Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1302 E. 2023/591 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1302 Esas
KARAR NO: 2023/591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2017/904 E. – 2018/1386 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit- İstirdat (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Diyarbakır … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, takip dayanağı çekin … Bankası Diyarbakır Şubesi’nin 31/05/2015 tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli çeki olduğunu, işbu çekin Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2015 tarih 2015/72 Esas ve 2015/861 Karar sayılı kararı ile zayi nedeniyle TTK’nın 764. maddesi gereğince iptal edildiğini, iptal kararını … San ve Tic. A.Ş’nin talep ettiğini, müvekkilinin dava konusu çeki ticari ilişkiye binaen … şirketi yetkilisi …’a verdiğini, akabinde 15/05/2015 tarihinde çek iptali kararı ve kesinleşme şerhinin kendisine ibrazına binaen çeki zaten borcu sebebiyle …’a vermiş olduğundan çek bedelini ödediğini, davalı bankanın çek iptali davasında yapılan ilan neticesinde çeki elinde bulundurduğunu beyan etmediğini, müvekkilinin iptal kararının ibrazıyla birlikte zaten çeki vermiş olduğu şirket yetkilisine borcunu ödeyerek borcundan kurtulduğunu, iptal kararına rağmen sonradan çeki elinde bulunduranın ortaya çıkabileceği ihtimalini müvekkilinin düşünmesinin beklenemeyeceğini, bu sebeple davalı şirketin iş bu çek üzerinden icra takibinde haksız olduğunu, bu nedenlerle davanın kabulü ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, Diyarbakır … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının iptaline, müvekkilinin dava süresince ödeme zorunda kalacağı miktarın ödeme tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiziyle birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nde takibe konu çek hakkında iptal kararı bulunduğunu, bu nedenle takip dayanağı çekin kambiyo vasfına haiz olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesi için şikayette bulunduğunu ancak dava konusu çekin kaybolması nedeniyle açılan davada verilmiş bulunan iptal kararının bir ilam değil tespit niteliği taşıdığını ve ayrıca çek iptali kararının takip dışı 3. kişi tarafından açılmış bir davada hasımsız olarak verilmiş bulunduğundan davada taraf olmayan iyi niyetli 3. kişileri bağlamayacağından ve alacaklı cirantanın çeki devralırken bunun kaybolduğunu bildiği ve bu hususu bile bile borçlunun zararına olarak devraldığı yolunda bir iddia ve delile rastlanmadığından açılmış bulunan şikayet davasında mahkeme tarafından redde karar verildiğini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin çek iptaline ilişkin kararı alan dava dışı 3. kişi olduğundan ve bu kararın ilam niteliğini haiz olmadığı için Diyarbakır … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takiplerinin tamamen haklı nedenlerle başlatılan bir takip olduğunu, takip alacaklısı müvekkilinin TTK m.796 ve 808’de öngörülen şekilde çeki muhatap bankaya süresinde ibraz ederek takip hakkını kazandığını, çekin iptaline ilişkin davanın ise takip dışı 3. kişi tarafından hasımsız olarak açıldığı için alacaklı ciranta olan müvekkilinin davada taraf olmadığından çek iptaline ilişkin tespit niteliğindeki kararın müvekkili bankayı bağlamadığını, temlik cirosu ile devredilmiş olan dava konusu çeklerin hak sahibi ve meşru hamili olan müvekkili bankanın işbu çekler ile mündemiç olan talep, tahsil ve takip yetkisinin muhakkak olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2015 tarih 2015/72 e ve 2015/861 karar sayılı kararının incelenmesinde;Davacılar …,… San ve Tic AŞ ve … San ve Tic.AŞ tarafından hasımsız olarak açılan zayi nedeniyle iptal davasında dava konusu … Bankası Diyarbakır Şubesinin 31/05/2015 tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli çekinde arasında bulunduğu çeklerin zayi nedeniyle iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. … Dava konusu … Bankası Diyarbakır Şubesinin 31/05/2015 tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli Hamiline yazılı çekin incelenmesinde ,keşidecisinin … Toptan Konfeksyon olup cirantaların sırasıyla ;… Ürünleri… , …,… san Tic Ltd Şti ve … bank olduğu görülmüştür. … Diyarsbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi 2017/958 Esas 2017/1126 Sayılı kararı ile davacı borçlu tarafından takibin iptali için açılan şikayet davasında çek iptal kararınıntakip dışı 3. Kişi tarafından hasımsız olarak açılan davada verilen çek iptali kararının davada tarafolmayan 3. Kişileri bağlamayacağından ve çeki devralırken kötüniyetli olduğu yönünde iddia ve delil olmadığından reddine karar verildiği bildirilmiştir. … Davalı banka ile dava dışı … San ve Tic Ltd şiti arasında 18.12.2014 tarihli ve 28.05.2013 tarihli Genel Kredi sözleşmeleri imzalandığı ve dava konusu çekin temlik cirosu ve tevdi bonosu ile davalı bankaya teslim edildiği görülmüştür. … Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/12/2015 tarih 2015/72 e ve 2015/861 karar sayılı kararıile iptal kaarı alan Davacılar …,… San ve Tic AŞ ve …San ve Tic.AŞ in zayi nedeniyle iptaline karar verilen dava konusu … Bankası Diyarbakır Şubesinin 31/05/2015 tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli çekin ciro silsilesinde yer almadıkları , meşru hamil oldukları dosya kapsamında ispat olunamadığı,ciro silsilesinin de bozulmamış olduğu nazara alındığında Davacı tarafından dava dayanağı yapılan 15.12.2015 tarihli … San ve Tic.AŞ yetkilisi … imzalı “Ödeme Belgesi ve İbraname” ile keşideci …dan çek bedelini aldığı yönündeki belgenin artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna tek başına karine teşkil etmeyeceği kanaatine varılarak …” gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesini ve yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla müvekkilinin keşidecisi olduğu çek zayi kararına istinaden yapmış olduğu iyi niyetli ödeme neticesinde borcundan kurtulduğunu, emsal mahiyette yargı kararları bulunduğunu, iptal kararı ile senedin hak sahibini teşhis fonksiyonunun ortadan kalktığını, iptal kararı ile iptal kararını elde eden kişinin senette mündemiç bulunan ve iptal ile artık senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna ilişkin bir karine yarattığını, buna dayanarak iptal kararı ile … San. ve Tic. A.Ş. senetten ayrılan hakkın sahibi olduğuna karine teşkil ettiğini, müvekkilinin bu karine sebebiyle borcunu ödediğini, borcundan kurtulduğunu, iptal kararının sadece senedi zayi eden hamilin senette mündemiç hakkı senetsiz olarak borçluya dermeyan edebilmesini ve borçlunun da iptal kararını alan kişiye ifada bulunmak suretiyle borcundan kurtulabilmesini sağladığını, dava dışı zilyet olan 3. kişinin ödemede bulunan borçluya başvuramayacağını, başvurması halinde karar hamiline yapalan ifa ile borcun sona erdiği def’inin ileri sürülebileceğini, zilyet olan 3. kişinin kendisine ifada bulunulan iptal kararı hamili aleyhine sebepsiz zenginleşme davası açabileceğini, emsal mahiyette yargı kararları bulunduğunu, davalı bankanın hafif kusurlardan dahi sorumlu basiretli davranma yükümlülüğü bulunan tacir olduğunu, dava konusu uyuşmazlıkta ağır kusurlu olduğunu, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesin’de yapılan ilana rağmen, davalı bankanın çeki elinde bulundurduğunu çek iptal davasının görüldüğü Mahkemeye açıkça bildirmemesinin ağır kusur olduğunu, TTK m.642/2 hükmünün açık olduğunu, müvekkilinin hile veya ağır kusuru bulunmaksızın çeki verdiği … San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi …’a yaptığı ödeme ile senetten doğan borcundan kurtulduğunu, müvekkilinin ağır kusurlu olduğunu yahut hilesinin bulunduğunu ispat yükümlülüğünün davalı üzerinde olduğunu beyanla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin mümkün olmadığını, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla, kararın isabetli olduğunu, temlik cirosu ile devredilmiş dava konusu çekin hak sahibi ve meşru hamili olan müvekkili bankanın iş bu çekler ile mündemiç olan talep, tahsil ve takip yapma yetkisinin mutlak olduğunu, TTK m.687’de de bu hususta açık bir şekilde hüküm yer aldığını, davacının iddia ettiği vakıaları kabul etmediklerini, iptal kararından önce yapılan devirlerde iyi niyetin korunacağını, iptal kararı ile çekin kıymetli evrak niteliğinin sona erdiğini, müvekkili bankanın yetkili ve iyi niyetli olduğunu, müvekkili kötü niyetli ise davacının bunu ispata mecbur olduğunu, yargılama boyunca bu hususun davacı tarafından ispatlanamadığını, iptal kararının maddi hukuk anlamında kesin hüküm teşkil etmediğini, maddi hukuk bakımından mevcut hukuki durumun aynen devam ettiğini, iptal kararının hakkın varlığına, muhtevasına ve bu hak üzerindeki tasarruf yetkisine tesir etmeyeceğini, takibin hukuka uygun başlatıldığını, davacının borcunun devam ettiğini, emsal yargı kararı bulunduğunu, davacının takibi sürüncemede bırakma amacı taşıdığını beyanla davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; davacının keşideci olduğu çekin zayi olduğuna dair dava dışı 3. kişi iddiası ile dava dışı aynı 3. kişi tarafından açılan çek iptali davası sonucu hükmedilen çek iptali davasının kabul kararına (Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2015 tarih 2015/72 Esas- 2015/861 Karar sayılı kararı) istinaden davacının dava dışı iptal kararı alan 3. kişiye yapmış olduğu ödeme neticesinde borcundan kurtulduğu iddiası karşısında; davalı bankanın hamil olduğu iddiası ile … Bankası Diyarbakır Şubesi’nin 31/05/2015 tarihli … seri numaralı 25.000-TL bedelli çek bedelinin tahsili amacıyla Diyarbakır … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davacı keşideci aleyhine başlattığı takip nedeni ile; davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. Uyuşmazlık; eldeki davaya konu çeke ilişkin olarak iptal kararı alan dava dışı 3. kişiye ödeme yapan davacı keşidecinin, yaptığı ödeme nedeniyle çeki sonradan elinde bulunduran davalı hamile karşı çekin bedelinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir. Çek, 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nın 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s. 221). Çek, 6102 sayılı TTK’da tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, Kanun’un öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna, Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s. 268). Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Çek düzenleyen, muhataba belirli bir bedeli lehtara ödeme, lehtara da tahsil yetkisi veren bir kambiyo senedidir. Çek bir ödeme aracıdır. Ancak poliçe ve bonodaki gibi kredi işlevini haiz değildir. Ticarî hayatta yaygın olarak ileri tarihli çek düzenlenerek çekin kredi veya teminat aracı olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu kullanım şeklinin dahi çekin ödeme aracı olma özelliğini ortadan kaldıramayacağı unutulmamalıdır. Çek muhatap banka tarafından görüldüğünde meşru hamil olan kişiye nakden ödenir. Dava konusu çek incelendiğinde; muhatap bankanın … Diyarbakır Şubesi olduğu, davacı tarafından 31.05.2015 tarihinde Diyarbakır’da hamiline keşide edildiği, davalı bankanın son ciranta hamil olarak göründüğü, davalı tarafından 01.06.2015 tarihinde … Şubesi’ne (Gaziantep’te) ibraz edildiği ancak Bakırköy 4. ATM’nin 29.01.2015 tarihli ödeme yasağı nedeni ile ödeme yapılmadığı belirlenmiştir. 15.12.2015 tarihli dava dışı … Tekstil San ve Tic.AŞ yetkilisi … imzalı “Ödeme Belgesi ve İbraname”nin yani dava dışı şirket yetkilisinin davacı- keşideci …’dan çek bedelini aldığı yönünde belgenin davacı tarafından dosyaya ibraz edildiği belirlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757/1. maddesine göre, iradesi dışında çek elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatap bankayı çeki ödemekten menedilmesini isteyebilir. Aynı Kanun’un 759. maddesi uyarınca, çeki eline geçiren kişi bilinmiyorsa, çekin iptaline karar verilmesi istenebilir. İptal isteminde bulunan kişi, çek elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 764. maddesi uyarınca elden çıkan çek, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, mahkemece çekin iptaline karar verilir. Çekin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, iptal talebinde bulunan keşideciye karşı çekten doğan istem hakkı ileri sürebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesine göre, çekten dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’îleri başvuran yetkili hamile karşı ileri süremez. Ancak hamil, çeki iktisap ederken çekin keşidecinin rızası dışında elinden çıktığını ya da çekin karşılığının daha önce çeki elinde bulunduran kişiye keşideci tarafından ödendiğini bile bile keşidecinin zararına hareket etmiş olması durumunda keşideci hamile karşı kötü niyet def’înde bulunabilir. Çek hakkında iptal kararı verilerek bu karara dayalı olarak keşidecinin lehtara ödeme yapmış olması yetkili hamile karşı 6102 sayılı TTK’nın 687. maddesi gereği ileri sürülemeyeceğinden keşidecinin çekin lehtar tarafından iptal ettirilmesi ve buna dayalı olarak lehtara ödemede bulunması def’ini ancak lehtara karşı ileri sürebilir. Bunu yanında çeki elinde bulunduran yetkili hamile karşı ileri süremez. Somut davada olduğu gibi hamile düzenlenen çekin devri bir başka anlatımla çek üzerindeki hakkın bir başkasına devri için çekin teslimi (zilyetliğin devri) gerekli ve yeterlidir. Bu durumda zilyetliğin geçirilmesi ile çekten doğan bütün haklar devrolunur. Senedin borçlusu senedi ibraz edene bedelini ödemek durumundadır. Bu ödeme ile ilgili olarak, hamilin yetkili kişi olup olmadığını inceleme yetkisi ve görevi bulunmayan borçlu, hile veya ağır kusuru bulunmadıkça senede zilyet olana ödeme yaparak borcundan kurtulabilir. Bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde çekin bir başka anlatımla çek üzerindeki hakkın bir başkasına devri için kişiye çekin zilyetliğinin geçirilmesi gerekir ve çek üzerinde bulunan hakkın devri sağlanır. Çekte hak sahibi olabilmek için yetkili hamil olmak gerekir. Hamile yazılı çeki elinde bulunduran kişi yetkili hamil sayılır. Yani çek üzerindeki hakkın kendisine ait olduğunu çeki elinde bulundurmakla ispat edebilir. Yetkili hamil olan kişi yani eldeki davada davalı, çekte asıl borçlu konumunda olan davacı- keşideciden çek bedelinin ödenmesi için talepte bulunabilir, elindeki hamile yazılı çeke dayanarak takip başlatabilir. Bunun yanı sıra imzaların istiklali ilkesi ve çekin mücerret olması ilkesi de gözetilerek; davalının yasal ibraz süresinde çeki muhatap bankaya ibraz ettiği ancak ödeme yasağı nedeni ile alacağını tahsil edemediği de dikkate alındığında, davacı keşidecinin dava dışı üçüncü kişiye ödemede bulunması davacı keşideciyi borcundan kurtarmaz. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; icra dosyasında, davalı banka tarafından davacı keşideci hakkında uyuşmazlığa konu çek nedeniyle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılmıştır. Davacı keşideci tarafından düzenlenen çekin dava dışı kişinin talebi üzerine iptaline karar verilmiştir. Dava konusu çekin iptaline karar verilmesi üzerine, davacı keşideci tarafından, iptaline karar verilen çek nedeniyle çek iptal kararı alan kişiye ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 792. maddesindeki, “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklindeki düzenlemenin, çeki elinde bulunduran kişinin yetkili hamil olduğunu ispat etmesi durumunda ancak çeki kötü niyetli veya ağır kusurlu olarak iktisap etmesi durumunda iade ile mükelleftir. Çekin hamile yazılı olduğu, çekteki hakkın çeki elinde bulunduran davalı zilyetliğin devri yolu ile bankaya geçtiği, davalı bankanın haksız iktisapta bulunduğuna yada kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğuna dair dosyada bilgi- belge- delil bulunmadığı, davalının ibraz süresinde çeki muhatap bankaya ibraz ettiği, ödeme yasağı nedeni ile bedeli tahsil edememesi karşısında çeke dayanan hakkını takip yolu ile davacı keşideciden tahsil yoluna başvurduğu, bu durumda davalı bankanın yetkili hamil olduğu , keşideciye başvurma hakkının bulunduğu muhakkaktır. Davalı hak sahibi olduğunu ispat ettiğinden keşideciye başvuru hakkı ve takibe başvuru hakkı bulunduğundan davacının davalıya takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığına dair davanın reddine karar verilmesi gerekir (emsal mahiyette YHGK’nın 2017/(19)11-2738 Esas- 2021/1513 Karar sayılı 30.11.2021). Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; ilk derece Mahkemesi kararının neticeten davanın reddine karar verilmiş olması isabetli ise de; yargılamada eksiklik bulunmamakla kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği, yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı, kararın gerekçesinde hata edildiği, çekin hamile yazılı olduğu hususuna dikkat edilmediği ve yukarıda açılanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,2-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/12/2018 tarih, 2017/904 E. 2018/1386 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmemekle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davanın REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL karar harcından peşin alınan 426,64-TL’nin mahsubu ile Hazine’ye gelir kaydına, fazlaya ilişkin olan bakiye 246,74-TL harcın davacı tarafa talebi ve isteği halinde iadesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,4/ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 9.200-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,20-TL istinaf yoluna başvurma harcı, 115,37-TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 236,57 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023