Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1394 E. 2022/1837 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1394 Esas
KARAR NO: 2022/1837
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/01/2019
NUMARASI: 2017/674 E. – 2019/26 K.
DAVANIN KONUSU: İİK m.72’den Kaynaklanan Menfi Tespit Davası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nun dava dışı … Tic.Ltd.Şti’nden 2012 yılı Mart ayında … motor nolu, … şase nolu 2001 model … marka pancar söküm makinesi satın aldığını, borcun ödendiğini, senetlerin iptal edildiğini ancak senetlerin müvekkillerine iade edilmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nden takibe müsnet olan 30.04.2014 vade tarihli, 06.03.2012 tarihli 15.000-EURO bedelli bononun davalı … tarafından icraya konulduğunu beyanla davanın kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nde takip başlatılan 30.04.2014 vade tarihli, 06.03.2012 tanzim tarihli, 15.000-EURO bedelli senetten dolayı davalı tarafa borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacılar tarafından iddia olunan vakıaları inkar ile senedin bedeli ödenmediğinden hukuken geçerli senede dayanarak davacılar aleyhine takip başlattıklarını, davacıların haksız olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davacı … vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden 04.01.2019 tarihinde davadan feragat dilekçesi sunulduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Davacı tarafından ibraz edilen 02/05/2013 tarihli sözleşmeye göre, davacı …’ın, dava dışı … Şirketinden 70000,00 Euro karşılığında pancar söküm makinesi satın aldığı, 15000,00 Euroyu peşin ödediği, 20/04/2015 tarihli “Tahsilat Alındı Belgesi” başlıklı belgeye göre ise, dava konusu senette olmak üzere 1000,00 Euro haricindeki tüm borçların ödendiği, sendin davacı …’a iade edilmediği, dava dışı … şirketini temsilen …’ın dava konusu senet borcunun tamamen ödendiği belirtilmiştir. … Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabına göre, sözleşme ve tahsilat belgelerinin düzenlendiği tarihte …’ın dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmakta olup, senedin bedelsiz kaldığı hususu anlaşılmaktadır. … Bu bedelsizlik olgusunun, senedi ciro yoluyla devralan davalı …’ya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğinin de tartışılması gerekmektedir. Davalı …’nın davalı şirkette çalıştığını ve çeki işçilik alacakları için aldığını beyan etmiştir. Bu durumda bedelsizlik iddiasının davalı tarafından da bilinmesi gerektiği, dolayısıyla bedelsizlik iddiasının davalı …’ya karşı da ileri sürülebileceği kabul edilmiştir. … Yargılama sırasında icra dosyası alacağının …’a alacağın temliki sözleşmesi nedeniyle temlik edilmesi nedeniyle davacılar tarafından dava …’a da yöneltilmiştir. Davacı … ise davadan feragat etmiştir. … Davacı …’nun 30/04/2014 vade 06/03/2012 düzenleme, 15.000 Euro bedelli senet ve bu senede dayalı olarak başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müd. … E sayılı takip dosyasından borçlu olmadığı anlaşıldığından bu davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. … ” gerekçesi ile davanın davacı … yönünden feragat nedeniyle reddine, davacı … yönünden davanın kabulü ile davacının … ve …’a 30/04/2014 vade 06/03/2012 düzenleme, 15.000-EURO bedelli senet ve bu senede dayalı olarak başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacı …’nun tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafın iddia ettiği ödeme belgelerinin dava dışı … adındaki şahıs tarafından tanzim edilerek davacı tarafa verildiğini, bu durumun davacılar tarafından da bilinmekte olduğunu, davacıların kötü niyetinin ortada olduğunu, oysaki … adındaki şahsın iş akdinin sonlandırıldığını, …’ın aynı zamanda suç teşkil eden eyleminin sözleşmesinin feshi nedeni olduğunu ve bu feshin sigorta kayıtlarına da geçtiği tarihten sonra gerçekleşmiş olduğunu, yapılan tahsilat eyleminin geçerlilik ve sıhhatinin tespiti açısından Mahkeme tarafından bu durumun dikkate alınması gerektiğini, kaldı ki bu durumu bilen davacılardan …’nun talimatıyla vekilinin dosyadan çekildiğini, davayı sadece … açısından devam ettireceğini beyan ettiğini, bu durumun davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, zira kardeş olan ve aralarında menfaat birliği olan davacılardan birinin dosyadan çekilmesi diğer davacının da durumu bilerek kötü niyetle menfaat temin etmek adına davaya devam ettirdiğini açıkça ortaya koyduğunu, açılan davanın akabinde dava konusu alacağın Konya …Noterliği’nin 27.03.2018 tarih ve … yevmiye numaralı evrakıyla … isimli şahsa devredildiğini, buna ilişkin noter evrakının da dosyaya sunulmuş olmasına rağmen Mahkemece konusuz kalan davaya devam edildiğini, oysaki bu durumdan haberdar olan davacılar tarafından davaya devam edilmek istenilmesi halinde HMK m.124 gereğince taraf değişikliği talep ederek sadece …’a karşı davaya devam etmeleri gerektiğini, aksi takdirde Mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerekirken açılan davaya kaldığı yerden devam edildiğini, bu tür durumlarda davanın alacağı temlik alana yöneltilmesi gerektiğine dair birçok Yargıtay kararı mevcut olduğunu, ödeme iddiasında olan davacıların dava konusu borç miktar olarak az bir meblağ olmayan ve kambiyo senedine bağlanan borçlarını ödedikten sonra senetlerini talep etmeyip, tahsilat makbuzuyla yetinmelerinin basiretli tacir yükümlülüğüyle bağdaşmadığını, bu durumun akıl mantık kurallarına da aykırı olduğunu, sadece bu durumun dahi açılan davanın reddini gerektirdiğini, yetkisizce tahsilat makbuzu veren … gibi davacının da kötü niyetini açıkça gösterdiğini, cevap dilekçesinde iddia ettikleri üzere her iki tarafın aralarındaki kötü niyetli bağının da gözler önüne serildiğini beyanla kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m.72’den kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı temlik eden tarafından istinafa konu edilen uyuşmazlık; davacı … tarafından açılan menfi tespit davasında, diğer davacının feragatinin bulunması ve diğer donelerin varlığı karşısında davacının kötü niyetli olup olmadığı, dava dışı kişi tarafından ödeme belgelerinin düzenlenmesinin kabul edilebilir olup olmadığı, alacağın devri karşısında davanın konusuz kalıp kalmadığı ve/ veya taraf değişikliği yoluna gidilmesi gerekip gerekmediği, senedin iadesi yerine makbuzla yetinilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olup olmadığı noktasındadır. Davacılardan birinin feragatinin bulunması diğer davacı açısından davaya devam edilmesi kötü niyeti gösteren bir durum olmayıp her iki davacı açısından hakların yasal çerçevede kullanımı söz konudur. Dosya kapsamına sunulu bilgi, belge ve deliller kapsamında yapılan değerlendirmede, davacının dava açması yasal hakkı olmakla davasında haklılığını iddia etmesi de kötü niyetini göstermez. Ayrıca dosyaya sunulu bilgi, belge ve deliller karşısında davacının kötü niyetinin varlığından bahsedilmesi mümkün değildir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 02/05/2013 tarihli sözleşme incelendiğinde; davacı …’nun dava dışı … Tarım Şirketinden 70.000-EURO karşılığında pancar söküm makinesi satın aldığı, 15.000-EURO’yu peşin ödediği, 20/04/2015 tarihli “Tahsilat Alındı Belgesi” başlıklı belgeye içeriğine göre dava konusu senet de olmak üzere 1.000-EURO haricindeki tüm borçların ödendiği, senedin davacıya iade edilmediği, dava dışı … Şirketini temsilen …’ın dava konusu senet borcunun tamamen ödendiğini belirttiği, Ticaret Sicil kayıtlarına göre sözleşme ve tahsilat belgelerinin düzenlendiği tarihte …’ın dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olduğu sabit olmakla senedin bedelsiz kaldığı tespit edilmiştir. Yapılan tespit karşısında, şirket yetkilisinin verdiği belgenin geçersizliğine dair aksi yöndeki davalı savunmasına itibar edilmesi mümkün değildir. Yargılama esnasında icra dosyası alacağının davalı … tarafından …’a alacağın temliki sözleşmesi ile temlik edilmesi karşısında davacılar tarafından davanın HMK m.124 kapsamında …’a yöneltildiği ve bu durumun ilk derece Mahkemesi tarafından değerlendirildiği belirlenmiştir. Eldeki menfi tespit davasında dava açılırken davalı …’ya dava doğru olarak yöneltilmiş olup, yargılama esnasında davalı tarafından temlik işleminin gerçekleştirildiği saptanmakla davalı temlik eden ile temlik alanın birlikte davacılara karşı sorumluluğu bulunur ayrıca davalının kendinden kaynaklanan hak kullanımı (alacağın temliki) neticesinde davacının durumunun ağırlaştırılamayacağı hukukun genel kurallarından olup davalının alacağını temlik etmesi davayı konusuz bırakmaz. Davacının somut davayı zaten senedi iade alamaması iddiası ile açtığı belirlenmekle aksi yöndeki makbuzla yetinildiğine dair davalı savunmasına itibar edilmesi de mümkün değildir. Ancak bedelsizlik olgusunun, senedi ciro yoluyla devralan son yetkili hamil olan davalı …’ya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği noktasında; davalı …’nın ilgili mezkur şirkette pazarlama müdürü olarak çalıştığı, mali birimde çalışmadığı gibi şirketin yetkilisi konumunda da olmadığının anlaşılması ve çeki işçilik alacakları için aldığını beyan ettiğinin belirlenmesi karşısında, bedelsizlik iddiasının davalı tarafından da bilinmesi gerektiğinin kabulü mümkün değildir. Çekin davalı açısından bedelsiz kalıp kalmadığı noktasında davalının mezkur şirkette çalıştığı konum itibarı ile şirketin mali ödemelerinden haberdar olmasının beklenmesinin, çekin bedelsiz kalıp kalmadığını bilmesinin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği muhakkak olup bedelsizlik iddiasının davalı …’ya dolayısıyla alacağı ondan temlik alana da karşı ileri sürülmesi hakkaniyete uygun düşmeyecektir. İlk derece Mahkemesi tarafından hüküm, temlik eden ve temlik alan ile ilgili birlikte kurulmakla davalı temlik edenin istinaf hakkı bu sebeple bulunmakla davalı temlik edenin iş bu istinaf sebebinin yerinde olduğu gözetilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında, 30/04/2014 vade tarihli, 06/03/2012 düzenleme tarihli, 15.000 EURO bedelli senet ve bu senede dayalı olarak başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nini … Esas sayılı takip dosyasında davacı …’nun yetkili hamil davalı …’ya bedelsizlik iddiasını ileri süremeyeceğine kanaat getirilmekle ilk derece Mahkemesi tarafından işbu davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi isabetli bulunmamıştır. Açıklanan sebeplerle, davalı … vekilinin istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı yetkili hamil … aleyhine açılan davanın ve icra dosyasında temlik alacaklısı olan davalı … aleyhine açılan davanın reddi yönünde davanın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/01/2019 tarih, 2017/674 E. 2019/26 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3/a- Davacı … tarafından davalılar aleyhine açılan davanın davacının vaki feragati sebebiyle 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi gereğince REDDİNE, 3/b- Davacı … tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan işbu menfi tespit davasının REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 4.348,60 TL’den mahsubu ile fazla alınan 4.267,90 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4//b-Davacı tarafça ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafça ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 10.185,56 TL (davacı … davadan feragat etmiş olması sebebiyle 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinden sorumlu olduğundan bu miktarla sorumlu olmak üzere) nispi vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalı …’ya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 200,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 321,30 TL’nin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022