Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1434 E. 2023/255 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1434
KARAR NO: 2023/255
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13/02/2019
NUMARASI: 2016/1166 E. – 2019/147 K.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkilinin bir süre evli kaldığını, davalının birlikte yaşadığı dönemde kredi ihtiyacı duyduklarında kredi almak için müvekkiline bono imzalattığını, müvekkilinin bu bonoyu kredinin çabuk çıkması için kendilerinden istediğini zannettiğini, oysa ki davalının bu senedi kötü amaçlarla kullanma ihtimaliyle sakladığını, müvekkilinin davalıdan boşanıp başka biriyle evlenmesi sonucu kıskançlıktan dolayı elindeki müvekkilinin imzaladığı senedi doldurarak icraya verdiğini, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin maaşına haciz konması üzerine dosyadan ve olaydan haberdar olduğunu beyanla İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline verdiği senetteki imzayı inkar etmediğini, davacının borca yeter mal varlığının bulunduğunu, davacının bu mal varlığına güvenerek dava konusu senedi müvekkiline teslim ettiğini, müvekkilinin davacıya borcunu ödemesi konusunda defalarca iyiniyetli olarak girişimde bulunduğunu ancak sonuçsuz kalınca müvekkili tarafından icra takibine girişildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Yargılama sırasında tanık dinlenmiş, tanıklardan sadece tarafların müşterek çocuğu olan , annesinin kızgınlıkla senedi doldurduğunu kendisine söylediğini beyan ettiği görülmüştür. Ne var ki dava, bono nedeniyle açılan menfi tespit davası olup, HMK.nun 200. maddesine göre miktar itibariyle de senetle ispatı gerekmektedir. Senetle ispat zorunluluğunun istisnalarının düzenlendiği HMK.nun 203. maddesinde eşler arasındaki hukuki işlemlerde tanık dinlenebileceği düzenlenmişse de taraflar boşandıktan sonra düzenlendiği anlaşılan senet nedeniyle dinlenen tanık beyanlarına göre hüküm kurulamayacağı açıktır. … Davacının bononun, kendi iradesine (sözleşmeye) aykırı doldurulduğu iddiasıyla ispat külfetinin davacıda olması, bu konuda yazılı bir belge sunulamadığı gibi yemin gibi kesin delille de dayanmadığı, davacının davasını ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiştir. … Yargılama sırasında takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilmediği, şartların da oluşmadığı görülmekle davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir. …” gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından HMK m.203/a gereği tanık dinletilmesine karar verildiği halde davayı ispat eden tanık beyanlarına itibar edilmediğini, taleplerine rağmen belge üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığını, hayatın olağan akışına ve hakkaniyete uygun karar verilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğunu, davacının davasını ispatlayamadığını, imzası inkar edilmeyen senetle ilgili olarak davacının hileye dayanmasının kabul edilemez olduğunu beyanla davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, takibe konu bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu ancak senedin diğer kısımlarının sözleşmeye aykırı olarak doldurulduğunu, davalının eski eşi olduğunu, boşandıktan sonra bankadan 5.000-TL kredi çekeceğini, bankaya verilmek üzere davalının kendisinden senet istediğini, kendisinin de bedel ve tarih kısmı boş olan bir seneti imzalayarak davalıya verdiğini, davalının senedi teminat olarak bankaya verdiğini sandığını ancak kendisinin sonradan tekrar evlenmesi üzerine davalının senedi 1.500.000-TL bedelli olarak doldurup icra takibine giriştiğini iddia ile davalıya takibe mesnet senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini talep etmekle; davacı bu iddiasını yani davalıya paranın neden verilmesi lazım gelmediğini ispatla yükümlüdür. Davalı, davacı ile 1999 yılında boşandıklarını, senedin sonradan düzenlenip verildiğini, davacının iddialarını senetle ispat etmek zorunda olduğunu, tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini savunmaktadır. Davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibine mesnet senetler ile davalının davacının da arasında bulunduğu toplam dört borçlu hakkında 1.500.000-TL asıl alacak,149.424,66-TL işlemiş faiz ve takip fer’ileri üzerinden TBK m.100 kapsamı ile takibe başladığı, ödeme emrinin davacıya- borçluya 28/02/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/145318 Soruşturma sayılı dosyasında davacının resmi belgede sahtecilik nedeniyle şikayetçi olduğu ancak soruşturma sonucunda imza inkarının olmaması, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki ihtilaf olması gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği belirlenmiştir. İmzanın, davacı asile ait olduğu dava dilekçesi ile kabul edilmiş olmakla imza incelemesine gerek bulunmaması yönünde ilk derece Mahkemesinin değerlendirmesi isabetli olup aksine dair davacı istinafı yerinde değildir. Eldeki davada, dava konusu senedin değeri dikkate alındığında davacının senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu muhakkak olup senede karşı tanıkla ispat yasağı bulunmaktadır. Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belge olmakla buna ilişkin dosya kapsamına davacı tarafından sunulu bir veri bulunmamaktadır. Davacının hile, açığa imzanın kötüye kullanması vb. iddiasını ispata yarar bilgi- belge- delil başlangıcı- delil sunmadığı da sabittir. HMK m.203/a uyarınca da hukuki ilişkinin kurulduğu yani senedin düzenlendiği tarih itibarı ile tarafların eş olmadıkları UYAP üzerinden yapılan araştırmada tarafların 14.09.2000 tarihinde boşandığı senedin daha sonraki tarih olan 11.02.2014’te düzenlendiği belirlenmiş olmakla bu hükmün uygulanması mümkün değildir. Teknik olarak mürekkeplerde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, düzenleme tarihinin ve diğer iddia edilen doldurulan senet yerlerinin yazısının yaşı tespit edilememektedir. Dolayısıyla senetteki diğer yazılardan ve imzalardan önce mi sonra mı yazıldığı hususunda teknik bir tespite gidilmesi günümüzde mümkün bulunmamaktadır. Yine kişinin açığa bono düzenlenirken attığı imzanın sonuçlarının kişinin malumu olması hayatın olağan akışı gereği olup aksini iddia borçların ifası anında da aranan dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; TTK’nın 776/2-f ve 680. maddelerine göre açığa bono düzenlenebileceği, bononun anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun yazılı delille ispatı gerektiği, kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğu, bononun düzenlenmesine neden olan hukuki ilişkinin ispat edilmesi zorunluluğu bulunmadığı, iddiaların yazılı belge ile ispatlanamadığı ve yemin gibi kesin delile de dayanılmadığı belirlenmekle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2019 tarih ve 2016/1166 E. 2019/147 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL daha harcın davacı tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023