Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1346 E. 2022/1481 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1346
KARAR NO: 2022/1481
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2017/739 E. – 2019/61 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Fikir ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, borçlunun itiraz dilekçesi ile; icra takibine ve ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ettiğini, takibe haksız ve mesnetsiz olarak yapılan itiraz sebebiyle iş bu davayı açma zorunda kaldıklarını, itirazın iptaline, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili beyan dilekçesinde; Taraflar arasında akdedilen kira sözleşmesinin sözleşme kapsamında süresinde, usule ve yasalara uygun şekilde feshedilmiş olduğunu, davacının müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, Taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı tüm hak ve alacakların 15.07.2013 tarihinde … ve Tic. A.Ş, ile… Ltd. Şti. arasında imzalanan devir protokolü ile 01.01.2013 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere … Ltd. Şti.’ne devredildiğini, müvekkili şirket tarafından gönderilen fesih ihtarına davacı yanın 3 ay sonra 18.03.2016 tarihinde kötüniyetli şekilde … Ltd.Şti. ile sözleşme akdedildiğini, bu sebeple müvekkili … Ltd. Şti. tarafından yapılan feshin kabul edilmediğini bildirdiklerini, Müvekkili şirket tarafından gönderilen Beşiktaş … Noterliğinin 03.12.2015 tarih ve … yevmiye numaralı fesih ihtarından sonra davacı tarafından müvekkili şirkete feshedilen sözleşme kapsamında verilen bîr hizmetin de bulunmadığını, davacı tarafından sadece sebepsiz zenginleşme sağlama amacıyla kötüniyetli şekilde sözleşmenin feshinden sonra düzenlediği 12.04.2017 tarihli 8.095,14 TL bedelli faturayı ve  içeriğini kabul etmediklerini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine haklı sebeplerle süresinde itiraz ettiklerini, açılan davanın reddi gerektiğini beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dosyaya taraflarca sunulan ticari unvan kayıtları, sözleşme ve ihtar içerikleri mali rapor ve icra dosyası ile birlikte incelendiğinde; 03.12.2015 tarihli … yevmiye nolu Beşiktaş …. Noterliğince düzenlenen ihtarnamede İHTAR EDEN: “… LTD. ŞTİ.” olması gerekirken “… A.Ş.” unvanı olarak düzenlendiği, “…” … tescili ile UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ yaptığı ve “… LİMİTED ŞİRKETİ” olarak 14.10.2014 sayı 8668 sayfa 366 da ilan edildiği, 03.12.2015 tarihli ihtarname incelendiğinde ihtarnameyi KEŞİDE EDEN, … A.Ş. muhatap ise davacı ile diğer meslek birlikleri adına düzenlenmiştir. Davalı yan tacir olup, tacir olmanın gerekliliği ise gerekli dikkat ve özenin tüm işlemlerde gözetilmesidir. Bu kapsamda dosyada unvan değişlikleri de olduğu için sunulu sözleşmeler ve devir protollerine göre ihtar eden tam unvanını ihtara yazmak zorundadır, zira meslek birliğinin “… AVM” adlı işletme için imzaladığı lisans sözleşmesinin diğer tarafı… Ticaret A.Ş.’dir. 2013 yılında imzalanan “…” ile sözleşmenin diğer tarafı “… Ltd. Şti.” haline geldiği dava dilekçesi ekindeki sözleşmeler ile sabittir,03.12.2015 tarihli ihtarnamenin gönderildiği tarihte de, davacı kayıtlarında “… AVM” adlı işletme için imzalanan lisans sözleşmesinin diğer tarafı “… Ltd. Şti.” olarak göründüğünden, sözleşmenin diğer taraflarının unvan değişikliklerini takip etme gibi bir yükümlülüklerinin bulunmadığı açıktır. Davalı tacir olup, unvan değişikliği yapan sözleşme tarafının bu değişikliği sözleşmenin diğer tarafına bildirmesi ticari teamül ve hukuki işlem güvenliği için elzemdir. Unvan değişikliğini bildirmeyen bir ticari işletmenin unvanının değiştirilmiş haliyle gönderdiği ihtarnameye meslek birliğinin hukuki sorumluluk almama adına itiraz etmesi hukuki olup, aksinin düşünülmesi üyeler adına hakaret eden meslek birliğinden beklenmeyen bir davranış olacaktır. Kök lisans sözleşmesinin fesih ile ilgili madde düzenlemesinde; tek taraflı fesih bildiriminin sözleşmenin sona erme tarihinden en geç bir ay öncesinde meslek birliğine gönderilmiş olması gerekliliği düzenlenmiş olup, Beşiktaş … Noterliği ile gönderilen 03.12.2015 keşide tarihli, … yevmiye nolu fesih bildirimi 7.12 2015 tarihinde meslek birliğine tebliğ edilmiştir. Ancak davalı tacir olup sözleşme hükümleri açık olup, sözleşmenin fesih bildirim yazısının, sözleşmenin bitiş tarihinden en geç 1 ay öncesinde davacı meslek birliğine ulaşacak şekilde düzenlenmesi gerektiği, bu şarta uyulmadan hazırlanan fesih bildiriminin geçersiz olduğu, bu durumda sözleşmenin aynı şartlarda yenilendiği ve 2016 yılı için sözleşmenin geçerli olduğu, fatura bedellerinin ödenmesi gerektiği, davalı yanca gönderilen fesih beyanının ancak 31.12.2016 tarihinden sonrası için hüküm doğurabileceği anlaşılmıştır. Davacı meslek birliğince davalının tanzim ederek davacı meslek birliğine gönderdiği e-iade faturasını, Beyoğlu … Noterliği’nin 19.04.2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile iade edildiği ve ödemenin 7 gün içinde yapılmasının ihtar edildiği, ihtarnamenin 26.04.2017 tarihinde şirketin daimi çalışanına tebliğ edildiği davacı yanca sunulu deliller ve iddialar kapsamından anlaşılmıştır. Taraf iddia ve savunmaları, takip dosyası, mali bilirkişinin muhasebe açısından incelemeye esas raporu, taraflar arasındaki sözleşmelerin içerdikleri, ticari sicil kayıtları, devre ilişkin sözleşme içerikleri, fesih ihtar yazıları bir bütün olarak incelendiğinde; davanın kabulüne ” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı Mü-Yap Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Meslek Birliği tarafından müvekkili şirket aleyhine fesh edilmiş yani süre dolması ile yenilenmemiş olan lisans sözleşmesine dayalı olarak haksız ve mesnetsiz olarak gerçeklere aykırı şekilde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile takip başlattığını, 21.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda “davacı yanın kendisini alacaklı konuma düşürmek adına senaryo kurduğu” açıkça tespit edilmiş olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesinin hatalı hüküm kurduğunu, Müvekkili şirketin süresinde yasalara ve usulüne uygun olarak Lisans Sözleşmenin süre bitiminde sözleşmeyi yenilemeyeceğini bildirdiğini ve sözleşmeyi sonlandırdığını, taraflar arasında 12.01.2010 tarihinde sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin 12.01.2010 tarihli sözleşmeyi Beşiktaş … Noterliğinin 03.12.2015 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarı ile usulüne uygun şekilde yenilmeyeceğini yani sözleşmeyi sonlandırdığını bildirdiğini, ancak davacının kötüniyetli şekilde … Yatırım Ltd. Şti. ile sözleşme akdedildiğini, bu sebeple müvekkili … Yatırım Ltd. Şti. tarafından yapılan feshin kabul edilmediğini bildirdiğini, sözleşmenin “Sözleşmenin Süresi ve Feshi” başlıklı 8. maddesinin açık olduğunu, müvekkili şirketin sözleşmeyi yenilemediğini bildiren açık iradesi ve ihtarına rağmen sözleşmenin 2016 yılında geçerli olduğunu kabul ederek müvekkili şirketi 2016 yılı lisans ücretlerinden sorumlu kılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, 21.06.2018 tarihli bilirkişi raporu ile davacı şirketin, müvekkili şirketi borçlu duruma düşürmeye çalıştıklarının sabit hale geldiğini, ayrıca fesih ihtarından sonra da müvekkili şirkete feshedilen sözleşme kapsamında davacı meslek birliği tarafından verilen bir hizmetin de bulunmadığını, -6100 Sayılı HMK’da; “hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendir” şeklinde hüküm bulunmakta ise de, Yargıtay yerleşik uygulamalarında hâkimin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığını düzenleyen 6100 sayılı HMK hükümleri teknik konunun yorumlanması haricinde uygulanması gereken hükümler olduğunu, dava konusunun teknik bilgi gerektirdiğini, özel ve teknik bilgiyi gerektiren uyuşmazlıklarda hâkimin itirazı kendisinin değerlendiremeyeceğini, ek rapor almadan ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmadan dava dosyasını karara çıkaramayacağını, -İlk Derece Mahkemesi tarafından deliller tam olarak toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmiş olduğundan kararın kaldırılması gerektiğini, gerekçeye göre ihbarın süresinde olmadığı kabul edilse dahi sözleşmenin fesih edilmiş olduğunu ve müvekkili şirketin davacı meslek birliğinden herhangi bir hizmet almadığını, meslek birlikleri ile yapılan sözleşmelerin, atipik olarak tanımlanan sözleşme olduğunu, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 114. maddesi (mülga 818. Sayılı BK.nun 98. maddesi) göndermesi ile aynı Kanunun 52. maddesi (mülga BK.nun 44. maddesi) uyarınca davacı meslek birliğinin zararın artmasına neden olmaması gerektiğini, davacının sözleşmenin yenilenmeyeceğinin yani sona erdirildiğinin bildirildiği tarihte aynı koşullarla yeniden sözleşme yapabilip yapamadığının mahkemece mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu alınarak, tespit edilmesi gerektiğini, yine aynı şekilde davacı tarafın bu hizmetin verilmesi ile ilgili harcama yapmak zorunda olduğu ve sözleşmenin sonlandırılmış olması sebebi ile kurtulduğu maliyetlerin hesaplanıp davacı tarafından talep edilen bedelden indirilmesi gerektiğini, -Somut olayda inkâr tazminatına hükmedilmek için gerekli şartlar oluşmadığı halde ilk derece mahkemesi tarafından likit olmayan alacak ile ilgili hukuka aykırı şekilde inkar tazminatına hükmedilmiş olduğundan ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiğini, -Davacı tarafından icra takibinde talep edilen faiz başlangıç tarihi ve faiz oranının fahiş olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından bu itirazlarının da değerlendirilmemiş olduğunu, istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -… A.Ş., 03.12.2015 tarihli Beşiktaş …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasındaki sözleşmenin fesih edildiğini müvekkil meslek birliğine bildirmişse de işbu ihtarnamede keşideci vekilinin, şirket unvanını hatalı olarak … A.Ş. olarak yazdığını, taraflar arasındaki sözleşmenin sona erme tarihinin 31.12.2015 olduğunu, buna göre davalının sözleşme fesih ihtarını en geç 30.11.2015 tarihinde müvekkil meslek birliğine iletmesi gerektiğini, davalının 03.12.2015 tarihli ihtarname ile fesih iradesini müvekkili meslek birliğine ilettiğini, davalının 2016 takvim yılı için müvekkili meslek birliğine iletmek istediği fesih ihtarını, sözleşme hükümleri ile kararlaştırılmış olan süreden 7 gün sonra müvekkili meslek birliğine ulaştırdığından, davalının 2016 takvim yılına ilişkin fesih bildiriminin süresinde olmadığın, keşidecinin ihtarnameye ticari unvanını hatalı olarak yazdığı gibi, ticari unvanında yaptığı değişikliği de müvekkili meslek birliğine bildirmediğini, müvekkili meslek birliğinden, kendisine gönderilen fesih ihtarına başka şekilde cevap vermesi beklenemeyeceği gibi müvekkili meslek birliğine de bu hususta herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, bilirkişinin raporda kullandığı “temel fatura” senaryosu ifadesinin davalı tarafça bilerek ve isteyerek kötüye kullanıldığını,”senaryo” ifadesinin, faturaların tebliğ ediliş biçimi için mükellefin seçtiği yol anlamına gelen “muhasebesel” bir terim olduğunu, davalıyı borçlu kılmak adına gerçekleştirilmiş düzmece bir durumu ifade etmek için kullanılmadığını, mükellef tarafından seçilen “temel fatura” veya “ticari fatura”şeklinde iki ayrı senaryo bulunduğunu, mükellef tarafından seçilen senaryo her müşteri için ayrı ayrı değiştirilmemektedir. yani mükellef tarafından “teme fatura” gönderim seçeneği seçilmişse tüm e- faturalar “temel fatura”olarak gönderildiğini, davalının tanzim ettiği e-iade faturanın da “senaryo:temel fatura” ifadesi ile faturanın özelliklerinin belirtildiğini, davalının da e-iade faturasını “temel fatura” senaryosu ile düzenlediğini, sözleşmenin geçerli olduğu süre içinde davalının müvekkili meslek birliğinin repertuarında yer alan fonogramların tamamını kullanması, bir kısmını veya hiçbirini kullanmamasının tamamen kendi tercihi olduğunu, repertuvarı kullanmamasının bedel ödememesi sonucunu doğurmayacağını, davalının istinaf dilekçesinin (2) nolu bendindeki istinaf gerekçeleri savunmanın genişletilmesi kapsamında olup, savunmanın genişletilmesi mahiyetindeki savunmalara muvafakatleri olmadığını, belirlenen ücretin götürü ücret olduğunu, kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 67. maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı müzik eserleri yayın sözleşmesi uyarınca mali hak bedelleri alacağına dayalı olarak başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı, sözleşmenin feshedildiğini, hizmetin verilmediğini, davacıya borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. Davacı ile dava dışı …Yatırım ve Ticaret A.Ş. arasında arasında 15.07.2013 tarihli Lisans Sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin daha sonra devir edildiği, devre ilişkin ihtarın ve sözleşmenin fesih edildiğine ilişkin ihtarın ise … LTD. ŞTİ. Adına gönderilmesi gerekirken “… A.Ş.” olarak gönderildiği, Sözleşme’nin 8. maddesinde “Sözleşmenin bir yıllık olduğu, sürenin devamı boyunca her yılın sonuna en az 1 ay öncesine kadar sözleşmenin feshedildiğinin karşı tarafa noter aracılığıyla bildirilmemesi halinde sözleşmenin kendiliğinden birer yıllık dönemler halinde uzayacağı”nın düzenlendiği, davalı tarafından fesih bildiriminin sözleşmede öngörülen 1 aylık sürede yapılmadığı, tarafların sözleşme maddeleri ile bağlı olduğu, sözleşmenin takibe konu edilen dönemlerde devam ettiğinin kabulünün gerektiği görülmüştür. 6098 Sayılı TBK’nın 117. maddesinde; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile temerrüte düşer, borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesi ile …borçlu temerrüte düşmüş olur. TBK 120. maddesinde; uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamış ise, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. 6102 Sayılı TTK’nun 8. maddesi uyarınca ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. TTK’nun 10. maddesinde; aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar. Düzenlemeleri mevcuttur. Davalı taraf lisans bedelini ödediğini kanıtlamadığından, 6102 sayılı TTK’nun 8. maddesindeki ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir düzenlemesi ve sözleşmenin 6.4. maddesinde ödemelerin gecikmesi halinde lisans alanın Türk Lirası için aylık %2,03 gecikme faizi ödemeyi, herhangi bir yazılı ihtara gerek kalmaksızın temerrüte düşeceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiği yönündeki hükmü uyarınca hesaplanan faizin hukuka uygun olup, ek rapor alınmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının takipteki talebinin, sözleşmenin mali şartlar uyarınca ödenmeyen fatura bedellerinin tahsiline ilişkin olduğu, davacının sözleşme kapsamında oluşan ve davalı tarafından ödendiği de iddia edilmeyen bedellerin tahsilini talep etme hakkına sahip olduğu, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, sözleşme’de kesin vadeye yer verilmiş olması sebebiyle yapılan faiz hesabının yerinde olduğu ve alacağın likit olması sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de isabetli olduğu, her ne kadar davalı “Hizmetin kendisine verilmediğini” iddia etmiş ise de; Sözleşmenin konusu davalıya yayın izni verilmesinden ibaret olup, ayrıca davacının ifa etmesi gereken bir hizmet bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/02/2019 tarih ve 2017/739 E., 2019/61 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 564,41 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 142,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 422,41 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/10/2022