Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1381 E. 2023/501 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1381
KARAR NO: 2023/501
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2017/288 E. – 2019/206 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin iki adet çeki keşide ettiği tarihte elektrik ve elektronik işlerini yaptığını, müvekkilinin 2 adet çeki hazırlamak üzere masanın üzerine koyduğunu, o sırada … isminde birisinin görüşmek için geldiğini, görüşme sırasında müvekkilinin başka bir iş için yerinden ayrıldığı ve geri döndüğünde masanın üzerindeki çeklerin kayıp olduğunun fark edildiği, bir müddet sonra İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E ve … E. sayılı dosyaları ile müvekkili hakkında takip başlatıldığını, çekteki ciro silsilesi takip edildiğinde önce … Reklam-…, devamında …’a ciro edildiğini, müvekkilinin her 2 kişi ile de ticari ilişkisinin bulunmadığını, bu kişilerin birlikte hareket ettiklerini, ticari defterlerin incelenmesi ile bu durumun ortaya çıkacağı belirtilerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; İcra takiplerinin açıldığı tarihin 10.01.2015 iken davacı Ocak ayı başında çekleri kaybettiğini söylemesinin ticari örf ve adete bakıldığında en az 3 ay sonrasına çek verildiğini, davacı … isminde hayali bir kişi yaratarak davasına gerekçe yarattığını, davacının suç duyurusunda bile bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin bulunmadığı belirtilip davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı …’a usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacının defter ve kayıtları ile davalı arasında bir ticari ilişki olduğuna dair bir kayda rastlanmadığı, dava konusu çekin yetkili meşru hamili olan davalı …’un çeki iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun davacı yanca açıkça ispatlanamadığı, davacı iddialarının iyiniyetli 3. Şahıs meşru yetkili hamil konumundaki davalı hamile karşı ileri sürülemeyeceği, bu halde davalının dava konusu çeki geri verme ya da istirdat yükümlülüğünün de bulunmadığından, kambiyo senetlerinin illetten mücerretlik ilkesi de dikkate alınarak davacının iki adet çekten dolayı borçlu olduğunun tespiti ile davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili …’ın davalı alacaklı gözüken … ve …’la herhangi bir ticari alışverişi olmadığının bilirkişi raporu ile anlaşıldığını, davacı keşideci ile davalı lehdar ciranta arasında temel ilişki dahilinde bir ticari defter kaydı tespit edilemediğini, -Alınan bilirkişi raporunda müvekkili ticari defterlerinin usulüne uygun olarak düzenlendiğini bu nedenle sahibi lehine delil sayılması gerektiğini, -Davalı alacaklı gözüken …’un gerçekte alacaklı olmadığını, alacaklı olarak gözüktüğü takibe konu yapılan çekin kim tarafından ve ne iş karşılığı alındığı da belli olmadığını, … ve arada ciranta olan …’ın kendi aralarında da herhangi bir ticari ilişki olmadığının gerek bilirkişi raporu ve gerekse icra dosyası ile sabit olduğunu, davalı … un yetkili hamil olmadığını, çeki iktisabında kötü niyetli olduğunu, icra dosyasında alacaklı olan …’un sadece müvekkiline takip yöneltmesi, …’a takip yöneltmemesinin de kötü niyetli hamil olduğunu kanıtladığını, davalıların defter ibraz etmediklerini, -Dava … ve …’a karşı açılmış menfi tespit davası olduğunu, davalı …- … isimli şahsın duruşmalara gelmediğini, söz konusu çeki nereden ne şekilde iktisap ettiği ve … isimli kişiye hangi iş karşılığında ciro ettiğinin araştırılması gerektiğini, -Davanın … ve … karşı açıldığını, davanın her iki davalı açısından da reddedilip reddedilmediğinin gerekçeli kararda açıkça ve ayrıca belirtilmesi gerektiğini, Yerel mahkemenin verdiği red kararı ve gerekçesinin açıkça belli olmadığını kararın bu nedenlerle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davacı vekiline gerekçeli kararın 16/04/2019 Tarihinde Elektronik tebligat ile tebliğ edildiğini, Davacının istinaf başvurusunun ise 06/05/2019 olduğunu, yeminin kesin delil olduğunu, keşide edilen çeklerin şahsi çekler olduğunu, haksız ve mesnetsiz istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir. Zayi olan çekin istirdadı talebiyle açılan işbu davada ispat yükü davacıda olup, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir. Dosya kapsamı ve davacı tarafça ileri sürülen istinaf sebeplerinin incelenmesi neticesinde, çek suretinin tetkikinde ciro silsilesi uyarınca davalının hamil olduğu, ciro silsilesinde şeklen bir kopukluk olmadığı, çekte davalı tarafın ciro yoluyla çeki aldığı, davalı ticari defterlerinin incelenmesinin davanın ispatı açısından sonuca etkili olmadığı, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmasının, çekin ticari defterlerde kayıtlı olup olmamasının davalı şirketin kötüniyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispata yeterli olmayacağı, ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafça davalının kötüniyetli ya da iktisabında ağır kusurlu olduğunun ispatlanamamış olduğu, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olmasının yeterli olduğu, ayrı ayrı her iki davalı açısından reddedildiğinin anlaşıldığı, hükümde red sebeplerinin aynı olması nedeniyle ayrı bir şekilde red yazılmasının gerekmediği kanaatine varıldığından davacının istinaf başvuru talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2019 tarih ve 2017/288 E., 2019/206 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2023