Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1308
KARAR NO: 2022/1333
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2017/301 E. – 2019/25 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Manevi Tazminat İstemli.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … etkinlik firmasının …’da yer alan Enerji Müzesinin 100. yılı için hazırlanacak görsel show işini … San.ve Ltd.Şti’ye verdiğini ve bu şirketin de söz konusu etkinliğin tüm içerik ve animasyon sürecinin yönetimi ile kreatif sürecinin yönetimini müvekkiline verdiğini, müvekkilinin ticari işletmesine ait olan internet sitesinde tüm eser sahiplerinin adının yazılı bulunduğu şekilde eserin tanıtımının yapıldığını ve eser sahiplerinin kim olduğu, hangi aşamada faaliyet aldığı, görev yaptığı açık ve sarih bir şekilde belirtildiğini, müvekkilinin Enerji Müzesi’nin 100. yılı için hazırlanan görsel show niteliğindeki eserin eser sahiplerinden biri olduğunu, ayrıca söz konusu gösterinin tüm içerik, animasyon kısmını meydana getirenlerden birinin yine müvekkili olduğunu, ayrıca yönetmenliğine kendisinin üstlendiğini, müvekkilinin … şirketinin vermiş olduğu bu projeyi zamanında teslim ettiğini ve söz konusu proje müşteri memnuniyeti açısından da başarı ile neticelendirdiğini, müvekkilinin yaptığı işin karşılığı olan faturayı kestiğini ve … adlı şirkete gönderdiğini, karşılığında da müvekkili tarafından bedeli alındığını, yapılan işin 5846 Sayılı Kanuna göre eser niteliğinde olduğunu, zira söz konusu çalışma sahibinin hususiyetini taşıyan, somutlaşmış ve kanunda belirtilen dört eser türünden sinema eseri niteliğinde fikri bir ürün olduğunu, müvekkilinin bu eser yönünden mali ve manevi birtakım haklarının bulunduğunu, bir eserin yapımcısı veya yayımcısı, ancak eserin sahibiyle yapacağı sözleşmeye göre mali haklarını kullanabileceğini, FSEK’e göre bir eserin yapımcı ve yapımcısı eser sahibi sıfatına haiz olmadığını, bu durumda da … şirketi ile davalının eser sahibi sıfatını taşımadıklarını, müvekkilinin eserin tamamlanmasından yaklaşık 1 yıl sonra müvekkilinin çalışmalara ilişkin bir dokümantasyon hazırladığını ve söz konusu videonun dünyaca ünlü video sitesi olan …com isimli siteye yüklendiğini ve müvekkilinin bu vemionun yönetmenliğini de yaptığını, bu durumun işin künyesinde de yazdığını, söz konusu işin yapımcılığını … adlı şirketin ortaklarından …’nun üstlendiğini ve daha sonra … adlı şirketten ayrılarak … Prodüksiyon şirketini kurduğunu, müvekkilinin de eser sahibi sıfatını haiz olanlardan biri olduğu söz konusu eserin … sitesinde … olduktan dokuz ay sonra davalının …’ya ait … adlı şirket tarafından, işbu eserin kendilerine ait olduğunu ifade eden bir yazının … sitesine gönderilerek, müvekkilinin ticari işletmesi olan …’un sayfasında yayınlanan işbu video yayınından kaldırıldığını, müvekkilinin eser sahiplerinden biri olması sebebiyle söz konusu eser üzerinde bizatihi kendisinin 5846 Sayılı kanundan doğan adın belirtilmesi ve umuma arz salahiyeti gibi münhasıran kendisine ait olan manevi haklarının mevcut olduğunu, bu sebeple videonun müvekkiline ait olmadığı iddiası ile … sitesinden kaldırılmasının müvekkilinin manevi haklarına halel getirdiğini iddia ederek, davalının 5846 Sayılı kanunda yer alan manevi haklara aykırılıkta bulunması sebebiyle davalı aleyhine 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, mahkemenin vereceği kararlar bir tekzip yazısının düzenlenerek tüm sosyal medya araçlarında (facebook-instagram-davalıya ait diğer internet sitesi ve sosyal medya araçlarında yayınlatılmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının yalnızca bir yüklenici olduğunu ve eser sahipliği sıfatına hiçbir şekilde haiz olmadığını, davacı sıfatını taşımamasına rağmen eser sahibiymiş gibi açtığı işbu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının dava konusu videoya ilişkin rolünün, videonun teknik işlerine ilişkin bir yüklenici olmaktan ibaret olduğunu, davacının bu anlamda performans ve videoya ilişkin ancak üçüncü kişi niteliğinde olduğunu, davacının yüklenici sıfatı ile para karşılığı sunduğu hizmet sebebi ile eser sahibi olamayacağının ortada olduğunu ve bu sebeple öncelikle işbu davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının bedeli karşılığında dava konusu videoya, talimatlar doğrultusunda ışık efektleri ekleyerek teknik hizmet verdiğini, dava konusu videonun kurgusu ve tüm senaryolaştırma sürecinin, … ve … tarafından hazırlandığını, videoda canlandırma tekniği ile meydana getirilen bir animasyonun söz konusu olmadığını, yalnızca çeşitli teknik ve ışık efektleri eklendiğini, söz konusu ışık efektlerinin de proje ve senaryo sahibi … ve …’ın talimatları doğrultusunda, bizzat davacıdan da değil, davacının şirketi olan …’tan hizmet olarak alındığını, işbu dava bakımından manevi tazminat koşullarının hiçbir şekilde oluşmadığını ve ortada bir manevi hakkın ihlali veya manevi hakka tecavüz eyleminin bulunmadığını iddia ederek, asıl davanın reddine ve davacı-karşı davalının mali ve manevi haklara tecavüzünün tespitine, men ve ref’ine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu videonun eser niteliğinde olduğu, 5846 sayılı kanunun 11. maddesindeki karine uyarınca davacı karşı davalının eser sahibi olduğu, videonun internet ortamında yayından kaldırılması sebebiyle manevi zarara uğradığı gerekçeleriyle, asıl davanın 5.000,00 TL üzerinden kısmen kabulüne, karşı davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmedilen tazminatın yeterli miktarda olmadığı gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı karşı davalının eser sahibi olmadığını, bu hususun dosyada mevcut delillerle ispat edildiğini, oysa Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun hukuki incelemeden ibaret olduğunu, bu raporda teknik bir inceleme yapılmadığını, bilirkişi heyetinde sektörden bir bilirkişinin bulunmadığını, kendileri tarafından sunulan hiç bir delilin dikkate alınmadığını, Dava konusu videonun, bir performansın çekimine ilişkin olduğunu, dolayısıyla bir videodan türetilen işlenme eser niteliğinde olmadığını, gerek bilirkişi gerekse Mahkeme tarafından yapılan bu tespitlerin hatalı olduğunu, … ile …’ın eser sahibi olduğunun dosyadaki delillerle sabit olduğunu, dava dışı …, …’ın dava konusu videonun senaryosunu yazdığını, kurgusunu yaptığını ve mali kaynağını eser sahipleri olarak sağladıklarını, akabinde kendi kurgu ve talimatlarına uygun olarak bakış açısını beğendikleri … ile videonun çekimi için anlaştıklarını, dosyada mübrez e-posta yazışmalarının durumu doğruladığını, çekilen ham kayıtların dosyaya sunulduğunu, Davacı/karşı davalının işbu projede eser sahibi olmadığını ve sadece bir yüklenici olduğunu ikrar ettiğini, davacı karşı davalının, videoya ilişkin tüm sürecin sonunda, ışık ve görsel tasarımı yapmak için ücret karşılığında hizmet verdiğini, yani teknik destek verdiğini, bu katkının eser niteliğini ölçmek yerine doğrudan davacı karşı davalının eser sahibi olarak tespit edilmesinin hatalı olduğunu, Enerji Müzesi tribünlerinin canlandırılması işinin dahi davacı/karşı davalı tarafından meydana getirilmediğini, faturası karşılığında …’ten alındığını, buna ilişkin yazışmaların dosyaya sunulduğunu, canlandırmayı talep edenin ise yapımcı ve eser sahibi sıfatı ile … olduğunu, faturada yer alan animasyon ifadesinin FSEK 8.maddesi anlamında bir animasyon olmadığı gibi yeni medya sektörüne özgü bir terminoloji olduğunu, Davacı karşı davalı tarafından kullanılan görsel efektlerin, internette satışa sunulmuş, alenileşmiş ve bir başkasına ait olan basit birer tema olduğunu, satın alınan templatenin tamamlanmış videoya eklendiğini, dolayısıyla sahibinin hususiyetini içermeyen ve serbest kullanım kapsamında satın alınan bir katkının davacı/karşı davalı …’nın eser sahipliği iddiasını çürüteceğine şüphe bulunmadığını, ham kayıtların dosyaya sunulduğunu, ayrıca dosyaya sunulan yazışmaların (… ile yapılan yazışmaların) dahi karşı tarafın iddialarını çürüttüğünü, Eser sahipliğinde aranan ortak eser yaratma iradesi, hususiyet ve yaratıcı faaliyetin, dava dışı yönetmen …, senaristler ve proje tasarımcıları … ve …’a ait olduğunu, kendilerinin ise eser sahipliğinden doğan tüm haklarını davalı karşı davacıya devrettiklerini, Dava konusu videonun künyesinin, değiştirilebilir nitelikte bir delil olup, kesinliğinin şüpheli olduğunu, bu sebeple aksinin ispatı için bilirkişi raporu talep edildiğini ancak hukuki görüş dışında bir sonuç alınamadığını, Davacı karşı davalı tarafından kendi düzenlediği künye ile taraflarca belirlenen usule aykırı olarak videonun kendi şirket hesabından paylaşılması üzerine, umuma arz gerçekleştiği için eser sahiplerinin de aynı şekilde yayınlamak mecburiyetinde kaldıklarını, paylaşımın zımni onay niteliğinde kabul edilemeyeceğini, Devren hak sahibi olan müvekkilinin hesabından eser sahibi …’ın videoyu kaldırma eyleminin işbu dava bakımından – umuma arz kapsamında nasıl ve ne şekilde yayınlanacağına ilişkin mutabakat olmadığından-FSEK m. 10/2 kapsamında birliğin menfaatini korumak amacıyla kanunen hukuka uygun bir eylem olduğunu, dolayısıyla bu kapsamda manevi tazminata hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kararın kaldırılmasına, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı karşı davacının istinaf sebepleri incelendiğinde; Asıl davada uyuşmazlığın; … Enerji müzesinin 100. yıl kutlaması etkinliğinde çekilen dava konusu videoya ilişkin olarak eser sahibinin davacı olup olmadığı, bu videonun ”…” isimli video paylaşım sitesinde yayınlanmasından sonra, eserin davacıya ait olmadığı yönünde yapılan itiraz üzerine yayından kaldırılması neticesinde davacının manevi zarara uğrayıp uğramadığı, bu kapsamda manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı, karşı davanın ise; davacı karşı davalının, eser üzerinde hak sahipliği olmadığından bahisle, tecavüzün tespiti ile men ve refi talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, bilirkişi raporuna itibar edilerek, videonun eser niteliğinde olduğu, davacı karşı davalının FSEK’in 11.maddesinde düzenlenen karine uyarınca eserde hak sahibi olduğu, videonun ”…” gibi bir video paylaşım sitesinden kaldırılmasının eser sahibi için üzüntü verici bir durum olduğu ve davacının manevi tazminata hak kazandığı gerekçeleriyle tazminat talebinin kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş olup, karar yukarıda belirtilen sebeplerle davalı karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Gerek bilirkişi raporuna ve gerekse tarafların iddia ve savunmalarına göre; davaya konu videonun, hareketli görüntüler dizisi içerisinde hazırlanan, sinema tekniğinin kullanıldığı animasyon çekimleri barındıran, sahibinin hususiyetini yansıtan; hu bağlamda normal düzeyi aşan, yoğun ve yaratıcı bir fikri çabanın ürünü olan, 5846 sayılı FSEK’in 1/b.1 ve 5.maddesi hükmüyle düzenlenen sinema eseri olduğu anlaşılmıştır. Bu bakımdan, ayrıca işlenme eser niteliğinde olup olmadığı hususu, videonun eser niteliğini ortadan kaldırmayacaktır. Dava konusu videonun sinema eseri olması dolayısıyla, tarafların iddia ve savunmaları bakımından eserin sahibinin kim olduğunun tartışılması gerekmektedir. Sinema eserlerinde eser sahipliğini düzenleyen 5846 sayılı FSEK’in 8/3.maddesi hükmü “sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazan, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.” şeklindedir. Hükümden açıkça görüldüğü üzere FSEK sinema eseri üzerindeki eser sahipliğine ilişkin ortak eser sahipliğini esas alan, kapsamlı bir düzenlemeye gitmiştir. Buna göre, sinema eserlerinde yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış eserlerde ise animatör de eser sahiplerinden olmaktadır. Dava dışı etkinlik firmasının, …’da yer alan Enerji Müzesinin 100. yılı için hazırlanacak görsel show işini, dava dışı … Ltd.Şti’ye verdiği ve bu şirketin de söz konusu etkinliğin tüm içerik ve animasyon sürecinin yönetimi ile kreatif sürecinin yönetimini davacı karşı davalıya verdiği, davacı karşı davalının esere katkısının; … Ltd.Şti tarafından davacıdan önce yapılacak işle ilgili olarak dava dışı … şirketinden fiyat alınan tasarım ve yönetmenlik, yapım işi olduğu, dosyada mevcut taraflar arasındaki yazışmalarda, eserin yayınlanması konusunda tarafların anlaştıkları görülmektedir. Diğer yandan, dava konusu videonun jenerik kısmında davacı karşı davalının designer (tasarımcı) olarak gösterilmiş ve FSEK’de tasarımcı; iki anlamda kullanılmakta olup, birincisi, projenin tüm aşamalarını geliştiren onu tasarlayan ve yaratıcı fikir ürününü hayal eden, geliştiren kişi anlamındadır, İkincisi sahne tasarımcısı, sanat yönetmeni ya da ait direktör olarak da adlandırılan ve eser için gerekli fiziksel mekanı ya da fiziksel mekan etkisini yaratmaktan sorumlu kişi anlamındadır. Yine davacı karşı davalının Facebook hesabında aynı videoyu “mezun olduğum okula yıllar sonra bu şekilde bir proje yapmak ilginç oldu. …’un 100. Yılı sebebiyle, mektmik bir yüzey Üstünde gerçekleştirdiğimiz görsel işitsel pe ıformansımızın dokümantasyonu yayında” şeklinde bir açıklamayla yayınladığı ve videoyu davalı karşı davacı şirket ortağı, diğer yandan asıl eserde de senarist sıfatıyla eser sahibi olan …’nun Facebook isimli sosyal medya aracılığıyla bu açıklamayı beğendiğinin bilirkişi tarafından tespit edildiği görülmüştür. Diğer yandan dava dışı …’ın yönetmen olduğu iddia edilmiş ise de; dosyaya sunulan ham görüntülerin .. tarafından çekildiği kabul edilse dahi e-posta yazışmalarının, …’ın yönetmen sıfatını haiz olduğunu ispata yeterli olmadığı, eser sahipliğine ilişkin karineyi düzenleyen 5846 sayılı FSEK’in 11.maddesinin, ”Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır. (Değişik: 7/6/1995 – 4110/5 md.) Umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın.” hükmünü haiz olduğu, somut durumda hem davacı karşı davalıya ait … firmasının sayfasında yayınlanan ve staff pick unvanı kazanan videoda hem de devam eden süreçle davalı karşı davacıya ait sayfada yayınlanan aynı videoda yer alan açıklamalarda davacı karşı davalının yönetmen, animator ve tasarımcı olarak gösterilmesi, yayınlanan videoların jenerik/emeği geçenler kısmında da bu durumun değişmemesi, davacı karşı davalının Facebook sayfasında aynı şekilde paylaşılan videonun davalı karşı davacının ortaklarından ve aynı zamanda (senarist sıfatıyla) eser sahiplerinden olan … tarafından yine Facebook sayfasında beğenilmiş olması, dava dışı … firması tarafından …’ya kesilen faturada işin animasyon olduğunun belirtilmesine rağmen faturaya yönelik herhangi bir itirazın bulunmaması hususları dikkate alındığında, yukarıda içeriği açıklanan karine uyarınca davacı karşı davalının eser sahibi olduğu, davacının eser sahibi olarak videosunun itiraz üzerine ”…” adlı video paylaşım sitesinden kaldırılmasının eser sahibi açısından manevi zarara sebep olduğu, bu sebeple Mahkemece manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, aksi yöndeki davalı karşı davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle varılan kanaate göre, karşı davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacı karşı davalının istinaf sebeplerine gelince; Somut olayın özelliklerine, ihlalin derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminatın zenginleşme aracı olamamasına göre, Mahkemece hükmedilen manevi tazminatın 5.000,00 TL olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı karşı davalı ve davalı karşı davacı vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2017/301 E., 2019/25 K. sayılı kararına karşı taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 85,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 255,97 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022