Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1437 E. 2022/1584 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1437
KARAR NO: 2022/1584
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2017/58 E. – 2019/32 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının ”…” ibareli markalarının tanınmış yahut iyi bilinen marka statüsünde bulunduğunu, davacı markalarının en yoğun şekilde kullanıldığı alanlardan birinin…-…-… adı verilen uydu alıcıları olduğunu, davacının bu uydu alıcıları için dünyaca ünlü firmalara marka lisansı verdiğini, Türkiye’de yerleşik bir danışmanlık şirketi olan davalının … markalarına benzerliği ve karıştırılma ihtimali Türk Patent ve Marka Kurumu kararıyla tespit edilmiş … sayılı başvuru konusu … markasını davacı markasının tescilli bulunduğu ve davalı markasının kapsamından çıkarılan mallar (“uydu alıcıları”) üzerinde hukuka aykırı olarak ve kötü niyetle kullandığını, davalının … ibaresini kullanımlarının davacı aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verdiğini ileri sürerek, maddi ve manevi tazminat talep hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı tarafından … ibaresi ile antenler, uydu antenler, uydu alıcıları, yükselticileri ve bunların parçaları ve benzeri mallar dahil olmak üzere 9. sınıfta davacının markaları kapsamında bulunan benzer mallar üzerinde gerçekleştirilen haksız kullanımların ve davacının tescilli … markalarına yaratılan iltibas, marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle Türkiye’de yayın yapan bir gazetede ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının faaliyetlerinin sektörel anlamda farklı olduğunu; unvan ve marka arasında karışıklık yaşanma tehlikesinin bulunmadığını, davacının … ibareli ticaret unvanındaki Plc ibaresinin de ayırt edicilik sağladığını, davalının kullanımının ise … şeklinde olduğunu, davalının … markasını Türk Patent nezdinde 9. sınıfta 2007/16762 sayı ile tescil ettirdiği ve süresi içinde yenilediğini, dolayısıyla, davalının … markasını haksız kullanımı ya da davacının … markasına tecavüz eyleminin söz konusu olmadığını, davalının … markalı uydu alıcılarını 2007’den itibaren son birkaç yıl öncesine kadar Çin’den ithal ettiğini, bir süredir talep ve satış olmaması sebebiyle ithal etmediğini, davacının davalının bu ticaretine yıllarca sessiz kaldıktan sonra şimdi dava açmasının kötü niyetli olduğunu, … markasındaki … sözcüğünün ayırt edici özelliği bulunmadığı yolundaki davacı iddiasının geçersiz olduğunu, … ibaresinin bir bütün olarak dikkate alınması gerektiği ve … sözcüğünün Türkçe karşılığının “bir stadyum veya spor arenasında yükseltilmiş, lüks, kapatılmış oturma yeri, bir spor stadyumundaki VIP balkonu” anlamına geldiğini,… markası bir bütün olarak ele alındığında davacının … markasına göre ayırt edicilik taşıdığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;” Bilirkişi raporuna itibar edilerek, davalının tescil dışı kullanımlarının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının … ibaresini tescilli olmadıkları uydu alıcıları üzerinde marka olarak kullanmak suretiyle davacının … esas unsurlu marka tescillerinden kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, Marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının … unsurlu tüm ibareleri kendi tescilli markasından kaynaklanan yasal kullanım hakları saklı kalmak şartıyla uydu alıcıları üzerinde ayrıca bu ürünlere ait ambalajlar , ilan, reklam, broşür, afiş v.s. Tanıtım malzemeleri, basılı kağıtlar, faturalar ve ticari evrak ile alan adı olarak internet ortamı da dahil olmak üzere kullanmasının önlenmesine, Bu ibareyi ihtiva eden davalıya ait uydu alıcıları ile bu ürünlerin ambalajları, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü basılı kağıtlar, faturalar, tanıtım malzemeleri ve ticari evrakın bulundukları yerden toplanmasına ve karar kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınmak suretiyle imhalarına, Davalının … ibaresini tek başına uydu alıcıları ve benzeri ürünler üzerinde kullandığı ve … ibaresini uydu alıcıları ürünleri dışında başka ürünler üzerinde kullandığı tespit edilemediğinden, davacının fazlaya ilişkin bu yöndeki taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ”…” ibareli uydu alıcısını 2007 yılında Çin’den ithal edip sattığını, satışın gerçekleşip bitiğini, ayrıca ”…” ibareli markanın … tescil numarası ile 9. sınıfta tescil edilmeye çalışıldığını ancak davacının itirazı üzerine tescilin gerçekleşmediğini, bunun üzerine satışların durdurulduğunu, bu tarihten sonra uzun süre sessiz kalınarak 2017 yılında dava açılmış olmasının korunmayacağını, bilirkişi raporu ile de internet sitesinin aktif olmadığı ve 23/08/2011 tarihinden itibaren davalı adına kayıtlı olmadığının tespit edildiğini, tarafların faaliyet gösterdiği sektör ve coğrafi alanların değerlendirilmesi gerektiğini, davacı şirketin sessiz kalarak hak kaybına uğradığını, taraf şirketlerin unvanları farklı olmakla birlikte marka ve logoların yazım karakterlerinin farklı olduğunu, sektörlerin de farklı olduğunu, 10 yıl sonra ikame edilen davanın dinlenmeyeceğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Davacı; Davalının ”…” ibareli antenler, uydu alıcıları, yükselticileri ve bunların parçaları ile benzeri ürünlerle ilgili ticari faaliyette bulunmak suretiyle, davacının tescilli ”…” ibareli markalarından doğan hakka tecavüzde bulunduğunu, davalı kullanımlarının davacı markaları ile iltibas oluşturduğu ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmiştir. Davacıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” markasının 09, 38, 41. sınıflarda, … numaralı “… +şekil ” markasının 09, 38, 41. sınıflarda, … numaralı “… ” markasının 09, 38, 4. sınıflarda, … numaralı “… ” markasının 09, 38, 41. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 09, 38, 41. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 09, 38, 41. sınıflarda, …” markasının 09, 38, 41. Sınıflarda,… numaralı “…” markasının 09, 16, 18, 25, 28, 35, 36, 38, 41 ve 42. sınıflarda davacı adına tescilli oldukları görülmüştür. Davalıya ait marka tescil kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” markasının 07, 08, 09, 21. sınıflarda davalı adına tescilli olduğu, ”uydu alıcıları ve benzer ürünler” için davacı tarafça itiraz edildiğinden marka tescil kapsamından bu ürünlerin çıkartıldığı görülmüştür. Sınai Mülkiyet Kanununun 29. maddesinde marka sahibinin izni olmaksızın, tescilli olan marka ile aynı olan herhangi bir işaretin tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmıştır. Yine Sınai Mülkiyet Kanununun 149. maddesinde marka hakkına tecavüz edilen marka sahibinin fiili tecavüzün olup olmadığının tespitini, muhtemel tecavüzün durdurulmasını, tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün kaldırılmasını, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceği düzenlenmiştir. Somut davada, davalının … numaralı “…” markasının 07, 08, 09, 21. sınıflarda tescilli olmasına, davalının marka tescil talebinde uydu alıcıları ve benzer ürünlerin de yer almasına, ancak davacının itirazı üzerine bu ürünlerin tescil kapsamından çıkarılmış olmasına, davacının bu durumu bilmesine rağmen, 2007 yılından sonra satışa sunduğu uydu alıcıları üzerinde “…” markasını kullanmış olmasına, davacının Türkiye’de davalının markasından daha önce tescil edilen ve uydu alıcıları ve benzeri ürünleri de kapsayan … numaralı “…” markasının davalının kullandığı “…” ibaresinin içinde aynen yer almasına, bu ibareye eklenen “…” ibaresinin İngilizce “kutu” anlamında ve tanımlayıcı nitelikte olmasına, davacının markalarının dünyanın çeşitli ülkelerinde de tescilli olup, kendi alanında belli bir tanınmışlığa ulaşmış olmasına, davalının kullandığı “…” markasının davacının “…” markası ile iltibas yaratacak derecede benzer olmasına, bu durumun ortalama tüketici nezdinde iltibas tehlikesi yaratmasına, davalının tescil dışı kullanımının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet niteliğinde olmasına, davalının cevap dilekçesindeki beyanı dikkate alındığında, ”…” markalı uydu alıcılarını 2007 yılından itibaren son birkaç yıl öncesine kadar Çin’den ithal etmiş olmasına ve bu sebeple davacının sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı yönündeki savunmanın dinlenemeyecek olmasına göre, davalının istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2017/58 E., 2019/32 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davalı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022