Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1395 E. 2022/1637 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1395
KARAR NO: 2022/1637
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2016/1037 E. – 2019/48 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Trabzon’da aktif ticari hayatını devam ettiren, tekstil ve mağazacılık sektöründe faaliyet gösteren, gerek devlet kurumları ile gerek çalışmış olduğu özel şirketlere karşı yasal yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren ve vadesi gelen tüm borçlarını zamanında ödeyen, ticari çevresiyle de iyi ilişkiler içerisinde olan ticari itibarı yüksek bir firma olduğunu, davalı şirketin sahte şeklinde düzenlenmiş olan keşidecisinin müvekkili şirket olarak gösterildiği … bank / Trabzon Şubesinin … nolu çekini dayanak yaparak müvekkili şirkete ve sahte çekte cirosu olan diğer …Dış Tic.Ltd.Şti ve …San. Tic.Ltd.Şti ne 29/09/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlattığını, icra takibine istinaden gönderilen ödeme emrini müvekkili şirket yetkililerince tebliğ alınmadığını, yetkisiz kişilerce tebliğ alınmış olduğundan itiraz süresi içinde müvekkili şirket yetkililerinin icra takibinden haberdar olamadıklarını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı ilamsız icra takibine dayanak yapılan ve sahte şekilde düzenlenen ve kullanılan çek ile çek numarası, banka ve banka şubesi aynı olan müvekkili şirkete ait gerçek bir çekin de olduğunu fakat keşide tarihi, tutarı ve lehtarının tamamen farklı olduğunu, müvekkiline ait gerçek çekte keşide tarihi, 31.03.2014 tarihi iken, takibe dayanak sahte çekte 31.01.2014 tarihi olduğunu, gerçek çekin tutarı 1.000 TL iken, sahte çekin tutarının 35.000,00 TL olduğunu, gerçek çekte lehtar … Şti iken, sahte çekte … İnş. Tic. Ltd Şti olduğunu, müvekkili şirketin gerçek olan çekin bedelini keşide tarihi olan 31.03.2014 tarihinde ödediğini, çek aslı bedeli ödenmiş olduğundan … BANK Trabzon/Trabzon şubesinde olduğunu, ödenmiş ve aslı bankada bulanan bir çekin sahtesini düzenleyerek icra takibi yapmanın başlı başına özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçu olduğunu, bu konuya ilişkin şikâyetlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılmış olup savcılık müracaat no … olduğunu, davalı tarafın keşide tarihinin üzerinden 18 ay geçtikten sonra ve ibraz süresinde çeki bankaya ibraz etmediği ve ibraz edildiğine dair üzerinde bir ibare olmayan bir çeke dayalı icra takibi yaptığını, davalının ibraz süresinde çeki bankaya ibraz etmemiş olmasının ticaret hayatında olağan bir durum olmadığını, davalının çekin sahte olduğunu bilmeme ihtimali olmadığını, müvekkili şirketin ödemesini yaptığı ve aslının bankada olduğunu bildiği çeke benzetilerek sahte olarak düzenlenen çeke dayanılarak açılan icra takibi ile mağdur edilmeye çalışıldığını, müvekkilinin borcu olmadığı halde sahte olarak düzenlenen çekle icra tehdidi altında olması sebebiyle söz konusu takibe dayanak çekin sahte olduğunun tespiti ile müvekkili şirketin borcu olmadığının tespit edilmesi için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, alacaklı tarafın kötü niyetli ve haksız olduğunu bile bile işbu takibi açtığını, diğer cirantaların ticaret sicil gazetesinden aratıldığında dahi bulunamamakta olup, tasfiye halinde olmalarının kuvvetle muhtemel olduğunu, çekin sahte olduğu bankadan sorgulandığında tespit edilebileceğini, ivedilikle tedbir niteliğinde takibin durdurulmasını, öncelikle sahte çek sebebiyle ve Savcılık dosyasının varlığı, dolandırıcılık şüphesi sebebiyle icra takibinin İhtiyati Tedbir ile durdurulmasına,Takibin durdurulmasına karar verilmemesi halinde, müvekkilinin haciz baskısı ile icra dosyasına ödeme yapmak zorunda kalır ise, alacağın %15 aşağı olmamak üzere belirlenecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla, haciz baskısı altında ödeme yapmak zorunda kalınan icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine, 35.000,00 TL tutarlı 31.01.2014 keşide tarihli çekin sahte olduğunun ve müvekkili şirketin borcunun olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip sebebiyle müvekkili şirketin uğradığı zararın, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde, davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aralarındaki ticari ilişki sebebi ile … San Dış.Tic.Ltd.Şti nin ciro edip verdiği dava konusu çeki aldığını, dava konusu çekin keşideci olan davacının ise çekin sahte olduğundan bahisle davayı açtığını, haksız ve dayanaksız davanın tümden reddine, haksız dava sebebi ile davacının % 20 icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde açılan dava icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı takip dosyasında takibe konulan çeke benzer iki ayrı çek bulunduğu ve çekin sahte oluşturulduğu iddiasıyla davacı takipten dolayı borçlu olmadığını iddia etmekte olup yaptırılan inceleme sonucu bilirkişi raporuna göre çekteki imzanın …un el ürünü olmadığı ve orijinal çek üzerinde fiziksel tahrifat yapılarak, fotokopide kullanılandan başka dot matriks yazıcı İle matbu yazılar ve el yazısı dışındaki kısımlar yazdırılmak sureti ile oluşturulmuş olduğu zaten, … bank Trabzon Şubesi’nden verilen cevabi yazıda da orijinal olan 31/03/2014 tarihli 1.000-TL bedelli çekin ödenmiş olduğu, sahte olarak düzenlenen 31/01/2014 tarihli 35.000-TL bedelli çekin hiç bankaya ibraz edilmeden takibe koyulmuş olduğu, çekin sahteliğini ispat edilmiş olması, mutlak defilerden olup tüm ciranta ve hamillere karşı ileri sürülebilecek nitelikte olması sebebiyle davanın kabulüne ve takibe dayanak çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar vermek gerekmiş ayrıca sahte çekin davalı tarafından hiç bankaya ibraz edilmeden doğrudan takibe konulması, bankaya ibraz edildiği taktirde orjinal çekin ortaya çıkacağı, hiç ibraz edilmeden direkt icra takibine geçilmesi, imza inkarı olmasına rağmen takibe devam edilmesi sebepleriyle davalının kötüniyetli hareket ettiği kanaatine varılmakla talep edilen kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili şirketin, gıda işi ile iştigal ettiğini, dava konusu çekin, dava dışı …San.Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından aralarındaki mal alım-satımından kaynaklanan ticari ilişki sebebiyle borçlarına karşılık olmak üzere ciro edilerek verildiğini, Müvekkili şirkete dava dışı … San.Dış Tic.Ltd.Şti. tarafından, dava konusu bu çek dışında borçlarına karşılık olmak üzere keşidecileri farklı birden fazla çekin ciro edilerek verildiğini, bu çeklerin büyük kısmının bankaya ibraz edildiğini ve karşılıksız çıktığını, iş bu çekler için de keşidecilere, dava dışı … San.Dış Tic.Ltd.Şti.ile birlikte diğer cirantalara karşı da icra takibi başlatıldığını, dava konusu çek için de yine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip değil ilamsız icra takibi başlatıldığını ve Örnek No 7 ödeme emri gönderildiğini, müvekkili ile dava dışı … San.Dış Tic.Ltd.Şti. arasındaki ticari ilişkinin müvekkilinin ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğunu, Müvekkilinin sadece alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlattığını hiçbir kötü niyeti bulunmadığını, aksine çekin sahte kabul edilmesi ile asıl mağdur alacağını tahsil edemeyen müvekkili şirket olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli kabul edilerek davacı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin de hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkeme kararının hem usul hem de esas yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı taraf yargılama aşamasında ne çeki ciro yolu ile almış olduğu … San. Dış Ticaret Limited Şirketi’nden olan alacağını ispata elverişli bir delil ikame ettiğini ne de icra takibine konu çekin yasal süresi içerisinde bankaya ibraz edilmeme sebebini açıklayabildiğini, çeki bankaya ibraz etmemesinin hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiğini istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Bu sebepledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtelik yapıldığına ilişkin iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K.). Somut olayda davacı senedin sahteliğine dayandığından mutlak defi niteliğindeki iddiasını herkese karşı ileri sürülebileceğinden Mahkemece verilmiş olan kararda hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Sonuç olarak, senedin sahteliğinin mutlak defi olması, dava konu çeklerin sahte olduğunun bilirkişi raporu ile tespiti, bu sebeple davacının davalıya dava konu çeklerden dolayı borçlu kabul edilemeyeceği, davalı tarafça istinaf dilekçesinde ileri sürülen itirazlarının mutlak defi karşısında sonuca bir etkisinin bulunmadığı, kötü niyet konusunda yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih ve 2016/1037 E., 2019/48 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.390,85 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 597,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,15 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1 a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022