Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1306 E. 2022/1447 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1306
KARAR NO : 2022/1447
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/06/2018
NUMARASI: 2017/197 E. – 2018/227 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı (karşı davalı) vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkilline ait firmanın tasarımlarıyla plastik sektöründe renkli ve fonksiyonel çözümler sunan yenilikçi, plastik sektöründe uzmanlaşmış olduğunu, müvekkilinin TPE nezdinde … sayı ile endüstriyel tasarımları tescil ettirmiş olduğunu, davalı firmanın haksız ve hukuka aykırı bir şekilde imal edip ve ettirip satış ve pazarlamasını yaptığı taklit ve tecavüz mahsulü sürahi kapağına bu ürünleri üretmeye yarayan kalıplara, davalı firmanın yukarıda yer alan adresinde ve tespit edilecek diğer adreslerde el konulmasını ve toplatılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine, tasarıma yönelik tecavüzün tespiti menine, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsili davacı tarafa ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı (karşı davacı) vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait firmanın 2007 yılında günümüze kadar faaliyet konularına giren alanlarda ve züccaciye ürünlerinde her türlü plastik ve kauçuktan ürün imalatları ve bu ürünlere dair makina ve esas sözleşmesinde yazılı bulunan diğer işleri yapmakta olan, kendi alanında bilindik bir firma olduğunu, müvekkil aleyhine tespit isteyen ile aynı sektörde benzer ürünleri yıllardır yapmakta olduğunu, davacı TPE nezdinde … tescil nolu ürün ve ürünün tasarım özelliği olmadığını ispatlayan birçok ürünün tescil tarihinden önce üretildiğini kamuya sunduğunu, ayrıca harcıalem bir ürün olup hiçbir özelliği ile yasal mevzuatların aradığı endüstriyel tasarım kriterlerine haiz olmadığını, esas davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine, davaya konu … nolu ürünün hukuki mahiyeti hukuki ihtilaf konusu olup davacının tüm tedbir ve sair taleplerinin reddini, süresinde açılan karşı davanın kabulü ile davacının TPE nezdinde … nolu tasarım tescilinin iptali ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Somut olayda davacı tarafa ait … sayılı tasarıma yönelik davalı karşı davacı tarafın sunmuş olduğu 2011 yılına ait ürün kataloğu ürünlerin ithaline ilişkin belgeler dikkate alındığında davaya konu tasarıma ilişkin ürünlerin tescil tarihinden önce ithal edildiği, satışa sunulduğu, Çin’de getirilen ürünlerde bilgilenmiş kullanıcı nezdinde ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini daha önce var olduğu anlaşıldığından tasarımın yenilik vasfı taşımadığından hükümsüzlüğüne, kayıtlardan terkinine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Asıl dava yönünden her ne kadar davacı taraf tasarım hakkına yönelik tecavüzün tespiti meni, haksız rekabet talebinde bulunmuş ise d,e davaya konu tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmiş olmakla hükümsüzlük kararı geçmişe etkili olup buna dayalı olarak bir hak elde edilmesi mümkün olmadığı gibi davaya konu ürünlerin tescilden daha önce ithal edilip piyasaya sunulduğu, tasarımı ilk defa piyasaya sunan davacı taraf olmadığından tüm talepler yönünden yerinde olmayan asıl davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı karşı davacı tarafından dosyaya sunulan, hükümsüzlüğe dayanak gösterilen ve 2011 yılına ait olduğu iddia edilen kataloğun hangi aya ilişkin olduğunun belirlenemediğini, müvekkiline ait … sayılı tasarımın başvuru tarihinin 12/07/2012 olup atıfet süresinin 12/07/2011 tarihinde başladığını, dolayısıyla katalog bu tarihten sonra kamuya sunulduysa tasarımın yeniliğini etkilemeyeceğini, şüphesiz tasarımların atıfet süresinden daha önce kamuya sunulduğu bundan bahisle yeni ve ayırt edici olmadığı iddia ediliyorsa dosyaya sunulan belgelerin şüpheye mahal vermeksizin açık ve net şekilde tarih içermesi gerektiğini, dava dosyasına sunulan katalogda bu tarihin açıkça belirlenebilir olmadığını, ayrıca kataloğun sonradan basılabilir, çoğaltılabilir nitelikte olduğunu, davalı karşı davacı tarafın dosyaya sunulan kataloğu faturayla desteklemediğini, bu sebeple kataloğun sonradan oluşturulmuş olma ihtimalinin çok yüksek olduğunu, -Dosyaya sunulan konişmentonun fotokopi belge niteliğinde olup asıllarının sunulmadığını, davalı tarafından ileri sürülen konişmentoda yer alan … sayılı tasarımın benzer olmadığını ve dosyaya sunulan konişmentonun 2011 yılına ait olduğunun da kesin olmadığını, içtihat gereği fotokopi belgelerin kesin delil niteliği teşkil etmeyeceğini, ayrıca sunulan konişmentonun …, …, …, … gibi firmalara ait ana hat konişmentosu olmayıp forwarder firmaya ait konişmento olduğunu, bu tarz konişmentoların sonradan düzenlenebileceğini yahut üzerinde değişiklik yapılabileceğini, dosyaya sunulan 9/03/2012 tarihli … sayılı fatura atıfet süresi içinde kalmakla birlikte baharat kavanozlarına ilişkin olup müvekkiline ait tasarımla ilgisi bulunmadığını,-Dosyaya sunulan raporda muhasip bilirkişinin 554 Sayılı KHK’nın 52/a. maddesi uyarınca davalının satmış olduğu 32.748 adet “…”den elde edeceği muhtemel kararın 33.566,70 TL olabileceğini, işbu kar tutarına müvekkilinin kapak tasarımının muhtemel etkisinin 1.229,88 TL olabileceğini, bu görüşün hatalı ve göreceli olduğunu, bilirkişinin sürahinin kapak kısmını değersiz görerek etkisinin az olacağını düşündüğünü, kapak kısmının en az sürahi kadar değerli olduğunu, söz konusu ürün grubunda satışı sağlayan asıl ve esas unsurun kapak kısmı olduğunu, bu açıdan elde edilen kara ilişkin hesaplama yapılırken bu durumun göz önüne alınması gerektiğini, bu sebeple istinaf taleplerinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılması ve asıl davanın kabulüne karşı davanın reddine karar verilmesini talip etmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Dava açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 554 Sayılı KHK’nın 8. maddesine göre, Davacı/karşı davalı tarafça, kendi tasarım başvuruları yönünden dayanaksız bir şekilde başvuru tarihinden 12 ay öncesinden korumanın başladığı iddia edildiğini, ancak davacı/karşı davalı yargılamanın hiçbir aşamasında ve işbu istinaf başvurularında dahi … No.lu tasarım başvurularına konu ürünlerini Türk Patent Enstitüsü’ne başvuru tarihinden önce ve ilk kez hangi tarihte kamuya sunduklarını beyan etmediklerini, bu itibarla önceki oniki aylık süreçten faydalanamayacaklarını, tasarımlarının koruma süresi başvuru tarihleri olan 12/07/2012 tarihinden itibaren başladığını, bu itibarla da, tasarımlarının 2011 yılında kamuya sunulan ve dosyada mübrez bulunan katalog ve konişmentolar ile çinde üretilen bir ürün olduğu ve hukuki himayeden faydalanamayacağının açık ve net olduğunu, konşimentonun 3. kişilere ait olup, 3. kişiler tarafından Çin’den ihraç edilen ürünleri alenen ispatladığını, 30 haziran 2011 tarihinde çin’de üretilen davacının tasarım olduğunu iddia ettiği ürünlerin gemiye yüklendiği ve davacının tasarım tescilinden çok daha önce kamuya sunulduğunun açıkça belli olduğunu, tüm istinaf iddia ve taleplerinin reddi ile usul ve yasalara uygun mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. (Yargıtay 11. H.D’nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K). Somut olayda davalı-karşı davacı vekili, davacı-karşı davalı adına tescili 12.07.2012 başvuru tarihli … sayılı sürahi tasarımının hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı-karşı davacının delil olarak sunduğu tasarımların, tasarım başvuru tarihinden eski ise de genel izlenim olarak dava konusu tasarımdan farklı olduğu için değerlendirmeye alınamayacağı, davalı-karşı davacının sunduğu katalog ve konişmentoların ise benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı, ancak kamuya sunulma tarihinin tespitinin yapılamadığı belirtilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek davalıya ait tasarımın yenilik unsurunu taşımadığı gerekçesiyle karşı dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı taraf, dosyaya sunulan konişmentonun fotokopi belge niteliğinde olup asıllarının sunulmadığını, davalı tarafından ileri sürülen konişmentoda yer alan … sayılı tasarımın benzer olmadığını ve dosyaya sunulan konişmentonun 2011 yılına ait olduğunun da kesin olmadığını, içtihat gereği fotokopi belgelerin kesin delil niteliği teşkil etmeyeceğini, ayrıca sunulan konişmentonun …, …, …, … gibi firmalara ait ana hat konişmentosu olmayıp forwarder firmaya ait konişmento olduğunu, bu tarz konişmentoların sonradan düzenlenebileceğini yahut üzerinde değişiklik yapılabileceğini, dava konusu sürahi tasarımını tescil başvuru tarihinden geriye doğru 12 ay içinde kullanıldığının ispatlanmaması sebebiyle yenilik unsurunu kaldırmayacağını istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür. Sunulan konişmentoların ve faturaların sahte olduğuna dair davacı-karşı davalı tarafça her hangi bir delil sunulmadığı, aksini ispatlar belge bulunmadığı sahte olduğunun davacı tarafça ispat edilmediği için bu yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmamıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı karşı davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/06/2018 tarih ve 2017/197 E., 2018/227 K. sayılı kararına karşı davacı karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken asıl dava yönünden 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken karşı dava yönünden 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacı karşı davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Davacı karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/10/2022