Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1442 E. 2023/484 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1442
KARAR NO: 2023/484
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2014/153 E. – 2018/350 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılıardan … ile müvekkili şirket ortağı ve yetkilisi …’ın … San Ve Tic AŞ ortak olduklarını , müvekkil şirketin sahip olduğu ilk tescili müvekkili adına yapılmış olan”…” “…” ,”…”, “…” isimli markaların müvekkili şirket tarafından tescil edilmiş ve kullanmakta olduğunu bu sırada davalılardan …’nun , kendisine, müvekkili tarafından markaların korunması amacıyla verilmiş olan vekaletle işlem yaparak müvekkili şirkete ait bu 4 markayı diğer davalı …’a devir ve temlik ettiğini bu devir ve temlik işlemiyle ilgili , müvekkil şirketine hiç bir marka bedeli ödenmediğini haksız bir şekilde davalılardan …’a işçi iş veren ilişkisi içerisinde devredildiğini, bu devir nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını , tedbiren bu markaların kullanılmasının dava sonuna kadar önlenmesine dair tedbir kararı verilmesini, markaların piyasa değerinin tespitinin bilirkişi vasıtası ile yaptırılarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile devir ve temlik tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte her bir marka için 10.000,00 TL olmak üzere 40.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin HMK md.119’un şartlarını taşımadığını, davacının dava dilekçesinde konu ettiği vakıalar ile talep sunucunun birbirine uymadığını ortada geçerli bir vekaletname ve geçerli bir devir olduğuna ve davacı tarafından da vekaletnamenin geçersizliği ileri sürülmediğinden ortada geçerli hukuki sebebler mevcut oldugunu, sebepsiz zenginleşmenin koşullarının oluşmadığını, davalı …’ın iyi niyetli 3. Kişi olmasından dolayı taraf ehliyetinin olmadığını bu nedenle bu davalı hakkında dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini müvekkili …’ın “…” markasının 2009′ dan beri maliki olduğunu söz konusu markayı çeşitli sektörlerde kullandığını müvekkili … ile dava dışı ortaklarının, avukatları vasıtasıyla tanışıp anlaşarak 24/10/2011 tarihli ortaklık sözleşmesine dayalı olarak … San. Ve Tic. AŞ.’ yi 03/11/2011 tarihinde kurduklarını, markaları davacı şirket ortağı müvekkili …’ ın haberi olmadan davacı şirket üzerine tescil ettirdiklerini, müvekkilini kötü niyetli yaklaşımı derhal sonlandırılması, istemesi üzerine, bu talebi doğru bularak, müvvekilinin çalışanlarından olan diğer davalı …’ na söz konusu markaların, müvekkiline devri için vekaletname verdiklerine, davalı …’ ın bu vekaletnameye istinaden markaların devrini yaptığı, davacı şirketin iddiasını, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eğer bu vekaletname markaların kurulması amacı ile verilecek olsaydı, bir başka şirketin çalışanı olan …’ a değil, kendi çalışanlarından birine verilmesinin gerekeceğini, 2 yıldır beklediklerini … unvanını şirkette yaptıkları bir takım usulsüz işlemleri nedeniyle 2012’de aralarında ihtilaf çıktığını, tarafların birbirleri aleyhine birçok hukuki ve cezai başvuruda bulunduğunu, bu nedenle huzurdaki haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi ve yerleşik Yargıtay uygulaması uyarınca, hukuk hâkimi, ceza hâkiminin belirlediği kusur oranı ve beraat kararı ile bağlı değil ise de, maddi olgulara ilişkin kararlarıyla bağlıdır. Bu açıdan hukuk hakimi sanığın isnat edilen eylemi işlemediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayalı beraat kararı veya eylemin hukuka aykırılığını ve fâilini belirleyen mahkumiyet kararı ile bağlıdır. Mahkememizce toplanan deliller, söz konusu vekaletnamenin içeriği ve bütün deliller birlikte değerlendirildiğinde, tanık beyanları dikkate alındığında, davalı …’a verilen vekaletname kapsamında davacı şirket yetkililerinin bilgisi ve nezaretinde söz konusu devirlerin gerçekleştiği dikkate alındığında, davalı …’ın şirket zararına olarak vekaletnamedeki yetki ve kapsamı kötüye kullandığı, markaları bedelsiz devrettiği iddiaları ispatlanamadığından,” sübuta ermeyen davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asliye Ceza Mahkemesinin tanık anlatımlarına dayandığı beraat kararında, tanıklık yapan kişi … müvekkili şirketi milyonlarca dolar dolandırdığını, FETÖ ile ilgisi açıkça bilindiğini, bu terör örgütüne üyelik suçlamasıyla halen hakkında pek çok dosyadan yakalama kararı bulunduğunu, milyonlarca dolar ithalat ve imalat yapan bir firmanın markasının, çok cüzi bir bedelle devri zaten işlemin muvazalı olduğu ve vekaletnamenin kötüye kullanıldığını, müvekkili şirketin yalnızca markaları değil, fabrikasından imalata hazır malların dahi çalındığını, müvekkili şirket yetkililerinin aileleri üzerine kayıtlı araç ve taşınmazların da hukuka aykırı olarak devredildiğini, bunların iadesi yönünde davaların devam ettiğini, ceza mahkemesinin konunun hukuki olduğunu belirterek, hukuk mahkemesinin de ceza mahkemesi kararını gerekçe göstererek davanın reddine karar verildiğini, mahkemece iddiaların dikkate alınmadığını, bilirkişilerin değerlendirmelerinin subjektif ve bilimsellikten uzak olduğunu, … San. Tic. A.Ş.’nin ortakları …, … ve …’ın FETÖ üyelikleri sebebiyle haklarında soruşturma ve davaların devam ettiğini, bu kişiler müvekkili şirket ile ortak iş yapmışlarsa da, bir süre sonra müvekkili şirketin tamamı üzerinde hak iddia ettiklerini, başka işler için verilen vekaletnamelerle tüm mal varlığını üzerlerine geçirdiklerini, gümrükte bulunan ithal ettiği malları gümrükten çaldıklarını, bu konudaki soruşturmanın Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/1655 sayılı dosyasında devam ettiğini, şirketin ortaklarının babası olan …’a ait olan taşınmazda … ve … tarafından başka işler için verilen vekaletnameler kullanılarak … üzerine geçirildiğini, annesi …’a ait aracın yine davalı … ve ortakları tarafından … üzerine tescili yapılarak kaçırıldığını, … şirketi ortaklarının müvekkil şirketi yağmalaması ile alakalı Büyükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/185 E. sayılı dosyasından yargılama devam ettiğini, yerel mahkeme kararını kaldırılması yönünde bu dosyaların da incelenmek üzere celbini talep ettiklerini, bu kişilerin FETÖ üyesi olduğu, bu yolla finansman sağladığı ve ülkemizde bir dönemde oldukça etkili oldukları da göz önüne alındığında taraflar arasındaki ceza dosyaları da düşünüldüğünde davalarında haklı olduklarının görüleceğini, davalı …’ın da bu kişilerle fikir ve eylem birliği içerisinde olduğunu ilgili markaları 100,00 TL gibi bir bedelle hayatın olağan akışına aykırı şekilde devrettiğinin dosya ile sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularını kabulü ile her iki davalı açısından da davalarının kabulüne karar verilmesini, esasa ilişkin değerlendirme yapılacaksa, emsal marka değerlemeleri, anket çalışmaları, markaların kullanımına ve pazar payına yönelik bilgilerin ve kapasite raporlarının celbi için İstanbul Sanayi Odasına ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine müzekkere yazılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın istinaf taleplerinin soyut isnatlar üzerine kurgulu ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, söz konusu davada davacı ve davalı gerçek kişi ortaklar arasında ticari ihtilaf sebebi yaşandığını, müvekkilinin davalı gerçek kişinin iş yerinde çalışan işçisi olduğunu, davacı ve ortaklarının ortaklık sebebi terör ile ilişkisi varsa dahi huzurdaki dava marka bedeline ilişkin olup konunun herhangi bir terör suçu ile ilgisi olmadığını, davacı karar aşamasından itibaren ilgisiz konular ile davayı maniple etmeye çalıştığını, ortaklar arasında onlarca ceza davası olduğunu, davacının ağır cezada yargılandığını, davaya konu markalar henüz tescili dahi yapılmadığını, davacının ceza mahkemesinde devir yetkisini istemeden verdiği bilgisi dışında devrin gerçekleştiğini ileri sürdüğünü ancak kesinleşen ceza dosyası ile davacı bilgisi ve talimatı ile devrin gerçekleştiği ispat edildiğini, taraflar arasındaki ortaklık ihtilafla sona erdiğini, tarafların birbirleri hakkında ağır cezada onlarca dosyası bulunduğunu, taraflar arasında ki açılan davanın uzun yıllar önce işten ayrılmış olan müvekkiline yöneltildiğini, müvekkil adına 6 satırlık MARKA DEVRİ amaçlı verilen vekalet müvekkile fiziken verilmediğini, vekaletten haberi olmadığını, taraflar borca batık olduğunu, markalarının maddi bir değeri de olmadığına, müvekkilinin eski işyerine ait bir konuda işçiyi de dahil eden dava kötü niyetli olduğunu, tüm bu nedenlerle haksız ve kötü niyetle olarak açılan istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davanın konusu davacı tarafından dava konusu 4 adet markanın korunması amacı ile verilen vekaletnamenin bilgisi dışında kullanılarak markaların devir edilmesi ve devir bedellerinin ödenmemesi nedeni ile istenilen tazminat davasıdır. Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesinin, 2014/487 Esas 2017/182 K. Sayılı dosyasında katılanın …, sanığın … suçun Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma olduğu ve mahkemece,” sanığın Bakırköy … noterliğince düzenlenen 28/11/2012 tarih ve … yevmiye nolu vekaletnamesine istinaden … Ltd Şti adına aldığı yetkiye istinaden marka devri yaptığı ve bu vekaletnameye istinaden devir işlemlerini yürüttüğü, tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere yapılan devir işlemlerininde yine bu vekalete dayalı ve katılanında katılımıyla ve bilgisi dahilinde yapıldığı, resmi belge niteliğinde bulunan bu belgeye irade dışında devir ve temlik ibaresi eklendiği hususundaki katılanın iddiasının kabule şayan olmadığı, marka devri ile ilgili olarak şirketler arasındaki anlaşmazlığın hukuki nitelikte bulunduğu anlaşılıp unsurları itibariyle oluşmayan” gerekçesi ile sanığın beraatine karar verilmiştir.İş bu karar 26/05/2017 tarihindde kesinleşmiştir. Hukuk hakimi, ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ve beraat kararı ile bağlı değil ise de maddi olguların tespiti ile ilgili kararla bağlıdır. Bakırköy … Noterliğinin 28/11/2012 tarih … yevmiye nolu vekaletnamesinde, … Sanayi Tic. Ltd. Şti adına şirket müdürü … tarafından …’na Türk Patent Enstitüsü nezdinde şirketi adına marka, endüstriyel tasarım, patent, ek patent, bölünmüş başvuru ve faydalı modellerin tescil ve korunması ile ilgili olarak bunlar hakkında başvuruda veya itirazda bulunmaya, takip etmeye veya her türlü başvuruyu geri çekme, bölmeye ve haklarının yürütülmesi, devir veya temlik edilmesi, yenileme işleminin yapılması, uzman değişikliği yapılması veya adres değişikliği yapılması veya iptal edilmesi hususunda idari ve adli makamlar nezdinde onun nam ve hesabına tam yetki ile hareket ederek gerekecek her türlü tedbiri almaya ve muameleyi ifa mezun ve yetkili olmak üzere yetki verildiği, bilahare yine Bakırköy … Noterliğinin 15/01/2013 tarih, … yevmiye nolu azilnamesi ile …’nun verilen vekalet işleminden azledildiği görülmüştür. Davacı tarafından müvekkil adına kayıtlı 4 adet markanın, markaların korunması amacı ile …’ na verilen vekaletname ile müvekkilin bilgisi dışında diğer davalı …’a devir ve temlik edildiği belirtilmek sureti ile,her bir marka için tazminat talep edildiği, vekaletnamenin Noterlikçe düzenlendiği, vekaletnamede açıkca “markaların devir ve temliki” yetkisinin verildiğinin düzenlendiği, vekaletnameye istinaden işlem yapıldığı, Asliye Ceza Mahkemesinin kararı ile de tanık anlatımlarından anlaşılacağı üzere yapılan devir işlemlerinin yine bu vekalete dayalı ve katılanın da katılımıyla ve bilgisi dahilinde yapıldığının tespit edildiği anlaşıldığından davacının iddialarının sübut bulmadığı anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/11/2018 tarih ve 2014/153 E, 2018/350 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023