Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1373 E. 2022/1762 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1373
KARAR NO: 2022/1762
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/809 E.-2018/447 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eser sahibi olduğu Fikri ile Hayrı hikayelerinin ve hikayelerin tipleme ve temalarının ve yan unsurların da kullanılması suretiyle, FSEK’e göre ilim ve edebiyat eseri niteliği taşıyan müvekkilinin hikayeleri ve ayrıca FSEK kapsamındaki başta “…” tiplemesi olmak üzere tiplemeleri üzerindeki tüm telif haklarının davacıda olduğu halde FSEK 66. ile 69. uygunca ihlal teşkil eden ve haksız rekabet yaratan …’nın kullanımlarının davacının telif haklarını ihlal ettiğini ve bu fiilerin haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla bu durumun tespitine, ortaya çıkan telif hakkı ihlali ve haksız rekabet durumlarının önlenmesi ile sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, ihtiyati tedbire, FSEK 68. ve 70.maddelere göre şimdilik 50.000-TL maddi 50.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline, hükmün ilanına, davalılar adına tescilli bir tasarım varsa tasarımların hükümsüzlüğü istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı TRT vekili beyan dilekçesinde özetle; Davacının aynı iddialara dayalı olarak Cumhuriyet Savcılığına da suç duyurusunda bulunduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu’nun 16.01.2018 tarih ve … Soruşturma No ve … Karar sayılı kararı ile gerek dosya içeriğine yansıyan delillerden müştekinin iddiasına ilişkin, gerek kendi yarattığı karakterlerin intihal yoluyla bir başkası tarafından kullanılması ve gerekse benzerlerinin yaratılarak intihal suçunun işlendiği veya haksız rekabet suçunun işlendiği yönündeki suçun unsurlarının oluşmadığı değerlendirilmekle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu dosyanın celbine karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda da olayların merkezinde olan karakterlerin yaş gruplan ve ‘“…” gibi bazı karakterler bakımından isim, fizik gibi özellikler yönünden benzerlikler görülmekle birlikte bu hususların bu tür çalışmalarda ortaya çıkan genel geçer nitelikte anonim unsurlar olduklarını; olaylar, olgular, mahaller, isimler, genel fikir ve düşünceler, genel karakteristik özellikleri ve kamuya mal olmuş bu tür başkaca birçok anonim unsurun tek başına telif hakları bağlamında koruma bulamayacağını, hususiyetin önemli olduğunu, aralarında ‘intihal” ve “iktibas’’ olarak nitelendirilebilecek bir benzerlik olmadığını, …. adlı çalışmanın bağımsız olarak özgün bir eser şeklinde vücut bulmuş olduğunu, bu itibarla … adlı eserde … ve … adlı eser üzerindeki FSEK’ten doğan haklan ihlal eder nitelikte bir fiilin bulunmadığının tespit edildiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalılar … ile … Yay. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait “…” isimli çizgi filmin müvekkilinin tamamiyle kendi … çabasının ürünü olduğunu, kendisinin hususiyetini taşımakta olduğunu, bu suretle müvekkiline ait eserin tamamiyle bağımsız bir eser niteliğinde ve eser üzerindeki tek hak sahibi müvekkilinin bizzat kendisi olduğunu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı … ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu’nun 16.01.2018 tarih ve 2017/124828 Soruşturma No ve 2018/6,70 Karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı iddialarının asılsız olduğunu, müvekkiline ait “…” isimli çizgi filmin müvekkilinin tamamiyle kendi … çabasının ürünü olduğunu, kendisinin hususiyetini taşımakta olduğunu, tamamiyle bağımsız bir eser niteliğinde olduğunu, alınan raporlar kapsamı ile de davacı iddiasının yerinde olmadığını, davacın haksız çıkması halinde FSEK m.78 uyarınca kararın ilanın gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Bilindiği üzere Sinema filmlerinde ya da çizgi filmlerde, karikatürlerde veya kullanılabilecek diğer eserlerde kullanılan karakter ve tiplemeler, her ne kadar ait oldukları filmin, animasyonun ya da serileştirilebilen eserin bir parçası, unsuru iseler de, gerekli koşulları taşımaları durumunda bu tür karakter ve tiplemelerin de tek başlarına eser sayılabilmeleri de mümkündür. Bir eserde “hususiyet” kendisini anlatımda yani üslupta gösterir, eser sahibinin eserdeki mührü bireysel anlatımdır. Her eser türünün kendisine özgü özelliği sebebiyle tüm eser gruplarına uygun hususiyet ölçütü vermek zordur. Ancak her halükarda hususiyet, sıradan olmamayı, belli bir düzeye sahip olmayı da barındırmalıdır. Somut dava dosyasında ise gerek ceza dosyasında alınan raporda olaylar, olgular, mahaller, isimler, genel fikir ve düşünceler, genel karakteristik özellikleri ve kamuya mal olmuş bu tür başkaca birçok ANONİM unsurun tek basına telif hakları bağlamında koruma bulamayacağını, hususiyetin önemli olduğunu, aralarında ‘intihal” ve “iktibas’’ olarak nitelendirilebilecek bir benzerlik olmadığını,, … adlı çalışmanın, bağımsız olarak özgün bir eser şeklinde vücut bulmuş olduğunu, bu itibarla … adlı eserde … ve … adlı eser üzerindeki FSEK’ten doğan haklan ihlal eder nitelikte bir fiilin bulunmadığının tespit edilmiş olması, mahkememizce alınan raporda ise; her İki proje için, genel geçer benzerliklerle, orijinallik İçermeyen, herkesin aklına gelebilecek doğal akışa ve doğal hayata uygun fikirlerden oluşan projelerden olmaları , söz konusu projeler arasında herhangi bir intihal ya da esinlenme olmadığını hususları tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından tavzih talebinin reddine ilişkin 15.01.2019 tarihli karar ile “Davalılar vekili 21/12/2018 tarihli dilekçesi ile; Mahkeme ilamında “hükmün ilanı” talebi konusunda gerekçeli ilamda bir karar verilmediğini belirterek Hükmün ilanı ibaresinin gerekçeli karara eklenmesini talepte bulunmuş olmakla dosya ele alındı incelendi; … İleri sürülen konular İstinaf Mahkemesince incelenecek konulardan olup, hükme herhangi bir eklemenin yapılması da mümkün olmadığından.” gerekçesi ile tavzih talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın hüküm vermeye elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, ilgili hikaye kitaplarının okunması ve incelenmesi ve çizgi filmin tüm bölümlerinin izlenerek; karakterleri, grafik tasarımları, hikayelerin niteliği ve hitap ettiği yaş grubu, karakterlerin isimlerinin aynı ya da benzer olup olmadıkları, karakterlerin hikayedeki rolleri vb. konularda ayrıntılı, gerekçeli, karşılaştırmalı ve denetime elverişli bir rapor tanzim etmeleri beklenirken, genel bir değerlendirme yapılarak teknik incelemeden uzak, objektif olmayan yanlı bir rapor verildiğini, müvekkili ile … Yayınevi arasında imzalanan telif sözleşmesi uyarınca müvekkilinin özgün karakter olarak hazırladığı … ve … karakterinin daha sonra yayıncı tarafından Fahri olarak değiştirilmiş olmasının intihalin varlığını gösterdiğini, bu ihlalin kasıt ile işlendiğini gösterdiğini, mahkemece tüm delliller araştırılmadan, tanıklar dinlenmeden ve eksik inceleme sonucu alınan bilirkişi raporuna göre gerekçeli karar oluşturularak hakkının ihlal edildiğini beyanla kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … İle … Yay. İnş. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinafa cevap dilekçesi ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiğinin aksine dosyada bulunan her iki raporun tamamı alanında uzman bilirkişilerce hazırlandığını, sunulan tüm deliller titizlikle incelendiğini, objektif bir değerlendirme ancak ve ancak eserlerin bir bütün olarak değerlendirilmesinden ileri geldiğini, davacının iddialarının yerinde olmadığını, iki adet rapor bulunmaktayken davacının halen raporlara karşı itirazda bulunmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, usule, vicdana ve dahi yargılamanın en temel ilkelerinden olan usul ekonomisine de aykırı olduğunu, yerel mahkemece dosyadaki tüm deliller, somut ve gerçekçi bilgi ve belgeler değerlendirilerek verilen karar usule yasaya uygun olduğunu, gerekçeli karar yazılırken, hükmün ilânı talebine gerek savunmaların özet kısmında gerekse kararın gerekçe ve hüküm kısmında sehven hiç yer verilmediğini, bu husus hakkında karar verilmesinin unutulduğunu, karar taraflara tebliğ olunmadan 21/12/2019 tarihinde HMK m.304 uyarınca hükmün tashihi talebinde bulunulmuşsa da, Mahkemece 15/01/2019 tarihinde verilen ara karar ile talebin reddedildiğini beyanla davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi savunulmuş ayrıca Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle “Hükmün İlânı” taleplerinin gerekçeli kararda sehven karara bağlanmamış olması sebebiyle bu taleplerinin katılma yolu ile istinaf neticesinde karara bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacının eser sahibi olduğu … ile … hikayelerinin ve hikayelerde yer alan tiplemelerin, temalarının ve yan unsurların davalılar tarafından FSEK m.66 ile m.69 uygunca … isimli eserde kullanıldığı iddiası ile, davalıların bu kullanımlarının davacının telif haklarını ihlal ettiğinin ve fiillerin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, ortaya çıkan telif hakkı ihlali ve haksız rekabet durumlarının önlenmesi ile sonuçlarının ortadan kaldırılması, ihtiyati tedbir kararı verilmesi, FSEK 68 ve 70. maddelere göre şimdilik 50.000-TL ve maddi 50.000-TL manevi tazminatın davalılardan tahsili, hükmün ilanı, davalılar adına tescilli bir tasarım varsa tasarımların hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Davacının ve davalının hikaye ve yarattıkları proje eserlerinin ilk bakışta bazı benzerlikler gösterdiği ancak temelinde birbirinden tamamen farklı projeler oldukları, her iki proje ayrı ayrı izlenip okunduğunda kesinlikle benzer projeler olduğu izlenimi vermediği, kıyaslama ve karşılaştırmalarda genel geçer konularda ve ilk akla gelen fikirlerde benzerliklerinin olduğu ancak her iki projenin de gerek hikaye, gerek karakter, gerek olay örgüsü, tema, işleniş, anlatım dili vs. gibi pek çok alanda birbirlerinden bağımsız projeler olduğu, objektif bir gözle değerlendirme yapıldığında projelerin birbirlerini çağrıştırmadığı, bir projenin diğerinden intihal yoluyla oluşturulduğu fikrine varılabilmesi için o projenin muhakkak diğerini çağrıştırması gerektiği gibi projelerin genelinde yadsınamayacak kadar çok benzerliklerinin olması veya projelerin ana …, konusu, bir ya da birkaç karakterin de olsa aralarında intihal dedirtecek benzerlik/ ayrılık olması için gerçekten de orijinal, herkesin aklına gelemeyecek, özgün ve yaratıcı bir buluş içermesi gerektiği, söz konusu projelerde ise bundan bahsedilemeyeceği, her iki proje için, genel geçer benzerliklerle, orijinallık içermeyen, herkesin aklına gelebilecek doğal akışa ve doğal hayata uygun fikirlerden oluşan projeler denilebileceği, neticeten söz konusu projeler arasında herhangi bir intihal ya da esinlenme olmadığı bilirkişilerce teknik olarak değerlendirilmiş olmakla paralel mahiyette savcılık soruşturma aşamasında rapor hazırlandığı belirlenmiştir. 6100 Sayılı HMK m.266, 279, 281 uyarınca; bilirkişi raporu çözümü özel ve teknik değerlendirme, uzmanlığı gerektiren hususlarda alınır. Bunun dışında raporda açıklama yapılması, hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerin yapılması yasaktır. Rapora itiraz, belirsiz ve eksik olan hususlar için açıklama yapılmasını istemektir. Eğer itiraz yerinde görülürse açıklama yapılması amacıyla ya ek rapor alınması ya da yeni bilirkişi raporu alınması cihetine gidilir. Raporun denetimi hakim tarafından yapılmakla birlikte belirsizlik ve/ veya eksiklik bulunmuyorsa ya da hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken hususlarda açıklama yapılması bekleniyorsa, çözüm hukuki bilgi ile giderilebilecek nitelikte ise, itiraz yerinde bulunmayabilir zaten hukuki konularda bilirkişiye başvurulması da yasaktır. Somut davada rapora karşı beyanlar ve itirazlar birlikte değerlendirildiğinde açıklanan hususlar gözetildiğinde iddia- savunma- toplanan bilgi, belge, deliller ile itirazların raporda ve gerekçeli kararda karşılandığı saptanmıştır. Çocuk hikayelerinde ve çizgi filmlerinde espriler kullanılırken veya görsel ve/ veya yazılı metin hazırlanırken belirli yaş gruplarının algısına yönelik hikayeler oluşturulur. Hikayelerdeki karakterlerin maceracı, kızgın, mülayim, tembel vb. özelliklerinin bulunması, huy ve tiplerinin benzemesi, karakterlerin yaşlarının aynı olması, aynı yaş kitlesini hedef almaları, hikayelerin geçtiği mekanların benzer olması, kullanılan espriler genellikle benzer olması muhakkaktır. Karakterin şimdiye kadar hiç kurgulanmayan bir karekter olması yada çizgi karakterin çok belirgin baskın özelliklerinin bulunması halinde özgün ve farklı olduğundan yani hususiyetinden bahsedilebilir. Karekterin şişman olması, çok yada az yemek yemesi, hayvan sevip sevmemesi, sokakta oynayan haylaz çocuklar olması, tembel olması, çok bilmiş olması, akıllı olması, abla/ abi- kız/ erkek kardeş ilişkisi, yaşlı amca ve teyze olması, ebeveyn ilişkisi tüm ana ve yan karakterlerde bulunabilecek unsurlar olup hayatın olağan akışı gereği hayata dair bu hususların herkes tarafından öngörülebilecek unsurlar olduğunun kabulü gerekir. Hususiyet için sıradan olmama, belirli bir düzeye sahip olma aranır. Aksi halde anonim olma söz konusudur. Eldeki davada hedef kitle çocuklar olup, belirlenen unsurlar davacıya ait hususiyeti, ayrı bir üslubu içermemektedir. Karakterlerin baskın özellikleri nedeniyle hususiyet taşımadığı ve özgünlük barındırmadığı, anonim nitelikte unsurlar bulunduğu belirlenmekle esinlenme, iktibas veya intihalden bahsedilemez. İsimler üzerinden hareket ederek ihlal sonucuna ulaşılması da mümkün değildir. Her iki projenin genel geçer benzerliklerle, orijinallik içermeyen, herkesin aklına gelebilecek doğal akışa ve doğal hayata uygun fikirlerden oluşan projelerden oldukları belirlenmekle davalıların FSEK ihlali yada TTK anlamında haksız rekabet teşkil edecek bir kullanımı söz konusu olmayıp bu açıklamalar ışığında şartları oluşmadığından tazminata hükmedilmesi de mümkün bulunmamakta, davacının davalılara ait tiplemelerin tasarım tescili almışsa hükümsüzlüğü istemine ilişkin talebine ilişkin dosyaya iddiasını ispatlar mahiyette bilgi, belge veya delil sunmadığı belirlenmekle iddiasının soyut kaldığı tespit edilmiş olmakla ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuş aksi yöndeki davacı istinafı yerinde bulunmamıştır. Mahkemece davalı tarafından hükmün ilanına ilişkin talebin istinafa konu edilebileceği, tavzih konusu yapılamayacağına dair karar verilmiş olması isabetlidir. “Hükmün İlanı” başlıklı FSEK’in 78/1 maddesinde “67 nci maddenin ikinci fıkrasında yazılı halden maada, haklı olan taraf, muhik bir sebep veya menfaati varsa, masrafı diğer tarafa ait olmak üzere, kesinleşmiş olan kararın gazete veya buna benzer vasıtalarla tamamen veya hulasa olarak ilan edilmesini talep etmek hakkını haizdir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre hükmün ilanına karar verilebilmesi için haklı bir sebep veya menfaatin bulunması gerekmektedir. Başka bir deyişle hükmün ilanını talep edenin, hükmün ilan edilmesinde hukuki yararının bulunması lazımdır. Tarafların projelerinin birbirleri açısından anonim nitelikte oldukları, birbirlerine karşı haksız fiillerinin bulunmadığı belirlenerek dava reddedilmiş olmakla tarafların kendi kullanımları yasal hâle dönüşmüş olup başka bir deyişle dosyanın mevcut hali ile tarafların maddi- manevi haklarına tecavüz, haksız rekabet söz konusu olmadığı için hükmün ilanına karar verilmesinin haklı bir sebebi ve davalının engellenen bir hakkının bulunmadığı gözetildiğinde davalının hükmün ilanında menfaati de bulunmamaktadır. Bu itibarla FSEK’in 78/1 maddesi gereğince hükmün ilanına karar verilmesi yerinde değildir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, kararı istinaf edenlerin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekili ile davalılar … ve … Yay. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/11/2018 tarih ve 2017/809 E. 2018/447 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalılar … ve … Yay. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalılar … ve … Yay. İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022