Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1424 E. 2023/252 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1424
KARAR NO: 2023/252
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2019
NUMARASI: 2015/609 E. – 2019/455 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari veya hukuki herhangi bir alacak borç ilişkinin olmadığını, müvekkilinin eşinin işlettiği … Tic. Ltd Şti’nin yapacağı hurda araç alım satım işi ile ilgili olarak şirketin duyduğu sermaye ihtiyacını karşılamak için 2010 yılında toplam 1.700.000-TL’nin davalıdan borç olarak alındığını, davalıya toplam 2.500.000-TL ödenerek borcun kapatıldığını, şirketin sonrasında borca batık hale geldiğini, halihazırda tasfiye halinde olduğunu, davalının alacağını fazlasıyla tahsil etmiş olmasına rağmen müvekkilini arayarak sözde çok zarar ettiğini belirtip zararı karşılamasını istediğini, davalının borç para verme işini tefe alacağına dönüştürdüğünü, baskı ve tehdit ile haksız para tahsili yoluna gittiğini, borca % 500 oranlarına varan faiz işleterek sözde alacak ihdas ettiğini, davalı tarafından kendi el yazısı ile yapılan tabloda faiz hesaplarının gösterildiğini, müvekkilinin eşi …’nın baskılara dayanamayarak … Oto’ya ait 16/11/2013 vade 1.871.657-TL’lik ve 26/11/2013 vade 2.517.259-TL ‘lik çekleri keşide ederek davalıya vermek zorunda kaldığını, davalının çek bedellerini … Oto’dan tahsil etme ihtimalinin düşük olduğunu düşünerek çekleri müvekkili …’a baskı ve tehditle zorla ciro ettirdiğini, davalının Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/113648 Soruşturma sayılı dosyasında bulunan 05/05/2015 tarihli Savcılık ifadesinde faiz hesap tablolarını kendisinin yaptığını kabul ettiğini, çeklerin vadelerinde ödenememesi üzerine davalının baskı ve tehdidi altında müvekkiline dava konusu olan 2 adet boş senedin imzalattırılarak alındığını, boş senetlerin daha sonra 09/12/2013 vade 1.848.700-TL ve 20/12/2013 vade, 517.500-TL şeklinde olmak üzere davalı tarafından hesaplanan faiz alacağına istinaden davalının el yazısı ile doldurularak Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine konulduğunu, davaya konu senetlerin davalı tarafından zorla ve tehdit yolu ile alınması nedeniyle davalı hakkında tefecilik, senette yağma, bedelsiz kalmış senedin kullanılması, tehdit ve hakaret suçları nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/113648 Soruşturma sayılı dosya ile soruşturma başlatıldığını, soruşturmanın halen devam ettiğini belirterek öncelikle Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasının teminatsız olarak durdurulmasına bu talepleri yerinde görülmez ise başka icra dosyalarından satışı yapılmış ve tescil aşamasına gelmiş davalının ihale alıcısı olduğu 5 ve 9 nolu bağımsız bölümlerin 3. kişilere devrini engeller nitelikte teminatsız olarak tedbir konulmasını yine müvekkili adına kayıtlı olup davalı tarafından haczettirilmiş ve ihale satış günleri alınmış olan 2 nolu bağımsız bölüm Silivri ilçesindeki … parsel, Küçükçekmece ilçesindeki … nolu bağımsız bölümlerin icrai yolla satışını ve 3. kişilere satışı yoluyla devrini engeller nitelikte teminatsız olarak tedbir konulmasına, yapılacak yargılama sonucunda müvekkilinden temelsiz ve tamamen davalı tarafından tek taraflı olarak ihdas edilmiş yasa dışı faiz, tefe alacağına istinaden alınmış olan 09/12/2013 vade, 1.848.700-TL bedelli ve 20/12/2013 vade 517.500-TL bedelli senetler nedeniyle ayrıca bu senetlere dayanılarak başlatılan Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasından dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalıdan %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin olarak dava değerinin 2.366.200-TL olmasına karşın 40.408,79-TL peşin harç yatırılması gerekirken 11.000-TL eksik harç yatırılmak suretiyle 29.408,79-TL harç yatırıldığını, eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, davacı …’ın Alman uyruklu olup, MÖHUK mad.48 gereği yargılama ve takip giderleriyle olası zarar ve ziyana karşı mahkemece belirlenecek uygun bir teminata karar verilmesini, esasa ilişkin olarak ise; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların tamamen mesnetsiz, gerçek dışı olduğunu, hurda araç alım satım işi adı altında müvekkilini ve piyasayı yaklaşık 50 milyon TL dolandırmış olan davacının bu durumun anlaşılmasından sonra aleyhine başlatılan icra takiplerini şüpheli duruma sokmak, yasal ve meşru alacağın tahsilini geciktirmek ve sürüncemede bırakmak kastıyla hareket ettiğini, taraflar arasında 20 yıldan fazla süredir ticari ilişki ve arkadaşlık bulunduğunu, davacının dava dışı eşi … ile onun ortağı ve yetkilisi olan … Oto San. Tic. Ltd. Şirketi aracılığıyla hurda araç alım satımı işine girdiklerini, davacının uzun süreli dostluğun verdiği güveni de kullanmak suretiyle müvekkilinden iş ve kar payı ortaklığı adı altında girileceği söylenen her ihale için ayrı ayrı bedeller olmak üzere toplam 4 milyon USD’nin üzerinde nakit para aldığını, alınan paralara karşılık müvekkiline çek ve bono veren davacının söz konusu çek ve bonoların ödeme günü geldiğinde yeni ihalelere girileceği kandırmasıyla ödemelerini öteleyerek mevcut çek ve bonoları teslim alarak bunların yerine yenilerini verdiğini, müvekkilinin verilen çek ve bonolara karşılık olası mal kaçırmanın engellenmesi amacıyla davacıya ait araç ve taşınmazlar üzerine ihtiyaten haciz şerhi koydurduğunu, bunun üzerine davacının …’ın … projesinden noter satış vaadi sözleşmesiyle tüm bedelini ödeyerek satın aldığı ve henüz tapuda kendi adına tescili yapılmamış olan taşınmazı suni alacak ihdas etmiş olduğu … isimli kişiye adi yazılı sözleşmeyle temlik ettiğini, ortağı bulunduğu … San. ve dış Tic. Ltd. Şirketi’ndeki hissesini de diğer ortak olan yeğeni …’a noterden devrettiğini, eşinin ortağı olduğu … Oto adına satış vaadi sözleşmesiyle tüm bedeli ödenerek alınmış bulunan ve henüz tescili yapılmamış olan … projesindeki değerli bir taşınmazı bir başkasına temlik ettirdiğini, kesinleşen takip alacağı nedeniyle haczedilerek satışa çıkartılan Edremit Tapu Sicil Müdürlüğünde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazın ihalesine avukatı ve aynı zamanda yeğeni olan …’ı sokarak taşınmazı satın aldırdığını, mal kaçırma çabalarından istediği sonucu alamayan davacının son çare olarak kendileri tarafından yaratılmış sahte bir belgeye dayanarak tamamen mesnetsiz iddialarla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına tefecilik suç duyurusunda bulunduğunu, davacı aleyhine mal kaçırma nedeniyle Bakırköy 5.İcra Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını, davacının baskı ve tehdit iddialarının gerçek dışı olduğunu, huzurdaki davanın konusu Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasındaki takip alacağı olmasına karşın davacının davayla hiç ilgisi olmadığı halde Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyalarını da huzurdaki davaya dahil etmeye çalıştığını, huzurdaki davanın konusunun sadece Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ve dayanak iki adet bono olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen hiçbir taşınmazın dava konusu takip dosyasından satılmadığını, davacı tarafından satış vaadi sözleşmesiyle …’tan alınan ve henüz tescili yapılmamış olan davacıya ait taşınmazın borçlu/ davacı … adına tescili için Küçükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, mahkemece verilen ara kararla taşınmazın borçlu … adına tapuda tescil edilerek taşınmaz üzerine Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasından haciz tesis edildiğini ancak henüz satış aşamasına geçilemediğini, açılan davanın derdest olduğunu, davacı iddialarının tamamının hayal ürünü, yalan ve iftiradan ibaret olduğunu, davacının sözde bu iddialar bakımından yasada öngörülen ve Yargıtay tarafından kabul edilen nitelikte bir delil ibraz edemediğini ayrıca faiz hesabı diye dosyaya delil olarak sunulan belgelerden birinin sahte olduğunu, bonoların davacıdan sadır olup imza inkarında bulunulmadığını, senetlerin rıza hilafına doldurulduğu iddiasının davacı tarafından yazılı delillerle kanıtlanması gerektiğini, davacının tüm tedbir taleplerinin reddine, yabancılık teminatı alınmasına, eksik harcın tamamlatılmasına, hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddiyle, % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Davaya dayanak Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu, takip dayanağının mahkememizdeki davaya konu iki adet bono olduğu, takibe ihtiyati haciz kararı ile başlanıldığı, 25/12/2013 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı, takibin kesinleştiği, borçlunun bir kısım taşınmazlarına haciz konulduğu, haczedilen aracın satışının yapıldığı, bir kısım taşınmazların satışı işlemlerine başlanıldığı, İcra Hukuk Mahkemesine yapılan şikayetlerin mahkemece reddedildiği, Balıkesir ili Edremit ilçesindeki taşınmazın icraen satıldığı, 112.519-TL’nin talimat icrasından esas icraya gönderildiği, takibin derdest olduğu görülmüştür. … Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; Bakırköy 17. ATM’nin 2013/107 Değişik İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararı gereğince alacaklı … vekili tarafından borçlular …, …, … Oto San ve Tic. Ltd Şti hakkında 16/12/2013 keşide tarihli, … Bankası Yenibosna Şubesinden verilme, 1.871.657-TL tutarlı çek nedeniyle 24/12/2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı, takibin kesinleştiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğününü … Esas sayılı dosyasında verilen karar gereğince Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan ihalede … ada, … parsel sayılı taşınmazın alacağa mahsuben ihale edildiği, ihalenin kesinleşmesine müteakip sıra cetveli yapılmak üzere ilk sırada ipotek alacaklısının 400.000-TL’sinin ödenmesi kaydiyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 29/05/2015 tarihli sıra cetveli düzenlendiği, sıra cetveline itiraz edildiği, Küçükçekmece … nolu bağımsız bölümle ilgili icraen satılması için talimat yazıldığı, takibin dersdest olduğu, sıra cetveline itiraz davasının sonuçlandığına ilişkin herhangi bir kararın dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır. … Bakırköy … İcra Müdürlüğününü … Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından, borçlular …, …, … Oto San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhinde 16/12/2013 keşide tarihli, 2.517.259-TL miktarlı çek nedeniyle 24/12/2013 tarihinde kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı, takibe Bakırköy 5 ATM’nin 2013/377 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı ile başlanıldığı, takibin kesinleştiği, Zeytinburnu ilçesi, … mah. … nolu bağımsız bölümün, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası talimatı ile Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icraen ihale ile satıldığı, satışın kesinleştiği, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden 28/05/2015 tarihinde sıra cetveli hazırlandığı, bir kısım hacizlerin yapıldığı, borçlu …’a ait haczedilen tablolar üzerinde değer tespiti yapıldığı, yine haczedilen ev eşyalarının değer tespitinin yapıldığı, takibin derdest olduğu görülmüştür. … Bakırköy C. Başsavcılığının 2014/113648 Sor. sayılı dosyasının uyap ortamından taranarak 167 sayfa suretinin gönderildiği, bir kısım evrakların suretinin alındığı, uyap üzerinden yapılan incelemesinde; müşteki … vekili tarafından şüpheliler … ve … aleyhinde tefecilik , yağma , bedelsiz senedi kullanma, resmi belgede sahtecilik, tehdit ve hakaret suçlarından şikayet dilekçesi verildiği, müşteki ve şüphelilerin ifadelerinin alındığı, şüpheli … vekili tarafından da … ile … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan şikayetçi olunduğu, soruşturmanın devam ettiği anlaşılmıştır. … Silivri, Zeytinburnu, Bakırköy ve Küçükçekmece Tapu Müdürlüklerine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, Bakırköy 10.Asliye Hukuk Mahkemesinin cevabı yazısına göre Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının Müdürlüğe iade edildiğinin bildirildiği, Bakırköy 5.İcra hukuk Mahkemesinin 2015/789 esas sayılı dosyasında bulunan Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının 08/10/2015 tarihinde duruşmaları olduğundan gönderilemediğinin bildirildiği, 09/09/2015 tarihli duruşmasız inceleme tutanağının (11) nolu bendi gereğince davacı vekilinin 11.000,- TL eksik peşin harcı 14/10/2015 tarihinde yatırdığı, Sayman Mutemedi Alındısının dosyaya ibraz edildiği görülmüştür. … Davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilerek 27/10/2015 tarihli heyet ara kararında belirtilen gerekçelerle davacı vekilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteminin menfi tespit davasının icra takibinden sonra açılmış olması nedeniyle reddine, dava konusunu oluşturmayan başka icra takip dosyalarıyla ilgili taşınmazların icrai yolla satışının ve 3. kişilere satışı yoluyla devrinin engellenmesine ilişkin tedbir isteminin reddine, davacının ihtiyati tedbir istemi …nun 72/3 maddesi kapsamında değerlendirilerek Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında icra veznesine yatırılan ve/veya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda …nun 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir konulmasına, dava değerinin takdiren %20’si tutarı 473.240-TL nakit veya kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edildiğinde ilgili icra müdürlüğüne karardan bir örneğin gönderilerek infazının istenilmesine karar verildiği, kararın taraf vekillerine tebliğe çıkartıldığı, ancak teminat yatırılmadığından tedbir kararının infaz edilmediği anlaşılmıştır. … Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasının fotokopisinin alınıp, aslının iade edildiği, diğer icra dosyalarının da iade edildiği görülmüştür. … 26/11/2015 tarihli duruşmada davacı …’ın Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti arasında Hukuki ve Ticari Mevadda Adliyeye Müteallik Münasebatı Mütekabiliye Dair Mukavelename’nin 2.maddesine göre karşılıklılık anlaşması bulunduğundan davacıdan yabancılık teminatı alınmasına yer olmadığına, davalı vekilinin buna yönelik itirazının reddine, ayrıca mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir bir durum bulunmadığından buna yönelik davalı vekilinin talebinin reddine, teminat dava değerinin %20 si tutarı takdir edildiğinden ve mahkememizce yeterli görüldüğünden bu talebin de reddine, teminatın davacı tarafça yatırılmaması tedbirin infazıyla ilgili olduğundan davacıya kesin süre verilmesine ilişkin talebin de reddine karar verilmiştir. … 10/03/2016 tarihli druruşmada huzurdaki davaya konu eylemler suç soruşturmasına da konu edildiği ve yargılamasının Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 (Bakırköy Kapatılan 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/680 Esas) Esas sayılı dosyası üzerinden devam ettiği anlaşılmakla, Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 Esas sayılı dosyasının bu dosya için HMK 165/1 Maddesi uyarınca bekletici mesele yapılmasına karar verilmiştir. … Davalı vekili 05/04/2018 tarihli duruşmadaki beyanında; bekletici mesele yapılan Bakırköy 13.Asliye ceza mahkemesindeki dosyada müvekkilinin berat ettiğini o soruşturmaya dayanak yapılan belgenin sahte olduğunun sanıklar tarafından kabul edildiğini, söz konusu belgeyle ilgili Bakırköy 42 .Asliye ceza mahkemesine aktarılan dava devam ettiğini beyan etmiştir. … İncelenen Bakırköy 42 Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyada maddi vakıalar ve dosyanın mahiyeti dikkate alınarak mahkememiz dosyası davasının sonucunu doğrudan etkilemeyeceğinin tespiti üzerine Bakırköy 42. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/771 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına dair ara karardan rücu edilmesine karar verilmiştir. … 05/04/2018 tarihli duruşmada dava dışı … Oto Tic.Ltd.Şti., … Tic.Ltd.Şti.nin 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılarak davacı iddiaları ve davalı savunmaları yönünden ve dava konusu senetlerle ilgili defter kayıtlarında herhangi bir kaydın , bilginin yer alıp almadığı, davalı …’ın veya şirketin ödemelerinin defterlerde kayıtlı olup olmadığı, davacının menfi tespit ve ödeme iddialarının da defterler bazında incelenerek dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi hususlarında rapor alınmasına karar verilmiş, 18/07/2018 havale tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinde tüm belgeler dosya muhteviyatında tablolarda açıklandığı şekilde olup davalıya yapılan ödemelerin bir kısmı tespit edildiği, belirlenen kıymetli evraktan önce davalı …’in yapmış olduğu ödemelerin tespit edilebileceği kayıt, belge, dosya içeriğinde ve incelenen defterlerde bulunmamakla borç miktarının verilen kıymetli evrak kadar olduğu yönünde değerlendirme yapıldığında; davaya konu 2.366.200 TL’lik senetlerin tanzim tarihinden önce yapılan ve alındığı whattsup yazışmalarında değerlendirilebilecek 1.957.849,76 TL kısım ile ilgili ödemeler sebebiyle mahkemenin hukuku tavsifine göre senetlerden borçlu olunup olunmayacağının nihai takdirin mahkemeye ait olacağı, bu ödemeler kabul edildiğinde kalanın 408.350,24 TL olduğu, senetlerden borçlu olunduğunun tespiti halinde ise senet tanzim tarihinden sonra yapılan 2013 yılı ödeme olarak 450.000.00-TL tutarın 200.000,00-TL’sinin yazışmalar kapsamında yapıldığı, bunun dışında belge olmadığı ve ayrıca 2014 vadeli 390.000 USD senet ve çek ödemesinin tespiti yapıldığı, tarafların da kabulünde olan bu kısmın taraflar arasındaki diğer borçlara ilişkin veyahut dava konusu senetlere ilişkin yapılıp yapılmadığı hususunda açıklık olmadığı bildirilmiştir. … Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlık davaya konu 2 adet 09/12/2013 vade 1.848.700-TL ve 20/12/2013 vade, 517.500-TL bedelli senetler yönünden senetlerin tehdit ve korkutma ile imzalatılıp imzalatılmadığı takibe konu senet bedellerinin ödeme nedeniyle bedelsiz kalıp kalmadıkları noktalarında olup davacının tehdit ve tefecilik yoluyla senetlerin düzenletildiği iddiaları bakımından ceza kovuşturması yapılmış olup yapılan ceza yargılaması sonucunda Davalı … hakkında Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesi 2015/611 Esas sayılı dosyasında “…sanığa isnat edilen suçu işlediği yönünde, mahkumiyetini gerektirir, her türlü şüpheden arındırılmış, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine” karar verilmiştir. Aynı zamanda istinaf kanun yolunda başvurunun reddi üzerine beraat kararı kesinleşmiştir. Kural olarak Ceza mahkemesinde, haksız eylemin öğelerinden eylem, nedensellik bağı ve hukuka aykırılık yönleri saptanmış ve bunlar kesinleşmişse, bu üç öğe bakımından ceza mahkemesinin mahkumiyet ya da beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır.Hukuk hakimi, ceza hakimini mahkumiyet kararına götüren olaylarla bağlıdır. O halde hukuk hakimi, artık olayların başka şekilde gerçekleştiğini benimseyemez ve zararın var olmadığını kabul edemez. (4. HD. 5.10.1987, 4123-7124, YKD.1987/12-1770) T.B.K.’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesinin sabit saydığı olaylar üzerine verdiği ve kesinleşen mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar. (4. HD.4.2.1992, 90/12957-92/959, YKD.1992/5-693)bu ilke kurallara göre davalı yönünden senetlerin tehdit baskı altında düzenletildiği ve tefecilik iddiaları yönünden dinlenen tanık beyanları ve ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olaylar dikkate alındığında tehdit baskı korkutma ve tefecilik iddialarını davacı ispat edemediği anlaşılmıştır. Davacıların senet bedellerinin ödendiği iddiası bakımında ise yapılan bilirkişi incelemesine göre … Oto ve … şirketlerine ait 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 yıllarına ait defter ve kayıtlarda davaya konu bonolara ilişkin herhangi bir kayda rastlanmadığını tespit edilmiş ve davacıların banka yoluyla yaptıkları ödeme yanında ceza mahkemesine konu olan cep telefonu yazışmalarındaki davalının kabul ettiği beyanlara göre de bir kısım ödemelerin olduğu sabittir. Davacının esas iddiası davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişkin olmadığını, davacının eşine ait … Oto unvanlı şirket’in yapacağı hurda araç alım satımı için davalıdan borç alındığını ve bilahare bu paraların ödendiğini, ancak daha sonra davalının zarar ettiğinden bahsederek bu zarardan sorumlu tuttuğu davacı …’dan baskı ve tehditlerle boş senet aldığını ileri sürmüştür. Davacını ödeme iddiasını dayandırdığı bir kısım ödemeler yönünden Kambiyonun mücerret bir borç ikrarı olduğu, ödeme ya da başka bir yolla ortadan kaldırılma iddiasının ancak aynı değerdeki senetle ispat edileceği ilkesine göre değerlendirildiğinde, taraflar arasında bu senetlerden başkae … Bankası Yenibosna şubesine ait, 1.971.657 TL tutarlı borçlusu … Oto San. Ltd. Şti … tarafından keşide edilen çek , yine … oto şirketinin keşidecisi hamilinde şirket yetkilisi olduğu 2517.259 TL bedelli iki adet çek ve 18.11.2013 tarihli 07.01.2013 tarihli senetlerin de olduğu dikkate alınmış çekler yönünden ise davacının bu senetleri davacıya verdiği ve bu çeklerin karşılıksız çıktığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Hatta Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde alacaklı tarafından borçlular aleyhine … Bankası Yenibosna şubesine ait 1.971.657 TL tutarlı borçlusu … Oto San. Ltd. Şti …, … olan çekin ödememesi sebebiyle son hamil … tarafından kambiyo senedine dayalı olarak takip yapılan bu takipten dolayı davacının Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi : 2015/519 Esas Sayılı Dosyasında Davacı dava konusu olan çekin zor ve tehditle alındığını iddia etmiş ise de Cumhuriyet Savcılığına yapmış oldukları şikayette çekin tefecilik sonucu verildiği belirtilmiş ve buna ilişkin kesinleşen Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/611 Esas, 2017/380 Karar sayılı ilamı ile tefecilik bulunmadığı, kâr payı amacıyla ödünç para verildiği, belirtilmiş olup ceza mahkemesince verilen kararlarda maddi vakıalara ilişkin kısım hukuk hakimini bağlayacağından takibe konu olan çekin tehdit ve zorla alınmadığı, tefeciliğine konu olmadığı, davacı tarafından ödeme aracı olarak ciro edildiği anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davanın iş bu dosyadaki ödeme iddiaları bakımından bilirkişi tarafından tespit edilen toplam ödemelerin taraflar arasındaki senet bedellerinden bir kısmını kapsadığı ancak bütün senet beli toplamına yetmediği dikkate alındığında yapılan bu kısmi ödemelerin hangi senede borca yönelik olarak yapıldığı dosya kapsamıyla davacı tarafından yazılı delille ispat edilememiştir. Davacı ödeme iddiasıyla ilgili buna ilişkin doğrudan dava konusu senetlere atıf yapan başkaca ödeme belgesi bulunmadığı görülmüş ödemelerde bir açıklama olmadığı anlaşılmıştır. Ödemelerin de toplam senet borçlarını karşılamadığı bilirkişi raporuyla da anlaşılmıştır. Kural olarak Ödeme belgelerinde dayanak senetlerin vade tarihi, miktarı, keşide tarihi gibi hususlar ayrı ayrı gösterilmiş olmalıdır. İddia edilen ödeme belgesinin takip konusu borca ilişkin olarak verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur. Banka dekontlarında ve telefon yazışmalarında iş davaya konu takip dayanağı iki adet senede herhangi bir atıf yapılmadığı gibi alacaklı tarafından da yapılan bu ödemelerin takibe konu senetler için yapılmadığına yönelik beyanı nazara alındığında borçlunun ödeme itirazının, bahse konu yazışamlar ve dekontlar yönünden HMK 200.maddeye uygun olarak ispatlanamadığından …” gerekçesi ile davacının tüm iddialarının ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine, takibin tedbirle durmadığı dikkate alınarak şartların oluşmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla; mahkemenin davalının takibe konu senetleri müvekkilinden “günlük kar payı” adı altında yasadışı faiz alacağı olarak aldığı hususundaki kabul ve ikrarının bulunmasına rağmen yine davalının hem yargılandığı mahkemede müvekkili tarafından icra takibinden önce ve sonra yapılan ödemeler konusundaki kabul ve ikrarının bulunmasına rağmen, hem de 19.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda tespiti yapılan müvekkili tarafından icra takibine konu kombiyo senetleri dolayısıyla icra takibinden önce 1.957.849,76-TL paranın ödemesi ve icra takibinden sonra ödemesi yapılan ve davalının da kabulünde olan 900.000-TL, 400.000-USD ve 200.000-TL yapılan toplamda 4 Milyon Türk Lirasını aşan ödemeleri yok saymasının kabul edilmez olduğunu, davalının …’ın tefecilikten yargılandığı Bakırköy 13.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/611 Esas sayılı dosyasında 16/02/2016 tarihli celsesinde takibe konu senetlerle ilgili takipten sonra yapılan ödemelere ilişkin sordukları soru üzerine, ben takibe koyduktan sonra 400.000-USD bedelli çek senet ve 200.000-TL para verdiler şeklinde beyanda bulunduğunu yani davalı sanığın kambiyo senetleri takibe konulduktan sonra bu senetler dolayısıyla kendisine yapılan ödemeleri mahkeme huzurunda açıkça kabul ve ikrar ettiğini, davalının cevap dilekçesinde buna ilişkin inkarının bulunmadığını, müvekkili tarafından davalıya teslime edilen bu kambiyo senetlerinin davalıya alındı yaptırılarak imzalatıldığını, yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrar ile bu durumun 19.07.2018 tarihli bilirkişi raporuyla da açık ve net olarak tespit edildiğini, taraflar arasında senet dışında para alış verişlerinin bulunmadığını, bilirkişi incelemelerinde belirlendiğini, tarafların beyanlarının mahkeme içi ikrar olduğunu yani kesin delil olup tarafları bağladığını, yapılan ödemelerin davalıya ait cep telefonu mesaj kayıtlarının, kendisine ödeme vasıtası olarak verilen senetlerin teslim edildiğine dair davalı ıslak imzasını taşıyan belgelerin, davalının mahkemede icra takibinden sonraki ödemeler noktasındaki ikrarının, bilirkişi raporlarının ispat açısından yeterli olduğunu, bu sebeple müvekkilinin bu ödemeler noktasında borçlu olmadığının tespiti gerektiğini, en azından yazılı delil başlangıcı varlığı halinde tanık dinlenmesi gerektiğini, bu yönden dahi eksiklik ve hata bulunduğunu, takibe konu alacağın yasa dışı bir alacak olduğu yönündeki itirazlarının dinlenmemesinin kabul edilemez olduğunu bu doğrultuda ceza mahkemesi kararındaki maddi olayın hukuk hakimi tarafından bağlayıcı olması gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin mümkün olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senetlerin (09/12/2013 vadeli 1.848.700-TL bedelli ve 20/12/2013 vadeli 517.500-TL bedelli senetlerin) tehdit, baskı, korkutma ve tefecilik ile imzalatıldığı ve takibe konu senet bedellerinin ödeme nedeni ile bedelsiz kaldığı davacı iddiası ile, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair menfi tespit istemine ilişkindir. Eldeki davada, davacının iddia ettiği maddi vakıalara ilişkin ceza kovuşturmasının Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/611 Esas (Bakırköy Kapatılan 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/680 Esas) sayılı dava dosyasında yürütüldüğü, davalının sanık sıfatı ile tefecilik suçundan yargılandığı ve beraat ettiği (sanığa isnat edilen suçu işlediği yönünde, mahkumiyetini gerektirir, her türlü şüpheden arındırılmış, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verildiği), UYAP üzerinden yapılan incelemede 03.11.2017 tarihinde beraat kararının istinaf incelemesi neticesinde kesinleştiği tespit edilmiştir. İddia, savunma, toplanan bilgi- belge ve deliller dikkate alınarak hazırlanan bilirkişi raporu kapsamında; davalıya yapılan ödemelerin bir kısmı tespit edilmiş olmakla birlikte belirlenen kıymetli evraktan önce davalının yapmış olduğu ödemelerin tespit edilebileceği kayıt, belge, dosya içeriğinde ve incelenen defterlerde bulunmadığı; borç miktarının verilen 2.366.200-TL kıymetli evrak kadar olduğu yönünde değerlendirme yapıldığında davaya konu senetlerin düzenlenme tarihinden önce yapılan ve alındığı watsup yazışmalarında değerlendirilebilecek 1.957,849,76-TL kısım ile ilgili ödemeler sebebiyle borçlu olunup olunmadığı yönünde değerlendirmenin Mahkemenin taktirinde olduğu; bu ödemeler kabul edildiğinde bakiyenin 408.350,24-TL olduğu, senetlerden borçlu olunduğunun tespiti halinde ise senet düzenleme tarihinden sonra yapılan 2013 yılı ödeme olarak 450.000-TL tutarın 200.000-TL’sinin yazışmalar kapsamında yapıldığı; bunun dışında belge olmadığı; 2014 vadeli 390.000-USD senet ve çek ödemesinin tespitinin yapıldığı, tarafların da kabulünde olan bu kısmın taraflar arasındaki diğer borçlara ilişkin veyahut dava konusu senetlere ilişkin yapılıp yapılmadığı hususunda açıklık olmadığı teknik olarak belirlenmiştir. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, başka deyişle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmalıdır. Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 74. maddesinde düzenlenmiş olup hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise kişi ilişkilerinin medeni hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır. TBK m.74 “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü haizdir. Bu açık hüküm karşısında ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. Vurgulamakta yarar vardır ki, hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hâkimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hâkimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O hâlde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hâkimini bağlamasına, TBK’nın 74. maddesi bir engel oluşturmaz. Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK’nın 15.06.2022 tarihli ve 2019/10-111 E., 2022/948 K. sayılı ilamı).Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; dava konusu senetlerin tehdit, baskı, korkutma altında düzenletildiği ve tefecilik yolu ile temin edildiği davacı iddiaları yönünden dinlenen tanık beyanları ve ceza mahkemesinde kesinleşen maddi vakıalar dikkate alındığında tehdit, baskı, korkutma ve tefecilik iddialarının davacı tarafından ispat edilemediği, dosya kapsamına sunulu bilgi- belge ve deliller kapsamında senet bedellerinin tereddütsüz olarak tamamının veya bir kısmının bedelsiz kaldığına kanaat getirilemeyeceği, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararının taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşımasına dair kesin delilin varlığı karşısında başkaca delil aranmasına yer olmadığı gibi yazılı delil başlangıcına başvurulmasında da fayda bulunmadığı sabit görülmüştür. İlk derece Mahkemesinin davacının tüm iddialarının ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine, takibin tedbirle durmadığı dikkate alınarak şartların oluşmaması nedeniyle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermesi isabetli görülmüş olup davacının tüm istinaf nedenleri yerinde bulunmamıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/04/2019 tarih ve 2015/609 E. 2019/455 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023