Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1333 E. 2021/970 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1333 Esas
KARAR NO: 2021/970
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2019
NUMARASI: 2017/405 E. – 2019/38 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin gıda alanında başta … olmak üzere 320 marka ve binlerce ürün çeşidi, dünyanın 3.büyük bisküvi ve 10. büyük çikolata üreticisi konumuna gelmesi ile Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen holding şirketlerinden biri olduğunu, davalı firmaların sahibi olan … ailesinin, müvekkili Holding’in grup şirketlerinden olan Karaman’da mukim … A.Ş’ nin eski ortaklarından olup,müvekkili ile ortaklığının sona ermesinin ardından, müvekkilinin pek çok ürününü, markasını ve ambalajını kötü niyetli bir şekilde taklit etmeye başladıklarını , müvekkilinin “…” markasının sahibi olduğunu, TPE nezdinde de “…” markasının tanınmış marka olarak tescili için başvuruda bulunulduğunu ve başvurunun henüz sonuçlanmadığını, aynı zamanda müvekkili tanınmış ” …” ambalajını da ilk olarak 1988 yılında marka olarak tescil ettirdiğini , davalıların “…” isimli ürünleri üreterek, satışını ve ihracatını yaptığını, mezkür ürün ambalajlarının arkasında yer alan bilgiye göre davalı … A.Ş.’nin üretici firma ,diğer davalı …’nin satıcı firma ve diğer davalı … A.Ş.’nin ise exporter(ihracatcı ) konumunda olduğunu, davacıya ait … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, …&… numaralı “…”, … numaralı “…”, …&… numaralı “…” markalarının davalılar tarafından taklit edildiğini, ürün ambalajlarının tescilli markalar olması nedeniyle davalıların eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini belirterek, davalıların dava konusu ” …” markalı taklit ürünleri kullanmalarının dava sonuna kadar tedbiren yasaklanması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini ,ayrıca www…com.tr internet sitesi başta olmak üzere internet ortamında da “…” markalı dava konusu taklit ürünlerin kullanımının yasaklanması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalıların eylemlerinin 556 sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, masrafı davalılara ait olmak üzere hükmün tecavüze ve haksız rekabete ilişkin hüküm özetinin Türkiye çapında dağıtım yapan bir gazetede yayınlanmasına , her türlü masraf ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’nin 2014 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda bir çok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak kısa zamanda bir kalite sembolü olduğunu, “…” markasını haiz ürünlerin 30 yıllık sektör deneyimi ve 140.000 ton yıllık kapasite ile 2015 yılında Karaman’da kurulan …’in gıda alanındaki yatırımı olan … tesislerinde üretildiğini, …’ in Kazakistan, Ukrayna, İstanbul ve Karaman yatırımlarında 1999-2014 yılları arasında iş ortağı olan …, 2014 yılında hisselerini satarak aynı sektörlerde çalışmalarını sürdürmek amacıyla … tesisini kurduğunu, müvekkili faaliyetlerini sürdürürken her zaman iyi niyet ve dürüstlük kullarını kendisine temel ilke alarak, bugüne kadar kendi özgün marka ve ürün çeşitleri, endüstriyel tasarımları ile piyasada var olduğunu ve haksız rekabetin her türlüsünden uzak durmayı tercih ettiğini, müvekkilinin 2014 yılında aralarında hiç bir anlaşmazlık olmadan davacı şirketten ayrıldığını ve aynı sektörde çalışmaya devam edeceğini hiç bir zaman gizlemediğini, davacı şirketin … markası ürün görseliyle , müvekkilin … marka ürün görselinin benzerliğini ileri sürerek marka hakkına tecavüzde bulunulduğu iddiasında olduğunu, davacının … markalı ürünlerin ambalajının kullanımının durdurulmasına ilişkin Üsküdar …Noterliğinin 17/02/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi taraflarınca tebliğ alındıktan sonra, ürün ambalaj değişikliğine gidildiğini ve ürünlerinin yeniden tasarlanan ambalajlarla satışa sunulduğunu, dava konusunu oluşturan marka ve ürün ambalajının birbirlerinden tamamen farklı olduğu gibi, piyasada yaygın olarak kullanılan bir ambalaj şekline dayanılarak hak iddia edilemeyeceğini belirterek, davacı şirketin … markası ve ürün ambalaj görseline dayanarak, müvekkilinin … markasına karşı açtığı haksız rekabete ilişkin davanın reddine, müvekkili şirketin maddi/ manevi tazminat ve her türlü dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davacının talep ettiği ihtiyati tedbir talebi ve haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dosyaya sunulan deliller ve alınan bilirkişi raporları ile davacının “…” markasıyla satışa sunduğu ürünlerin ambalajında baskın olan unsurun “…” ibaresi, ibareyi oluşturan font ile ibarenin uygulandığı renk ve beyaz fonlu arka fonu olduğu, ürünler üzerindeki kompozisyonların farklılıklar içermesiyle birlikte belli bir tasarım dilinin oluştuğu, davalıya ait fiili uygulamalar incelendiğinde de, ürün çeşitlerine göre özellikle arka renk fonu olmak üzere, farklılıklar içeren ambalaj kompozisyonlarında belli bir tasarım dilinin oluştuğu, bu kompozisyonlar birbiri ile kıyaslandığında, her iki ürünün markasının yazımında kullanılan harf fontlarının, logoların yerleşim yerlerinin, arka plan renk tonlarının, çizgilerin, kırık ürün görselinin konumunun ve şeklinin, firma logolarının yer aldığı yerlerin farklı olduğu, davacı tarafça gofret ürünü üzerinde yer alan ürün görselinin kesim yerinin aynı olduğu belirtilmişse de, ürünün gofret barı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bu kesim yerinin barın enine olmasının benzer ürünler de sıkça kullanılan olağan bir durum olduğu, “…” ve “…” ürünlerinde yer alan kesik ürün görseliyle ilgili davacı taraf adına tescilli bir marka ve tasarımın mevcut olmadığı, karşılaştırılan ambalaj kompozisyonlarının genel görünümünün birbirlerinden farklı oldukları, davalı tarafa ait … numaralı çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki (4) numaralı tasarımın ürünlere göre renk farklılıkları olmakla birlikte davalının ürün ambalajlarında aynen kullanıldığı tespit edilmiş olmakla, davacının tescilli markalarına davalı tarafça haksız olarak tecavüz edilmediği anlaşıldığından, davanın reddine” karar verildiği görülmüştür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalılar tarafından tamamen kötüniyetle yapılan ufak çaplı değişikliklerin ambalajın genel görünümünde farklılık arz edecek nitelikte olmadığı çıplak gözle görülebilecek kadar aşikar iken yerel mahkemenin davalıların “…” isimli ürün ambalajlarının müvekkilimine ait “…” esas unsurlu markalar ile iltibas yaratmadığı ve davalıların “…” isimli ürün ambalajlarının tasarım tesciline uygun kullanıldığına ilişkin kararının hukuka uygun olmadığı,bu nedenlerle, yerel mahkemenin vermiş olduğu usul ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması ve bu bağlamda müvekkili şirketin mağduriyetinin giderilmesini, davalıların eylemlerinin 556 sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz ve ttk kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalıların eylemlerinin 556 sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin önlenmesine, giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince yukarıda açıklandığı şekilde istinaf edilmiş, akabinde davalılar vekillerince sunulan 14.07.2021 ve 02.09.2021 tarihli dilekçelerle davayı kabul ettikleri beyanlarında bulunulmuş, yapılan incelemede, davalılar vekillerinin vekaletinde davayı kabul yetkilerinin bulunduğu anlaşılmıştır. Feragat ve kabulün zamanı başlıklı 6100 Sayılı HMK 10.maddesi; “(1) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (2) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir…” şeklindedir.Ayrıca 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 309. ve devamı maddelerinde düzenlendiği üzere feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir (HMK 309/2). Anlaşıldığı üzere “kabul” hüküm kesinleşinceye kadar yapılabileceği, davalı tarafça yapılan kabulünde yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve 6100 Sayılı HMK 310/2 maddesi uyarınca davanın kabulü ile, davalıların eylemlerinin 556 Sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu bağlamda, davalıların “…” markalı dava konusu taklit ürün ve ürün ambalajlarını internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmalarının, üretmelerinin, satmalarının, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” markalı tüm taklit ürünlere ve mezkur taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine(katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, masrafı davalılara ait olmak üzere verilecek hükmün tecavüze ve haksız rekabete ilişkin hüküm özetinin Türkiye çapında dağıtım yapan bir gazetede yayınlanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin, davalıların davayı kabul etmesi sebebiyle KABULÜNE, 2- Davalılar vekili karar kesinleşmeden davayı kabul ettiğini bildirdiğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/02/2019 tarih ve 2017/405 E. – 2019/38 K. Sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davalılar vekilinin vaki kabulü sebebiyle 6100 Sayılı HMK’nın 310/2. maddesi gereğince DAVANIN KABULÜNE, 3/a- Davalıların eylemlerinin 556 Sayılı KHK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, bu bağlamda, davalıların “…” markalı dava konusu taklit ürün ve ürün ambalajlarını internet ortamı dahil her türlü mecrada kullanmalarının, üretmelerinin, satmalarının, ithal ve ihraç etmelerinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…” markalı tüm taklit ürünlere ve mezkur taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine(katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, 3/b- Masrafı davalılara ait olmak üzere verilecek hükmün tecavüze ve haksız rekabete ilişkin hüküm özetinin Türkiye çapında dağıtım yapan bir gazetede yayınlanmasına, 4- İlk derece yargılaması yönünden; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 59,30 TL maktu harçtan, peşin yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 30,10 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,4/b- Davacı taraf talep etmediğinden yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılaması yönünden; 5/a- Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, 5/b- Davacı taraf talep etmediğinden İstinaf yargılaması sırasında yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar ve taraflar talep etmediğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021