Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1371 Esas
KARAR NO: 2023/636
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2017/110 E. – 2018/905 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takip borcunun 30/06/2015 keşide tarihli 26.000-TL bedelli icra dairesi kasasında bulunan çeke dayandırıldığını, müvekkili şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin Bodrum Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 16/06/2014 tarihli ticaret sicil gazetesinden görüldüğü üzere tek ortak ve şirket müdürünün … olduğunu, icra takibinden dolayı müvekkilinin taşınmazları üzerine haciz şerhi konulduğunu, müvekkilinin zarar görmemesi için mahkemenin belirleyeceği teminat karşılığı veya teminatsız olarak dava konusu icra takibinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini, çekin müvekkili şirket bünyesinden çalınmış olduğunu, çek üzerinde keşideci olarak müvekkili şirket yetkilisi yer almış olsa bile imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını bu nedenle çek üzerindeki imzanın müvekkili şirket yetkilisi …’e ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, davalarının kabulü ile İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu senedin sahteliğinin tespiti ile müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcunun olmadığının tespitine ve icra takibinin tamamen eski hale iadesine, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, dava konusu icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürdüğünü ancak davacının bu iddialarını kabul etmediklerini, çekteki imzanın davacı şirketin yetkilisi ile çeki müvekkiline cirolayan ciranta …’in kardeşi olduğunu, davacı şirket yetkilisi çek keşidecisi … ve ciranta …’in müvekkili ile yürütülen ticari ilişkilerde hep birlikte yer aldıklarını, kumaş alım satım ile ilgili yapılan tüm toplantılara … ve…’in hep birlikte katıldıklarını, kendilerini müvekkiline davacı ortakları ve yetkilileri olarak tanıttıklarını, çeki müvekkiline keşide eden …’in kardeşi …’in de ortağı olduğu davacı şirketin ticari temsilcisi olduğunu ancak bunu ticari sicile tescil ettirmediğini, davacı şirket yetkilisince keşide edilerek kardeşi …’e verilip … tarafından da cirolanarak müvekkiline verilen dava konusu 30/06/2015 kedide tarihli 26.000-TL bedelli çekin davacı şirkete ait olup bu çekin şirketi temsil eden kardeşi …’e bilerek ve isteyerek verildiğini, bu hususun dahi kardeşlerin kendilerini ortak davacı şirketi aile şirketi olarak tanıtıp kötü niyetli hareket ettiklerini gösterdiğini, görüldüğü üzere davacı yanın borçtan kurtulmak ve müvekkilini zarara uğratmak amacıyla menfi tespit davası açtığını, davalı müvekkilinin haklı takip alacaklısı olduğunu ve davacı borçlunun işbu haksız davasının reddinin gerektiğini beyanla davacının açmış olduğu davanın reddine ve davacı aleyhine % 20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Dava icra takibine konu edilmiş çek üzerindeki imzanın inkarına dayanan menfi tespit davasıdır. Takibe konu çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmaması temel uyuşmazlığı teşkil etmektedir. Bu nedenle tüm deliller özellikle mukayeseye imkan veren davacı imza örnekleri toplandıktan sonra imza incelemesi için rapor alınmasına karar verilmiş olup, Adli Tıp Uzamanı Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 07/11/2018 tarihli raporda raporda sonuç olarak;”.. İnceleme konusu … bank , … Halikarnas Şubesi , Bodrum 30/06/2015 keşide yeri ve tarihli TR… İBAN Nolu … Çek nolu , … V.K.No 26,000 TL bedelli çek asılında … İhr. İth. Tic. Ltd. şti. yetkilisi adına atfen atılı keşide imzası ile …’in mukayese imza örnekleri arasında imza eğim ve ölçüsü başlangıç ve bitirilişi, harf gram ve iş gövde büklümlerinin şekil ve biçimlendiriş ve bağlantı ve orantıları, aralıklar, baskı ve işleklik gibi unsurlar bakımından yapılan karşılaştırmada, çekin keşideci imzası ile …’in mukayese imza örnekleri arasında kaligrafik ve grafolojik özellikler bakımından ilgi ve irtibatın olmadığı belirlenmiştir. ” mütalaa edildiği anlaşılmıştır. … Mahkememizce toplanan deliller ve dosya kapsamından; alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; takibe konu çek üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu ispat edilemediğinden .. .” gerekçesi ile davanın kabulüne, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibine konu …bank 30/06/2015 keşide tarihli, 26.000-TL bedelli çek nedeniyle davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, icranın eski haline iadesine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirketin aile şirketi olduğunu, TTSG’de aile bireyleri arasında yetki değişikliği yapıldığını, önceki şirket yetkililerinin imza incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, emsal mahiyette yargı kararı bulunduğunu, davaya konu çek bankaya ibraz edildiğinde imza yönünden ihtilafın bulunmadığını, karşılıksız işlemi yapıldığını, davacı şirkete ait bankadan ödenmiş aynı imzalı çekler toplanmaksızın imza incelemesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, çünkü aynı imzayı taşıyan çeklerin ödenmiş olmasının imzanın davacı şirketin onayı doğrultusunda yapıldığı anlamını taşıyacağını, davacı tarafından sunulan belgelerin asılları dikkate alınmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının sunduğu belgelerin suret olduğunu, buna dayanarak imza incelemesi yapılamayacağını, belge asıllarının davacı tarafından sunulması gerektiği gibi mahkemece de ilgili kurumlardan istenmesi gerektiğini, sağlıklı imza incelemesi yapılabilmesi için öncelikle imza asılları getirildikten sonra, ihtilafsız döneme ait (çek keşide tarihinden önce) samimi imzaların ilgili yerlerden asılları getirtilerek, dosyanın konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kuruluna tevdi edilip rapor alınması gerekirken fotokopi üzerinden eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığını, bilir kişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadan ve imza incelemesi yapılması için adli tıp ve/ veya kriminal polis laboratuvarına gönderilmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, hatalı bilir kişi raporuna göre karar verildiğini beyanla kararın kaldırılmasını, davanın reddi ile davacı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, davacının İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu çekteki (30/06/2015 keşide tarihli, 26.000-TL bedelli) keşideci imzasının sahteliği iddiası ile davalıya borçlu olmadığına dair menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkeme tarafından, davacı keşide imzasının sahteliği iddiası kapsamında grafoloji alanında bilirkişiden teknik rapor alınmış, rapor içeriğine göre çek aslı ile davacı şirket yetkilisi …’in mahkeme huzurunda alınan ıslak imza örnekleri ile imza sirküler fotokopisi, vekaletname fotokopisinin kıyaslandığı ve hükmün buna dayanılarak tesis edildiği belirlenmiştir. TTK’da düzenlenen çekte, keşideci imzası kurucu zorunlu unsurdur. Davacı keşideci imzasının sahteliğini ileri sürmekle 6100 Sayılı HMK’nın 208., 211. ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; ”Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi; “(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. (2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır. (3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. (4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir” “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi; “(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir” “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir” şeklinde düzenlemeler içermektedir. Buna göre, 6100 sayılı HMK’nın 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak çekin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler, çek aslı ile mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgelerin asılları, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin, istinafın ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi sebeple farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795). Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir. Hükme esas alınan imza incelemesine ilişkin rapor grafoloji uzmanı bilirkişiden alınmış, söz konusu bilirkişi raporu ile çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesi tarafından, her ne kadar çek aslı celp edilmiş, davacının huzurda ıslak imzaları temin edilmiş ise de kıyasa elverişli imza örnekleri incelendiğinde örneklerin iki adet fotokopiden ibaret olduğu ve imza incelemesine esas alınamayacağı belirlenmiştir. Bunlarla kıyas yapmanın ve yukarıda izah olunan kriterler çerçevesinde değerlendirme yapmanın yetersiz olduğu, rapora davalı itirazlarının değerlendirilmediği tespit edilmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından davalının bilirkişi raporuna itirazları raporun yeterli görüldüğü taktir edilerek ret edilmiş olmakla tahkikat aşamasının sona erdirildiği, davalı mezkur rapora itirazlarını sunduğu halde sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve karar verildiği tespit edilmiştir. Mahkemece çekin keşide tarihinden öncesine ait (yakın tarih) mümkünse resmi ve özel makamlar huzurunda verilen davacı şirket yetkilisinin ıslak imza örneklerinin davacı tarafından sunulması ya da celp edilebilecek yerlerin davacı tarafından bildirilmesi için ihtaratlı kesin süre verilmesi akabinde eğer bildirilen yerler varsa ıslak imza örneklerinin mahkemece toplanması ile teknik inceleme yapılması gerekir. O halde Mahkemece, HMK’nın 211. maddesi gereği çek keşide tarihi öncesine ait davacının imzasının bulunduğu mukayese belgelerinin asıllarının sunulması sağlanarak ve evrak asılları toplanarak, çekteki imzanın davacı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi kurulundan veya ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile fotokopi örnekleri mukayese edilerek alınan rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacının iddialarının gerçekliğinin araştırılması gerekir. Araştırma neticesinde oluşacak sonuca göre elde edilecek kanaat ile karar verilmelidir. Yine davalı daha önce aynı imza ile davacının banka aracılığı ile başkaca çek bedellerini ödendiğini, şirketin aile şirketi olduğunu, üçüncü kişilerin bu şekilde yanıltıldığını, önceki imza yetkililerinin de incelenmesi gerektiğini savunmakla mahkemece davacı şirkete ait bankadan ödenmiş aynı imzalı çeklerin bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması da gerekmektedir. Bu hususta deliller toplanmaksızın imza incelemesi yapılması da usul ve yasaya aykırıdır. Eldeki davaya konu çekin de bu şekilde düzenlenip düzenlenmediği artık taraflar arasında teamül haline gelen uygulama olup olmadığı, teamül haline gelen uygulama varsa üçüncü kişiler karşısında şirketi bağlayıp bağlamayacağı da değerlendirilmelidir. Saptanan ve hukuksal duruma göre; dayanılan belgelere, delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ispat kuralları çerçevesinde taleple bağlı kalınarak yargılama ve değerlendirme yapılması gerekmekle, ilk derece Mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği belirlenerek, tarafların ispata yönelik tüm delilleri toplanıp yargılama yapılarak oluşacak tam kanaat gereği sonuca varılıp karar verilmesi gerekirken, öncelikle mezkur teamül araştırılmadan ve akabinde kıyasa elverişli imza örnek asılları ile çek aslı ve ıslak imza örnekleri kıyaslanmadan karara verilmesi isabetsiz bulunmuştur. Öncelikle muhatap bankanın eldeki davaya konu çekteki imza ile başka kişilere/ davalıya başkaca ödemelerinin olup olmadığı, somut davadaki çekin de bu şekilde düzenlenip düzenlenmediği, taraflar arasında veya davacı ile üçüncü kişiler arasında teamül haline gelen uygulama olup olmadığı, teamül haline gelen uygulama varsa üçüncü kişiler karşısında şirketi bağlayıp bağlamayacağı değerlendirilmelidir. Akabinde davacının imza inkarı konusunda çekin düzenlendiği tarihe yakın tarihlerde imza yetkilisi olan davacı şirket yetkilisi tarafından resmi (seçim, nüfus, muhtarlık, emniyet, noter, tapu, adli, …vb.) veya özel (banka, … vb.) merciler huzurunda atılmış kıyasa elverişli ıslak imza örnekleri celp edilmeli, çek üzerindeki keşideci ıslak imzası ile dosyaya kazandırılacak kıyaslama imzaları mukayese edilmelidir. Bu yöntem ile teknik inceleme yaptırılmaksızın sadece iki adet fotokopi belge ile tek bir grafolog tarafından düzenlenen raporun esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde bulunmamıştır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılmasını gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)a-6. maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 2-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih, 2017/110 E. 2018/905 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023