Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1423 E. 2021/695 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1423
KARAR NO : 2021/695
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2016/1201 E. 2019/116 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile … A.Ş. arasında 25.12.2009 tarihli Faktoring Sözleşmesi ve eklerinin akdedildiğini, davalılardan … muhtelif alıcılarına gerçekleştirdiği satışlardan doğmuş 16.181.105,-Amerikan Doları tutarında alacağın Faktoring Sözleşmesi ve eklerinin davacı şirkete devir ve temlik edilerek, faiz ve diğer kesintiler yapıldıktan sonra 13.419.231,43-Amerikan Doları tutarında dövize endeksli finansman kullandığını, temlik olunan tutarlara ilişkin muhtelif vade ve tutarlı kambiyo senetlerinin ciro ve teslim edildiğini, taraflar arasındaki Faktoring sözleşmesinin “V. Bölümü” hükümleri ile belirlenen şartlarla “Faktoring Garantisi” hizmeti verilebilmesi amacıyla temlik olunan alacaklar ile ilgili muhtelif tarihlerde, faktoring garantisi tutarlarını, garanti vadelerini, sürelerini içeren limit onay bildirimlerinin (LOB) gönderildiğini, garanti kapsamında kalan alacaklarla ilgili olarak, borçlu hakkında en geç alacağın vadesinde iflas kararı verilmiş olması yada borçlunun İcra İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde aczinin sabit olması gerektiğini, uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirkete devir olunan alacakların borçlularıyla ilgili, vade tarihlerinde, İcra İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde aciz vesikasının mevcut olmadığını, borçluların iflasına ilişkin mahkeme kararının da bulunmadığını, faktoring sözleşmesi hükümleri çerçevesinde müşteriye sağlanması amaçlanan faktoring garantisi ve garantilerinin yürürlüğe girmediğini, bu nedenle sözleşme ile kullandırılmış finansman ve fer’ilerinden, borçlulardan yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra bakiyenin, davalılardan talep edilmesi zorunluluğunun doğduğunu, BK’nun 99/3 maddesi gereğince 10.828.678,76 Amerikan Doları alacağın, faktoring sözleşmesi uyarınca, vadelerinden itibaren tahakkuk eden ve edecek olan faizleri ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketle 25.12.2009 tarihinde … A.Ş. olup, ticaret ünvanı … A.Ş. olarak değişen davalı arasında “Faktoring Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşmenin müvekkillerinin tetkikine sunulmadan, tek taraflı düzenlenip karşı yana dayatılan bir sözleşme olduğunu, bu nedenle MK 2 ve 818 sayılı BK’nun 19-20 madde hükümlerine dayalı haklarını saklı tuttuklarını, sözleşme ile devamında belirtilen ve içerikleri davacının da ikrarında olan “Temliknameler” ve “Limit Onay Bildirileri”nin gerçek faktoring ilişkisi olduğunu, “faktoring sözleşmesi”, “temliknameler” ve “limit onay bildirimi”nin 6098 sayılı TBK’nun ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce yapıldığını, 818 Sayılı BK’nuın 169. maddesi gözetildiğinde, temliknameler ve limit onay bildiriminde yer alan sözcüklerin gayrikabili rücu işlemin varlığını gösterdiğini, faktoring işlemlerinde 2006 tarihli Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik Hükümleri ve yönetmeliğinin 22. maddesinin uygulanacağını, taraflar arasındaki işlemlerin gerçek faktoring işlemi olduğunu ve davacının işlemin gerçek faktoring olduğunu bildiğini, bu sonucun 818 sayılı BK’nın 169. maddesi ile uyumlu olduğunu, davacı tarafın dava dışı borçlu şirketler hakkında icra takibine giriştiğini, bu durumun savunmanın haklılığını gösterdiğinden, davanın reddini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın faktoring sözleşmesi çerçevesinde kullandırılmış finansmandan kaynaklı alacağın, faktoring müşterisinden tahsiline ilişkin olduğu, davacı … A.Ş. ile davalılardan … (….) arasında 25/12/2009 tarihli 716 sayılı faktoring sözleşmesi ve eklerinin bağıtlandığı, çekişmenin; taraflar arasındaki sözleşmenin faktoring garantisini kapsayıp kapsamadığı, sözleşmenin “gerçek faktoring = gayrikabili rücu faktoring” niteliğinde olup olmadığı, faktor’un teminat riskini üstlendiği temlik olunan alacakların, borçluları tarafından ödenmeme riskini kayıtsız şartsız garanti ettiği, yani borçlunun, borcu ödememesi durumunda faktor alacağının müşteriden talep edilip edilemeyeceği noktasında toplandığı,Toplanan tüm delil ve belgeler ile takip dosyaları, ödeme ikrarları ve ticari defterler üzerinde Mali Müşavir/Finans uzmanlarından oluşturulan bilirkişi heyetinden alınan 08/10/2018 tarihli raporda; davacının kendi ticari defter ve kayıtlarına nazaran 05/08/2015 takip tarihi itibariyle dava dışı borçlu firmalardan 11.507.678,76-USD, 07/12/2016 dava tarihi itibariyle ise hesap bakiyelerinin virmanlanması suretiyle davalı … San. ve Tic. A.Ş’den 10.828.678,76-USD alacaklı olduğu, bilirkişi raporu düzenlendiği aşamada alacak rakamının 9.578.613,28-USD’ye inmiş olduğu, yapılan ödemelerin davacının da kabulünde olduğu,Davacı … tarafından borçlu 3. şahıs şirketler aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden 07/08/2015 tarihinde girişilen Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yolu ile ilamlı takipte, takibin derdest olduğu,Somut olayda sözleşme 25/12/2009 tarihinde imzalandığından 2006 tarihli Finansal kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik Hükümlerinin uygulanacağı, Yönetmeliğin 22. maddesinde faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemlerin hükme bağlandığı, 6101 sayılı TBK’ nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağı,Taraflar arasında 25/12/2009 tarihli faktoring sözleşmesi tahtında farklı tarihlerde birden fazla alacağın temlik edilmesi ve anılan temlik işlemlerin faktoring sözleşmesi ile ilişkilendirilmesi karşısında dava konusu faktoring sözleşmesinin çerçeve sözleşme olduğu ve hükümlerinin bütün temlik işlemlerinde uygulanacağı neticesine ulaşıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, faktoring sözleşmesi hükümleri ile buna bağlı olarak düzenlenen temlikname ve limit onay bildirimlerinin içeriğinin dikkate alınacağı,Faktoring işlemleri: finansman (kredi) işlemi – yani ön ödeme/avans suretiyle müşteriye finansman sağlanması, hizmet (iş görme) işlemi – yani borçluların muhasebesinin tutulması ihtar ve tahsil işlemlerinin üstlenilmesi, gerektiğinde alacakların cebri icra yoluyla elde edilmesi ile teminat (delkredere) işlemi – yani faktoring şirketinin kendisine devrolacak alacaklar bakımından alacağın tahsil edilmemesi riskini üstlenmesi şeklinde olup, her üç işleminde bulunduğu faktoring türünün “Gerçek Faktoring” olarak tanımlandığı, gerçek olmayan faktoringde ise, faktoring şirketi teminat riskini yani alacağın tahsil edilmemesi riskini üstlenmediği, gerçek faktoringde teminat fonksiyonu şarta bağlandığı takdirde şartın belirlenen vadede gerçekleşmemesi halinde gerçek olmayan faktoringe dönüşeceği,Toplanan tüm delillere, mahkemece benimsenen ve hükme dayanak etmeye elverişli bulanan bilirkişiler kurulu raporu ve davacı vekili tarafından sunulan uzman görüşlerine göre; taraflar arasında bağıtlanan faktoring sözleşmesinin dayatılan bir sözleşme niteliği taşımadığı, davalı … basiretli bir tacir olması, aynı mahiyette faktoring sözleşmesinin başka faktoring şirketleri ile de bağıtlanmış olması karşısında, davalının sözleşmenin ayrıntılı şekilde incelenmeden ve hukukçuların görüşleri alınmadan akdedilmiş olduğu yolundaki savunmalarının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, tarafların birlikte anlaşarak sözleşmeyi akdettiklerinin kabul edildiği, sözleşmelerde hüküm bulunması halinde güven teorisinin uygulanamayacağı, sözleşme hükümlerinin taraflar açısından bağlayıcı olduğu, faktoring sözleşmesi hükmüne ve limit onay bildirimlerine göre verilen sürede borçluların aczi, iflası şartlarının İİK hükümleri uyarınca gerçekleşmesi halinde faktoring garantisinin yürürlüğe gireceği, somut olayda dava dışı borçluların aczi veya iflasının LOB’de bildirilen sürelerde gerçekleşmediği, sözleşmenin V. bölümünde hükme bağlanan şartların limit onay bildirimlerinde gösterilen vadelerde gerçekleşmemesi halinde sözleşmenin III(6) maddesi faktorun müşterisine rücu hakkı bulunduğunun tartışmasız olduğu, şartların gerçekleşmemesi nedeniyle ve sözleşmenin III(6) maddesi uyarınca sözleşmenin kabilirücu-rücu edilebilir faktoring niteliğine dönüştüğü, sözleşmede davacıya borçluları takip ve dava açma yükümlülüğü getirilmediğinin sözleşmenin III. Bölüm 14. maddesinde “FAKTOR aksi taraflarca her alacak için ayrı ayrı olmak üzere kararlaştırılmadıkça borçluya karşı ihbar, ihtar yada protesto keşidesi ile yükümlü bulunmadığı gibi, borçluyu takibe, borçluya karşı dava ikamesine mecbur değildir.” hükmünde açıkça belirtildiği, faktor’un sadece borçlunun fiilen ve rızaen yaptığı ödemeleri mahsup edebileceği, davacının dava dışı borçlular aleyhine takibe girişmesinin sözleşme ve ekleri hükümlerine aykırı olarak davalılar lehine yorumlanamayacağı, açıklanan tüm nedenlerle davacının ödenmeyen alacakları yönünden sözleşmenin tarafı davalıya rücu edip, alacağının tahsili talebinde bulunabileceği, dolayısıyla davacının davalılardan … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Eski ünvanı … San. ve Tic. A.Ş.)’ den alacak talebinde bulunabileceği, alacak miktarı yönünden taraflar arasında herhangibir çekişme olmadığı, ancak her davanın dava açılış tarihi itibariyle değerlendirileceği gereğine göre dava tarihi itibariyle talep edilen alacak miktarı tespit edilen ve itiraza uğramayan alacak miktarı olmakla, talep edilen miktar üzerinden davanın kabulüne, vade tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de, dava tarihinden evvel borçlulara gönderilen Beyoğlu … Noterliğinin 09/08/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile USD cinsi alacağın tebliğden itibaren 7 gün içinde ödenmesi talep edilerek, borçlunun temerrüde düşürüldüğünden, alacağın, temerrüt tarihi 20/08/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek USD faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’ den tahsiline, … A.Ş. aleyhine de kısmi bölünme yolu ile bir kısım ticari faaliyetlerin devralındığı gerekçesi ile husumet yöneltilmiş ise de, davalının sözleşmenin tarafı olmadığı, diğer davalıya herhangibir şekilde garantör de olmadığı, iş devrinin sözleşme dışı davalıyı sorumlu hale getirmeyeceğinden, davalı aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Dosyaya delil olarak sunmuş oldukları belgelerden, davalı … ( yeni unvanı … Sanayi ve Ticaret A.Ş.) kısmi bölünme yolu ile ticari faaliyetlerinden iş makinelerinin imalatı, pazarlaması ve satış işlemlerini … A.Ş.’ne devir ettiğinin anlaşıldığını, bu konuda müvekkiline bildirim yapılmadığını, kısmi bölünme tarihi itibariyle alacağın tutarının bildirmesi, teminat talep edip etmediği sorulmadığı gibi, faktoring garantisinin yürürlüğe girmesi geciktirici şarta bağlı bulunduğundan, şartların gerçekleşmemesi haline yönelik bir muhtemel borç kalemine ticaret sicili gazetesinde yer verilmediğini, bu durumda … A.Ş.’nin mal varlığının bir kısmını devralan sıfatı ile müvekkili şirketin alacağından müteselsil borçlu sıfatı ile sorumlu olduğunu, … A.Ş.’nin faktoring sözleşmesi sebebiyle düzenlenebilecek faturaların adına tanzimi amacıyla tüm fatura bilgilerini müvekkili şirket ile paylaşmış olmasının sebebinin, müteselsil borçlu sıfatını taşımasının, bu yoldaki iradesinin bir sonucu olduğunu, bu nedenle … A.Ş.hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddi kararının kaldırılmasını, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.yönünden kararın onanmasını talep etmiştir.Davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; Mahkemece hüküm kurulurken, “…A.Ş. Faktoring Sözleşmesi”‘sindeki temlik eden, temlik alan ile imzalamış olduğu 25/12/2009 tarih ve 716 sayılı faktoring sözleşmesine istinaden, temlik alanın faktoring sözleşmesi gereğince tüm hakları saklıdır, ve Limit Onay Bildirimlerinde yer alan faktoring sözleşmesinde doğan bilcümle haklarımız saklıdır. metinlerine dayanıldığını, taraflar arasındaki işlemlerin, Faktoring Sözleşmesi, Temliknameler ve temlik olunanın dayanağı olan fatura suretleri ve Limit Onay Bildirimlerinden oluştuğundan, tüm işlemlerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, Limit Onay Bildirimlerinin her sayfasında “senetler …Sanayi ve Ticaret A.Ş tarafından ciranta sorumluluğu olmadan …A.Ş’ne ciro edilecektir” taahhüdünün bulunması karşısında, başka bir şeyin tartışılamayacağını, bu nedenle mahkemenin “Ancak teminat fonksiyonu şarta bağlandığı takdirde şartın belirlenen vadede gerçekleşmemesi halinde gerçek olmayan faktoringe dönüşür.” tespitinin doğru olmadığını, somut olaydaki ilişkinin gerçek faktoring olduğunu, dosyaya sundukları uzman görüşlerinin iddialarını doğruladığını, Mahkemenin, bilirkişi raporlarının hükme dayanak oluşturduğunu kabul etmesine rağmen, 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporunun “faktoring şirketinin kendisi ile faktoring ilişkisi içine giren bir şirkete taahhütte bulunarak, o şirketin kendisine temlik ettiği alacağın ve/veya onu temsil eden kıymetli evrakın (kambiyo senetlerinin) karşılığının o senetler üzerinde yer alan borçlulardan tahsil edilmemesi halinde, temlik edene rücu edilmeyeceğine dair teminat verilmesinin (garanti) sözü edilen 22. maddenin yasakladığı hususlardan olmadığı görülmektedir” ve “dosyada yer alan ve tetkik edilen belgelerin tamamının değerlendirilmesi çerçevesinde eğer ilişki mahkemece gayrı kabili rücu (gerçek faktoring) olarak değerlendirilir ise Limit Onay Bildirimleri ve Temliknameler içeriği de dikkate alındığında teknik ve muhasebesel anlamda, davacının davalı tarafa rücu etmeme garantisini sadece belli bir süre yada koşul ile sınırlı olarak verdiği tespitinin yapılması mümkün olmamakla” şeklindeki tespitleri karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davada; davacı tarafın alacağının varlığı konusunda ihtilaf olmadığını, ancak alacaklı olduğu tarafın müvekkili olmadığını, müvekkillerinin borçlu olmadığına ilişkin bilirkişi raporu dikkate alınmadan karar verildiğinden kararın kaldırılmasını,Bilirkişi raporunda, dava açıldıktan sonra dava dışı …ve …madencilik tarafından ödeme yapıldığı tespit edildiğinden, mükerrer tahsilata meydan verilmemesi için, ödemelerin infaz aşamasında nazara alınması taleplerine, gerekçeli kararda yer verilmediğinden yasalara aykırı olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkiye aykırı olan, kendi içinde çelişkiler taşıyan, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1201 esas ve 2019/116 karar sayılı kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin garanti hükümleri çerçevesinde, süreye ve şarta bağlı Limit Onay Bildirimi düzenlenerek faktoring ilişkisinin başladığını, süresi içinde şart gerçekleşmediğinden, davalı şirkete verilen garantinin ortadan kalktığını, mahkemece sözleşmenin bağlayıcı olduğu ve lll(6) maddesinde faktörün müşterisine rücu hakkı bulunduğu, şart gerçekleşmediği için, sözleşmenin lll(6) maddesi uyarınca rücu edilebilir hale dönüştüğünün tespit edildiğini, davalı tarafın rücu edilemeyeceği savunmasının yerinde olmadığını,Taraflar arasındaki faktoring ilişkisinde, sözleşme hükümlerinin bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, Limit Onay Bildirimlerindeki “senetler … Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından ciranta sorumluluğu olmadan …A.Ş.’ne ciro edilecektir” beyanının tek başına taraflar arasındaki ilişkinin kayıtsız şartsız fatoring ilişkisi olduğunu kabule elverişli olmadığının bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, Raporda dava açıldıktan sonra tahsilatların tespit edilmesi üzerine mahkemece, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre karar verileceği, taraflar arasında alacak miktarı yönünden ihtilaf olmadığı, tahsilde tekerrüre meydan verilmemek üzere 10.828.678,76 USD’nın tahsiline karar verilmesine rağmen, 9.578.613,28 USD için takip başlatıldığını, ödemelerin dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığını, davalı tarafın sunduğu istinaf sebepleri konusunda mahkemece gerekçe oluşturduğunu, istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın 31/05/2019 tarihli istinaf dilekçesindeki anlatımlarının somut koşullarla uyumlu olmadığı, dilekçedeki hususları ileri sürmekte hukuki yararının bulunmadığını ileri sürmüştür.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; 25/12/2009 tarihli 716 sayılı faktoring sözleşmesi hükümleri çerçevesinde müşteriye sağlanması amaçlanan faktoring garantisi ve garantilerinin yürürlüğe girmediğinden, BK’nun 99/3 maddesi gereğince sözleşme ile kullandırılmış finansman ve fer’ilerinden, borçlulardan yapılan tahsilatlar mahsup edildikten sonra bakiye 10.828.678,76 USD alacağın, faktoring sözleşmesi uyarınca, vadelerinden itibaren tahakkuk eden ve edecek olan faizleri ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline ilişkindir. Davacı … A.Ş. ile davalılardan … ( …) arasında 25/12/2009 tarihli 716 sayılı faktoring sözleşmesi ve eklerinin düzenlendiği, Sözleşmenin 6. maddesinde; … / yeni ünvanı ile …. A.Ş.’nin “temlik olunan alacağın varlığını, sözleşmenin kapsamı içindeki alacaklar üzerindeki tasarruf yetkisinin varlığını ve tamamen ödeneceğini gayrıkabili rücu garanti etmekte, her ne sebeple olursa olsun temlik olan alacağın ödenmemesi halinde alacağın tamamını, ödenmeyen kısmını, aldığı ön ödemeleri, finansmanı, fe’rilerini ve bu nedenle Faktor’un uğrayacağı zararları ve masrafları, mehil tayinine bir ihbar veya ihtara, hüküm istihsaline gerek olmaksızın derhal ödeyeceğini taahhüt etmektedir “14. maddesinde; V. Bölüm hükümleri saklı kalmak kaydı ile, LOB’de bulunulmadıkça vadeden 30 gün içinde her ne sebeple olursa olsun, tamamen veya kısmen ödenmeyen alacakları müşteri temellük etmek ve müşteri bu alacaklar için yapılan finansman ödemelerini, ferilerini iade etmekle yükümlüdür, iade III/12 madde hükmü uyarınca yapılır. Faktor her alacak için ayrı ayrı aksi kararlaştırılmadıkça, borçluya karşı ihbar, ihtar yada protesto keşidesi ile yükümlü bulunmadığı gibi, borçluyu takibe, borçluya karşı dava ikamesine mecbur değildir …… Müşteri bu nedenlerle Faktor’a karşı her ne nam altında olursu olsun bir talep ve dava hakkına sahip değildir. Müşerinin bu feragati hakların kullanılmasının süreye tabi olduğu haller içinde geçerlidir.” taahhüdünde bulunduğu,Faktoring sözleşmesinin Garanti Hükümleri başlıklı V Maddesinde; 1)FAKTOR tarafından belli alacak veya borçlar için ayrıca yazılı olarak LOB ile taahhüt edildiği takdirde, borçlunun aczinin sabit veya iflasına hüküm olunması sebebiyle ödeme güçsüzlüğünden, müşterinin bir sorumluluğu yoktur. LOB’nde bulunulmuş alacaklar sadece borçlunun aczi yada iflası halinde, bu hususlar İcra İflas Kanunu hükümleri uyarınca sabit olmasından, vadeden önce sabit olmuş ise vadeden itibaren 90 gün sonra müşteriye ödenir. 2) Sadece borçlunun aczine ve iflasına ilişkin bu garanti ve miktarı, borçlu için BİH tayin edilirken, alacak ve miktarıda açıkça belirtilerek yazılı olarak verilebilir, böyle bir garantinin verilmesi FAKTOR’un serbest iradesine bağlıdır. Açıkça LOB ile yazılı olarak bildirilmedikçe yorum yoluyla yada sair herhangibir şekilde garantinin mevcudiyeti iddia edilemez. 5) FAKTOR tarafından LOB’nde bulunulması halinde bu yükümlülük sadece borçlunun aczine ve iflasına ilişkindir ” hükmünün düzenlendiği, Uyuşmazlığa konu temlikname hükümlerinde “Temlik konusu” kısmında; “Temlik eden, temlik alan ile imzalamış olduğu 25/12/2009 tarih ve 716 sayılı faktoring sözleşmesine istinaden kullandığı ve kullanacağı kredilerin, bunların faiz, komisyon, vergi, takip ve dava masrafı vb. tüm fer’ilerinin, teminatını teşkil etmek üzere muhatap nezdinde doğmuş aşağıda dökümü yapılan fatura alacağının ……. ‘ lık kısımının BK madde 162 vd. maddeleri uyarınca temlik alan … A.Ş.’ ne gayrikabili rücu şeklinde temlik etmiştir.” Temlik şartları başlıklı bölümde ise;1) İş bu temlikname, temlik edenin, temlik alana olan borçlarının ödendiği, yenilendiği veya ertelendiği anlamına gelmemektedir. Temlik eden, temlik edilen alacağın tamamı temlik alana ödeninceye kadar borçtan sorumlu olmaya devam edecektir. Temlik alan sadece temlik konusu alacaktan yaptığı tahsilat kadar temlik edenin borçlarından indirim yapacaktır. Temlik alanın yasalarda ve kredi sözleşmelerinden doğan takip ve dava hakları saklı tutulmuştur….9) İş bu temlikname temlik alan ile temlik veren arasında imzalanmış kredi sözleşmelerinin ayrılmaz bir parçası olup ……. Tarihinde düzenlenmiştir. Temlik alanın faktoring sözleşmesi gereğince diğer tüm hakları saklıdır.” hükümleri düzenlenmiştir. Uyuşmazlığa konu Limit Onay Bildirimleri ise;” ….. Tutarındaki alacaklarınıza, aramızda imzalanmış bulunan faktoring sözleşmesi ve ek sözleşme hükümlerince garanti limiti tanınmıştır. Limit ….. Senetler, …Sanayi ve Ticaret A.Ş. Tarafından ciranta sorumluluğu olmadan … A.Ş.’ ne ciro edilecektir.Faktoring sözleşmesinden doğan bilcümle haklarımız saklıdır.” şeklinde düzenlendiği tespit edilmiştir.Davalı … dava dışı … A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 29/04/2011, 28/06/2011, 30/09/2011 tarihlerini taşıyan toplam 3 ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi (LOB) metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 28/06/2011, 30/09/2011 tarihli iki ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … Ticaret ve Sanayi A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011, 28/06/2011, 30/09/2011 tarihlerini taşıyan üç ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı Zamanti Madencilik ve Ticaret LTD. ŞTİ.’ ne sattığı makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011, 28/06/2011 tarihli iki ayrı temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … A.Ş.’ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 28/06/2011 tarihli temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre, dava dışı … Ticaret A.Ş.’ ne satmış olduğu makinalardan doğan bir kısım alacaklarını 30/05/2011 tarihli temlikname ve irtibatlı limit onay bildirimi metinlerindeki esaslara göre olmak üzere toplam 16.181.105-ABD doları tutarında faturalı alacağını devir ve temlik ettiği ve kesintilerden sonra 13.419.231,43-ABD doları tutarında dövize endeksli finansman kullandığı temliknamelerin incelenmesinden anlaşılmıştır. Dava tarihi itibariyle yapılan ödemeler düşüldükten sonra 10.828.678,76-ABD doları alacağın tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Davacı şirket defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin yasal sürede olduğu, e-defter düzenine geçildikten sonra açılış ve kapanış beratlarının süresinde alındığı, davacı tarafın ticari defterlerinde; önce ana hesap adı altında … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin borçlu gösterildiği, sonrasında riski üstlenilen firmalar bazında hesapların ayrıştırıldığı, faktoring ilişkisinin kurulduğu tarihten itibaren tüm ödemelerin … şirketlerden geldiği, … Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılmış ödeme olmadığı, davacı defter ve kayıtlarına göre 05/08/2015 takip tarihi itibariyle 11.507.678,76 USD, 07/12/2016 dava tarihi itibariyle 10.828.678,76 USD alacaklı olduğu, bilirkişi incelemesi tarihi itibariyle 9.578.613,28 USD’ye gerilediği, Yıldızlar Grubu tarafından 1.250.065,48 USD ödeme yapıldığı, ödemenin davacı defterlerinde düşümünün yapıldığı 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. Sözleşme 25/12/2009 tarihinde imzalandığından, davada 2006 tarihli Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik Hükümlerinin ve 6101 sayılı TBK’ nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği tespit edilmiştir.
Yargıtay HGK’nun 2017/19-900 Esas ve 2019/591 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Faktoring, “Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya işgörme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi işgörme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınması” olarak tanımlanmaktadır (Kocaman A: Faktoring İşlemlerinin Hukuki Niteliği, Ankara 1992, s.21).Kapsam olarak faktoring; bir mali kuruluş (factor/faktor) ile ticari borçlular (müşteriler) ve mal satan veya hizmet arz eden bir ticari işletme arasında (satıcı) üç taraflı bir sözleşme olup, genelde rücu hakkı olmaksızın alıcının borçlularının hesap hasılalarını factor satın alır ve bu suretle müşterilere tanınan kredileri kontrol altında tuttuğu kadar, muhasebe ve tahsilatını da yürütür. Faktoring işleminin a)Müşteri (firma):Faktoring hizmetlerini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden (satan) işletme, b)Faktoring Şirketi (Factor): Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığında nakit olarak ödeyen şirket, c)Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletme olmak üzere üç tarafı vardır. Faktoring’in en önemli çeşitleri; tam servis factoring; rücu hakkı saklı factoring; gayri kabili rücu factoring; ödeme vadesinde factoring; fatura iskonto yöntemi; tahsilat yöntemi; ihracat factoringi; ithalat factoringi; örtülü factoring; acenta factoringi’dir.Faktoring hizmetleri ise; kredi riskini karşılama; tahsilat ve muhasebe; fonlardan avans, şeklindedir.
Yargıtay onursal daire başkanı …’a ait HMK 293 madde uyarınca dosyaya sunulan hukuki mütaala; “her üç işleminde bulunduğu faktoring türünün “Gerçek Faktoring” olarak tanımlandığı, gerçek olmayan faktoringde ise, faktoring şirketinin teminat riskini yani alacağın tahsil edilmemesi riskini üstlenmediği, teminat fonksiyonunun bazı alacak ve borçlarla sınırlandırılabileceği gibi şarta bağlı olabileceği, kararlaştırılan vadede veya ödeme süresi içinde şartın gerçekleşmemesi halinde şarta bağlı olarak verilmiş olan teminatın yürürlüğe girmeyeceği, teminat fonksiyonu şarta bağlandığı takdirde şartın belirlenen vadede gerçekleşmemesi halinde gerçek olmayan faktoringe dönüşeceği” yönündedir.Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinde “Bu Yönetmelik hükümlerine göre kendilerine faaliyet izni verilen şirketlerin, müşterileri ile yapacakları işlemler için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunludur.” ve 22/2.maddesinde “Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler” şeklinde belirlenmiştir.Davacı vekilinin istinaf sebebi; … Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile 25/12/2009 tarihli 716 sayılı faktoring sözleşmesi tanziminden sonra, şirketin bir kısım sermayesinin … A.Ş.’ne devir edilmesi sonrası … Satış A.Ş.’nin faktoring sözleşmesi sebebiyle düzenlenebilecek faturaların adına tanzimi amacıyla tüm fatura bilgilerini müvekkili şirket ile paylaşmış olmasının, müteselsil borçlu sıfatını taşımasına ilişkin iradesinin bir sonucu olmasına rağmen, bir kısım sermayenin devir edildiğinin ve kısmi bölünme tarihi itibariyle alacağın tutarının müvekkiline bildirilmemesi, teminat talep edip etmediğinin sorulmaması, faktoring garantisinin yürürlüğe girmesi geciktirici şarta bağlı bulunduğundan, şartların gerçekleşmemesi haline yönelik bir muhtemel borç kalemine ticaret sicili gazetesinde yer verilmemesi sebebiyle, … Satış A.Ş.’nin mal varlığının bir kısmını devralan sıfatı ile müvekkili şirketin alacağından müteselsil borçlu sıfatı ile sorumlu olduğundan, … Satış A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddi kararının kaldırılmasına ilişkindir.Şirketin bölündüğü tarih itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK 159 ve devamı maddelerinde şirketin bölünmesi ve alacaklılarının korunması düzenlenmiştir. TTK 166. maddede; bölünme yoluyla, malvarlığının bölümleri var olan şirkete devredilecek ise, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları arasında, yeni kurulacak şirkete devredilecek ise, yönetim organının bölünme planı hazırlayacağı, TTK 167/c maddesinde, bölünme planında devralan şirketlere geçen iş ilişkilerinin listeleneceği, bölünme sözleşmesinde hüküm bulunmayan hallerde TTK’nun 169. maddesinin uygulanacağı, alacaklıların korunmasını düzenleyen 174. maddesinde, “Bölünmeye katılan şinketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde 7’şer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılır” 175. maddesinde “Bölünmeye katılan şirketler, 174. maddede öngörülen ilanların yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar.” bölünme sonucu oluşan sorumluluğa ilişkin 176. maddesinde, “Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar ” düzenlemeleri mevcuttur. …San. ve Tic. A.Ş’nin 05/04/2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinden, kısmi bölünme yolu ile …Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve …Satış A.Ş. olmak üzere iki ayrı şirket haline dönüştüğü tarafların kabulünde ve dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece TTK 159 ve devamı maddelerindeki düzenlemeler uyarınca, … San. ve Tic. A.Ş. ile … Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve …Satış A.Ş. arasında mevcut ise bölünme planı getirtilerek … Satış A.Ş.’ne borç tahsis edilip edilmediği, sorumluluk derecesi ile TTK 174 ve 175. maddedeki yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği araştırılmadan … Satış A.Ş.’nin sorumlu olmadığına karar verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde olmakla kabulüne karar verilmiştir.Davalılar vekili istinaf talebi yönünden;Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinin gerçek faktoring sözleşmesi olduğunun dosyaya sundukları bilimsel görüşler ile sabit olduğundan, mahkemenin teminat fonksiyonunun şarta bağlandığı ve şartın yerine gelmemesi üzerine gerçek olmayan faktoringe dönüşeceği ve davacının davalı tarafa rücu etmeme garantisini sadece belli bir süre yada koşul ile sınırlı olarak verdiği tespitini yaparak kabule karar vermesinin doğru olmadığına ilişkindir.Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ve bilimsel görüşlere göre, faktoring hizmetlerinin kredi riskini karşılama, tahsilat ve muhasebe, fonlardan avans, şeklinde olduğu, bu üç hizmetin bir arada olması durumunda “gerçek faktoring sözleşmesi” niteliğinde olduğu, gerçek faktoring sözleşmesindeki “garantinin şarta bağlanabileceği” yönündedir. Dosyaya HMK 293 madde kapsamında, davacı vekili tarafından Prf. Dr…. imzasını taşıyan 10/05/2017 tarihli uzman görüşü, yukarıda değinilen Yargıtay 19. H.D. Emekli başkanı Yargıtay onursal başkanı … imzasını taşıyan 29/06/2018 tarihli uzman görüşü ve davalılar vekili tarafından sunulan Prf. Dr. … imzasını taşıyan 27/03/2017 tarihli uzman görüşü ile Prf. Dr. Ad…kli imzasını taşıyan 19/03/2018 tarihli uzman görüşünün sunulduğu tespit edilmiştir. Prf. Dr. … ve Yargıtay onursal başkanı Ş…’ın taraflar arasındaki sözleşmenin şarta bağlı faktoring sözleşmesi olduğu, Prf. Dr. … ve Prf. Dr. …li’nin gerçek faktoring olduğu yönünde görüş bildirdiği, 08/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda “dosyada yer alan ve tetkik edilen belgelerin tamamının değerlendirilmesi çerçevesinde eğer ilişki mahkemece gayrı kabili rücu (gerçek faktoring) olarak değerlendirilir ise Limit Onay Bildirimleri ve Temliknameler içeriği de dikkate alındığında teknik ve muhasebesel anlamda, davacının davalı tarafa rücu etmeme garantisini sadece belli bir süre yada koşul ile sınırlı olarak verdiği tespitinin yapılması mümkün olmamakla” şeklindeki değerlendirmede sözleşmenin gerçek faktoring vasfının değerlendirilmesi mahkemeye bırakıldığı tespit edilmiştir. HMK 282.maddesindeki “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir” düzenleme uyarınca hakim bilirkişi raporu ile bağlı olmayıp diğer delillerle birlikte değerlendirip karar vereceğinden, sözleşmenin gerçek faktoring sözleşmesi vasfının belirlenmesi hukuk bilgisi ile çözülecek ihtilaf niteliğinde olduğundan, mevcut dosya kapsamına göre mahkemenin değerlendirmesi gerekir.Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesinde Garanti Hükümleri 1. madde ile; yazılı olarak LOB ile taahhüt edildiği takdirde, borçlunun aczinin sabit veya iflasına hüküm olunması sebebiyle ödeme güçsüzlüğünden, müşterinin bir sorumluluğu olmadığı, 5. maddesinde; FAKTOR tarafından LOB’nde (Limit Onay Bildirimi) bulunulması halinde bu yükümlülük sadece borçlunun aczine ve iflasına ilişkindir, 2. maddede açıkça LOB ile yazılı olarak bildirilmedikçe yorum yoluyla yada sair herhangibir şekilde garantinin mevcudiyeti iddia edilemeyeceği ve Temlik şartları başlıklı bölümün 1.maddesinde; Temlik eden, temlik edilen alacağın tamamı temlik alana ödeninceye kadar borçtan sorumlu olmaya devam edecektir, düzenlemesi birlikte değerlendirildiğinde; FAKTOR’un garantisinin şarta bağlandığı, bu şartın temlik olunan alacağın vadesine kadar borçlunun aczine ve iflasına karar verilmesine ilişkin olduğu sübuta ermiştir. Garanti şartları 2. madde uyarınca LOB ile yazılı olarak bildirilmedikçe yorum yoluyla yada sair herhangibir şekilde garantinin mevcudiyeti iddia edilemeyeceğinden, şartın gerçekleştiğinin davalı şirketler tarafından kanıtlanması gerekir. Davalı taraf temlik sözleşmesine konu borçlu şirketlerin aczini veya iflasını belge sunarak kanıtlamadığından, temlik şartları 1. maddesindeki “Temlik eden, temlik edilen alacağın tamamı temlik alana ödeninceye kadar borçtan sorumlu olmaya devam edecektir,” düzenlemesi karşısında sorumluluğu devam ettiğinden, mahkemenin, sözleşmenin şarta bağlı faktoring olduğu, şart gerçekleşmediğinden garanti hükümlerinin yürürlüğe girmediğine ilişkin tespitinde dosya kapsamına aykırılık bulunmadığından, davalı tarafın istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince Davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş. ( … San. ve Tic. A.Ş) nin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2016/1201 E. 2019/116 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (… San. ve Tic. A.Ş) nin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,3- İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2016/1201 E. 2019/116 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,4- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 5- Davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den alınması gerekli 2.596.519,67 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan peşin 649.131,15TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 1.947.388,52 TL harcın işbu davalıdan tahsil edilerek Hazineye GELİR KAYDINA, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,7- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,8- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/06/202