Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1320 E. 2023/703 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1320
KARAR NO: 2023/703
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2016/213 E. – 2018/288 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)|Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “…” markasının TPE nezdinde … tescil no ile davacı adına tescil edildiğini, diğer davalı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca müzelere girişi sağlayan kartların “…”, “…”, “…”, “…” ve “….” isimleriyle … aracılığıyla piyasaya sürüldüğünü, davalının eyleminin marka hakkını ihlal oluşturduğunu beyan ederek, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; Markaya ilişkin iş ve işlemlerin davalı Bakanlık adına Döner Sermaye İşletme Merkez Müdürlüğü tarafından takip edildiğinden işbu davanın başkaca bir incelemeye gerek olmaksızın husumet yönünden reddi gerektiğini, …’in 2252 Sayılı Kanun’un 6. maddesinde açıkça belirtildiği üzere tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu olmakla taraf sıfatına haiz olup, tesis ettiği iş ve işlemler bakımından mahkemeler nezdinde davacı ve/veya davalı olacağını, ihale ile bir ajansla anlaşmaya varılması için Merkez Müdürlükçe 19.03.2008 tarih ve 2008/14 Sayılı Yönetim Kurulu Karan alındığını ve pazarlık usulü ile ihale gerçekleştirilip ihaleyi kazanan … Hizmetleri adına … imzası ile 25.04.2008 tarihinde “Bakanlığa bağlı müzelerin tanıtımı için Müzekart kampanyası kapsamında iletişim stratejilerinin uygulanması, medya planının hazırlanması, istenildiği taktirde halkla ilişkiler planının hazırlanması uygulanması konulu sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşmenin “Fikri ve Sinai Mülkiyete Konu Olan Hususlar” başlıklı 34. maddesinde açıkça sözleşme kapsamında işveren adına üretilen tüm eserlerin manevi haklarının umuma arz edilip edilmemesi, yayınlanma zamanı ve tarzının tayini, eser sahibinin adı belirtilerek veya belirtilmeyerek umuma arz yetkisi, eserde ekleme ve değişiklik yapma ve bunu menetme yetkisi) ile mali hakları, işletme hakkı, çoğaltma hakkı ve ayrıca eserin işverence ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve ayrıca eserin işverence gerekli görülen her dilde tercüme ve sair işlemlerini oluşturma hakkı sadece işverene aittir, düzenlemesinin yer aldığını, Bakanlıkça 2008 yılında çalışmalarına başlanan ve her geçen gün geliştirilerek çeşitlendirilen müzekartın basım, tasarım, satış ve diğer tüm iş ve işlemlerinin “Müze ve Örenyeri Gişelerinin İşletimi, Giriş Kontrol Sistemlerinin Modernizasyonu ve Yönetimi İşi” çerçevesinde Merkez Müdürlüğü ile … Ltd. Şti. ile yapılan sözleşmeye göre birlikte yürütülmekte olduğunu, işbirliği kapsamında Müzekart daha da geliştirilmiş ve farklı fonksiyonlar kazandırılarak …, …, …, …, …, …, … ve … sunulduğunu, Müzekartın bir ayağı olan yabancı ziyaretçiler için geliştirilmiş ve 2011 yılından itibaren hizmet veren … kartların ise dünyanın tüm önemli kentsel turizm destinasyonlarında kullanılan şehir kartlarının ülkemizdeki ilk örnekleri olduğunu, …kartlarının sunduğu fiyat avantajı ile birlikte müze ve ören yerlerine ziyaret öncesinden satın alma imkanları ile gişe önünde bekleme zorunluluğunu da ortadan kaldırmakta olduğunu, … tarafından hizmet alımı suretiyle oluşturulması sağlanan müzekart uygulamasının gerekli teknik altyapısının, şirket temsilcisi olması nedeniyle biliniyor olması sonucu kötü niyetle yapılan tescilin varlığının kuşkusuz olduğunu ve yalnızca bu husus dahi 556 sayılı KHK kapsamında marka tecavüzünden bahsedilemeyeceğini ortaya koyduğunu, Merkez Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulmak istenen müzekart projesinin teknik altyapısını oluşturmak amacıyla yapılan ihaleyle işi üstlenen ve yüklenici … Hizmetleri adına sözleşmeyi imzalayan keşidecinin ileride ülke çapında kullanıma çıkacağını bilerek, imzasının bulunduğu sözleşmeye aykırı hareketle, ürünle ilgili marka tescilini adına yaptırıp bu konuyla ilgili herhangi bir iş, işlem veya fâaliyette bulunmaksızın yalnızca marka hakkının kendisinde bulunduğundan bahisle üstelik 2009 yılında yapılan tescille ilgili kullanımın devam ettirildiği ortada iken herhangi bir ihtar ve/veya talepte bulunmayıp Eylül 2016 tarihinde kullanıma son verilmesi yönündeki ihtarı ve sonrasında açılan davanın kötü niyetinin açık göstergesi olduğunu, asıl davanın reddi gerektiğini, birleşen davada ise kötüniyetle yapılan tescilin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. Asıl davalı … Acentaları Birliği (TURSAB) vekili cevap dilekçesinde özetle; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’nün (…), “Müze ve Örenyerleri Gişelerinin Kiraya Verilmesi İş İhalesi” kapsamında müze ve örenyerlerinin gişelerinin kiraya verilmesi neticesinde işletimi, … Acentaları Birliği’nin iştiraki olan … Ticaret Ltd. Şti. tarafından üstlenildiğini, her ne kadar müze ve örenyerlerinin işletimi … Ticaret Ltd. Şti’nce üstlenilmiş olsa da, gerek “Müze ve Örenyerleri Gişelerinin Kiraya Verilmesi İş İhalesi”, gerekse sözleşme kapsamında fikri ve sınai mülkiyet haklarının dava dışı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’ne ait olduğunu, husumet nedeniyle davanın reddi gerektiğini, marka tescilinin 2009 yılında yapılmış olmasına rağmen 2016 yılına kadar bu marka adı ile davacının herhangi bir mal veya hizmet üretiminde bulunmadığını, yetki itirazlarının kabulüne ve dosyanın Ankara FSHM mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, davalı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2008 yılında, müzelere ziyaretleri arttırmak amacıyla Müzekart uygulaması başlatmak, bu kapsamda alt yapı oluşumunun sağlanması, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin yapılabilmesi için ihale düzenlendiğini, ihale neticesinde, … Anonim Şirketi’ni münferiden temsile yetkili davacı … ile … arasında 25.04.2008 tarihinde “Bakanlığa bağlı müzelerin tanıtımı için müzekart kampanyası kapsamında iletişim stratejilerinin uygulanması, medya planının hazırlanması istenildiği takdirde halkla ilişkiler planının hazırlanması uygulanması” konulu sözleşme imzalandığını, 2008 yılında lansmanı yapılarak Bakanlıkça gerçekleştirilen müzelere ilişkin uygulamaları, müzekart ve museum pass unvanı ile hazırlanan marka ve logo görsel tasarım ve çalışmalarını davacının başından beri bilmekte olduğunu, ancak 2008 yılından 2016 yılına kadar herhangi bir itirazda bulunmadığını, bilfiil Bakanlık adına görevlendirilmiş olmasına rağmen davacının, 2009 yılında, “ …” markasını tamamen kötüniyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini, kaldı ki sözleşmenin 34. maddesi uyarınca işveren adına üretilen tüm eserlerin maddi ve manevi haklarının sadece işverene ait olduğunun açıkça ifade edildiğini, davanını usul ve esas yönünden reddi gerektiğini beyan etmiştir. İhbar olunan … vekili; davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA Birleşen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin müze ziyaretlerini teşvik ve kültürel bilinci artırmak amaçlı müzekart projesi başlattığını ve davalı ile ihale sonucu 25/04/2008 tarihinde sözleşme imzalandığını, davalının haksız ve hukuksuz olarak TPMK nezdinde … ibareli marka başvurusu yaparak adına tescil ettiğini, davalının kötüniyetli olarak İstanbul 1. FSHHM’de 2016/213 esas sayılı dosyada da marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi talepli dava açtığını oysa marka üzerindeki gerçek hak sahibinin Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğundan haksız ve kötü niyetle tescil edilen … ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; Markanın sözleşme kapsamında davacı için üretilen bir marka olmadığını markanın hak sahibinin davacı olmadığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “toplanan deliller, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/57 Talimat sayılı dosyası kapsamında dinlenen yeminli tanık anlatımları, taraf iddia ve savunmaları, birleşen dosya kapsamı, Müze ve Örenyerleri Gişelerinin Kiraya Verilmesi İş İhalesi” ve davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmenin içeriği bir bütün olarak değerlendirilerek, Mahkemenin davaya bakmaya yetkili olduğu, husumet itirazının yerinde olmadığı, davanın süresi içinde açıldığı ve davacı … ‘in marka tescilinin kötüniyetle yapıldığı, marka üzerindeki gerçek hak sahibinin Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğu gerekçeleriyle, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, birleşen davalı adına kayıtlı … no ile tescilli “…” markasının kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne,” karar verilmiştir.Asıl davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, karşı yanın hukuka aykırı kullanımlarının yazılı delillerle sabit olduğunu, senede karşı senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenemeyeceğini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının bulunmadığını, Mahkeme yorumunun, sözleşme ile yapılan iş tanımına aykırı olduğunu, ”…”ın sözleşme konusu iş ve taraflar arasındaki proje kapsamında bulunmadığını, davacı tarafından verilen teklifte ve sözleşme sonrası aşamada ”…” uygulamasına ilişkin hiçbir kayıt bulunmadığını, sözleşmenin geniş yorumlanarak hukuka aykırı karar tesis edildiğini, sözleşme ve müze kart projesinin tamamen Türk vatandaşlarının müzeleri ziyaretlerini özendirmek için çıkartılan müzekartın tanıtım ve stratejilerine ait olduğunu, hiçbir aşamada ”…” ile bağlantılı fikirlerin yer almadığını, müvekkili tarafından gönderilen ihtarname sonrasında davalıların markaya hiçbir itirazlarının olmadığını, Mahkemece, müvekkilinin marka kullanımının görmezden gelindiğini, oysa internet ortamında çeşitli faaliyet ve girişimlerde bulunulduğunu, kararın bu nedenle kaldırılması gerektiğini, Mahkemece verilen kararın sözleşmeye de aykırı olduğunu, anılan sözleşme, proje ve çalışmaların müzekarta ilişkin olduğunu, ”…”a ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığını, dolayısıyla sözleşmenin 34.maddesinin de bu kapsamda değerlendirilemeyeceğini, müvekkilinin 2009 yılında markayı tescil ettirdikten sonra davalının bu tescile herhangi bir itirazının bulunmadığını, kötüniyetli olan tarafın karşı taraf olduğunu beyan ederek, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Asıl davalı … Acentaları Birliği (TURSAB) istinaf dilekçesinde özetle; Her ne kadar müze ve ören yerlerinin işletimi … Birliğine ait olsa da, ilgili sözleşme kapsamında fikri mülkiyet haklarının T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’ne (DÖSİMM)’e ait olduğunu, bu nedenle kendileri hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, kararın yalnızca bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava; marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi, birleşen dava ise; birleşen davalı adına TPE nezdinde tescilli … nolu “…” markasının kötüniyetli tescili nedeniyle markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, gerçek hak sahipliği noktasında toplandığı görülmektedir.Asıl davalı TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı istinaf nedenleri incelendiğinde; Davalı Kültür ve Turizm Bakanlığı istinaf gerekçesinde, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini husumetin Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü yani DÖSİMM’e yöneltilmesi gerektiğini belirtmiş olup, her ne kadar 2252 Sayılı Kültür Bakanlığı Döner Sermaye Kanunu’nun 6. maddesi gereğince Döner Sermaye İşletme Merkez Müdürlüğünün ayrı bir tüzel kişiliğe haiz olduğu belirtilse de, davalı kurumdan tamamen bağımsız bir kurum olmadığı, sermayesinin bir kısmının Bakanlık bütçesine konulan ödeneklerden oluştuğu, her türlü mali ve yönetsel işlerin yürütülmesinde Bakanlığa bağlı olduğu anlaşılmakla, husumet yönünden ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Asıl davacı birleşen davalının istinaf nedenleri incelendiğinde; Asıl davacı her ne kadar tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, karşı yanın hukuka aykırı kullanımlarının yazılı delillerle sabit olduğunu, senede karşı senetle ispat kuralı gereği tanık dinlenemeyeceğini, tanık dinlenmesine muvafakatlarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de; bir defi olarak gerçek hak sahipliği ve kötüniyet iddiasının tanık delili de dahil her türlü delille ispatının mümknü olduğu anlaşılmakla, aksi yöndeki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Asıl davalı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca, 2008 yılında, müzelere ziyaretleri arttırmak amacıyla Müzekart uygulaması başlatmak, bu kapsamda alt yapı oluşumunun sağlanması, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin yapılabilmesi için ihale düzenlendiği, … Anonim Şirketi’ni münferiden temsile yetkili asıl davacı … ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü’ne (…) arasında 25.04.2008 tarihinde “Bakanlığa bağlı müzelerin tanıtımı için müzekart kampanyası kapsamında iletişim stratejilerinin uygulanması, medya planının hazırlanması istenildiği takdirde halkla ilişkiler planının hazırlanması uygulanması” konulu sözleşme imzalandığı, Fikri ve Sınai Mülkiyete Konu Olan Hususlar başlıklı 34. madde düzenlemesinde ise, “Sözleşme kapsamında işveren adına üretilen tüm eserlerin manevi hakları ( umuma arz edilip edilmemesi, yayımlanma zamanı ve tarzının tayini, eser sahibinin adı belirtilerek veya belirtilmeyerek umuma arz yetkisi, eserde ekleme ve değişiklik yapma ve bunu men etme yetkisi) ile mali hakları, işletme hakkı, çoğaltma hakkı ve ayrıca eserin işverence ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkı ve ayrıca eserin işverence gerekli görülen her dilde tercüme ve sair işlemlerini oluşturma hakkı sadece işverene aittir. Devralınan ruhsat, “ tam ruhsat” olup, ajans veya eser sahibince eserin fikri hakları başkasına devredilemez” düzenlemesinin yer aldığı görülmüştür. Asıl davacının, davalı Bakanlığın 2008 yılında gerçekleştirdiği lansmanda ve yine İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Bakanlık adına görev aldığı, müzelerin modernizasyonu ve gelişimine esas oluşturmak üzere başta müzekart uygulaması dahil her türlü reklam ve tanıtım işlemlerini davacının, Bakanlık adına gerçekleştirdiği, müzekart ve museum pass unvanı ile hazırlanan marka ve logo görsel tasarım ve çalışmalarını davacının başından beri bildiği, 2009 yılında, “…” markasını tescil ettirdiği, her ne kadar davacı yanca sözleşme ve projenin hiçbir aşamasında “…” markasının geçmediği ileri sürülmüş ise de; sözleşme konusu müzekart ile aynı anlama gelen “…” ibareli markanın davalıdan izin alınmaksızın kötüniyetli olarak tescil edildiği toplanan delillerle sabit olup, aksi yöndeki istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Dosyada toplanan delillere, tanık anlatımları ve toplantı tutanaklarına göre …’in projeye ait adı/eseri, başkasının yarattığını bilerek marka olarak tescil ettirdiği, bir markayı ihdas ve istismar eden kimse o markanın gerçek sahibi ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikli hak sahibi olduğu, dosya kapsamına göre …’in 2008 yılında davacıdan hizmet alınması suretiyle başlattığı ve markası DÖSİMM’e ait müzekart uygulamasının gerekli teknik altyapısının davacı tarafından bilindiği, projenin hak sahibinin adına tescil alan … olmadığı, müzekartın geliştirilmesi projesi kapsamında gerçekleşen toplantılarda … yer aldığı ve Fransa’da/ “paris museum pass” kartının bulunduğu keza Almanya/ Frankfurt müzeum kartının bulunduğu , başkaca ülkelerde de örneklerinin bulunduğu ve bu uygulamalardan davacının tecil için müracaat başvurusundan önce toplantılarda bu uygulamadan bahsedildiği, dolayısıyla davacının markasını kötüniyetli olarak tescil ettirdiği, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının gerçekleştiği, bu kapsamda birleşen davanın kabulüne, davalı adına … no ile tescilli “…” markasının kötüniyetli tescili nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunda bulunan tarafların yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/07/2018 tarih ve 2016/213 E., 2018/288 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Asıl dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Asıl dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Birleşen dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Birleşen dava yönünden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,7- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,8- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023