Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1363 E. 2022/1760 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1363 Esas
KARAR NO: 2022/1760
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2017/33 E. – 2018/1119 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İcra takibine konu senetler hakkında İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 E. Sayılı dosyasından; “01/10/2015 ödeme tarihli ve 30.000,00 TL bedelli, 01/11/2015, 01/12/2015, 01/01/2016, 01/02/2016, 01/03/2016, 01/04/2016, 01/05/2016, 01/06/2016, 01/07/2016 ödeme tarihli 5.000,00’er TL bedelli, toplam bedelleri 75.000,00 TL olan 10 adet senet ile ilgili davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bu senetlerin davacı … yönünden geçersizliğine,” karar verildiğini, menfi tespit kararının kesinleştiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine konu senetlerin de 01/02/2016, 01/03/2016, 01/04/2016, 01/05/2016, 01/06/2016, 01/07/2016 vade tarihli ve 5.000-TL’şer toplam 30.000-TL bedelli yukarıda geçersizlik kararı verilen senet olduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli olarak icra takibinde müvekkilini de borçlu olarak gösterdiğini, müvekkili hariç diğer borçlulara karşı takip yürütülebilecek iken bile bile müvekkilini borçlu göstermesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı tarafın takipteki diğer borçlular hakkında hiçbir işlem yapmadığını beyanla, İİK 170.md gereğince takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına ve alacağın %10 oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas sayılı kararının incelenmesinde, davalının sadece … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olduğunu, müvekkilinin ve diğer ciro yoluyla alacaklı durumunda olan 3. kişilerin davalı olarak gösterilmediğini, bir kısım senetlerde son ciranta olan …’ün 13.01.2016 tarihinde tüketici mahkemesi kararından 4 ay önce davacıya icra takibi açmasına rağmen senetlerin iptali için açılan davaya davacı tarafından dahil edilmediğinin görüldüğünü, davacı tarafından karardan önce tüm cirantalar bilinmesine rağmen açılan davada … şirketi dışında hiç bir cirantanın davalı olarak gösterilmediğini, kararın … şirketi tarafından temyiz dahi edilmeden kesinleştiğini, bunun davacının … şirketiyle birlikte hareket ederek alacaklıları zarara uğratmak kastıyla hareket ettikleri kanaati uyandırdığını, dosyada … dışındaki tüm cirantaların savunma hakkının elinden alındığını, müvekkilinin taraf olarak gösterilmediğini davada verilen kararın müvekkilini bağlamadığını, davacının 7. Tüketici kararını icra dairesine sunmasına rağmen icra takibini durduramayınca yine aynı mahkemede bir kısım senetlerde son ciranta olan …’e karşı senetlerin iptali için bir dava daha açtığını, davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan dolayı davanın reddine karar verdiğini, İstanbul Anadolu 7. Ticaret Mahkemesinin de görev yönünden davanın reddine karar verildiğini, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9911 E-10058 K. sayılı ilamıyla Anadolu 7.Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verildiğini ve dosyanın İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1252 E. sayılı numarasına kaydedildiğini, bir kısım senetlerde alacaklı olan … açısından bağlayıcı olacak kararın bu mahkeme tarafından verileceğini, müvekkili … için bağlayıcı olacak kararı ise bu mahkemenin vereceğini, davacının bir kısım senetlerde alacaklı olan … aleyhine Anadolu 5.İcra Hukuk Mahkemesine senetlerin iptali için dava açtığını, davanın reddine karar verildiğini, icra takibine bakıldığında müvekkilden önceki tüm cirantaların borçlu olarak gösterildiği hepsine tebligat çıkartıldığını, yine davacının bir kısım senetlerde (10.000 TL) alacaklı olan …’ün vekili olması nedeniyle müvekkillerinden …’nin de müvekkillerinden hiç birisinin taraf olmadığı dolayısıyla müvekkillerini bağlamayacak Tüketici Mahkeme kararından haberdar olduğunu ileri sürmesinin kötüniyet olduğunu, davalı müvekkilinin davacının bahsettiği Tüketici mahkemesi kararının tebliğ edilmediğini beyanla tedbirin kaldırılmasına, davanın reddine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına ve alacağın % 10’u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafından … Yapı … Ltd. Şti. Lehine 6 adet bono düzenlendiği, bu bonoların daha sonra ciro edilerek … tarafından iktisab edildiği, davacı keşideci ile lehtar … Yapı … Ltd. Şti arasında tüketici mahkemesinde görülen davada, davaya konu bonoların keşideci yönünden geçersizliğine karar verildiği, ancak tüketici mahkemesinde görülen davada hamil …’nin taraf olmadığı, her ne kadar davacı tarafça davaya konu senetlerin tüketici senedi olduğu iddiası ile eldeki dava açılmış ise de TTK’nun 687. maddesi hükmü gereği keşideci borçlunun, lehtara karşı ileri sürebileceği def’ileri (senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile 4077 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını) takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği, (İstanbul BAM 21. HD’nin 19/12/2017 tarih 2017/1973 E 2017/2296 K sayılı ilamı; İstanbul BAM 22. HD’nin 14/06/2017 tarih 2017/1235 e 2017/1053 k sayılı ilamı), davalı alacaklının Tüketici Mahkemesindeki kararın tarafı olmaması nedeniyle TTK’nun 778 ve 687 maddeleri gereğince keşidecinin senet metni dışındaki def’i ve itirazlarını iyiniyetli üçüncü kişi olan alacaklıya karşı ileri sürümeyeceği (İstanbul BAM 20. HD’nin 01/02/2017 tarih 2017/82 e 2017/97 k sayılı ilamı), davacının davalı hamilin davaya konu senetleri keşidecinin zararına bile bile iktisab ettiği veya kötüniyetle iktisab ettiği hususlarının ispatlanamadığı, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle davalı/alacaklı alacağına geç kavuştuğundan davalı yararına kabul edilen alacak üzerinden yüzde yirmi oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği(İİK m. 72/4), sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak gerekçesi ile davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6502 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile tüketici senetlerinin sadece nama yazılı olacağı aksi taktirde geçersiz olacağı hükmünün bulunduğunu, yürülüğünün 28.05.2014 tarihi olduğunu, Yargıtay içtihatlarında kambiyo senetlerinin bu kanundaki özel hükümler nedeniyle iptal edilip edilemeyeceği yönünde görüş farklılığı bulunmakta iken yürürlük tarihten sonra kanundaki senetlerin iptali hükmünün senetlerin geçersizliği (m.4/f.5)şeklinde değiştirildiğini bunun sonucunda da alacaklının senedin iptal olup alacağına tamamen kavuşamamasının engellendiğini, dolayısıyla diğer borçlulara takip yapma olanağının verildiğini, farklı olarak sadece tüketiciyi bu kambiyo ilişkisinden çıkararak tüketicinin de hakkının bu sayade tam olarak korunduğunu, dava konusu senetlerin müvekkili açısından geçersizliğine ilişkin kesin hükmün mevcut olduğunu, müteahhit şirketin ilk ciroyu yetkilisi …’e yaptığını, davalının da bu şekilde ciranta olduğunu, şirket yetkilisinin muvazaalı işlemi neticesinde dolandırıcılık suçunun oluştuğunu, cironun ne zaman yapıldığının davalıdan sorulup … ile olan ticari kayıtların incelenmesi gerektiğini, cironun usulsüz olduğunu, müteahhide karşı ileri sürdükleri def’ileri davalıya karşı da ileri sürdüklerini beyanla kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davacının istinaf dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tüketici ile yüklenici arasındaki sözleşmeye taraf olmamasından dolayı bonodaki zorunlu unsurların bulunup bulunmadığının tayin ve tespitinin gerektiğini, dava konusu bonolara bakıldığında zorunlu unsurların bulunduğunun görüleceğini, davacının istinaf dilekçesinde dava konusu senetlerin müvekkili açısından geçersiz olduğuna dair İstanbul Anadolu 7.Tüketici Mahkemesinin 2015/615 E. sayılı kararının sunulduğunu, bu karara göre takibe konu senetler yönünden davacının sorumlu olmadığını iddia ettiğini, ancak bu kararın üçüncü kişi durumunda olan iyi niyetli kendilerini bağlamayacağını, keşideci borçlunun, lehtara karşı ileri sürebileceği def’ileri (senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile 4077 Sayılı Tüketici’nin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını) takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceğini, emsal mahiyette yüksek yargı kararlarının bulunduğunu beyanla davacının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesi savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas- 2016/1023 Karar sayılı 03.05.2016 tarihli kararı gereğince davacı ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin iptali ile bu sözleşme kapsamında ”bedeli malen ahzolunmuştur” ibaresi ile imzalanmış 10 adet senet yönünden davacının dava dışı … şirketine borçlu olmadığının tespiti ve iş bu senetlerin davacı yönünden geçersizliğine ilişkin verilen karar uyarınca; davacının senetlerin geçersiz olduğunun, senet sebebiyle kimseye borçlu olmadığının kesinleşen mahkeme hükmü ile tespit edildiği iddiası ile açtığı, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu 6 adet senet sebebiyle davacının davalıya 30.000,00 TL borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin ”menfi tespit davası”dır. İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas- 2016/1023 Karar sayılı 03.05.2016 tarihli karar ile davacının dava dışı … Şirketine davaya konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, UYAP üzerinden yapılan araştırmada kararın 29.06.2016 tarihinde kesinleştiği tespit edilmiştir. Senetlerden altı tanesi (emre yazılı olarak, keşidecisi davacı – lehtarı dava dışı … Yapı… – 01.02.2016; 01.03.2016; 01.04.2016; 01.05.2016; 01.06.2016; 01.07.2016 vade tarihli 5.000’er TL’den 6 adet toplam 30.000-TL bedelli- malen kayıtlı- son cirantası- hamili davalı) İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından davacı aleyhine takibe konulmakla, davacının menfi tespit talebinin incelenmesinde; davacı paranın davalıya verilmesi lazım gelmediğini ispat etmesi gerekmektedir. Taşınmaz satışına ilişkin tüketici işlemlerine binaen tüketici tarafından düzenlenen senetler kural gereği mutlak surette zorunlu olarak sadece nama yazılı olarak düzenlenebilir. Buradaki amaç tüketiciyi koruma ilkesinin gereğidir. Bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetlerinde de geçerlidir. Aksi düzenleme karşısında senet, tüketici yönünden geçersizdir. Yine güvence kapsamında nama yazılı senetler alacağın temliki yolu ile devir olur. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ”Temel İlkeler” başlıklı 4/5. maddesine göre, ” Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” Tüketicinin yapmış olduğu işlemler sebebiyle ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği kabul edilmiştir. Yapılan bu düzenleme Kanunun temel amacı olan tüketiciyi koruma ilkesi uyarınca bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetleri için de geçerlidir. Bu sebeple kural olarak tüketici sözleşmesi sebebiyle düzenlenen kambiyo senedinin geçerli olabilmesi için bunun mutlak surette nama yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Bu düzenleme uyarınca, nama yazılı olmayan kambiyo senedi tanzim edilmesi durumunda kambiyo senedinin geçersizliği yönündeki iddia karşısında senedi ciro yolu ile devralan taraf iyi niyet iddiasında bulunamaz. Yani davacı tüketici olduğundan sözleşmeden kaynaklanan def’lerini senedi ciro yoluyla devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2017/9801 esas, 2020/3995 karar sayılı, 28.5.2020 günlü ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2018/3617 esas, 2021/1266 karar sayılı, 01.07.2021 günlü kararı). Eldeki davaya konu emre yazılı senetlerin davacı açısından geçersizliği İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/615 Esas- 2016/1023 Karar sayılı 03.05.2016 tarihli kararı ile tevsik edilmiştir. Buna göre, nama yazılı olmayan kambiyo senedinin düzenlenmesi durumunda geçersiz olduğu yönündeki iddia karşısında senedi ciro ile devralan tarafın iyi niyet savunması dinlenemez. Davacı senedi düzenleyen tüketici olmakla sözleşmeden kaynaklanan def’ilerini senedi ciro yolu ile devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir. Yani, davacı davasını ispat ederken, bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi/ düzenleyen kişi olarak, lehtar/ önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilere başvurarak bunu hamile karşı ileri sürebilir. Bu husus da eldeki dava konusu senet açısından mezkur Mahkeme kararı ile tevsik edilmiştir. Davacı, her ne kadar davalıdan kötü niyet tazminatı istemiş ise de, yapılan takip haksız olsa da 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinde düzenlenen şartlar kümülatif aranmakla davalının dosyaya sunulu bilgi, belge ve deliller kapsamında kötü niyetine kanaat getirilmemekle davacı lehine tazminata hükmedilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davaya konu senetlerin geçersiz tüketici senedi olduğu, senedi ciro ile devralan davalının yetkili hamil savunmasında bulunamayacağı dikkate alındığında davanın kabulü gerekirken ilk derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamakla, kararın kaldırılarak davanın kabulü yönünde yeniden esasla ilgili karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih, 2017/33 E. 2018/1119 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu kapsamda;3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının KISMEN KABULÜNE, İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senetler (01/02/2016, 01/03/2016, 01/04/2016, 01/05/2016, 01/06/2016, 01/07/2016 vade tarihli ve 5.000,00 TL’şer bedelli toplam 30.000,00 TL) yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE, 4- Yasal şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının REDDİNE, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.049,30 TL nispi karar harcından peşin alınan 512,33 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.536,97 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 512,33 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 134,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 682,83 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 54,88 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 176,18 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,6/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022