Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1356 E. 2020/371 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1356
KARAR NO: 2020/371
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2018
NUMARASI: 2014/709 E. 2018/1309 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin radyoloji alanını da içeren bir hastane işletmesi olduğu, … Finansal Kiralama ile 06/03/2014 tarihinde … MR cihazı için Satış Sözleşmesi yapıldığını, 216.000,-Avro bedel ile anlaşmaya varıldığını, 100.000,-Avronun nakit olarak ödendiğini, kalan bedelin iki eşit taksit halinde çeklere bağlandığını, sözleşme kapsamında malın kullanılmış, ikinci el olduğu, arızasının bulunmadığı, magnetin ısındığı ve soğutma yapıldıktan sonra cihazın çalışacağı, satın alınmasında sıkıntı olmayacağının bildirildiğini, davacının konusunda uzman olduğu, satışı gerçekleştirilen cihazın magnetinin teknik deyimle Off durumda olduğu ve arızalı olduğu, soğutmanın etkisiz kalacağı, cihazın bîr ekonomik değer taşımadığı, arıza konusunda davacıya bilgi verilmediği magnetin cihazın en önemli parçası olduğu, magnetin içinde helyum gazı bulunduğu, montajı tamamlanmadan cihazın çalışıp çakmadığının anlaşılmayacağı, magnetin yenisinin tedarik edilmesinin sözleşme konusu iptali talep edilen çek bedellerinden çok daha yüksek olduğu, temininin de güç olduğu, montajı yapılan cihazın soğutmaya başlamasına rağmen magnet hasarı nedeniyle işlemin sonuç vermediğini cihazın teknik deyimle quench olduğunu, nakliye, kurulum işlemlerini Link firmasının yaptığını ve faturasının ibraz edildiğini, davalı şirketin ihtara cevaplarının kusuru ikrar ettiği gizli ayıp bulunduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Alım Satım Sözleşmesinin imzalandığı, davacı tarafın, davalı şirketin uzman olduğunu iddia etmesine rağmen davalının bir fînans kuruluşu olduğunu, iddianın gerçeği yansıtmadığını, arızanın kendilerine bildirilmediğinin doğru olmadığını, magnetin ısınmış olduğunun yani arızalı olduğunun bildirildiğini, davacının magnet soğutma işleminin nasıl ve ne kadar sürede yapıldığını, ne zaman sona erdiğini belgelendirmediğini, süresinde ihbarda bulunulmadığını, gizli ayıp iddiasının gerçeği yansıtmadığını, harcama ve zararların ne olduğunun anlaşılmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ” Davacı ile davalı arasında 06.03.2014 tarihinde 8.216.000 Euro bedelle 06.03.2014 tarihinde satış sözleşmesi imzalanmış davacı 100.000 Euroyu peşin vermiş geri kalan 116.000 Euro içinde eşit 18.05.2014 ve 18.07.2014 tarihli 2 adet çek vermiştir. Davacı, dava konusu olan cihazın gizli ayıplı olduğunu, peşin ödediği meblağın iadesi ve verdiği 2 adet çekten dolayıda borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davamızın konusu satış sözleşmesine konu olan malda ayıp olup olmadığı varsa ayıbın niteliği, ayıbın giderilip giderilemeyeceği, tarafların ifa maksadıyla verdikleri edimleri geri isteyip istemeyeceği, davacının borçlu olup olmadığının tespitidir. Mahkememizce dava konusu cihazda ayıp olup olmadığı ayıbın niteliği hakkında teknik heyetten 31.07.2017 tarihli kök, 23.07.2017 tarihli ek rapor alınmış alınan raporlar usul yasaya uygun denetime elverişli olduğundan mahkememizce kabul edilmiştir. Dava konusu malın, “magnet” bölümünde arıza olduğu, bu arızanın basit nitelikte olmadığı ve teknik servisce de giderilemediği, bu ayıbın bulunduğu magnet bölümü malın gerek ekonomik ve gerekse teknik açıdan en önemli bölümü olması, ayrıca bu malın bu bölümünün çalışmaması durumunda malın “Ekonomik değeri bulunmayan bir hurda değerinde olacağı”, teknik bilirkişi marifetiyle de tespit edildiğinden, davalı taraf gizli olarak nitelendirilecek bu ayıbı davacıya bildirmediğinden, buna yönelik bir delilde dosyaya sunmadığından, 6098 sayılı TBK’nın 225/1, 225/2 maddeleri çerçevesinde malın gizli ayıplı olduğu ve bu ayıptan davalının sorumlu olduğuna mahkememizce kanaat getirilmiştir. Maldaki ayıp basit tamiratla giderilemeyeceğinden, tarafların ifa ettikleri edimleri, karşı tarafa iadesine ve davacının bakiye borçlu olmadığının tespitine, davanın kısmen kabulüne, davacı diğer masraflarını ispat edemediğinden bu talebinin reddine karar verilerek, davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemece verilen gerekçeli kararında ve tavzih taleplerinde verilmiş olan vekalet ücretinin dava tarihindeki kur üzerinden hesaplanmasına ilişkin kararın hatalı olduğunu, Yargıtay’ın çeşitli kararlı karar tarihinde geçerli kur üzerinden harç ve vekalet ücretlerinin hesaplanması yönünde olduğunu, Dava değeri döviz cinsinden olup, karar tarihindeki kur üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, İstinaf incelemesi ile kararın düzeltilmesini talep etmiştir. Davalının istinaf isteminin ise yerinde olmadığını, BK. 225/1-2 gereğince, arızanın gizli ayıp teşkil ettiği ve bu maddeler ve ilgili maddeler kapsamında satıcının ayıptan sorumlu olduğunun kabulünün doğru bir karar olduğunu, ihbar bildiriminin yasal süre içinde yapılmış olduğunu, bu ihbara kayıtsız kalan tarafın yine Davalı olduğunu, davalının BK md. 225’e göre “ağır kusurlu” olduğunu, dosyadaki raporların herhangi bir teknik veya hukuki bir eksik ve hataya sahip olmadığından sayın Mahkemenin kararında bir hata bulunmadığını,, malın “gizli ayıplı” olduğu teknik raporla sabit hale geldikten sonra magnetin çalışıp çalışmadığı ile ilgili olarak “hurda değeri” taşıyacağı ifade edilen MR Cihazının davacı elinde olup olmadığı veya çalıştırılıp çalıştırılmadığı bir anlam ifade etmeyeceğini, zira magnet olmaksızın cihaz kurulum gerçekleşse bile zaten çalıştırılamayacağını, çünkü magnetin aynı zamanda cihazın dijital (bilgisayar) beyni ve sistemi çalıştıran ana parçası olduğunu istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Taraflar arasındaki satış sözleşmesinde yer alan sorumsuzluk şartına, bu şartın geçersizliğine dair bir gerekçeye yer verilmemesine rağmen davanın kabulünün hatalı olduğunu, Alım-Satım Sözleşmesi hükümleri uyarınca belirlenmiş olan sorumsuzluk anlaşmasına göre satışa konu cihazın ayıplı olduğu ve bu nedenle Satıcının sorumluluğunun bulunmadığının açıkça belirtildiğini, davalı Şirketin belirli bir malın ve hatta genel olarak emtia satışı ile iştigal eden bir kuruluş olmayıp finansman şirket türlerinden biri olan bir finansal kiralama şirketi olduğunu, envanterinde MR Makinasından İş Makinasına, Ofis Malzemelerinden CNS tezgahlarına kadar bir çok ve farklı ürün bulunduğunu ve uzmanlığı olmadığını, davacı şirketin ise konusunun uzmanı bir kuruluş olduğunu, Davacı Alıcının cihazı yerinde kontrol ve muayene etmesi sağlandığını ve mutabık kalınan Satış Sözleşmesi çerçevesinde satışı gerçekleştiğini, -Mahkeme gerekçesinde davalı şirketin ağır kusurlu olarak kabul edilmesine dair açık ve anlaşılabilir bir gerekçe bulunmadığını, sorumsuzluk anlaşmasının hükümsüz olması için ancak satıcının ağır kusurlu olması gerektiğini, yine satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan satıcının sorumluluğu bulunmadığını, taraflar arasındaki satış sözleşmesinde satıcı için ayıba karşı sorumsuzluk şartına TBK’nun 221’inci maddesi uyarınca yer verildiğini ve tacir olan taraflarca bu sözleşme karşılıklı olarak imza altına alındığını, davalı Şirket; satışa konu cihazın arızalı olduğunu, çalışmayabileceğini Davacı Tarafa bildirmiş, konu hakkında uzman olan alıcıya bu konuda gerekli muayene ve incelemeyi yapmasına imkanını tanımış ve nihayetinde sorumsuzluk şartı ile cihazı satmış olduğundan, davalı Şirketin ağır kusurlu olarak kabul edilebilmesinin ancak bildiği bir hususu gizlemiş, karşı tarafı hile ile aldatmış olması halinde mümkün olabilecek olup bu konuda bir iddia ve ispat bulunmadığından davalı Şirkete bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, -hiçbir teknik test/inceleme yapılmadan düzenlenen bilirkişi raporları ile Satış Sözleşmesinde yer alan sorumsuzluk şartı uyarınca cihazın ayıplı olarak satıldığı sonucuna varılmış ise de, bu kapsamda sağlıklı bir teknik inceleme için Sayın Bilirkişilerce en azından; Cihazın üzerinde fiilen test/inceleme yapılması, cihaza mudahalede bulunan Link Firmasının bu konudaki yeterliliğinin, yaptığı işlemlerin tespiti ve doğruluğunun araştırılması, Söz konusu MR Cihazının yetkili satıcı/servisinden bahse konu soğutma işleminin standart prosedürü hakkında bilgi alınarak yapılan işlem ve uygulamaların doğruluğunun irdelenmesi gerekir iken Davacı taraf beyanı ve dosya içeriği ile yetinilerek birtakım varsayımlar üzerinde rapor tanzim edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasındaki temel sorunun cihazdaki arızanın niteliği, neyden ve hangi taraftan kaynaklandığı, giderilip gideremeyeceği, maliyeti, cihaz değerine oranı gibi hususlar olup tamamı teknik değerlendirmeyi gerektirdiğini, Dava değeri ve davaya konu cihazın teknolojik özellikleri de gözönüne alındığında sadece bir bilirkişinin görüş ve değerlendirmesi bağlı olarak bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu kapsamda Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan veya bu kurumdan konu hakkında bilirkişilik yapabilecek kişilere ilişkin bilgilerin talebiyle oluşturulacak konu hakkında uzman bir heyetten rapor alınması gerektiğini, dolayısıyla sorumsuzluk anlaşması kapsamında davanın reddine karar verilmemesi halinde de yukarıda belirtmiş olduğumuz esaslar dahilinde Dairenizce yeniden inceleme yapılmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir. -satım bedelinin iadesinin, satıma konu malın iadesi şartına bağlanması gerektiğinden Mahkemece “Dava konusu … MR cihazın davalıya iadesine” şeklinde hüküm kurmakla yetindiğini ve satım bedelinin iadesi konusunda herhangibir şart öngörmediğini, faiz başlangıç tarihinin de satıma konu malın iade tarihi olması gerektiğini, Mahkeme hükmü kabule göre bu yönüyle de hatalı olduğunu, Davacı Tarafın 2.000,00 TL’lik masraf talebi reddedilmiş ve buna karşılık ise %12 hesabı ile 240.-TL red vekalet ücretine hükmedilmiş olduğunu, 2.000,00 TL red vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ve istinaf isteminin kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir. Dava satılandaki ayıp nedeni ile; bedel iadesi ve uğranılan zararın tazmini isteminden ibarettir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuşlardır. HMK’nın 266. (HUMK’nun 275.) maddesi gereğince; mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Dava, ayıplı malın bedelinin iadesi davasıdır. Davacı, dava konusu malın ayıplı olduğunu ispat külfeti altındadır. Dosyadaki mevcut raporlar, dava konusu makinenin ayıplı olup olmadığını tespit etmek bakımından yetersizdir. Somut olayda mahkemece dosya bilirkişiye tevdi edilerek görüşüne başvurulmuş ise de, Mahkemece alınan bilirkişi raporu, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda alınmış olup ayıplı olduğu iddia edilen makinada herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Davalı açıkça bu hususta bilirkişi raporuna itiraz etmiş olmasına rağmen mahkemece itiraz değerlendirilmemiştir. Alınan bilirkişi raporu yetersiz olup hükme elverişli değildir. Mahkemece davaya konu cihaz başında makine kurulumu yapılamasa bile çalıştırma yapılmadan üzerinde inceleme yapılarak makinenin da görülerek usulüne uygun kesin süre verilerek, uygulamalı keşfe dayalı, cihazdaki magnet hasarının tam ve somut biçimde teknik ve bilimin gereklerine uygun şekilde belirlenebilmesi ve bu sebeple de hasarlı parçaların incelenip testlerinin yapılması gerektiği, makinenin gizli ayıplı bir ürün olup olmadığı, amacına uygun kullanılmasının mümkün olup olmadığı, bilgilendirme eksikliği bulunup bulunmadığı hususlarında, MR cihazı işinden anlayan bir bilirkişi ve makine mühendisinin de aralarında bulunduğu 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla makinenin bulunduğu yerde keşif yapılmak suretiyle tarafların iddia ve savunmaları, davalının rapora karşı itirazları ve dosya içeriğindeki tüm deliller değerlendirilerek düzenlenecek bilirkişi kurulu raporu da gözetilerek, ağır kusur bulunup bulunmadığı, gizli ayıp olup olmadığı, sorumsuzluk kaydının ayıbın niteliğine göre değerlendirmeye alınarak oluşa göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan sebeplerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, kabul edilen istinaf istemi dikkate alınarak diğer istinaf istemleri yönünden bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1-a/6 maddesi gereğince, yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1-a/6 maddesi gereğince; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2018 Tarih, 2014/709 E., 2018/1309 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için 6100 Sayılı HMK.’nun 353/1-a/6 maddesi gereğince İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harcının talepleri halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 5- İstinaf edenler tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7- Kararın 6100 Sayılı HMK.’nun 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/12/2020