Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1347 E. 2022/1314 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1347 Esas
KARAR NO: 2022/1314
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2017/92 E. – 2019/24 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ülkemizce mühendislik üzerine bilgisayar yazılımı üreten sayılı firmalardan biri olduğunu ve lisans hakkı kendilerine ait olan … isimli bilgisayar yazılımının FSEK mevzuatı uyarınca eser sahibi olduğunu, TPE nezdinde “…” isim hakkını marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin sahip olduğu programların kullanılması ve sair şekilde çoğaltılması, değiştirilmesi, işlenmesi vb.hiç bir konuda ülkemizde veya yurt dışında hiç bir kişi ya da kuruluşa izin ya da yetki vermediğini, müvekkili şirkete gelen ihbarlar üzerine İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2016/73 D.İş numaralı dosyasında yapılan tespit neticesinde alınan bilirkişi raporuna göre, mali hakları müvekkili şirkete ait olan … isimli bilgisayarda …yazılımı ile …, .., …, …, …, …, …, …, …, … modüllerinin, yine davalılara ait … isimli bilgisayarda …, …, …, …, …, …, …, …, …, … modüllerinin bilgisayarda kurulu ve aktif olarak çalışır durumda olduğunun tespit edildiğini, bu şekilde müvekkili şirket yazılımlarının izinsiz olarak yüklenerek kullanılmakta olduğunun belirlendiğini, bu olay üzerine şahıslar hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığında 2016/100351 soruşturma numarası ile şikayette bulunulduğunu, davalıların söz konusu eylemleri ile davacının mali haklarına tecavüz ettiklerini belirterek, davalılar tarafından davacıya ait bilgisayar programlarının izinsiz ve lisanssız kullanımı sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 16.000,00 TL’nin, eylemin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 06/01/2019 tarihli dilekçesi ile tazminat talebini, 134.000,00 TL artırarak 150.000,00 TL olarak ıslah etmiş ve harcını yatırdığı anlaşılmıştır. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalıların şahsi olarak dosya ile ilgilerinin bulunmadığını, davada taraf olarak … Ltd.Şti.’nin gösterilebileceğini, diğer müvekkilleri …, … ve … açısından husumet yöneltilemeyeceğini, İstanbul 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73 D.İş sayılı dosyası ile yapılan bilirkişi incelemesine itiraz ettiklerini ve raporu kesinlikle kabul etmediklerini, bilirkişi tarafından bilgisayarlarda yapılan inceleme sırasında programa ait aktif olmayan linklerin açılmaya çalışıldığını, ancak kullanılmaması ve güncel olmaması sebebiyle açılamadığını ve hata verdiğini, ancak iş bu hata görüntülerinin rapora konulmadığını, raporda programın aktif olarak kullanıldığına ilişkin herhangi bir görüntü de bulunmadığını ve rapordaki görüntüler ve evrakların davalı şirkete ait olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının hak sahibi olduğu bilgisayar programlarının FSEK anlamında eser olup, koruma kapsamında olduğu, davalıların herhangi bir lisans bedeli ödemeden bu programları bilgisayarlarında ve işlerinde kullandıkları tespit edildiği, programların emsaline göre bilirkişi raporuna göre, FSEK 68/1. maddesi uyarınca istenebilecek maddi tazminat tutarının üç katı üzerinden toplam 104.505,60 TL olduğu, davalı şirketin yöneticisi olan diğer davalıların haksız fiil mahiyetindeki bu eylemden müteselsilen sorumlu oldukları gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile, toplam 104.505,60 TL tazminatın haksız fiil tarihi olan 01.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargılamada Mahkemeye sunulan 16.04.2018 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmemesi gerektiği ve İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73D.iş dosyası kapsamında sunulan 08.09.2016 tarihli raporun hükme esas alınması gerektiğinin savunulduğu ve dosyanın tekrar bilirkişiye gönderilerek telif tazminatı hesabı yapılmasının talep edildiğini, talep doğrultusunda dosyanın bilirkişiye gönderildiğini ve alınan 01.08.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 2 adet bilgisayarda … 5.1 versiyonun modülleri ile beraber kurulu ve çalışır vaziyette bulunduğu, zarar hesaplamasında satıcı firmanın uygulamakta olduğu %20 indirim oranına ek olarak yazılımın satışı bulunmaması sebebiyle %20 daha indirim uygulanması gerektiği kanaatine varıldığını, toplamda zarar üzerinden %40 indirim uygulanabileceği kanaatine varıldığını, bilirkişiler tarafından hiçbir araştırma yapılmadan, bu versiyonun bugün satın alınması halinde müvekkili şirketin %20 oranında sürüm indirimi uygulayacağı kanısına varılmasının müvekkili şirketin satış politikasına tamamen aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarına göre, şirketin maksimum indirim oranının %21,8 olduğunu, Diğer bir deyişle, müvekkili firmanın, eskime adı altında uyguladığı bir indirim oranı bulunmadığı halde, sayın bilirkişiler tarafından müvekkili firma satış stratejisi kapsamında bulunmayan bir uygulamanın varmış gibi hesap edilerek varsayım doğrultusunda %20 oranında indirim uygulanmasının hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, 2016 yılında … olduğu, davalının bilgisayarında …’in bulunduğu gerekçesi ile tamamen keyfi bir şekilde belirlenen indirim oranının hukuki olmadığını, Bilirkişilerin davalıların bilgisayarında izinsiz ve lisanssız olarak yüklü bulunduğu sabit olan ve 2016 yılı fiyat listesine göre bedeli 8.350,00 TL olan … modülünü hesaplamaya dahil etmediklerini, özensiz ve eksik bir rapor düzenlediklerini, Bilirkişi raporunda yazılım, donanım vb. ürünlerde distribütör firmaların belli kar marjlarıyla ürünleri bayiler kanalı ile satışa sunduğu, bayilerde satış adetlerine göre belli oranlarda indirim yaptığı, haksız rekabet ortamının sağlandığı durumlarda gerektiğinde ürünlerde liste fiyatı üzerinden %20-%40 oranında çok fazla indirimler yapıldığı belirtilmişse de bilirkişilerin bu tespitinin tamamen hatalı olduğunu, müvekkilinin şirket yazılımlarını bayiler kanalı ile satışa sunmadığını, müvekkili şirketin distribütör firmalarla her hangi bir anlaşması olmadığını, bu sebeple bilirkişilerin bu tespitlerinin somut dava bakımından uygulanırlığı olmadığını, emsal bedel, rayiç bedel belirlenirken yapılması gerekenin, müvekkili şirketin genel satış politikası ve uygulaması olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın yalnızca davalı şirkete yöneltilebileceğini, diğer davalıların şirket ortağı olduğunu ve bu ortaklara husumet yöneltilemeyeceğini, gerçek kişi davalılar yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, Bilirkişice bilgisayarda yapılan inceleme sırasında programa ait aktif olmayan linkler açılmaya çalışıldığını ancak programlar güncel olamadığından ve kullanılmadığından açılamadığını ve hata verdiğini, ancak hata veren linklerin ekran görüntülerinin bilirkişice rapora alınmadığını, dolayısıyla dosyaya eklenmediğini, işbu davada ise, delil tespit davasında eksik ve hatalı olarak düzenlenen bilirkişi raporu baz alınarak karar verildiğini, zira yerel mahkemece alınan bilirkişi raporunda 11.04.2018 tarihinde müvekkili şirkete ait bilgisayarlarda yapılan incelemede, … uygulaması ve modüllerine dair kayıt, dosya veya ize rastlanılmadığının belirtildiğini, Dosyada alınan bilirkişi raporlarında müvekkili şirketin … yazılımını aktif olarak kullanıp kullanmadığına ilişkin kesin bir tespit yapılmadığını, Müvekkili şirketin bir harita firması değil altyapı işleri yapan bir şirket olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin ilgili yazılımı kullanım ihtiyacı bulunmadığını, bu sebeple programın her iki bilgisayarda da yüklü olmasının müvekkili şirket için herhangi bir menfaat içermediğini, müvekkili şirketin ihtiyacı olmayan programı kullanmasının mümkün olmadığını, Dava dosyasında programın iki sürümü de ayrı ayrı satın alınmış gibi değerlendirme yapılarak karar verildiğini, müvekkillerinin kötü niyetli olmadığını, tazminata hükmedilecekse dahi kanunda belirtilen asgari şekilde hükmedilmesinin hakkaniyet ilkesinin gereği olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacıya ait bilgisayar programlarının davalılar tarafından izinsiz ve lisanssız kullanılması sebebiyle FSEK’in 68.maddesi uyarınca tazminat taleplidir. Davalılar vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/73 Değişik İş sayılı dosyası incelendiğinde; eldeki davanın davacısı tarafından, eldeki davanın davalılarından …Tic.Ltd.Şti aleyhine açılan tespit talep edildiği, sunulan bilirkişi raporunda sonuç olarak, şirket faaliyetlerinde kullanıldığı anlaşılan üç adet bilgisayar üzerinde inceleme yapıldığı ve bu bilgisayarların ikisi üzerinde dava konusu ”…” programının kurulu ve çalışır olduğu yolunda rapor tanzim edildiği ve bu programların kurulu olduğuna dair görüntülerin rapora eklendiği görülmüş olup, programların çalışmadığına, hata verdiğine, çalıştığına dair bir tespitin dosyada bulunmadığına dair davalı istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Ancak, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celbedilen davalı … San.ve Tic.Ltd.Şti’nin sicil kayıtlarına göre, gerçek kişi diğer davalıların şirketin yetkilisi olduğu, dava konusu eylem sebebiyle ayrıca şahsi sorumluluklarının bulunmadığı, eldeki davanın şirket aleyhine ikame edilebileceği, belirtilen sebeplerle husumet ehliyeti bulunmayan gerçek kişi davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalıların da davalı şirket ile birlikte müteselsilen sorumluluklarına hükmedilmesi hatalı görülmüş, bu itibarla davalılar vekilinin istinaf sebebinin yerinde olduğu anlaşılmış, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Hükme esas alınan 01.08.2018 tarihli bilirkişi raporundaki; ”tespitin yapıldığı 2016 yılındaki fiyat listesi üzerinden fiyatlandırma yapılması gerektiği, daha önceki davalarda liste fiyatından satıcı firmanın % 20 oranında incirim uyguladığı, ancak davacının dilekçe ekinde sunduğu faturalara göre, 2016 yılındaki faturalara konu yazılımın … olarak geçtiği, fakat tespite ve hesaplamaya dahil edilen yazılım versiyonun … sürümü olduğu, bu sebeple 2016 yılında satışı olmayan … sürümü sebebiyle % 20 oranında bir indirim daha yapılması gerektiği” gerekçeleriyle yapılan hesaplamanın, iddia ve savunma kapsamına, dosyadaki delil durumuna uygun düştüğü, raporun bilimsel ve teknik yönden denetime elverişli olup, sektörel teamüllere uygun olduğu, bu sebeple Mahkemece hükmedilen tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmış, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına dair karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,3- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/02/2019 tarih, 2017/92 E., 2019/24 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 4- Davanın, gerçek kişi davalılar …, … ve … yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 114/(1)-d ve 115/(2). maddeleri gereğince pasif husumet ehliyeti yokluğundan DAVA ŞARTI YOKLUĞU SEBEBİYLE USULDEN REDDİNE, 5-Davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne, toplam 104.505,60 TL tazminatın haksız fiil tarihi olan 01.09.2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.138,78 TL nispi karar harcından peşin alınan 2.562,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.576,54 TL harcın davalı …’nden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 2.562,24 peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 631,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 5.326,74 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre 4.154,85 TL yargılama giderinin davalı …nden tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 6/c- Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(4). maddesine göre maddi tazminat talebinin dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddi kararı yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılar …, … ve …’a verilmesine, 6/e-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre maddi tazminat talebi yönünden 16.675,84 TL nispi vekalet ücretinin davalı …’nden tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/f-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(2)-(3). maddesine göre reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı …’ne verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;7/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılar …, … ve … tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 1.785,00 TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.704,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 7/c-İstinaf yargılaması için davalılar …, … ve … tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 35,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 156,30 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalılar …, … ve …’a verilmesine, 7/d-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7/e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022