Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/132 E. 2020/296 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/132 Esas
KARAR NO : 2020/296 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2017
NUMARASI : 2015/389 E. – 2017/562 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının, İstanbul …. İcra Müd. … E. sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine itiraz ettiğini, müvekkilinin faaliyet gösterdiği alan dahilinde, davalı taraf ile imzalamış oldukları sözleşmeler uyarınca, üzerine düşen tüm sözleşmesel edimleri yerine getirdiğini, taraflar arasında süregelen cari hesap ilişki çerçevesinde ifa edilen hizmet ve donanım parça satış bedelleri nedeniyle doğan alacaklarının müvekkili tarafından faturalandırılıp, davalıya tebliğ edildiğini, davalı yanın herhangi bir itirazda bulunmadığı gibi fatura bedellerine ilişkin herhangi bir ödeme de yapmadığını, davalı şirketin borcu ödemesi konusunda müvekkili tarafından birçok kez yazılı ve sözlü olarak ikaz edildiğini, itiraza uğramayan kesinleşmiş fatura alacaklarına mahsuben uzun süre herhangi bir ödeme yapılmadığından taraflarınca icra takibi yapma zorunluluğunun doğduğunu, borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak takibe, borca, faize ve yetkiye itiraz ettiğini, öncelikle borçlunun yetki itirazının haklı hiçbir temeli olmadığından reddinin gerektiğini, taraflar arasında yapılmış olan ve 17/07/2011 tarihinde imza altına alınan CNR 15473-4CQ3 sözleşme numaralı Parça Dahil Donanım Bakım Sözleşmesi; CNR 15474-110V ve CNR 15492-WMS5 Yazılım Bakım Ve Destek Sözleşmeleri uyarınca yetkinin 10. maddesinin alt başlığı olan uyuşmazlıkların çözümü maddesinde düzenlendiğini, borçlunun borca ve faize yönelik itirazlarının da tamamen yersiz ve haksız olduğunu, müvekkilinin alacağını alamadığını, bu yolla zarara uğradığını, bu açıdan borçlunun ödeme emrine itirazı, yapılan icra takibini sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, arz ve izah edilen sebeplerle itirazın iptali gerektiğini, davalı tarafından, başlatmış oldukları icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden, itirazlarının iptali ile alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi, duruşma gün ve saati tebliğ edilmiş, davalı tarafından davaya cevap verilmemiştir.Mahkemece; temin edilen 07/12/2016 havale tarihli bilirkişi raporu da gözönünde bulundurularak; 1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; İstanbul … icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasındaki davalı itirazının kısmen iptaline, takibin 6.576,74 TL üzerinden kaldığı yerden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren %11,75 oranını geçmeyecek şekilde değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Davacının %20 icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; takip talebinde asıl alacak miktarı 9.761,33 TL olarak gösterilmişse de asıl alacak miktarının tespitinde sehven hata yapıldığı ve alacak miktarının 6.576,74 TL olduğunun anlaşıldığı, bunun üzerine 21/01/2015 tarihinde takip talebinde yer alan alacağın 3.184,59 TL’sinden feragat edildiği, bu nedenle dava değeri olarak 6.576,74 TL gösterilerek dava açıldığı, bilirkişi tarafından da asıl alacak miktarının bu miktar olarak belirlendiği, bu anlamda davanın tamamının kabulüne karar verildiği, takibin cari hesap ve fatura alacağına dayalı olduğu, bu nedenle icra inkâr tazminatına da hükmedilmesi gerekirken, bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.Dava, İİK 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 67/2. maddesi icra inkâr tazminatını düzenlemektedir. Bu maddeye göre, borçlu itirazında haksız görülürse davacı tarafından açıkça talep edilmiş olması şartıyla icra inkâr tazminatına hükmedilecektir. Borçlunun itirazında haklı veya haksız olması ise alacağın likit(belirli) olup olmamasına bağlıdır. Eğer alacak likit(belirli) ise borçlu itirazında haksızdır; alacak likit(belirli) değilse borçlu itirazında haklıdır. Borçlunun inkâr tazminatına mahküm edilebilmesi için onun ödeme emrine kötü niyetle itiraz etmiş olması şart değildir. İtirazının haksızlığına karar verilen borçlu, iyi niyetle itiraz etmiş olsa bile, icra inkâr tazminatına mahküm edilecektir. Eldeki dosyada, davacı alacaklı tarafından cari hesap ve fatura alacağına istinaden davalı borçlu hakkında icra takibi başlatılmıştır. Takip talebinde asıl alacak miktarı 9.761,33 TL olarak gösterilmişse de 21/01/2015 tarihinde takip talebinde yer alan alacağın 3.184,59 TL’sinden feragat edildiği, dava değeri olarak 6.576,74 TL gösterilerek dava açıldığı, bilirkişi tarafından da asıl alacak miktarının bu miktar olarak belirlendiği, bu anlamda aslında davanın tamamının kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Alacağın faturaya dayalı olduğu gözönüne alındığında da alacak miktarı likit(belirli)tir. Bu nedenle Mahkemece, davacının icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru bulunmamaktadır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Mahkemece verilen hükmün kaldırılarak, davanın tamamen kabulüne, davacı tarafın icra inkâr tazminatı talebinin kabulüne, dava konusu alacağın % 20’si oranında belirlenen 1.315,34 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2017 tarih ve 2015/389 E. – 2017/562 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda gösterilen sebeplerle KABULÜNE, 1/1- Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/06/2017 tarih ve 2015/389 E. – 2017/562 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- Davanın KABULÜ ile; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın İPTALİNE, takibin 6.576,74 TL üzerinden kaldığı yerden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren %11,75 oranını geçmeyecek şekilde değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,2/2- 2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi gereğince dava değeri 6.576,74 TL üzerinden %20 oranında belirlenen 1.315,34 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/3- Alınması gerekli 449,26 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 79,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 369,83 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 2/4- Davacı tarafından yapılan ve 111,22 TL açılış masrafı, 721,00 TL bilirkişi ücreti, tebligat, müzekkere giderinden ibaret toplam 832,22 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,2/5- Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 2/6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 3.400,00 TL nispi vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13/11/2020