Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1412 E. 2023/486 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1412
KARAR NO: 2023/486
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2016/201 E. – 2019/103 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin tekstil sektöründe “…” markası adı altında bayan konfeksiyon üreticisi olarak faaliyet gösterdiğini, davaya konu TPMK nezdinde … numarasıyla tescilli çoklu endüstriyel tasarımların tasarım hakkı sahibi … olup ile müvekkil ile arasında yapılan 10.05.2014 tarihli İnhisari Lisans Sözleşmesi gereğince söz konusu tasarımın sahibi olduğunu, davalı ise davaya konu tasarımın benzerlerini “…” markası altında toptan üretimini yaptığını ve söz konusu benzer ürünleri hem kendisine ait mağazalarda hem de www…com adlı internet sitesi üzerinden toptan satışını gerçekleştirdiğini, müvekkilin tasarım hakkını ihlal ettiğini belirterek, belirsiz alacak davası hükümlerine göre tazminat miktarı tam ve kesin olarak tespit edildiğinde talep hakkının saklı tutarak şimdilik, 1.000 TL maddi tazminatın ve 20.000 TL manevi tazminatın 18.01.2015 tespit tarihinden işleyecek değişken oranlardaki ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 22/01/2019 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat talebini 50.000,00 TL olarak arttırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesini Ankara Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine hitaben yazdığını, davayı Bakırköy Adliyesinde açtığını, öncelikle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı şirketin tesettür kıyafetleri tasarladığını, müvekilinin ise abiye türü bayan tekstil ürünleri ürettiğini, tesettür kıyafetler üretmediğini, müşteri portföylerinin farklı olduğunu, davaya konu kıyafetin casual giyim olarak bilinen bir model olduğunu ve 2013-2014 yıllarında gerek tesettür ve gerekse diğer bayan giyim ürünlerinde çok yaygın bir model olduğunu ve yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olmadığını, aralarında benzerlik bulunmadığını, ürünler arasında farklılık bulunduğunu, “…” yazısının baskı kalitesinin de farklı olduğunu, her iki üründe bu yazının olmasının iltibasa sebep olamayacağını, bu işaretin ayırt ediciliğinin olmadığını belirterek, asıl davanın reddine ve karşı dava yönünden davacı-karşı davalı tarafın ürününün KHK’nın 5-7’nin aradığı anlamda yenilik ve ayırt edici unsurları taşımadığı, ürün üzerinde yazılı … şekil ve yazısının ayırt edici özelliği bulunmadığını bu ibarenin bir bütün halinde olduğu 2013-2014 yıllarında ABD eyaletleri ve meşhur caddelerinin sayılarını içerir modellerin piyasada çok miktarda bulunduğunu belirterek karşı davanın kabulü ile davacıya ait … numaralı tasarımın tescilinin KHK 43 uyarınca hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı, deliller, yukarıda değinilen bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davalının herhangi bir hakkı olmadığı halde davacı adına tescilli … numaralı tasarımın benzerini imal edip satışını yaptığı, bu eylemi ile davacının tasarımdan kaynaklanan haklarını ihlal ettiği, davacının tercihine nazara alınarak hesap yapılan bilirkişi raporuna göre davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının 97.650,80 TL olduğu anlaşılmakla, taleple bağlı kalınarak davacının maddi tazminata davasının kabulü ile 50.000,00 TL maddi tazminatın ihlal tarihi olan 18/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davacının manevi tazminat talebine gelince, tarafların tespit olunan ekonomik durumları, ihlalin ve tasarımın niteliği, manevi tazminatın amacı ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek, talep edilen manevi tazminat tutarı dosya kapsamı ile uyumlu olduğundan, 20.000,00 TL manevi tazminatın ihlal tarihi olan 18/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar vermek gerekmiştir. Davacı başlangıçta maddi tazminata ilişkin talebini HMK 107 maddesi uyarınca belirsiz alacak ve tespit davası şeklinde açmış olup, uyuşmazlığın niteliğinde göre, bu şekilde dava açılması mümkün olduğundan, bu durumda zaman aşımı ilk dava tarihine göre değerlendirileceğinden, davalı vekilinin miktar artırımına ilişkin zaman aşımı savunmasına itibar edilmemiştir. Karşı dava olarak hükümsüzlük davasına gelince, dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davalı adına olan … sayılı tasarımın başvuru tarihi olan 02/05/2014 tarihinden önce ilgili tasarımın aynısı veya ayniyet derecesinde benzeri bulunmadığından, … numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik özelliğine haiz olduğu anlaşılmakla,” ASIL DAVA YÖNÜNDEN davacının davasının taleple bağlı kalınarak kabulüne, toplam 50.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın 18.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, KARŞI DAVA YÖNÜNDEN davalının karşı davasının reddine karar verilmiştir. Davalı/karşı davacı istinaf dilekçesinde özetle; KARŞI DAVA YÖNÜNDEN; Davacının tasarımının 554 sayılı KHK’deki özellikleri taşımadığı gerekçesiyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkininin talep edildiğini, Türk hukukunda tasarım bakımından mutlak yeniliğin kabul edildiğini, yenilik incelemesinin bilirkişi marifetiyla yapılması gerektiğini, bilirkişi heyetinin internet üzerinde araştırma yapmış olsaydı, … yazısını taşıyan sayısız tekstil ürününe rastlayacağını, …, New York’ta yer alan , … isimleri arasında olduğunu, ayrıca “… takımında oynayan dünyaca ünlü basketbol oyuncusu …’un forma numarası olduğunu, …’ün karşı davalı tarafından yaratılmış bir ibare olmadığının anlaşılacağını, karşı davalının tasarımında yer alan “…” ifadesinin yenilik niteliğine sahip olmadığı için hükümsüz kılınması gereken bir tasarım tescili olduğunu, karşı davalının tasarımı New York şehrinin adını bu şehirde bulunan yer isimlerini ve bir basketbol takımının (…) forma numarasını taşıması itibarıyla KHK’nın bu hükmüne (madde 9) göre de tescil edilemeyecek bir tasarım olduğunu, davalının tasarımının yenilik ve ayırt edicilik niteliğine sahip olmayan ve bu sebeple hükümsüz kılınması gereken bir tasarım olduğunu, piyasada tüm firmaların kullandığı bir günlük elbise tasarımı olduğunu, bilirkişi raporunun yeniden alınması talebinin mahkemece reddedildiğini, bu durumun hatalı ve eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasına neden olduğunu, bu hususun asıl davadaki tecavüz iddiası hakkında mahkemenin vereceği kararı da doğrudan etkileyecek nitelikte olup etkilediğini, tüm bu nedenlerle kaşı davalarının reddi yönündeki Mahkeme kararının yasa ve usule aykırı olduğunu, istinaf taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
ASIL DAVA YÖNÜNDEN; Mahkemenin, asıl davanın kabulüne karar verdiğini, müvekkilim davalıyı “fahiş” maddi tazminata ve hakkaniyete uygun olmayan bir manevi tazminat tutarına mahkum ettiğini, asıl davaya sundukları dilekçelerinde detaylı olarak müvekkilin tasarımında yapılan değişikliklerle endüstriyel tasarımın davacının tasarımından farklılaştırıldığı açıkladıklarını, müvekkili şirketin ürünü ile davacı tarafın ürünü arasında iltibas oluşturacak bir benzerlikten bahsedilemeyeceğini, dava konusu tasarımda elbise tasarımları yönünden tasarımcının son derece geniş bir seçenek özgürlüğüne sahip olduğu halde, bu özgürlüğün çok dar olarak, çok basit bir model yaratmak şeklinde kullanıldığı taraflarınca ifade edildiğini, taraf ürünleri arasındaki farklılıklar, ortada böylesi basit bir model mevcut olduğuna göre, söz konusu ürünleri birbirinden ayırt etmeye kolaylıkla yetecek boyutta olduğunu, dava sırasında alınan bilirkişi asıl ve ek raporlarında ise, bilirkişiler sadece bu benzerlik noktası olan … baskısı üzerinden inceleme yapıp iltibasın söz konusu olduğu kanaatine vardıklarını, elbise tasarımlarını bir bütün olarak karşılaştırmadıklarını, dilekçelerinde ileri sürdükleri taraflar arasında strateji yönünden farklılık mevcut olduğunu, hitap ettikleri müşteri portföylerinin benzemediği de değerlendirilmediğini, hatalı incelemeye dayalı mali bilirkişi raporuna dayanarak hüküm tesis etmiş olması da yasaya ve usule aykırı olduğunu, bilirkişinin davacının yoksun kalınan kazancını, müvekkilinin satış adedi olan 4.220 ile davacının birim karını 23,14 TL’yi çarparak, 97.650,80 TL olarak hesapladığını, bu tazminat tutarının hakkaniyete ve somut olay adaletine uygun olmadığını, somut olayda esasen yenilik ve ayırt edicilik niteliğine sahip olmayan ve bu sebeple hükümsüz kılınması gereken bir tasarıma dayandığı için davacının tasarıma tecavüz iddiasının reddi gerekeceğini, asıl davadaki savunmalarının müvekkilinin ürününün davacı tasarımını ihlal etmediği yönünde olduğunu, müvekkilinin söz konusu üründen hiçbir zaman davacının hesaplanan birim karı kadar bir kar elde etmediğini, davacının 2014 yılında 134 adet, 2016 yılında 206 adet satış yaptığı, müvekkilinin ise 2014 yılında 4106 adet satış yaptığı görüldüğünü, bilirkişinin müvekkilinin 2014 yılında yapmış olduğu 4106 adet satışın davacı tarafından yapılamayacak olmasına değinmediğini, bilirkişinin tarafların şirket merkezlerinde incelemelerde buluduğunu, her iki tarafın faaliyetinin kapasitesini gördüğünü, tazminat hukukunun temel ilkelerinden biri olan tazminatın zenginleşme sonucunu doğuramayacağı kuralının davacı lehine ihlal edildiği sonucunu ortaya çıkardığını, davacının 2014 ve 2016 yıllarında satış yaptığını, 2015 yılında ise satış yapmadığını, 4000 i bulan üretim ve satış yapamayacak olmasının zaten işletmesinin kapasitesi ile ilgili doğal bir sonuç olduğunu, 2015 yılında satış yapamadığını, 2016 yılında 2014 yılına nazaran daha fazla satışının olduğunu dolayısıyla 2016 yılında satışını artırdığını, müvekkilinin 2016 yılında söz konusu üründen satmadığını, Mahkeme’nin karar verdiği maddi tazminat tutarı fahiş nitelikte olup doğrudan davacının zenginleşmesi sonucunu doğurduğunu, takdir edilen manevi tazminatın (20.000 TL) da hakkaniyete aykırı olduğunu, belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, asıl ve karşı davalar yönünden açıklanan tüm bu nedenlerle verilen kararın kaldırılmasını ve karşı davalarının kabulüne ve asıl davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir.Davacı/karşı davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Asıl Dava yönünden; Davalı tarafından üretilerek satışı yapılan ”…” markalı ürünlerin müvekkilinin … No’lu tasarımın ayırt edilemeyecek derecede benzeri olduğunu, dava açılmadan önce davalı aleyhine Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/59 esas sayılı dosyasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda; … baskı tasarımının, yazı karakterlerinin, formunun, ebadının ve ön bedendeki baskı yerinin aynı olduğunu, müvekkili şirketin tescilli tasarımı ile davalının ürününün bilgilenmiş kullanıcıda yarattığı genel izlenim açısından ayırt edicilik yönünden belirgin bir farklılık taşımadığı, belirgin biçimde benzeri olduğunu, davalının müvekkilinin tasarımındaki orijinal karakterdeki “…” yazısını davalı tasarımına aynı karakter ve biçimde almış olmasının tasarım hakkına tecavüzü oluşturduğunu, müvekkilinin bu tecavüz nedeniyle hem maddi kayba uğradığını hemde taklit edenin müvekkiliymiş gibi algılandığından manevi kayba uğradığını, mahkemece alınan hesap raporunun farazi değil, davalının kendi defter kayıtlarındaki üretim ve satış miktarlarına göre yapıldığını, davalı karşı davacının bu yöndeki afaki istinaf isteminin reddinin gerektiğini, davalının geliri ve tecavüzün boyutu dikkate alınarak mahkemece hakkaniyete uygun bir manevi tazminat miktarı belirlendiğini, manevi tazminatın caydırıcı miktarda hükmedilerek davalının tecavüzü tekrarlanması önlenmek istediğini, bu sebeple davalı karşı davacının bu yöndeki istinaf isteminin reddinin gerektiğini, Karşı dava yönünden; her hangi bir somut bilgi ve belgeye dayanılmaksızın tasarım hükümlülüğü talep edilemeyeceğini, davacı tarafça açıklanan hükümsüzlük nedenlerini gerektiren bir tasarım örneği dosyaya sunulmadığına ve bilirkişi tarafından da herhangi bir literatüre ve belgeye dayalı olmaksızın bu tasarımların “anonim” olduğu belirtildiğine göre, ispata yarayan ve somut herhangi bir delile dayanmayan soyut ifadeler esas alınarak bir tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilemeyeceğini, bu bakımdan hükümsüzlük davasının mahkemece kararda yazılı şekilde değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verildiğini, mahkemece davalı karşı davacının somut her hangi bir veriye dayanmaya soyut ifadelere dayalı hükümsüzlük istemi reddedildiğini, bu sebeple davalının bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerektiğini, alınan bilirkişi raporlarıyla müvekkiline ait orijinal tasarımın yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına haiz olduğunu, ürün üzerinde yazılı olan “…” yazısının ayırt ediciliğinin olmadığını, davalı tarafın iddia ettiği gibi oyuncu tarafından halen bu formanın giyildiği ve en çok satan forma olduğu iddiasının gerçek olmadığını, davalı tarafça yargılama esnasında sunulan görseller ABD eyaletleri ve meşhur caddelerin sayılarını içerir modeller olmadığını, seçenek özgürlüğünün sınırsız olduğu sayı, eyalet, şehir, marka isimlerinin kombinlerinden oluşmuş ürünler olduğunu, tekstil piyasasında bu şekilde ibarenin kullanıldığı çok ürün olduğu iddiası da soyut, bilgi ve belgeye dayanmayan iddialardan ibaret olduğunu, davalı karşı davacı asıl davaya konu tescilli tasarıma benzemeyen ve hiçbir benzerliği olmayan bir ürünü, karşı davada hükümsüzlük ve tescilin iptali amacıyla delil olarak sunduğunu, bunun üzerine bilirkişi incelemesi yapıldığını ve bilirkişi 06.06.2018 tarihli bilirkişi Heyeti karşı dava konusu olan hükümsüzlük ve tescilin iptali hususuna karşın yerinde ve doğru bir değerlendirme yaptığını, ”www…com” isimli web sitesinde yayımlanan üzerinde … yazan pembe renkli ürün ile müvekkilin tescilli tasarımı olan … yazan ürün arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığının açık olduğunu, bilirkişi raporunda da açıkça benzerlik bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davalının istinafının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl davanın konusu davacıya ait … sayı ile tescilli tasarıma benzer ürünlerin davalı tarafından üretim ve satışının yapıldığından bahisle maddi ve manevi tazminat talebi, karşı dava yönünden davacıya ait tescilli tasarımın yenilik ve ayırt edici özelliği taşımaması nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talebidir. Türk Patent Enstitüsüne ait yazıda … numara ile çoklu başvuru çeşidi olan Endüstriyel Tasarımın 02/05/2014 tarihinde … adına tescil edildiği, herhangi bir itirazda bulunulmadığından tescilin kesinlik kazandığı, 10/05/2014 tarihli Endüstriyel Tasarım İnhisari Lisans Sözleşmesi ile … tarafından davacı şirkete lisans verildiği anlaşılmıştır. Bilirkişi heyetine ait 05/07/2017 tarihli raporda davacı adına tescilli tasarım ile davalı tarafa ait ürün karşılaştırılmasında tasarımların bilgilenmiş ve ortalama dikkat sahibi nihai tüketici gözünde aynı algı ve izlenimi, aynı hissiyatı uyandıracak şekilde benzer olduğu, belirgin bir farklılık taşımadığı, belirgin bir biçimde benzer olduğu, 31/01/2018 tarihli aynı bilirkişi heyetine ait ek raporda bilirkişi heyeti, moda tasarımcısı, tekstil mühendisi ve marka patent vekilinden oluştuğundan, dava dosyasında bahsi geçen sitelerdeki görsellerin …’a ait … numaralı tasarımın başvuru tarihi olan 02/05/2014 tarihinden önce veya sonra yüklenip yüklenmediği hususunda bilgi edinmek, inceleme ve değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı, kanaati değiştirmeye neden olabilecek bir husus sunulmadığından görüş değişikliği bulunmadığı belirtilmiştir. 20/04/2018 tarihli Bilgisayar Yüksek Mühendisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda http://www…com isimli web site görselleri üzerinde yapılan incelemelerde web arşiv kayıtlarına göre sitede bahsi geçen ürünlerin yayınının 07/01/2018 tarihine dayandığını ve söz konusu ürün görsellerinin sırasıyla 01/05/2017 tarih 12:23 saatinde ve 25/04/2017 tarih 17:04 saatinde oluşturulduğunun tespit olunduğu, dosyada geçen “…” isimli ve yazılı kodlu ürünün www…com isimli web site üzerinden sorgulandığında söz konusu ürünün anılan siteye 16.04.2014 tarihinde konulduğunun saptandığı, dosyada geçen diğer görsellerin kaynağına ulaşılamadığından görsellerin yayımlandığı URL adreslerine yönelik ve ürünlerin çekildiği tarihe ilişkin tespitlerin yapılamadığı belirlenmiştir. Aynı bilirkişilerden alınan 06/06/2018 tarihli ikinci ek raporda www…com isimli web sitesinde bulunan tasarım ürünü ile davacıya ait tasarım ürünü arasında benzerlik bulunmadığı, www…com web sitesinde bulunan ürünler ile davacıya ait tescilli ürün arasında görsel ve tasarımsal olarak sadece “…” ve “…” ibaresinin altında yer alan figürden ötürü benzerlik bulunduğu fakat bu web sitesinde bulunan ürünlerin davacıya ait tasarımı tescilinden yaklaşık 3 yıl sonra oluşturulduğu (çekildiği) dolayısıyla davacıya ait tasarımın başvuru tarihinden önce ilgili tasarımın aynısı/ayniyet derecesinde benzeri söz konusu web sitesinde bulunmadığından bu tasarımın yenilik özelliğine haiz olduğu belirtilmiştir. Muhasebe bilirkişisine ait 24/10/2018 tarihli raporda davacı firmanın yoksun kalınan kazancının 97.650,80 TL olarak hesaplandığı, manevi tazminat talebinin takdirinin mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. Bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli olduğu, davacının İnhisari Lisans Sözleşmesi gereğince sahip olduğu hakların davalı tarafından ihlal edildiği, davacının bu nedenle uğradığı maddi zararın bilirkişi raporu ile belirlendiği, mahkemece taleple bağlı kalınarak 50.000 TL maddi tazminat yönünden hüküm kurulduğu, mahkemece manevi tazminata yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olduğu, davacı adına olan tasarımın aynısı veya ayniyet derecesinde benzeri tescil tarihi 02/05/2014 tarihinden önce bulunmadığından … numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edici özelliklere sahip olduğu anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı-karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2016/201 E. 2019/103 K. sayılı kararına karşı davalı-karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.781,70-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.195,80-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.585,90-TL harcın davalı-karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı-karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023