Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1446 E. 2022/1713 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1446
KARAR NO: 2022/1713
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2018/110 E. – 2019/73 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili aleyhine 18/10/2016 keşide tarihli 28.710,00 TL bedelli, … Bayrampaşa Hal Şubesine ait çekin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü … E.numaralı dosyası ile davalı tarafından kambiyo senetlerine ilişkin icra takibi başlatılarak müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, bunun neticesinde müvekkilinin bahse konu çeki takas verdiği … Şehremini Şubesinden karşılıksız kaşesi vurmadan 24/06/2016 tarihinde geri çektiğini, bilahare … ve yanında bulunan şirket muhasebecisi olduğunu beyan eden …’nun müvekkilinin iş yerine geldiğini ve çeki elden teslim aldığını, bu olaya o gün müvekkilinin işyerinde bulunan …’in tanık olduğunu, zamanı geldiğinde tanık sıfatıyla huzurda hazır bulundurulacağını, müvekkilinin takip alacaklısı konumundaki davalı …’la her ne şekilde olursa olsun hiçbir ticari ilişkisi olmadığını, bu şirketle hiç işi olmadığı gibi kendisine hiçbir şekilde çek ciro etmediğini, yukarıda açıklanan sebeplerle öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek İstanbul … İcra Müdürlüğü … E.sayılı icra takibinin tercihan teminatsız durdurulmasına, borca ilişkin itirazlarının ve çek üzerinde yapılan tahrifat sebebiyle itirazlarının kabulünü, müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığının tespiti ile takibin iptaline, alacağın %40 oranında kötü niyet tazminatına, alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Karşı tarafça açılan davanın reddine karar verilerek, sayın Mahkeme tarafından verilen tedbir kararı da gözetilip; %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerektiğini, TTK’nın 818/1-ö. maddesi atfıyla, TTK’nın 748. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu çekte değişiklik yapıldığı iddiası doğru olsa bile, daha önce çek üzerinde imzası bulunanların sorumluluğunun devam edeceğinin dilekçe ekinde sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2010 tarih, 2011/19-6 E. ve 2011/236 sayılı kararı incelendiği zaman, davacının sorumluluğunun devam edeceğinin açık şekilde anlaşılacağını, TTK’nın 811/1-g. maddesi atfıyla 701/3. maddesi gereği de, çek üzerinde bulunan her bir imzanın aval niteliğinde olup, imzaların iptal edilmemesinin de basiretli tacir yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğini, bu yönleriyle de değerlendirilme yapıldığı zaman açılan davanın reddi gerektiğini, Davacı tarafın talebi üzerine, sayın mahkeme tarafından verilen tedbir kararı da gözetilip %20’den az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata da hükmedilmesi gerektiğini, davacı tarafça açılan davanın yersiz olduğunu, bundan dolayı, açılan davanın reddine karar verilerek, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… Şehremini Şubesinden söz konusu çekin ibraz anındaki görüntüsü istenmiş olup, mahkememize gönderilen cevap yazısı ekindeki çekin ibraz anındaki görüntüsünden; keşide tarihinin düzeltme ve değişiklik öncesi olan 18/06/2016 tarihi olduğu, … Şehremini Şubesi tarafından, banka şubesine ait kaşenin, davacının ileri sürdüğü gibi davacı şirketin ciranta olarak imzasından sonra çekin arka yüzüne vurulduğu ancak banka kaşesinin imzalanmadığı ve çekin bu suretle bankaya ibraz tarihinin çekin arka yüzünde tespit edilmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının, çekin karşılığının bulunup bulunmadığına ilişkin muhatap banka şubesinin yerine geçmek üzere takas odasına ibraz anı kanıtlanamadığı gibi, … Şehremini Şubesi tarafından atılan kaşe üzerinde herhangi bir tarih ve imza bulunmaması sebebiyle hukuken bir sonuç doğurması da olanaklı değildir. Toplanan delil ve belgeler, ileri sürülen iddiaların kapsamı ve niteliği doğrultusunda, davacının dava ve takip konusu çekten ötürü davalılara borçlu olmadığının tespiti yönündeki iddiasının yasal ve yeterli delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmakla davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Tanık dinletme taleplerinin reddine karar verildiğini, tanık dinlenmemesinin hukuken hatalı olduğunu, dava konusu çekin müvekkili tarafından … T.A.Ş Şehremini Şubesinden teslim alındığını ve elden …’ye iade edildiğini, buradaki konunun çekin hukuken devri/cirosu olmadığını, elden iadesi olduğunu, ancak tanık dinletme taleplerinin temelinin kambiyo senedinin devrinin hukuki mahiyetine ilişkin olmadığını, tanıkları …’in olaya bizzat tanık olduğunu, vakıalara ilişkin olarak tanık dinlenmemesinin usule aykırı olduğunu, -“…Senedi devrettiğini beyan ettiği Davalı …’nin senet üzerinde adı ve soyadının yazılı olmadığı gibi sehven bu Davalı adına atılmış bir imzada bulunmadığı, Davalı …’nin İstanbul … İcra Dairesi’nin sayılı dosyasında takip borçlusu da değildir” şeklindeki açıklamayı kabul etmediklerini, …’nin çekin keşidecisi … Tic. Ltd. Şti’nin imza sahibi yetkilisi olduğunu, gerek çekin ön kısmında … Tic. Ltd. Şti adına çekin keşidesini sağlayan imza gerekse keşide tarihinde sonradan tahrifat yapan imzanın …’ye ait olduğunu, imzalar arasındaki benzerliğin çıplak gözle görüldüğünü, bankaya sunulan ve Banka tarafından Mahkemeye gönderilen çek suretindeki keşide tarihinin 18.06.2016 olduğunu, Banka’dan çıktıktan sonra takibe konu olan tahrif edilmiş çekteki tarihin ise 18.10.2016 olduğunu, tedavüle girmiş bir kambiyo senedi üzerinde keşideci’nin sonradan tek taraflı değişiklik yapmasının tahrifat anlamına geleceğini,-“Çekin son hamil muhatap Banka yerine geçmek üzere son takas odasına ibraz edilen ve karşılıksız işlem gören çekte son hamil …Ltd. Şti’ne usulüne uygun beyaz ciro ile devredildiği şeklen hak sahibinin …Ltd. Şti. olduğunun anlaşıldığı” tespiti tamamen hatalı olduğunu, … Şehremini Şb.’nden getirtilen surette, müvekkiline ait cironun altında açıkça … T.A.Ş Şehremini Şb. damgası mevcutken takibe konu çekte bu damganın silinerek yok edildiğini, bu damganın yok edilmesi üzerine de … cirosu araya sokularak, çekin takas odasına tevdi edildiğini, yani … Bankası Şehremini Şb’nin damgasının silinmesi ile sanki Müvekkilince çekin … Ltd.Şti’ne beyaz ciro yapılmış gibi bir görüntü oluşturulduğunu, -Söz konusu tahrifatı keşideci’nin yaptığını, çekin üzerindeki tarih ve kaşenin arada tahrif edildiğini, kuralın keşideci’nin çek üzerindeki değişikliklerini ancak ilk cirodan önce yapabilmesi olduğunu, Mahkemenin burada yanıldığını, çekin arka yüzündeki ciro silsilesine bakıldığında müvekkilinin cirosundan sonra, silinen Banka kaşesinden itibaren keşidecinin cirosunun bulunmadığını dolayısıyla keşidecinin çeki fiilen teslim aldığında teorik olarak yetkili hamil bile olmadığını, keşidecinin fiilen çeki ele almış olmasının ona çeke müdahale hakkı vermeyeceğini, … Şehreminni Şb.’nden gelen çek sureti dikkate alındığında tarih 18.06.2016 olup, en son kayıt Banka’nın damgası olup çekin bankadan çıkarken damgalanarak çıktığını, böylece çekin ciro silsilesinin o noktada kapanmış olduğunu, müvekkili tarafından fiilen teslim alınan söz konusu çekin keşideciye elden teslim edildiğini, keşideciye verilen çek ciro ile verilmediğinden keşidecinin yetkili hamil dahi olmadığını,Banka damgası yok edilip üçüncü kişiye ciro ettirilerek sanki değişikliğin daha işin başında yapıldığı gibi bir görüntü yaratıldığını, taraflarınca ilgililer hakkında T.C İstanbul Başsavcılığı nezdinde suç duyuru yapıldığını, soruşturmanın devam ettiğini, -… kaşesinden kasıtlarının karşılıksız çek kaşesi olmadığını, zaten …’a karşılıksız kaşesi vurulmaması ve çekin iadesi talebinin müvekkilinin talebi olduğunu, ancak bunun yine de …’a ibraz edildiği gerçeğini değiştirmediğini, ibraz tarihinin … kayıtlarında mevcut olduğunu, Mahkemenin bu hususu sorsaydı Banka’dan bu konuda rahatlıkla bilgi alabileceğini, buradaki meselenin … kaşesi ile aslında kesilmiş olan ciro silsilesinin tahrifatla ortadan kaldırılması olduğunu, bu sebeple …’ın kaşesinin hayati önem taşıdığını, yani …’ın kaşesi ile ciro silsilesi kesilmemiş olsaydı … cirosunu … kaşesinden sonra gerçekleştirir olduğunu, -Çek Banka’dan alınıp …’ye iade edildikten sonra, keşide tarihi 18.06.2016 tarihinden, 18.10.2016 tarihine değiştirildiği için geçmiş olan 3 aylık çekte ibraz süresinin hukuka aykırı biçimde canlandırıldığını, kriminal bir vaka olduğunu,-Müvekkili ile ciro silsilesinde son hamil olarak görülen … arasında hiç bir iş ilişkisi olmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak; istinaf incelemesi kapsamında dinlenmemiş olan tanığımızın dinlenmesine ve gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık, davaya konu edilen senet sebebi ile davacının davalılara borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı yan takibe konu edilen çekin keşideciye başka bir çek karşılığı geri verildiğini, keşideci tarafından ödenmesi akabinde keşide tarihinin değiştirilmesi suretiyle tekrar tedavüle sokulduğunu iddia etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle somut uyuşmazlığın çözümü bakımından Kambiyo Senetleri hususunda kısa bir bilgilendirme yapmakta yarar görülmektedir. 6102 Sayılı TTK’nın “Hak sahipliğini ispat görevi başlıklı” 790. maddesi “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” hükmünü içermektedir. Yine “Elden Çıkan Çek” başlıklı 792. maddesi hükmü “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” şeklindedir. 6100 Sayılı HMK’nın 201. maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen her türlü iddianın senetle ispatı gerekmektedir. Somut olayda davacı, senedin son hamili olduğunu ancak senedi geri verirken isminin çizilmediğini, kendi açısından bedelsiz olan senedin davalıya ciro edildiği, senet sebebiyle borçlu olmadığı iddia ettiğine göre ispat külfeti davacı da olup bu yöndeki iddialarını yazılı delille kanıtlamak zorundadır.Kambiyo senetlerinde mücerretlik (soyutluk) ilkesi geçerli olup, bu ilke bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi asıl bir borç ilişkisinin illi bir ilişkinin varlığını bertaraf eden nitelikte değildir. Diğer yandan kambiyo senetlerinden kaynaklanan alacakların mücerretliği bunların asıl borç ilişkisinden tamamen ve her yönden kopmuş olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır (Öztan, Fırat; Kıymetli Evrak Hukuku, 2. B, Ankara 1997, s. 376-377). Nitekim mücerretlik ilkesi senedin el değiştirmesi tedavülü halinde söz konusu olacaktır. Senedi elinde bulunduran ve bu senede dayanarak talepte bulunan hamil aynı zamanda kambiyo senedinin doğumuna neden olan alt ilişkinin tarafı ise bu alt ilişkiden doğan defiler ona karşı ileri sürülebilir (Mahmut Coşkun Kıymetli Evrak Hukuku 3.Baskı Sayfa 69). Davalı hamil olan …ŞTİ. TTK 818.madde gereği yetkili hamil olup, kambiyo hukukuna ilişkin bu genel ilkeler 6102 sayılı TTK 687.maddesinde; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre kural olarak mücerretlik ilkesi gereğince keşideci ile hamil arasında temel ilişki bulunmayan durumlarda kişisel defiler hamile karşı ileri sürülemez.Senedin bedelsiz olduğu, çekin iade edildiği kişisel defilerden olup, kural olarak senet hamiline karşı ileri sürülemeyecektir. Ancak maddede belirtildiği üzere hamil, senedi iktisap ederken senedin bedelsiz olduğunu biliyor veya bilmesi gerekiyor ve buna rağmen borçlunun zararına hareket etmiş ise senedin mücerretliği ve iyiniyetli hamil olduğu ilkesine dayanamayacaktır.Davaya ve takibe konu edilen çek incelendiğinde ciro zincirinde kopukluk bulunmadığı, ayrıca davacı yanın dava dilekçesinde de kabulünde olduğu üzere keşide tarihindeki düzeltmenin keşidecinin onayı ile yapıldığı anlaşılmaktadır (HMK m. 207). Senedin keşideciye geri verilmiş olduğuna dosyada yeterli delil bulunmadığına ilişkin Mahkeme kabulünde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Hamile yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra ciro edilmeksizin başkasına elden devri olanaksız ise de, bankaya ibrazın belgeli olması gerektiği, çek üzerinde karşılıksız kaşesinin bulunmadığı, her ne kadar davacı taraf karşılıksız kaşesi vurulmadan bankadan geri çektiği iddiasında olup, Bankaca karşılıksız kaşesi vurulmadığı için bu durumun mevcut dosya kapsamında uygulama alanı bulmayacağı, çekin ibrazından sonra bankadan karşılıksız kaşesi vurulmadan geri çekilmiş dahi olsa dahi bu durumun keşideciye geri verilmek üzere ile yapıldığını ispat yükü davacı tarafta olduğu tüm bu hususların yazılı olarak kanıtlanması gerektiği anlaşılmıştır. Senetle ispat zorunluluğu (HMK m. 200) ve senede karşı tanıkla ispat yasağı (HMK m. 201) kuralları gereğince eldeki davada tanık deliline dayanılması karşı tarafın açık muvafakatine bağlıdır. İstinaf incelemesine konu dosyada davalı yanın bu hususta muvafakati de bulunmadığından bu husustaki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih ve 2018/110 E., 2019/73 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022