Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1416 E. 2022/1638 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1416
KARAR NO: 2022/1638
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2017/637 E. – 2019/114 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı … Yay.A.Ş (…) ve diğer yayın kuruluşları arasında 21.01.2011 tarihli “Müzik Eserleri Yayın İzin Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin “Mali Şartlar” başlıklı 5.1 maddesinde sözleşme süresince geçerli kalmak kayıt ve şartıyla 01.01.2010 tarihinden 31.12.2010 tarihine kadar olan dönemi kapsayacak şekilde …’ın Yayın Kuruluşları’na verdiği Yayın İzni karşılığında, Yayın Kuruluşları’nın sözleşmeden doğan mali hak bedelini sözleşmede belirtildiği şekilde ve tarihlerde …’a ödeyeceğinin, 5.2 Maddesinde Yayın Kuruluşlarının 01.01.2010-31.12.2010 dönemine ilişkin ödemesi gereken mali hak bedelinin 11.430,51 TL+KDV olduğunun, aynı madde yer alan tabloda davalı şirketin ödemesi gereken 2010 yılı mali hak bedelinin 3.434,10 TL+KDV olduğunun, Sözleşme’nin “Sözleşmenin Süresi” başlıklı 12. maddesinde, sözleşmenin 01.01.2010-31.12.2010 dönemi için imzalandığının, taraflardan birinin sözleşmenin bitiş tarihinden en geç 1 ay öncesinde sözleşmeyi sona erdirmek istediğini ifade eden bildirimi yazılı olarak yapmadığı taktirde sözleşmenin ÜFE+TÜFE/2 oranında artış ile yıldan yıla yenilenerek devam edeceğinin belirtildiğini, davalı şirket tarafından usulüne uygun olarak yapılmış herhangi bir fesih bildirimi bulunmadığını, Sözleşme’nin “Mali Şartlar” başlıklı 5.6 maddesinde ise, sözleşmenin yıldan yıla yenilenerek devam ettiği sürece devam eden yıllarda ödeme tarihlerinin her yıl 01 Haziran, 01 Eylül ve 01 Aralık tarihleri olmak üzere üç eşit taksit halinde hesaba havale yolu ile nakden belirtilen hesap numaralarına ödeneceğinin de belirtildiğini, davalı şirketin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunmasına rağmen sözleşme ile taahhüt ettiği ödemeleri yapmadığını, bunun üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalının başlatılan icra takibinde borca ve faiz oranına itiraz ettiğinden bahisle, müvekkili … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibe konu 33.187,16 TL olan alacak ve faize, faiz oranına ve tüm fer’ilerine davalı şirket tarafından yapılan hukuki dayanaktan yoksun ve usulsüz itirazın iptaline, davalı şirket aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra takibine konu alacak yönünden temerrüt hasıl olmadan faiz talebinde bulunulduğunu, müvekkili şirkete davaya konu alacaklar yönünden temerrüt oluşturacak bir işlem yapılmadığını, yıllar sonra fatura tanzim edilerek gönderilmesi ile temerrüt oluşmayacağını, %2,03 oranında belirlendiği belirtilen faiz oranını kabul etmediklerini, davacı tarafın faiz talebinin BK.120 maddeye aykırı olduğunu, davacı tarafın faturaları ilgili dönemlerden sonra tanzim ettiğini, ilgili zamanlarda yapılmış fatura tebliği ve borç bildirimi bulunmadığını, davacı tarafın fatura tanziminin VUK’ya aykırı olduğunu, davacı tarafın inkar tazminatı talebinin şartlarının oluşmadığını, ilk sözleşmeden sonra yeni bir sözleşme imzalanmadığını, artış oranlarının tek yanlı olarak düzenlendiğini ve fazladan faiz talebinde bulunulduğunu, bu sebeple alacak miktarının belirlenmesi için yargılama yapılması gerektiğini, borcun likit olmadığından bahisle koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında 21.01.2011 tarihli “Müzik Eserleri Yayın İzin Sözleşmesi” imzalandığı, sözleşmeye istinaden davalı tarafından bakiye borcun ödenmemesi üzerine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibinin başlatıldığı, davalıya çıkartılan ödeme emrinin tebliği üzerine davalı tarafından süresi içerisinde itiraz edildiği ve yine davalı tarafından itiraz üzerine süresi içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı alınan bilirkişi raporuna göre davacının takip tarihi itibarı ile sözleşme hükümleri dikkate alındığında 33.111,39 TL borçlu olduğu anlaşılmakla, denetime elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiş davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu göz önünde bulundurularak alacak miktarı üzerinden inkar tazminatı takdir olunarak” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelere dayanılarak hazırlandığını, müvekkili şirketin defterlerinin incelemeden rapor tanzim edildiğini, rapora vaki itirazlarının kabul edilmediğini, -İcra takibine konu alacak yönünden temerrüt hasıl olmadan faiz talebinde bulunulduğunu, müvekkili şirkete davaya konu alacaklar yönünden temerrüt oluşturacak bir işlem yapılmadığını, yıllar sonra fatura tanzim edilerek gönderilmesiyle temerrüt oluşmayacağını, ayrıca aylık 42,03 oranında belirlendiği belirtilen faiz oranının da kabul edilmesinin mümkün olmadığını, 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 117. maddesi “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer” düzenlemesi gereği, davacı tarafın faiz talebinin BK.120.maddeye de aykırı olduğunu, ayrıca TTK.10.maddeye göre de temerrüdün ihtarla oluştuğunu, bu sebeple faizin icra takibiyle başladığı kanaatiyle işlemiş faiz olarak talep edilen miktara itiraz ettiklerini, -Davacı tarafın, faturaları ilgili dönemlerden sonra tanzim ettiğini, ilgili zamanlarda yapılmış fatura tebliği ve borç bildirimi bulunmadığını, gerek Ticaret Yasasına ve gerekse Vergi Usul Kanunu kapsamında müvekkili şirketin bir ödemede bulunabilmesi için kendisine bir fatura tebliği gerektiğini, davacı tarafın fatura tanziminin V.U.K.’na aykırı olduğunu, -İnkar tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığını, ilk sözleşmeden sonra yeni bir sözleşme imzalanmadığını, artış oranlarının tek yanlı olarak düzenlendiğini ve fazladan faiz talebinde bulunulduğunu, bu sebeple alacak miktarının belirlenmesi için yargılama gerektiğinden borcun likit olduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Ödeme tarihlerinin sözleşmede açıkça belirlendiğini, davalı şirketin temerrüt itirazının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin “Mali Şartlar” başlıklı 5.6 maddesinde: “Bu sözleşmenin 12.maddesine göre sözleşme yıldan yıla yenilenerek devam ettiği sürece devam eden yıllarda ödeme tarihleri her yıl 01 Haziran, 01 Eylül ve 01 Aralık tarihlerinde olmak üzere üç eşit taksit halinde hesaba havale yolu ile nakden yukarıda belirtilen hesap numaralarına ödenecektir.” hükmü düzenlendiğini, buna göre mali hak bedellerinin ödeme tarihinin kesin vade ile belirlenmiş olduğunu, Davalı Şirketin temerrüde düşmesi için ihtarname gerekmediğini, “Mali Şartlar” başlıklı 5.4 maddesinde: “YAYIN KURULUŞLARI, ödemesi gereken mali hak bedellerini, sözleşmede belirlenen vadelerde ödemediği takdirde TL üzerinden aylık %2.03 temerrüt faizi ödeyecektir.” hükmü düzenlendiğini, tarafların karşılıklı rızasıyla işbu sözleşmenin imzalandığını, icra takibinde uygulanan faiz oranının, işbu Sözleşmeyi imzası ile tasdik eden Davalı Şirket’in kabul ettiği faiz oranı olduğunun kanıtı olduğunu, TTK’nın 8. maddesinde: “(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.” hükmü düzenlenmiş olup, Davalı Şirket’in temerrüt faiz oranına itirazının açıkça kanuna aykırı olduğunu, Davalı Şirketin TTK Uyarınca, Müvekkili … tarafından gönderilen faturaları kabul ettiğini, sözleşme’nin “Mali Şartlar” başlıklı 5.3 maddesinde: “……, ödemeni yapıldığı günden itibaren 2(iki) iş günü içinde faturayı tanzim eder.” hükmü yer aldığını, müvekkili …’ın Davalı Şirket ödeme yapmadan fatura düzenlemek ve göndermek gibi bir zorunluluğu bulunmadığını, Davalı Şirket’in Sözleşme ile belirlenen vadelerde ödeme yapmaması üzerine müvekkilinin iyi niyetle ve bilgilendirme amacıyla, faturaları Davalı Şirket’e gönderdiğini, ancak Davalı Şirket faturaları tebliğ almasına rağmen ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediği gibi herhangi bir itirazda da bulunmadığını, mali hak bedelleri ve artış oranları sözleşmede açıkça belirlenmiş olup, borç likit olduğunu, KDV faizine ilişkin kısmın reddinin, borçlunun borcunu bildiği halde inkar ettiği sonucunu değiştirmeyeceğini, Davalı Şirket’e gönderilen faturalarda ödenmesi gereken mali hak bedellerinin de belirtildiğini, ilgili dosyada KDV faizine ilişkin çok düşük bir tutarın reddedilmiş olmasının, Davalı Şirketin ödeme yapması gereken tutarı açıkça bildiği ve inkar ettiği hususunu değiştirmeyeceğini bu sebeplerle istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nın 67. maddesi gereğince FSEK’ten kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik başlatılan takibe yapılan itirazın açılan iptali davasıdır. Taraflar arasında yapılan 21.01.2011 tarihli “Müzik Eserleri Yayın İzin Sözleşmesi”nden kaynaklı alacağa ilişkin mahkemece bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi tarafından davacı ticari defterleri ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu raporun hazırlandığı, rapora göre, davacı meslek birliği …’ın ticari defter kayıtlarında takip tarihi itibariyle, davalıdan 33.111,39 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve denetime uygun olduğu ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Her ne kadar, davalı vekilince, Mahkeme tarafından davalı şirkete ticari defterlerin celbi için herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, neticede bilirkişilerce yalnızca davacı defterleri üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edildiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüşse de yapılan incelemede, davalı tarafça ödeme definde bulunulmadığı, taraflar arasındaki alacağın sözleşmeden kaynaklı olduğu, ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerektirir bir hususun bulunmadığı, ödeme definin de bulunmaması sebebiyle davalının defterlerinin incelenmemesinin hukuka aykırılık oluşturmadığı anlaşılmıştır. 6098 Sayılı TBK’nın 117. maddesinde; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesi ile …borçlu temerrüte düşmüş olur. TBK 120. maddesinde; uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamış ise, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. 6102 Sayılı TTK’nın 8. maddesinde; Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. TTK’nın 10. Maddesinde; Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar düzenlemeleri mevcuttur. Dosya içerisinde mevcut, Mali Şartlar” başlıklı 5.6 maddesinde: “Bu sözleşmenin 12.maddesine göre sözleşme yıldan yıla yenilenerek devam ettiği sürece devam eden yıllarda ödeme tarihleri her yıl 01 Haziran, 01 Eylül ve 01 Aralık tarihlerinde olmak üzere üç eşit taksit halinde hesaba havale yolu ile nakden yukarıda belirtilen hesap numaralarına ödenecektir.” hükmü mevcut olup, alacağın miktarı ve ödeme tarihleri muayyendir. Sözleşmede ödeme tarihleri kesin olarak belirlendiğinden TBK 117. maddesi uyarınca ihtara gerek olmaksızın temerrüt gerçekleştiğinden ve sözleşmeye konu hizmet alanında KDV oranı yasa ile temerrüt halinde uygulanacak faiz oranı sözleşme ile belirlendiğinden, işlemiş faizde davalı tarafça hesaplanabilir niteliktedir. Alacak miktarının muayyen olması veya borçlu tarafça biliniyor yada hesaplanabilir nitelikte olması halinde alacak likit olacağından, dosya kapsamına göre dosya borcunun aslı sabit olup, KDV ve işlemiş faiz davalı tarafça hesaplanabilir nitelikte olması sebebiyle alacak likittir. Alacağın likit olması halinde itirazın haksız olduğuna karar verildiğinde, itirazı ile alacaklının alacağına geç ulaşmasına sebebiyet veren borçlunun icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğuna ve faiz miktarına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İStanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/03/2019 tarih ve 2017/637 E., 2019/114 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.261,84 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 100,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.161,64 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022