Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1344 E. 2022/1756 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1344
KARAR NO: 2022/1756
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/06/2018
NUMARASI: 2017/479 E. – 2018/164 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, denizcilik sektöründe uzun yıllara dayanan faaliyetleri sonrasında …’un gıda ve içecek sektörüne yatırım yapmasıyla “…” markasının doğduğunu, “…”kahve dükkânları zincirinin ilk şubesini İstanbul- Ataşehir adresinde açtığını ve 19.07. 2016 tarihinden itibaren www…com internet sitesi üzerinden ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin firmanın denizcilik sektöründe faaliyet gösterdiği için “…” adının “…” olarak tanındığını bu yüzden ticari faaliyetlerini de bu marka üzerinden sürdürdüğünü, Türk Patent ve Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde; … kod numaralı “…” ibareli görselini, … kod numaralı “…” ibareli görselini, … kod numaralı “…” ibareli görselini 30, 35, ve 43. sınıflarında tescil sürecinde bulunan markaların da sahibi olduğunu, davalı markalarında kullanılan …, …, … ibarelerinin ilgili sektörde tasviri kelimeler olduğunu beyan ile davalı tarafından müvekkilinin zarara uğramasını engellemek için davalının TPMK Markalar Dairesi Başkanlığı nezdinde tescili bulunan … kod numaralı “…” ibareli … kod numaralı “…” ibareli … kod numaralı “…” ibareli … kod numaralı “…” ibareli ve … kod numaralı “… Şekil ibareli markasının hükümsüzlüğü ve sicilinden terkinini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … ve … markalarının işletmecisi olan büyük bir kurum olduğunu, davacının müvekkili şirkete ait … adlı markayı kullandığını ve bu markanın tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne müracaat ettiğini, müvekkili şirket adına tescil olunan markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre geçtiğini ve davacı tarafından açılan hükümsüzlük davasının da 5 yıllık süreye tabi olduğunu beyanla davanın zaman aşımından reddinin gerektiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince “… SMK m.25/VI uyarınca marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Davanın açılma tarihi 14.04.2017’dir. Davalı markalarından en yeni tescil tarihine sahip olan markaların tescil tarihi 13.11.2014 ve 10.03.2014’tür. Bu markalar bakımından 5 yıllık sürenin geçmediği ancak diğer davalı markalarının tescil tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçtiği görülmektedir. … davalı marka bütünü içerisinde genel kullanımı olan ibareler kullanılmakla birlikte, markaların bir bütün değerlendirilmesi halinde davalı markalarının SMK m.5/b, c ve d anlamında tanımlayıcı, tasvir edici bir özelliği bulunmadığı, bu sebeple bu markaların söz konusu gerekçeye dayalı hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı ve kötü niyetinde ispatlanamadığı …” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece eksik incelemeye dayanan denetime ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, raporun aksine; SMK m.5/b, c ve d anlamında dava konusu markaların cins, vasıf vb. bildirir özellik arz ettiğini, bu tarz ibareleri marka olarak tescil ettirenlerin başkaları tarafından yapılan tescillere de katlanmak durumunda olduğunu, bu tarz genel ibareli markalara birkaç ekleme yapılmak suretiyle ayırt edici hale getirileceğinin aşikar olduğunu, bilirkişi raporunda bahse konu ibareli markaların tescil edildiği sınıfta zayıf olup olmadığının sunulu görseller kapsamında kullanılış tarzlarının dikkate alınmadığını, “…” ibaresinin sektörde “…” anlamına gelen bir nevi kahvehane olarak nitelendirilebileceğini, hastahane, kıraathane gibi ibareler nasıl ki tek başlarına tescil edilemiyorsa “…” ve “…” ibareli markaların da tek başlarına tescil edilemeyeceğini, bilirkişilerin “…, … ve …” ibareli markalarının davalı taraf bakımından bir araya getirilmek suretiyle ayırt edici nitelik kazandırıldığının belirtilmesinin kabul edilemez olduğunu, nasıl ki … / Restaurant/ Cafe ibareleri bir restaurant işletmesinde çeşitli kombinasyonlarla kullanılıyorsa burada da … ve the barista ibareleri yiyecek- içecek hizmeti veren firmalarca çeşitli kombinasyonlarla kullanıldığını, önem arz eden hususun bu ibarelere davalı tarafça herhangi bir ayırt edici ek konulmamış olması olduğunu, müvekkiline ait “…” ibaresinin esas unsur teşkil ettiğini ve ayırt edicilik sağladığını, marka olarak zayıf bir ibareyi seçen girişimcilerin, bunun artılarından yararlandıkları gibi bu ibarenin baştan itibaren zayıf bir marka olduğunu da kabullenmek durumunda olduğunu, logo ile kelimenin markasal olarak bir arada kullanımı sonucu ortaya çıkan çağrışımda asli çağrışımı kelimeler yapmakta olduğunu, logonun ise çağrışımda daha az etkili olduğunu, ortalama tüketiciler nezdinde “…” ibaresi ile fincan logosuna havi şekil görüldüğünde akılda kalacak olan hususun logo değil kelime olduğunu, bu sebeple ayırt edici niteliği haiz bulunmayan “…” ibaresinin ayırt edici bir ek almaksızın tescil edilmesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin markalarında asli unsurun … ibaresi olduğunu ve burada ayırt edici fonksiyonun görüleceği üzere müvekkil firma tarafından ihdas edildiğini, davalının kötü niyetli olduğuna dair delilleri sunduklarını, davalının kendileri aleyhine tespit talebinin bile yeterli olduğunu, İngilizce bir kelime grubu olan “… ibaresinin dilimizdeki karşılığının “kahve köşesi” olduğunu bunun marka ve işletme adı olmasının mümkün olmadığını, sektörde kullanıldığını, “barista” ibaresinin de barmen gibi “kahve yahut içecek çeşitlerini hazırlayan kimse” anlamında kullanılmakta olduğunu, herhangi bir “…” veya “…” kahve zincirlerinde yahut yurt dışında kahve satan bir yere girdiğinizde dahi tişörtlerde barista ibaresi yazan onlarca görevli görmemizin mümkün bulunduğunu, emsal mahiyette yargı kararının dikkate alınması gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli … kod numaralı “…” ibareli, … kod numaralı “…” ibareli, … kod numaralı “… Şekil” ibareli, … kod numaralı “… Şekil” ibareli ve … kod numaralı “… Şekil ibareli markaların tasvir edici özelliği bulunduğu ve davalının kötü niyetli olduğu davacı iddiası ile, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemine ilişkindir. Davalının 13/11/2014 tescil tarihli 29 ve 35. sınıflarda tescilli … tescil nolu markası, 10/03/2014 tescil tarihli … tescil nolu 43. sınıfta tescilli markası (her iki marka … ve şekil markası), 16/08/2011 tescil tarihli 43. sınıfta … tescil nolu … ve şekil markası, 21/04/2009 tarihinde 43. sınıfta tescil edilmiş … tescil nolu … ve şekil markasının bulunduğu tespit edilmiştir. SMK m.25/VI uyarınca marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez. Dava tarihi 14.04.2017 olup, 13/11/2014 tescil tarihli 29 ve 35. sınıflarda tescilli … tescil nolu davalı markası ile 10/03/2014 tescil tarihli … tescil nolu 43. sınıfta tescilli davalı markası (her iki marka … ve şekil markası) açısından 5 yıllık sürenin geçmediği ancak 16/08/2011 tescil tarihli 43. sınıfta … tescil nolu … ve şekil markası ile 21/04/2009 tarihinde 43. sınıfta tescil edilmiş … tescil nolu … ve şekil markası açısından 5 yıllık sürenin geçtiği belirlenmiştir. Davalı markalarında kullanılan coffee, corner, barista kelimeleri ayrı ayrı değerlendirildiğinde tasviri anlamlarının bulunduğu (coffee (kahve- Arapça kökenli İngilizce kelime), corner (köşe- Eski Fransızca kökenli İngilizce kelime), barista (kahve hazırlayan+ sunan- İtalyanca kökenli İngilizce kelime)) hususu tereddütsüzdür ancak davalı tarafından bu ibareler marka bütünü içerisinde bir araya getirilmiş ve belli bir kullanım sonucu da ayırt edici nitelik kazandırılmıştır. Davalı markalarında sadece tasviri kelimeler yer almamakta bunların yanı sıra şekil unsuru da esas unsur olarak marka bütünü içerisinde kullanılmaktadır. Davalı markaları kümülatif değerlendirildiğinde, kahve ürününe ilişkin tanımlayıcı veya nitelendirmeye yönelik anlamlarının bulunmadığı, tasviri sayılabilecek ibarelerin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş markalar olduğu söylenebilir. Neticeten markaların bütün olarak bıraktıkları etki değerlendirilmiş olup davalı markalarının marka bütününün tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından SMK m.5/b, c ve d anlamında tanımlayıcı, tasvir edici bir özelliği bulunmadığı belirlenmiştir. Ayrıca davalı marka tescillerinin kötüniyetli gerçekleştirildiğine ilişkin dosyaya herhangi bir bilgi, belge ve/ veya delil sunulmamış, marka bütünü içerisinde genel ifadelere yer verilmesinin de tek başına kötü niyet göstergesi olarak değerlendirilemeyeceği muhakkaktır. Mahkemece 6100 Sayılı HMK m.266, 279, 281 uyarınca yapılan değerlendirmede; bilirkişi raporu çözümü özel ve teknik değerlendirme, uzmanlığı gerektiren hususlarda alınır. Bunun dışında raporda açıklama yapılması, hakim tarafından yapılması gereken hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerin yapılması yasaktır. Rapora itiraz, belirsiz ve eksik olan hususlar için açıklama yapılmasını istemektir. Eğer itiraz yerinde görülürse açıklama yapılması amacıyla ya ek rapor alınması ya da yeni bilirkişi raporu alınması cihetine gidilir. Raporun denetimi hakim tarafından yapılmakla birlikte belirsizlik ve/ veya eksiklik bulunmuyorsa ya da hukuki bilgi ile çözümlenmesi gereken hususlarda açıklama yapılması bekleniyorsa, çözüm hukuki bilgi ile giderilebilecek nitelikte ise, itiraz yerinde bulunmayabilir zaten hukuki konularda bilirkişiye başvurulması da yasaktır. Somut davada rapora karşı beyanlar ve itirazlar birlikte değerlendirildiğinde açıklanan hususlar gözetildiğinde iddia- savunma- toplanan bilgi, belge, deliller ile itirazların raporda ve gerekçeli kararda karşılandığı saptanmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/06/2018 tarih ve 2017/479 E., 2018/164 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022