Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1398
KARAR NO: 2022/1478
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2018/146 E. – 2019/97 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, davalının http://…com adresinde müvekkili vakfa ait markayı kullandığını, müvekkilinin davalı şirketle herhangi bir ilişkisi bulunmadığı gibi markanın bu şirket tarafından kullanımına da muvafakati bulunmadığını ve davalı yanın bu kullanımının müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, davalının davacının … sayılı “… “ markasından doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespitine, markaya tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulmasına ve ortadan kaldırılmasına, davalıya ait www…com adresinde yer alan marka kullanımına son verilmesine ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İş bu davaya ilişkin dilekçenin taraflarına tebliğ edildiği tarihin hemen ertesi günü, müvekkili hastanenin web sitesinden “…” ibaresinin çıkartıldığını, dolayısıyla davacının dava dilekçesinde talep ettiği “tecavüz eden fiillerin durdurulması ve ortadan kaldırılması” talebi konusuz kalmış olduğunu, 6769 sayılı yasa gereğince bir markanın, dürüstçe ve hayatın olağan akışı içerisinde hizmetin türüne ve kalitesine ilişkin olarak açıklama şeklinde kullanılmasına yasal engel olmadığını, yasa ile bu konuda istisna tanındığını ve ayrıca davacı tarafça istenilen manevi tazminatın bir dayanağı bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalının marka kullanımının SMK’nun 7/5-b maddesi kapsamında hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının müvekkiline ait markayı izinsiz olarak kullandığını, bilirkişi raporunda davalının dava konusu markayı 23.03.2018 tarihinden sonra kullanmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen, Bakırköy … Noterliği’nin 26.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı E-tespit tutanağına göre, 26.03.2018 tarihinde kullanımın bulunduğunu, bu durumun raporda çelişki oluşturduğunu, bu rapora dayanarak karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ile manevi tazminata tazminata ilişkindir. Davacı; adına tescilli “…” markasını, davalının izinsiz olarak www…com isimli internet adresinde kullandığını iddia etmiş, davalı; kullanıma son verildiğini, davanın konusuz kaldığını savunmuş, Mahkemece; kullanımın, davalının işletmekte olduğu hastanenin web sitesinde, hizmetinin kalitesini belirtmek için kısa süreliğine gerçekleştiği, bu sebeple kullanımın SMK 7/5-b maddesi kapsamında hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan yapılan sorgulamaya göre; … sayılı ve “…” ibareli markanın, 41 ve 44. Sınıflarda 06/02/2017 tarihinden itibaren, … sayılı ve “…” ibareli markanın 44. Sınıfta 06/02/2017 tarihinden itibaren, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın, 41. Sınıfta 12/10/2009 tarihinden itibaren davacı adına tescilli olduğu anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporunda; güncel olarak marka kullanımının bulunmadığı, ancak internet sitesinin arşivlenmiş sürümlerinde, markanın 23.03.2018 tarihi ve öncesinde davalı yanca kullanıldığı tespitlerinde bulunulduğu, yine Bakırköy … Noterliği’nin 26.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı E-tespit tutanağının ekindeki internet adresi görsellerinde, “…” şeklinde kullanımı bulunduğu re’sen yapılan incelemede görülmüştür. Mahkeme hükmünün yasal dayanağı olan 6769 sayılı SMK’nun 7/5. maddesi ”Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez; b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.” şeklindedir. Maddenin beşinci fıkrası ile, markanın sahibine sağladığı münhasır haklara sınırlamalar getirilmiştir. Söz konusu hüküm, … sayılı AB Marka Tüzüğünün 12. maddesinde ve 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifinin 14 üncü maddesinde de yer almaktadır. Buna göre, gerçek kişilerin kendi ad ve adresini belirtmesi, üçüncü kişilerin mal ve hizmetler ile ilgili açıklamada bulunması ve özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça gibi malların ya da hizmetlerin kullanım amacını göstermek bakımından gereklilik bulunan hallerde markanın kullanılması marka sahibince önlenemeyecek durumlar olarak düzenlenmiştir. Somut olayda, “…” ibareli markada geçen ifadenin evrensel nitelikli bir ifade olduğu, davacı ile birlikte tıbbi hizmetler sektöründe faaliyet gösteren davalının bu markayı, hizmetin tanıtımı amacı ile kullandığı, Bakırköy … Noterliği’nin 26.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı E-tespit tutanağının ekindeki internet adresi görsellerinde tespit edilen “…” şeklindeki kullanımın, markanın sahibi olduğu izlenimi yaratmadığı, bir hizmet anlayışından hareket edildiğinin vurgulandığı, diğer yandan tarafların tıbbi hizmetler sektöründe faaliyet gösterdiği, davacı adına tescilli markanın da tıbbi hizmetler sınıfında tecilli olup, dava konusu markanın ticari hayatın olağan akışı içinde dürüstçe kullanıldığı, nitekim bilirkişi raporundaki tespitlere göre, güncel kullanımın da bulunmadığı, dolayısıyla 6769 sayılı SMK’nun 7/5-b maddesinde belirtilen koşulların somut olayda gerçekleştiği, buna göre davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/03/2019 tarih ve 2018/146 E., 2019/97 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022