Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1426 E. 2022/1709 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1426
KARAR NO: 2022/1709
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2016/225 E. – 2019/466 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının davalının banka kredi teminatlarında kullanılmak üzere hatır çekleri verdiğini, davalıya gönderilen 18.02.2016 tarihli mektup ile çeklerin istenmesine rağmen davalı tarafından iade edilmediğini, çeklerden 96.900,00 TL bedelli, 29.02.2016 keşide tarihli çekin davalı tarafından … Bankası Kartal Şubesi’ne kredi teminatlarında kullanılmak üzere; 80.750,00 TL bedelli, 30.03.2016 keşide tarihli çekin ise … Bankası Dolayoba Pendik Şubesi’ne yine aynı amaçla verildiğini belirtmiş ve anılan bankaya yazı yazılarak bu husustaki kayıtların celp edilmesi talep edilmiş, ayrıca çekin iptalini, davacının borcunun olmadığının tespitini, dava sonuna kadar çekin ödenmemesi için İİK M.72/II hükmü uyarınca ihtiyati tedbir konulmasını, davanın açılmasından sonuçlanması aşamasına kadar davacının bu çekleri ödemek zorunda kalması halinde bu bedelin davalıdan istirdatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, yargılama sırasında davalı …vekili beyanında iddialarını kabul etmediklerini, verilen çeklerin hatır çekleri olmadığını, şirketin alacağından kaynaklı davacı şirketin verdiği çekler olduğunu beyan etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Bilirkişi rapor içeriğine göre, “Menfi tespit davalarında ispat yükünün, kural olarak alacaklı olduğunu beyan eden davalı olmasına rağmen alacaklının elinde imzası inkâr edilmemiş senet veya borç ikrarını içeren belge var ise ispat yükünün tekrar davacıya geçeceği, bundan bahisle çekin ödeme dışında başka sebeple (hatır ve teminat için) verildiğinin ispatının bunu ileri süren borçluya ait olduğu yönündeki Yargıtay içtihatları da dikkate alındığında ve dava konusu edilen çekler incelendiğinde çeklerin davacı yanca davalı lehine keşide edildiği, çekin hatır çeki olduğu yönündeki bir açıklamanın da çek üzerine işlenmediği, davacının TTK m. 18 hükmünce basiretli bir tacir olarak çek keşide etmesinin neticelerini bilerek hareket etmesi gerekeceğinden davalı lehine çek keşide etmiş olması karşısında taleplerinde haklı olmadığı” yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekiline dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış olduğundan bu delile dayanıp dayanmayacağı yönünde mahkemece sorulduğunda davacı vekili 15/12/2018 tarihli dilekçesi ile davalı yana yemin teklifine ilişkin dilekçesini sunmuş, yemin teklifine dayanacağı hususundaki beyanı doğrultusunda mahkememizce davalı yana oluşturulan ara karar ile yemin metni usulüne uygun meşruhatlı davetiye ile gönderilerek yemin konusundaki sonuçlar bildirilmiştir. Davalı şirket temsilcisi 14/02/2019 tarihli celsede hazır olarak yemin metni çerçevesinde “davacıdan aldığı çekleri hatır çekleri olarak almadığı yönünde” yemin metnini eda etmiştir. HMK 225 ve devam eden maddeleri gereğince davalı usulüne uygun yemin etmiş olmakla, açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı Müvekkili … Anonim Şirketi tarafından, davalı … Tic. Ltd.Şti.’ne bankalar nezdindeki kredi teminatlarında kullanması için karşılıksız olarak hatır çekleri verdiğini, verilen bu hatır çeklerinin defalarca istenmesine rağmen … Tic. Ltd.Şti. tarafından iade edilmediğini, verilen çeklerin herhangi bir borç ilişkisi için verilmemiş olduğunu, müvekkili tarafından iyiniyetli olarak davalıya kredi teminatı olarak kullanması için hatır çekleri verildiğini, Davacı Müvekkili … yetkilisi tarafından, davalı … Tic. Ltd. Şti. Yetkilisi …’e karşılıksız olarak banka kredi teminatlarında kullanılmak üzere hatır çekleri verildiğini, herhangi bir borç ilişkisi içinde vermediğini, Mahkeme tarafından dava konusu çeklerin hatır çeki olarak davalıya verilip verilmediği konusunda … Bankası A.Ş.’ ye ve … Bankası A.Ş.’ ye müzekkereler yazıldığını, cevap yazılarında … Ticaret Ltd. Şti’nin teminat hesabına tahsile girildiğinin belirtildiğini, bilirkişi raporunda cevap yazıları dikkate alınmadan tek taraflı rapor tanzim edildiğini, -… tarafından dosyaya sunulan cevabi yazıların kendi aralarında çelişkili olduğunu, 12.04.2018 tarihli cevabi yazıda, davalının kullandığı kredilerin söz konusu çeke ilişkin kullandırmadığını, çek tahsil edildiğinde kredi borcundan mahsup edilmek üzere bankaya verildiğinin belirtildiğini, ancak, … tarafından 23.05.2017 tarihli yazısında ise, ilgili çekin kredi teminatı olarak davalı tarafından bankaya verildiğini, kredi kullandırımı yapıldığı hususlarına yer verildiğini, önceki tarihli müzekkere cevabında çekin kredi teminatı olarak verildiğine dair beyanda bulunulduğunu, akabinde sonraki tarihli müzekkere cevabında çeke istinaden kredi kullandırılmadığının belirtildiğini ancak Mahkemece çekin bankaya ibraz edildiği tarih, çek ibraz edilirken hangi amaçla ibraz edildiği ve bankanın hangi amaçla bu çeki aldığı, davalının hangi tarih veya tarihlerde kredi kullandığı hususlarının araştırılmadığını, -… Bankası tarafından dosyaya sunulan cevap yazılarının da kendi aralarında çelişkili olduğunu, 26.04.2018 tarihli yazıda, çek karşılığında kullanılan bir kredi bulunmadığı, davalının bankadan kullandığı kredilerin geri ödenmesinde tahsilinde borca mahsup edilmek üzere verilmiş bir çek olduğu hususuna yer verildiğini ancak bankanın 26.05.2017 tarihli yazılarında ise, çekin davalının teminat hesabına girildiği bilgisine yer verildiğini, bunun için de bankaya müzekkere yazılması gerektiğini, -21.12.2017 tarihli bilirkişi raporu hazırlanırken ticari defterlerinin incelenmediğini, raporun eksik incelemeye dayalı ve haliyle usul ve hukuka aykırı olarak tanzim edildiğini, bu defterler incelenmeden taraflar arasında bir iş veya alacak ilişkisinin olup olmadığı, davaya konu çeklerin bu ilişkilerden kaynaklı olarak verilip verilmediği, haliyle de çeklerin hatır çeki olup olmadığı hususlarının tam olarak tespitinin mümkün olmadığını, ticari defterler dosyaya girmeden ve incelemesi yapılmadan ispat yükünün taraflarında olduğunun kabul edilemeyeceğini, Yerel Mahkemenin 2016/225 E. 2019/466 K. sayılı kararının İstinaf incelemesi neticesinde davanın reddine ilişkin verilen kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İşbu çeklerin davacı ile arasındaki iş ilişkisinden kaynaklı olarak teslim alındığını, dava konusu çeklerin hatır çeki olarak alınmadığını ve bankalara kredi teminatı adı altında verilmediğini, davacının defter incelemesi yönündeki talebinin 11.12.2018 celse tarihli duruşmada açıkça değerlendirildiğini ve davanın niteliği ile alınan rapor göz önünde bulundurularak ticari defterlerin incelenmesi yönündeki talebinin reddedildiğini, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, çek sebepli borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Çek incelendiğinde üzerinde hatır senedi olduklarının yazılı olmadığı gibi, taraflar arasında dava konusu senetlerin hatır senedi olduğuna dair yazılı bir anlaşma bulunmadığı anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin E. 2005/7046 K. 2006/1637 T. 21.2.2006 tarihli emsal içtihadında ; “Çek bir ödeme vasıtası olup, kural olarak mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece çekin hatır çeki ya da teminat amacıyla verilen bir çek olduğu yolundaki iddianın davacı tarafça yazılı delille kanıtlanması gerekir.” denilmektedir. Yine, Yargıtay 13.HD’nin örneği dosyaya sunulmuş olan 2015/36651E- 2016/14046 K sayılı, 01/06/2016 tarihli kararında da aynı hukuki ilkeler tespit edilmiştir. Yargıtay12. Hukuk Dairesinin E. 2007/1426 K. 2007/4773 T. 15.3.2007 tarihli, yine 12. Hukuk Dairesinin E. 1998/5354 K. 1998/5828 T. 21.5.1998 tarihli içtihatları da aynı doğrultudadır. Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu çek üzerinde çekin bankaya teminat amaçlı veya rehin cirosu ile devredildiğine ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı, banka tarafından verilen ve verilecek olan cevapların davacı ve davalı arasındaki ilişkinin ispatını sağlamayacağı, davalının Banka olmadığı, davalının lehtar olduğu bu sebeple teminat olarak çekin bankaya verilmiş olduğu beyan edilse bile, bu durumun davacı ve davalı arasındaki çek ilişkisinin hatır çeki olduğu sonucuna ulaştırmayacağı, çek üzerindeki ciro şekil itibariyle temlik cirosu niteliğinde olup, taraflar arasındaki özel anlaşmalara göre teminat veya rehin amacıyla devredildiğine ilişkin iddianın yazılı veya diğer kesin deliller ile ispatlanamadığı, dava konusu çekin hukuki niteliğine uygun olarak temlik cirosu ile devredildiği ve ödeme amacıyla verildiği, davacı her ne kadar dava konusu çeklerin hatır çeki olarak verildiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispata yarar bilgi, belge ve delilin dosyaya yansımadığı, taraflar arasındaki borç ilişkisi senede bağlandığından, senede karşı senetle ispat kuralı gereği senetlerin hatır senetleri olarak verildiği iddiasının kesin delillerle ispat edilmesi gerektiği, çek ödeme aracı olup, ticari olarak çekin kural olarak mevcut bir borcun tediyesi amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, davacı vekilince delil olarak taraf ticari defterlerinin gösterildiği ve ticari defterlerde borçlu olmadığının anlaşılması sebebiyle hatalı karar verildiği ileri sürülmüşse de, ticari defterlerin 6100 Sayılı HMK’da kesin delil olarak kabul edilmediği, davacı vekilinin dosyaya iddiasını kanıtlayacak mahiyette yazılı ve kesin delil sunamadığı, dolayısıyla ispat yükü üzerinde olan davacının bu iddiasını ispatlayamadığı, davacı taraf, senedin hatır senedi olarak verildiğini kesin delillerle ispat edemediğinden, bu doğrultuda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/04/2019 tarih ve 2016/225 E., 2019/466 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/12/2022