Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1382
KARAR NO: 2023/187
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2019
NUMARASI: 2017/899 E. – 2019/86 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 31/07/2015 tanzim tarihli, 31/07/2016 vade tarihli, 60.000,00-TL bedelli senedi her ne kadar üzerine teminat ibaresi yazmamış olsa da teminat olarak 9 yaşındaki davalı …’a ödeyeceğine dair senet düzenlediğini, ayrıca senet üzerine ihtiyari olarak ” malen ” ibaresi eklendiğini, malen ibaresi olmasının yerleşik Yargıtay içtihatlarında da bilindiği üzere senet borçlusu ve alacaklısı arasında bir mal alışverişi olduğu anlamına geldiğini, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları kayıtları incelendiğinde davalı ile aralarında herhangi bir mal tesliminin olmadığının açık ve net olduğunu, kaldı ki her ne kadar alacaklının malın teslimine ilişkin bir ispat zorunluluğu olmasa da malın teslim edilmediğini açık ve net olduğunu, müvekkilinin 9 yaşındaki davalı ile arasında hiçbir mal alış-verişine dair ticaretin olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, her ne kadar icra takibine konu olan senet üzerine teminat ibaresi yazılmamışsa da müvekkilinin senedi düzenleme amacının davalının yasal vasisi annesi ile yapılacak ticari işe ilişkin teminat niteliğinde verildiğini, bu sebeple müvekkilinin de teminat niteliğinde olsun diye kızı adına ödeyeceğine dair senet düzenlediğini, senet her ne kadar teminat olarak verilmiş ise de, davalının yasal vasisi ile arasında bir ticari ilişki olmasa dahi ilgili senedin kötü niyetli olarak icra takibine konu edildiğini, bu nedenlerle ilgili senedin ve borcun miktarı gözönünde bulundurularak icra takibinin tedbiren öncelikle teminatsız, mahkeme aksi görüşte ise mahkemece belirlenecek oran üzerinden teminaten durdurulmasına, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalarının kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddiaları doğrultusunda İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1166 Esas ve 2017/248 karar sayılı ilamı ile yargılama yaptığını ve davacının davasının reddedilerek bu kararın kesinleştiğini, ortada kesin bir mahkeme ilamı varken davacının aynı iddialarının hiçbir delil ve yeni gelişme olmadan farklı bir mahkemede yeniden ileri sürmesinin açıkça davacının kötü niyetinden başka bir anlam taşımadığını, davacı …’ın müvekkiline borçlu olduğunu ve bu borcunu da ödemek zorunda olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetli itirazının reddi ile, icra takibi durmamış olsa dahi %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davacının davasının kesin hüküm nedeniyle reddine, davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemesine, yargılama harç ve masrafları ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davalı vekilinin ön inceleme safhasında, ” … işin aslı şudur davacı …’nın vefat eden babasına borçludur. Hatta bu borç Euro cinsindendir. Ancak ödememiştir. … ‘nın babası … vefat edince anne … davacıdan borcunu ödemesini istemiş davacı ölen …’ın ilk eşinden olan iki büyük oğluna borcunu euro cinsinden ödüyor ancak müvekkile senet düzenliyor hatta müvekkili kandırarak hem malen yazıyor hemde TL cinsinden senet düzenliyor. Davacı petrolcüdür varlıklıdır. Borcunu ödememiştir. Arada herhangi bir ticari ilişki yoktur. … da davacıya iş makinesi satacak bir pozisyonda değildir” şeklindeki sözleriyle senedi talil etmek suretiyle ispat yükünü üzerine aldığı, senedin davacının davalı …’ın babasına olan borç sebebi ile verildiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını ispata yarar bir delil sunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yeni, bir bilirkişi raporu aldırılması yönündeki taleplerinin Mahkemece gerekçesiz olarak reddedildiğini, mahkemenin tanık, belge gibi tali delilleri sunma hakkı tanımaksızın karar yoluna gitmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacının senet düzenlemeye ehil olduğunu, bu nedenle, dava konusu senede teminat yazmayı unuttuğu savunmasının kötü niyetli olduğunu, İstanbul Anadolu 16. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1166 esas, 2017/248 karar sayılı dosyasında verilen karar ile, senetteki imzanın davacıya ait olduğunun sabit olduğunu, Kambiyo senedinin soyut borç ikrarı olduğunu, dolayısıyla ispat yükünün davacıda olduğunu, bedeli ”malen ahzolunmuştur” yazan bonoda ispat yükünün Yargıtay kararlarına göre davacıda olduğunu, davacının malın teslim edilmediğini ispatla yükümlü olduğunu, teminat iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini, Davacıya ait ticari defterlerin usûlüne uygun tutulmadığını, bu nedenle sahibi aleyhine delil teşkil edeceğini, senedin kesin delil niteliğinde olduğunu, senede karşı ticari defterlerle ispatın mümkün olmadığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı dava konusu senet üzerinde ”malen” kaydı yer almasına rağmen bir mal tesliminin gerçekleşmediğini, zira senedin teminat amaçlı olarak düzenlendiğini iddia etmiş olup, her ne kadar ispat yükü davacı üzerinde ise de, davalı vekilinin ön inceleme aşamasındaki beyanında; davacının, lehtarın babasına Euro cinsinden borçlu olduğunu ve senedin bu kapsamda düzenlendiğini beyan etmiş olması karşısında senedin veriliş nedenini talil ettiği, bu durumda ispat külfeti yer değiştirdiğinden ispat yükünün davalı yana geçtiği, ancak senedin borç nedeniyle verildiği iddiasını ispata yarar dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delil bulunmadığı, davalının ispat yükünü yazılı delillerle yerine getiremediği, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2019 tarih ve 2017/899 E., 2019/86 K. sayılı kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.098,60-T TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.025,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,60 TL harcın davalının mirasçılarından müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023