Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1399 E. 2022/1825 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1399 Esas
KARAR NO: 2022/1825
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 02/04/2019
NUMARASI: 2017/604 E. – 2019/120 K.
DAVANIN KONUSU: FSEK- Haksız Rekabetin Tespiti, Tecavüzün Men ve Ref’i, Maddi-Manevi Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” isimli projenin sahibi olduğunu ve bu projeyi Bakırköy … Noterliği’nde 31/10/2016 tarihinde tespit ettirdİğini, projeyi davalılara sunum yaparak tanıttığını, bilahare bu projeyi notere tespit ettirmesi nedeniyle davalılardan … tarafından projeden uzaklaştırıldığını, projesinin davalı idare ile Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan protokol çerçevesinde … Projesinin içine müvekkilinin izni olmadan dahil edildiğini ayrıca projenin ismini de “…” olarak değiştirdiklerini, davalıların müvekkiline ait projeyi müvekkilinin izni olmaksızın pazarlamasının, sahiplenmesinin ve işbu proje üzerinden ticari kazanç sağlamalarının FSEK kapsamında telif işgali teşkil ettiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin haklarına tecavüz ve haksız rekabet de teşkil ettiğini iddia ile haksız rekabetin tespitini, tecavüzün men’ini ve refi’ini, 50.000 TL manevi ve 5.000 TL maddi tazminatın kabulü ile müvekkilinin uğradığı zarar ve ziyanın üç katına kadar reeskont faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalılardan … (MEB) vekili cevap dilekçesinde özetle; Adı geçen projenin davacıya ait olmadığını, … tarafından davacıya gönderilen ihtarda davacının …’ın projesini kendi projesi gibi tespit ettirdiğinin belirtildiğini ayrıca bu projenin eser vasfına haiz olmadığını, dava konusu projenin Müdürlüklerine bağlı hiçbir okulda uygulanmadığını ve davacının da koordinatör olarak görevlendirilmediğini, Müdürlüklerine bağlı okullarda … Projesinin uygulanmakta olduğunu ve bu projenin Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın ve Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 23/03/2016 tarihli yazısı dikkate alınarak hazırlandığını ve bu projede davacının hiçbir dokümanı ve projesinin kullanılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde Şube Müdür Vekili olarak görev yapmakta olduğunu, Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 2015- 2016 eğitim- öğretim yılı başında önceden tespit edilen pilot okullarda hafızlık eğitimi çalışması başlattığını, davacının da bu kapsamda Milli Eğitim personeli olmayan öğretici sıfatıyla görev yaptığını, davacıya ait herhangi bir projenin kullanılmadığını, hazırlık eğitim projesinin bütün detaylarının müvekkili idaresindeki Ar-Ge ekibi tarafından hazırlanmış olduğunu, projenin geleneksel hafızlık eğitim usullerinin modern eğitim sistemine uyarlanmasıyla oluşturulduğunu, davacının notere tespit ettirdiği belgelerin kendisine ait olmadığı gibi FSEK bağlamında da korunamayacağını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “… Davalılardan …, Esenler Milli Eğitim Müdürlüğünde Şube Müdür Vekili olarak görev yapmakta olup, olay ve dava tarihinde kamu görevlisidir. Davacı tarafından aleyhine bu kamu görevi nedeniyle eldeki dava açılmıştır. Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup, dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (T.C. Anayasası 40/3, 29/5, 657 Sayılı Kanun 13. Maddesi) Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Anayasanın 129/5 maddesi ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 13/1 maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak idari aleyhine açılabileceğinden, davalı kamu görevlisi …’e husumet düşmeyeceğinden, davacının bu davalıya yönelik davasının pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerekmiştir. … Davacının davalı Milli Eğitim Bakanlığına yönelik davasına gelince; dosya kapsamı deliller ve davacı vekilinin kabulüne göre, davacı Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde süreli hizmet akdi ile çalışırken birlikte çalıştığı kamu görevlileri ile birlikte dava konusu ettiği projeyi geliştirdikleri, projenin basit, genel geçer nitelendirme ve içeriklerden oluştuğu, hafızların ezberlerini geliştirmeye yönelik yöntemlerin ise sıradan ve genel geçer hafıza gelişimi tekniklerine göre hususiyet taşımadığı, herhangi bir özgünlük taşımadığı, ayrıca usul ve yöntemlerin FSEK çerçevesinde korunmasının da söz konusu olamayacağ, bu nedenle Fikir ve Sanat Eseri Kanunu çerçevesinde korumadan faydalanamayacağı, adına noter tespiti yaptırmış ise de, kurumda çalıştığı dönemde diğer çalışanlarla birlikte bu projeyi geçrekleştirmiş olması ve projenin herhangi bir ticari amaç gütmeden eğitim amacıyla kullanılması ve tarafların sıfatı da gözetildiğinde haksız rekabetten de söz edilemeyeceği, davacı yararına maddi tazminat koşullarının oluşmadığı, keza hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, davacnın herhangi bir hakkının da ihlal edilmediği anlaşılmakla, davacının davalı Bakanlığa yönelik davasının da esastan reddine …” gerekçesi ile davalı MEB yönünden davanın reddine, diğer davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanları tekrarla, bilirkişi raporuna davacı ve davalı taraflar itirazda bulunmuş ise de itirazlar dikkate alınmayarak, hatalı ve çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak davanın esastan reddedildiğini, müvekkile ait projenin FSEK kapsamında korunan somut bir eser olmadığına dair kararı haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tüm detaylarıyla FSEK bağlamında eser sayılmakta ve hukuken korunması gerekirken mahkeme kararı dolayısıyla hukuki korunmadan yararlanamadığını, bilirkişi raporundan bazı tespitlerin yanlış olması karşısında bu rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin projesinin davalı taraflarca izinsiz ve haksız şekilde kullanılmasına dair açıkça whatsapp ve mail yazışmaları, belediyenin internet sitesinde yayınlanan beyanlar ve iş bu projede yer alan hocalardan tanıklar olmasına rağmen ve kendilerinin oluşturduğunu iddia ettikleri projenin içeriğinin neden müvekkilinin noter onaylı projesiyle aynı olduğunun davalı tarafça açıklanamaması karşısında yerel mahkemece bu hususların da dikkate alınmadığını, deliller değerlendirilmeksizin verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davalı …’in bu proje nedeni ile idari ceza aldığının göz ardı edildiğini, müvekkilinin projesini kendi projesiymiş gibi sadece başlığını değiştirerek içeriği tümüyle kullanan, sahiplenen, pazarlayan ve proje üzerinden şahsına yönelik haksız menfaat elde eden, konumunu kullanarak projenin sahibi ve koordinatörü müvekkili proje dışı bırakan davalı …’in memur olması gerekçe gösterilerek pasif husumet yokluğundan usulden reddedilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Milli Eğitim Bakanlığı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Yargılama aşamalarındaki beyanları tekrar ile davacının iddia vakıaları inkar ettiklerini, her hangi bir fikri veya sınai bir hakkı ihlal etmediklerini beyanla davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, “…” isimli projenin davacıya ait olduğu ve bu projenin davalılar tarafından izinsiz olarak isim değiştirmek suretiyle kullanıldığı iddiası ile, davalıların haksız rekabetinin tespiti, tecavüzün men’i, ref’i ve maddi- manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. “…” isimli projenin basit, genel geçer nitelendirme ve içeriklerden oluştuğu, hafızların ezberlerini geliştirmeye yönelik yöntemlerin ise sıradan ve genel geçer hafıza gelişimi tekniklerine göre hususiyet taşımadığı, herhangi bir özgünlük taşımadığı ayrıca usul ve yöntemlerin FSEK çerçevesinde korunmasının da söz konusu olamayacağı, bu nedenle Fikir ve Sanat Eseri Kanunu çerçevesinde korumadan faydalanamayacağı, bununla birlikte davaya konu projenin FSEK m.84 ve TTK m.62 kapsamında korunabileceği, davacının projesini Bakırköy … Noterliği’nde 31.10.2016’da tespit ettirdiği ancak dava dışı …’ın davacıya ihtarı dışında dava açılıp açılmadığının dosya kapsamından tespitinin mümkün olmadığı gibi dosyanın halihazır durumu itibariyle davacının noter tespitini çürüten herhangi bir delil veya mahkeme kararı bulunmadığı, davacının davaya konu ettiği “…” isimli projenin karineten hak sahibi olduğu, davacının projesinden davalının … projesi içerisinde bir çok içerik olduğu gibi, bazı içeriklerin de benzer şekilde dahil edildiği, davacının projesinin TTK’nın 55. maddesi anlamında iş ürünü olduğunu ve davacının iş ürününün izinsiz olarak kullanılmasının FSEK m.84 atfı nedeniyle TTK’nın m.55/1,a-4 anlamında iltibas sayılabileceği, zarar miktarının net tespit edilemediği, TBK’nın 50 ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminatın takdir edilmesi gerektiği, bu çerçevede somut olaydaki ihlalin yoğunluğu ve miktarı göz önüne alındığında, maddi tazminatın takdirinin mahkemeye ait olduğu ancak maddi zararın 3.000-TL olabileceği, haksız rekabet eylemi dolayısıyla manevi tazminata hükmedilebilmesi için davacının iktisadi menfaati yönünden zararın veya tehlikenin ve kusurun mevcudiyetinin yeterli olduğu, somut uyuşmazlıkta da iltibasa mahal verecek şekilde davacı projesinin izinsiz kullanılmasının manevi tazminat gerektirip gerektirmediği hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu bilirkişi teknik raporu ile belirlenmiştir. 6100 Sayılı HMK m.266, 279, 281 uyarınca; bilirkişi raporu çözümü özel ve teknik değerlendirme, uzmanlığı gerektiren hususlarda alınır. Bunun dışında raporda açıklama yapılması, hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerin yapılması yasaktır. Rapora itiraz, belirsiz ve eksik olan teknik hususlar için açıklama yapılmasını istemektir. Eğer itiraz yerinde görülürse açıklama yapılması amacıyla ya ek rapor alınması ya da yeni bilirkişi raporu alınması cihetine gidilir. Raporun denetimi hakim tarafından yapılmakla birlikte belirsizlik ve/ veya eksiklik bulunmuyorsa ya da hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken hususlarda açıklama yapılması bekleniyorsa, çözüm hukuki bilgi ile giderilebilecek nitelikte ise, itiraz yerinde bulunmayabilir zaten hukuki konularda bilirkişiye başvurulması da yasaktır. Somut davada rapora karşı beyanlar ve itirazlar birlikte değerlendirildiğinde açıklanan hususlar gözetildiğinde iddia- savunma- toplanan bilgi, belge, deliller ile itirazların raporda ve gerekçeli kararda karşılanmadığı saptanmıştır. Her ne kadar mahkemece bilirkişi raporuna atıfta bulunularak hüküm kurulmuş ise de raporun hangi nedenle hangi kısmının neden üstün tutulduğu karar yerinde tartışılmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; mahkemece, davacının iddiası, davalıların savunmaları, rapora tarafların itirazları ve beyanları kapsamında, bilirkişi heyetinden bilimsel ve teknik açıdan denetime elverişli beyanları karşılar mahiyette ek rapor aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Neticeten, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/04/2019 tarih, 2017/604 E. 2019/120 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022