Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1351 E. 2023/340 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1351 Esas
KARAR NO: 2023/340
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2016/21 E. – 2019/95 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin fabrika sahibi olduğunu, 23/08/2015 tarihinde fabrikaya hırsız girdiğini, müvekkilin hamilindeki 24 adet çek, bir miktar nakit para ve 3 adet munzam senedin çalındığını, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/17720 soruşturma no’lu dosyası ile soruşturma başlatıldığını, hırsızlığa konu çek ve senetlerle ilgili Kocaeli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2015/3076 D.İş sayılı dosyasında el koyma kararı verildiğini, Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/840 E. sayılı dosyasında 24 adet çekin iptali için çek iptali davası açıldığını, mahkemece 24 adet çekle ilgili ödemeden men kararı verildiğini, ancak Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/840 E. sayılı dosyasında; … Uludağ Ticari Şubesi … seri nolu 24.11.2015 tarihli … A.Ş.’ye ait 2.999,68-TL bedelli, … Uludağ Ticari Şubesi … seri nolu 16.12.2015 tarihli … A.ş.’ye ait 6.662,08-TL bedelli, … Uludağ Ticari şubesi … seri nolu 03.01.2016 tarihli … A.Ş.’ye ait 3.357,20-TL bedelli, … Gelibolu Şubesi … seri nolu 15.12.2015 tarihli …’a ait 9.000-TL bedelli çeklerin davalı ….’nin uhdesinde çıktığını, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/17720 soruşturma nolu dosyasındaki el koyma kararı verildiğini, işbu dört çekin davalı ….’den görevli memurlar tarafından alınarak Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edildiğini müvekkilin çekin yetkili hamili olduğunu, davacı müvekkil adına sahte kaşe ve imza atılarak çekin cirolandığını ve piyasada kullanıldığını, davalı şirketin 26/08/2015 tarihinde çeki kırdığını iddia ederek 25/08/2015 tarihli fatura ibraz ettiğini, ancak davalı şirketin davaya konu çekleri teslim almadan önce üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, dava dışı olan iki adet çekle ilgili … Faktoring isimli şirket tarafından 25/08/2015 tarihinde banka şubesine sorarak çekin çalıntı olduğunu tespit etmesi neticesinde çeki kırdırmak için faktoringe giden kişinin yakalanmasını sağladığını, davalı şirketin 25/08/2015 tarihinde ödeme yasağı kararını ilgili banka şubelerinden sormayarak kötü niyetli hareket ederek 26/08/2015 tarihinde çekleri kırdığını, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek dava konusu çeklerin davacıya iadesi ile tedbir kararının devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu 4 adet çekin müvekkil şirkete faktoring işlemi gereği dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ. arasında 26/08/2015 tarihinde faktoring sözleşmesi düzenlendiği, çeklere ilişkin … LTD ŞTİ tarafından ciro silsilesindeki bir üstündeki … LTD ŞTİ’ne kesilmiş 24190-TL bedelli faturayı temlik aldığını, alacak bildirim formu ve çek tevdi bordrosu ile … SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. tarafından imzalandığını, Faktoring Kanunu’nun ve ilgili mevzuatın müvekkil şirkete yüklemiş olduğu sözleşme yapılması, fatura ile tevsik edilmiş alacak olması gibi zorunlulukların yerine getirilmesinin ve buna ilişkin evrakların alınmasının akabinde çekler faktoring işlemi gereği … San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından müvekkil şirkete cirolarmış ve faktoring işlemi tamamlandığını, müvekkil şirketin kötü niyet veya ağır kusurunun ötesinde hafif ihmalinden dahi bahsedilemeyeceğini, zira çeklerin çalıntı olduğunun müvekkil şirketçe bilinmediğini, müvekkil şirketçe işlem yapılan … Tic. Ltd. Şti.’nin ilk işlemi olduğu gerekçesiyle çekler bankadan da sorulduğunu ancak banka tarafından bilgi verilmediğini, faktoring şirketlerini Faktoring Kanunu ve Yönetmeliği’nde yer almayan ve uygulamada da bankaların tutumları gerekçesiyle mümkün olmayan bu şekilde ağır bir yükümlülük altına sokmanın faktoring işlemini yapılamaz hale getireceğini, davacı tarafça çeklerin çaldırıldığına ilişkin müvekkil şirkete, faktoring şirketlerine ya da faktoring derneğine herhangi bir yazılı sözlü bildirim, ihtar ya da faks dahi gönderilmemiş iken bu hususun tarafınca tespit edilmesi ve bilinmesi gerektiğini ileri sürmek açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, bu nedenlerle çeklerin tüm şekil şartlarını taşıdığı, usulüne uygun bir ciro zinciri neticesinde müvekkili şirkete cirolandığı, faktoring işlemlerinde aranan fatura ile tevsik edilmiş olması ve sair esaslara uygun olduğu, çalınma hususunun tarafımızca bilinebilmesinin mümkün olmadığı göz önüne alındığında müvekkil şirket açıkça iyi niyetli ve yetkili hamil konumunda olduğunu, bu nedenlerle davacı tarafın haksız talep ve davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “BDDK’nın, 04.02.2015 tarihli resmi gazetede yayımlanan, faktöring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin, “istihbarat çalışması” başlıklı 5. maddesinde faktöring şirketinin, kambiyo senetlerini ilgili bankalardan sorma yükümlülüğünün bulunmadığı düzenlemesi mevcut olup davaya konu tüm çeklerde davacının 1. ciranta olup 30.07.2018 tarihli bilirkişi raporu ile davacıya atfen atılı imzaların davacı eli ürünü olmadığı tespit olunmuş ise de bu hususun davalıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmıştır.Davacı tarafından yapılan şikayet üzerine soruşturmanın devam etmesi ve dosyamız davalısının şüpheli sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla neticesinin beklenmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.Davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususun da davalı tarafından bilinebileceği , buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötü niyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilememiştir. anılı gerekçeler ışığında sübut bulmayan davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK 792. maddesi uyarınca (1) çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa ister hamiline yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkında TTK 790. maddenin amir hükmü uyarınca çekin istirdatı için çeki elinde bulunduran 3. kişinin çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisapta ağır kusuru bulunduğunun ispatı çekin istirdatı davasının kabulü için zorunlu olduğunu, mahkeme kararında belirtildiği gibi çek iktisap edilirken bile bile davacı zararına hareket edildiğinin davacı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı hususunun da ayrıca ispatlanmasının ne TTK’da ne de Yargıtay içtihatlarında belirtilmediğini, aynı konuyla ilgili olarak İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1203 E. sayılı dosyasında davalı tarafın taraflar arasındaki ticari ilişkinin gerçek olduğu varsayımı ile ticari defterlerine dayandığından davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde taraflar arasında yapıldığı iddia edilen ticari ilişkinin gerçek olmadığı kanıtlandığından ve her ne kadar ispat külfeti davacı tarafta da olsa ispat yükünü üzerine alan davalının gerçek ticari ilişkiyi kanıtlayamadığı ve iyi niyetli olmadığının tespit edilmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verildiğini, bilirkişi raporunda davalı … A.Ş.’nin dava dışı … LTD ŞTİ ile 26/08/2015 tarihli 1.000.000 TL limitli bir faktoring sözleşmesi akdettiği, bu sözleşmeyi dava dışı …’in 1.000.000 TL kefalet limiti ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları belirtilmekle 1.000.000 TL limitli faktoring sözleşmesine rağmen 24.190 TL bedelli fatura ibraz edilerek çeklerin teslim alındığının değerlendirilmediğini, rakamlar arasında fahiş fark bulunduğunu, aradaki çelişkinin göz ardı edildiğini, ibraz edilen fatura bedeli 24.190 TL ile çek bedellerinin toplamı 22.018,96 TL’nin birbiriyle örtüşmediğini, davanın istirdat davası olduğunu, bilirkişi raporunda faktoring şirketlerinin istihbarat çalışması başlıklı yönetmelik maddesinde fatura karşılığı teslim aldıkları kambiyo senedinin durumunun teyit edilmesini sağlayacak yöntemlerin geliştirilmesi ve gerekirse keşideciye de sorulması gerektiğini, bilirkişi tarafından madde metninin dar yorumlanarak çekin durumunun bankadan sorulmasına gerek olmadığını bildirdiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davanın konusu davacı lehtar tarafından çeklerin hırsızlık sonucu çalınması neticesinde imzanın kendisine ait olmadığından bahisle açılan istirdat davasıdır.Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/17720 Soruşturma dosyasında dava konusu olayla ilgili meydana gelen hırsızlık neticesinde soruşturma başlatıldığı, Kocaeli 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2015/3763 D.İş dosyasında dava konusu olan çeklere el konulmasına karar verildiği görülmüştür. Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/840 Esas 2016/330 K. sayılı dosyasında dava konusu çeklerin de içinde bulunduğu bir kısım çekler hakkında çek iadesi davası açıldığından dava konusuz kalmakla esas hakkında karar verilmesine karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalı … AŞ tarafından bu dosyaya ibraz edilen dilekçe ile dava konusu çeklerin faktoring işlemi neticesinde müvekkil şirkete cirolanarak teslim edildiğini, iyi niyetli ve yetkili hamili olduğunu, işbu çeklerin Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/17720 E. sayılı dosyasına teslim ettiklerini, halen çeklerin dosyada olduğunu belirtmiştir. 26/08/2015 tarihli Faktoring Sözleşmesi’nin davalı ve dava dışı … Ltd Şti arasında düzenlendiği, … Ltd Şti tarafından … Ltd Şti adına düzenlenen 25/08/2015 tarihli fatura bedelinin 24.140 TL olduğu görülmüştür. Adli Grafolog bilirkişiye ait raporda dava konusu çeklerdeki lehtar imzasının davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiğini, muhasebe bilirkişisine ait raporda dava dışı … Ltd Şti’nin defterlerinin incelenemediği, davalının defterlerinin incelendiği, davalı … şirketinin dava dışı … Ltd Şti’ne 20.300 TL ödeme yaptığının tespit edildiği, bu miktarın çeklerin toplam bedeliyle birebir örtüşmediği, BDDK’nın 04.02.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan faktoring işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin istihbarat çalışması başlıklı 5. maddesinde yer alan hükümler dikkate alındığında faktoring şirketinin kambiyo senetlerinin ilgili bankalardan sorma yükümlülüğü bulunmadığını belirttiği görülmüştür. Davacıya ait iş yerinde 23.08.2015 tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiği davacı tarafından çek zayi ve iptali davasının Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/840 Esas sayılı dosyasında dava konusu çeklerle ilgili 25.08.2015 tarihinde ödemeden men yasağı verildiği, faturanın 26.08.2015 tarihli olduğu görüldüğünden, muhasebe bilirkişisi tarafından düzenlenen 14.01.2019 tarihli raporun hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli olmadığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlığın, TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde değerlendirilip, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesine göre, faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz. Aynı Kanun’un 9/2. maddesinin yollamasıyla somut olaya uygulanması gereken 29257 sayılı Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 5/1. maddesi ise; “Kuruluş tarafından müşteriyi yeteri kadar tanıyacak şekilde istihbarat çalışmalarının yapılması, sadece müşterilerin beyanı veya sözlü teyidi ile işlem yapılmaması gerekir. İstihbarat çalışması;a) Öncelikle ilgili mevzuatta yer alan faturanın tarifi, şekli ve nizamına ilişkin düzenlemeler de dikkate alınarak faturadaki bilgilerin kontrol edilmesi,b) İç kontrol sisteminin devralınan faturalara ilişkin gerekli istihbarat ve araştırma yapılmasını sağlayacak ve Merkezi Fatura Kaydı Sisteminde bu faturaların mükerrer olmadığının kontrolü tamamlanmaksızın kullandırım yapılamayacak şekilde oluşturulması,c) Müşterilerin mali durumlarının değerlendirilerek bunların itibarı ve işlem geçmişleri de dikkate alınmak suretiyle gerektiğinde fatura borçlusu ve kambiyo senedi veya diğer senedin keşidecisine de başvurularak borcun teyit edilmesini sağlayacak yöntemler geliştirilmesi ve ulaşılabilmesi mümkün olan ilgili veritabanlarından yararlanılması yoluna gidilmesi hususları dâhil olmak üzere asgari olarak yukarıda belirtilen usul ve esasları içerecek şekilde yapılır ve bunların yetersiz kalması durumunda ilave yöntemlere başvurulur.” hükmünü haizdir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olayın ele alınması, bu doğrultuda, davalı … şirketinin dava konusu çekleri alırken gerekli istihbarat çalışmasını yapıp yapmadığı, şirketin mali durumlarına ilişkin değerlendirme yapıp yapmadığı ve diğer yükümlülükleri yerine getirip getirmediği hususlarında araştırma yapılarak, faktöring şirketinin çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde karar verildiği anlaşılmıştır.Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun KABULÜNE, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih, 2016/21 E. 2019/95 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 31/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ: Her ne kadar lehdar davacı tarafından dava konusu çeklerin çalındığı ve çeklerde kendisine atfen atılı imzaların kendisine ait olmadığı gerekçesiyle, çekleri ciro silsilesi yoluyla dava dışı … TİC. LTD. ŞTİ.’nden faktoring sözleşmesi uyarınca devralan davalıya karşı çeklerin istirdatı talep edilmiş ise de; BDDK’nın, 04.02.2015 tarihli resmi gazetede yayımlanan, ”Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usûl ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin, ”istihbarat çalışması” başlıklı 5. maddesinde, faktoring şirketinin araştırma yükümlülüğü sınırlı şekilde düzenlenmiş olup, şirketin kambiyo senetlerini ilgili bankalardan sorma yükümlülüğünün bulunduğuna dair bir düzenleme yer almadığı, somut olayda şirketin yönetmelikte belirtilen yükümlülükleri yerine getirdiğinin sabit olduğu, ayrıca dosyaya yansıyan delil durumuna göre, TTK’nın 790. ve 792. maddeleri kapsamında davalının çeki iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispatlanamadığı, belirtilen hususlar dikkate alınarak, davanın esastan reddine dair İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.