Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1457 E. 2022/1524 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1457 Esas
KARAR NO: 2022/1524
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2019
NUMARASI: 2014/996 E. – 2019/34 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kira)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, müvekkillerinin icra takibinden önce ve takip sonrası haricen yapmış oldukları ödemelerin gerek azlettiği önceki vekilleri aracılığı ile icra dosyasına bildirilmemesi, gerekse harici ödemeler hakkında yapılmış olmasına rağmen davalı şirket yetkilileri ile ve vekilleri tarafından dosyaya bildirilmemesi sebebiyle müvekkillerinin mağdur olup, Cebri icra tehdidi altında borçlarının çok üzerinde ödeme yapmak zorunda kaldıklarını, ayrıca davalı şirket vekilinin talebi ve bilgisi dahilinde de birçok ödeme yapıldığını, icra dosyasının kapatılacağının söylenmesine rağmen kapatılmadığı, ödeme dekontları ve davalı şirket hesapları incelendiğinde müvekkillerinin Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanan kira borçlarının çok üzerinde olduğunun anlaşılacağını, müvekkillerinden … ile davalı şirket ile birleşmesinden önce … A.Ş. arasında 07/12/2004 tarihli, … ile ise 07/06/2004 tarihli Düzenleme Şeklinde Finansal Kirama Sözleşmeleri imzalandığını, … ile yapılan sözleşmenin tarafların anlaşmaları üzerine sonlandırılarak, sözleşme kapsamındaki kiralama konusu cihazın 20/09/2006 tarihli devir sözleşmesi ile müvekkilli …’e devredildiğini, müvekkillerinin uzun yıllar sözleşme konusu USD olarak üzerinden istenilen kira bedellerini ödediklerini, USD.nin ani yükselişi sebebiyle bazı dönemlerde ödeme tarihlerine uymakta aksaklıklar yaşadıklarını, bunu üzerinde davalı şirket tarafından sözleşme konusu cihazların geri alınması için İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/2054 D. İş sayılı dosyası üzerinden tedbir kararı alındığını ve 24/11/2012 tarihli karar ile de taraflar arasındaki Düzenleme Şeklinde Finansal Kiralama Sözleşmelerinin fesholunduğuna dair verilen kararın tebliğ edilmediği için henüz kesinleşmediğini, ancak davalı tarafından tedbir kararına istinaden sözleşme konusu cihazların geri alındığını beyanla, fazlaya dair dava, talep ve tüm hakları ile ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, tespit edilecek rakam üzerinden davalının %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, cebri icra tehdidi altında yapılan fazla ödemelerin tespiti ile yapılan fazla ödemelerin faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … arasında 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümleri çerçevesinde Beşiktaş … Noterliğinin 07/12/2004 tarih ve … yevmiye numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi ve 20/09/2006 tarih ve … yevmiye numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi akdedildiğini, ancak …’in sözleşmeden kaynaklanan edim ve yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bunun üzerine Beşiktaş … Noterliği ile 02/04/2008 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ve aynı tarihte …’e tebliğ edildiğini ve 02/06/2008 tarihi itibarıyla Finansal Kiralama Sözleşmeleri münfesih olduğunu, tüm bu hususların İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/840 E. sayılı dosyası ile de hüküm altına alındığını, sözleşmelerin feshi ile tüm Finansal Kiralama borçlarının muaccel hale gelmiş olup, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davacılar hakkında icra takibine girişildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete fesih tarihinden bu yana banka vasıtası ile yapılan tüm ödemelerin borçlunun sözleşmeden kaynaklı borcundan mahsup edildiğini beyanla, haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”… davacıların davalı taraftan Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kiralama yaptıkların, davalı tarafın tahsil edilemeyen kira bedellerinin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi yaptığı, davacı taraf haricen ödeme yaptığından bahisle icra dosyasına borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava ettiği, ilk iki bilirkişiden alınan raporların tek bilirkişiden alınması ve dosyada birçok delil toplanmadan hazırlandığından itibar edilmediği, üç kişilik bilirkişi kurulu raporunda detaylı şekilde hesap ve izah edildiği üzere davacı tarafça icra takibi öncesi ve takip sonrası haricen ödemeler yapıldığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından dolayı davacıların davalı tarafa 8.335,02 USD borçlu olmadıklarının tespitine, davacı taraf basiretli tacir gibi davranmayarak normal ödeme yolları dışında açıklamasız banka hesabına para yatırma, avukata ödeme yapma ve benzeri yolları kullandığı bu sebeple davalı taraf kötü niyetli sayılamayacağından kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olup…” şeklinde gerekçeyle hüküm kurulmuştur.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporuna itirazda bulunarak ek rapor talep ettiklerini ancak Mahkemece bu talep kabul edilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, Bilirkişi raporunda davacıların davalılara borçlu olmadığı tespit edilmekle, müvekkillerinin icra takibindeki işlemiş faiz ve masraflar ile icra vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları hukuken mümkün olamayacağını,İcra takibinden sonra yapılan ödemelerin fazla ödemeye dahil edilmediğini, 05.09.2014 tarihli kök ve 09.02.2015 tarihli ek bilirkişi raporlarındaki tespitlerin Mahkemece dikkate alınmayarak eksik ve hatalı incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu,Kötüniyet tazminatına Mahkemece hükmedilmesi gerektiğini, zira davalı yanca tahsilatlara rağmen takibe devam edildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; borçlu davacıların icra takibi kapsamında işlemiş faizden, icra giderlerinden ve vekalet ücretinden de sorumlu olduğunu, bilirkişi raporunun bu yönlerden eksik incelemeye dayandığını, tüm alacak kalemlerinin hesap edilmesi gerektiğini, kısmi ödemelerin önce ferilerden düşülmesi gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, davacı takip borcuna ilişkin olarak fazladan ödeme yapıldığını, haricen yapılan ödemelerin borçtan mahsup edilmediğini, bu itibarla icra takibi kapsamında davalı yana borçlu olmadığını iddia etmiştir. Uyuşmazlık; davacı yanca fazladan bir ödeme yapılıp yapılmadığı, davacıların icra takibi kapsamında davalıya borçlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.Mahkemece, dosyaya sunulan bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek karar verilmiş ise de, anılan raporda; davacı yanca takibe konu edilen 37.031,05 USD alacak talebine karşılık olarak, 8.335,02 USD fazladan olmak üzere toplamda 41.098,01 USD ödeme yapıldığı ve bu sebeble davacı yanın davalıya borçlu olmadığı tespitinde bulunmuş olmasına ve takip tutarının 37.031,05 USD olmasına rağmen, Mahkemece bu değerlendirmeye yanlış anlam verilerek, takip tutarınca değil de fazla yapılan ödeme miktarınca davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, tarafların istinaf başvurularının bu minvalde gerçekleştiği, oysa davacılar vekilinin dava dilekçesinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği görülmekle, kararın gerekçe kısmında, anılan rapor esas alınarak hüküm kurulduğunun belirtilmiş olması ancak hüküm kısmında ise, raporda varılan sonucun dışına çıkılarak karar verilmek suretiyle hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturulması, bu itibarla hüküm kısmının infazda tereddüt oluşturması hususları dikkate alındığında, kararın eksik ve yanılgılı inceleme ile oluşturulduğu kanaatine varılmıştır.Kabule göre de; bilirkişi heyeti tarafından tespit edilen fazla ödemelerin bir kısmının takip tarihinden öncesine, bir kısmının ise sonrasına ait olduğu anlaşılmakla, dava açılış tarihi olan 30.10.2013 tarihi itibariyle, muaccel hale gelmiş alacak miktarı değerlendirilip, menfi tespit davasının açıldığı tarihe kadar ulaştığı miktar hesaplanarak, daha sonra davacıların menfi tespit davası açılana kadar yaptığı geçerli ödemeler öncelikle takipten sonra işleyecek faizden, sonra asıl alacaktan düşülerek davacının dava tarihindeki gerçek borç miktarı bulunup, aradaki fark yönünden davacının borçlu olmadığına yönelik hüküm kurulması, yani dava tarihi itibariyle mevcut durumun belirlenmesi, fazla ödenen bir miktar var ise de, bu miktarın iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan sebeplerle, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin yönleri incelenmeksizin, usul ve yasaya uygun bulunmayan ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıda açıklanan hususlar gereğince yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2019 tarih, 2014/996 E. 2019/34 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,7- İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 95.000,00 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davacılara talebi halinde İADESİNE,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022