleşen dava dosyasında bir delile rastlanmadığını, bunun sonucu olarak da tasarımın tescilinde bir usulsüzlük bulunmadığının belirlendiğini ancak bilirkişi ek raporunda, daha önce de belirtilen ve yalnızca davalının Çin’den ithal ettiği ürünün, müvekkilinin tescil başvurusundan önce Çin’de satışa sunulduğu hususuna dayanarak, müvekkilinin tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliğinin bulunmadığı belirtildiğinden, mahkemece bu rapora göre karar verildiğini, -Tasarıma konu gipürlerin, tescil tarihinden çok önce müvekkili tarafından kullanılmaya başlandığını, tescil hazırlıkları yapıldığını, davalının kullandığı gipür tasarımlarının Türkiye’de tescilli olmadığı dikkate alındığında, Çin’den ithal edilmiş bir üründeki gipürün müvekkilinin tescilli tasarımından daha önce satışa sunulmasının, müvekkiline ait tasarımın yenilik ve ayırt ediciliğini ortadan kaldırmasının kabul edilemeyeceğini, -Dava konusu tasarımın, ülkemizde uzun yıllardan beri faaliyette olan, bu hususlarda uzmanlaşmış TMPEK tarafından gerekli çalışmalar yapıldıktan sonra, ayırt edici ve yenilik taşıyıcı özellikleri açısından tescile uygun bulunduğunu, bu tasarım hakkında ilanlar yapıldığını, ancak her hangi bir yeniden inceleme itirazında bulunulmadığını, -Bilirkişi raporunda dava konusu tasarımın anonim olduğu, tescil öncesinde de başkaları tarafından kullanıldığına ilişkin hiçbir tespit olmadan, örnekler sunulmadan, itirazları cevaplanmadan, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığını, ilk rapora itirazlar üzerine, aynı heyetten alınan ek raporda, yeterli ve somut hiçbir açıklama yapılmadan, ilk raporun tamamen aksine görüş bildirildiği halde, çelişkiler giderilmeden, mahkemece itirazları doğrultusunda yeni bir bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınmadan, gerekçeleri açıklanmadan, gerekçesiz olarak yazılmış ek rapora göre davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını ilk derece mahkemesi kararının itirazen bozulması ve kaldırılmasını, yüksek mahkemenizce yargılama yapılmasını, asıl davalarının kabulüne, birleşen karşı davanın ise reddine karar verilmesini talip etmiştir.Davalı birleşen dosyada davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Bilirkişi heyetince 19.09.2018 tarihli kök rapor hazırlandığını, anılan raporun teknik bilgi ve görgü ile hazırlanmaması, kesin delil niteliğindeki delillerinin ve beyanlarının göz ardı edilerek değerlendirilmemesine karşılık davacı/karşı davalı yan tarafından sunulan karşılığında fatura dahi kesilmeyen yazışmaların esas alınması sebepleriyle rapora itiraz edildiğini, ek rapor ile heyetten, dava konusu tasarımların başvuru tarihi itibariyle yeni ve ayırt edici özelliklerini taşıyıp taşımadığı, başvuru tarihinden önce kamuya sunulup sunulmadığı gibi hususların incelemesi istendiğini, bilirkişi heyeti tarafından 04.01.2019 tarihli ek rapor tanzim edildiğini, kök raporda sadece taraf gipürleri karşılaştırıldığını, ek raporda davacı/karşı davalı yan tarafından dosyaya sunulan konişmento talimatlarından ve çeki listelerinden dava konusu dantel deseninin davacı/karşı davalı yanca tasarlandığının çıkarımının yapılamadığı, bu çıkarım yapılabilse dahi tasarım tescil tarihinin 12.08.2016 tarihi olduğu, müvekkili şirketin ise bu tarihten evvel Çin menşeli bir firmadan bahse konu danteli ithal ettiğinin anlaşıldığının belirtildiğini, bu sonuçla dava konusu … tescil nolu dantel deseni tescil tarihinden önce piyasaya sunulmuş olduğundan dolayı 6769 sayılı SMK’nin yeniklik ve ayırt edicilik özelliklerini taşımadığı kanaatine varıldığını, davacı/karşı davalı yan huzurdaki dosyaya herhangi bir tasarım örneği sunulmaksızın genel bilgi ve soyut ifadelerle kendi tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliği olmadığı sonucuna varıldığını iddia etmekte ise de dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik niteliği bulunmadığını gösterir en kuvvetli delilin müvekkili şirketin davacı/karşı davalı yanın tescil tarihinden evvel bahse konu danteli ithal etmesi olduğunu, bu ithalat işleminin dava konusu dantelin zaten dünya üzerinde daha evvel üretildiğini, kamuya sunulduğunu gösterdiğini, dava konusu dantelin 2015 yılının Kasım ayında … firmasından temin edildiğini; işbu ürünün üretimi için Çin’de bulunan … firması ile anlaşıldığını, ithalat süreci başlatıldığını, Sınai Mülkiyet Kanununun 56. maddesinde tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla Kanunla sağlanan hakların koruma kapsamında olacağının hüküm altına alındığını, yenilik ölçütünde ise mutlak yenilik prensibi esas alınarak tasarımın aynısı; tescilli tasarım için başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmadığı takdirde yeni kabul edilmekte, tasarımların sadece küçük ayrıntılarda farklılık göstermesi aynı değerlendirilmesine sebebiyet vermekte olduğunu, TPMK tarafından verilen her kararın mevzuata uygun olduğu kabul edilse idi ne TPMK’nın kararlarına karşı itiraz yolu bulunabileceğini ne de hükümsüzlük dava yolunun açık olabileceğini istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin birleşen 2017/531 E. Sayılı davanın tarihi itibarıyla somut olaya 6769 Sayılı SMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6759 sayılı Kanun’un tasarıma ilişkin hükümleri; “MADDE 55 – (1) Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.(2) Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder.(3) Birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür.(4) Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye’de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.MADDE 56 – (1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.(2) Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.(3) Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.(4) Bir tasarımın aynısı;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.(6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.MADDE 57 – (1) Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.(2) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması halinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.MADDE 58 – (1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir.(2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.(3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması halinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.(4) Aşağıda belirtilen haller koruma kapsamı dışındadır:a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar.b) Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri.c) Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri.ç) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dini, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar.(5) 56. maddedeki şartları karşılamak kaydıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar korumadan yararlanır”.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; “554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede “bütün tasarımlar dikkate alınır”. 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın “benzerlik”inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)” şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K).Birleşen davada tasarımın hükümsüzlüğü talep edilmekle ve hükümsüzlük kararının etkisi 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 79/1. maddesi gereğince geçmişe etkili sonuç doğuracağı ve tasarıma bu Kanunla sağlanan koruma hiç doğmamış sayılacağından, öncelikli olarak hükümsüzlük istemi incelenmiştir. Somut olayda, davalı-karşı davacı vekili, davacı-karşı davalı adına tescili 12.08.2016 tarihli … tescil sayılı 22 numaralı gipür tasarımının hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı-karşı davacının delil olarak sunduğu tasarımların, ayırt ediciliklerinin bire bire yakın derecede benzer olduğu, yenilik bağlamında farklı düzeye ulaştırmadığı, benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı belirtilmiştir. Kök raporda kamuya sunulma tarihinin tespitine ilişkin bir bilgiye yer verilmemiştir. Mahkemece bu hususta rapor hazırlanmak üzere dosya bilirkişiye ek rapora gönderilmiş, dava konusu gipür tasarımını tescil başvuru tarihinden geriye doğru 12 ay içinde kullanıldığının ispatlandığı, yenilik unsurunun ortadan kaldırdığı, sunulan konişmentoların ve faturaların önceki tarihli olmadığının ispatı için ya da sahte olduğuna dair davacı-karşı davalı tarafça her hangi bir delil sunulmadığı, aksini ispatlar belge bulunmadığı için davacının bu yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır.Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı karşı davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2017/136 E., 2019/98 K. sayılı kararına karşı davacı karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu harç davacı karşı davalıdan peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 52,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 28,60 TL harcın davacı karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Davacı karşı davalı tarafından mükerrer yatırdığı anlaşın 121,30 TL istinaf başvuru harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,5- Davacı karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022