Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1300 E. 2022/1619 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1300
KARAR NO: 2022/1619
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 18/12/2018
NUMARASI: 2018/494 E. – 2018/1157 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … San. Tic. Ltd. Şti.’nin Ekim 2014 – Mayıs 2015 tarihleri arasında iki adet araç kiralama sözleşmesinin yapıldığını ve bedellerinin ödendiğini, müvekili tarafından dava dışı şirkete verilen teminat senedinin araç tesliminden sonra müvekkili tarafından istenmiş olmasına rağmen verilmediğini, ancak sadece kaşelenip imzalanmak suretiyle dava dışı şirkete teslim edilen senedin daha sonrasında tarih, bedel kısımlarının doldurularak davalı … adına düzenlenerek takibe konulduğunu, müvekkili tarafından Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’nın 2015/82707 Soruşturma sayılı dosyasında şikayetçi olduğunu, takibe konu bonodaki imzalardan birinin ve yazıların müvekkilinin eli ürünü olmadığını iddia ile Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya borcuna konu 11/06/2014 tanzim, 07/08/2014 vade tarihli, 15.000-TL bedelli bono sebebiyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip konusu senedin üzerindeki imzaların davalı borçluya ait olup, ispat yükünün davacıda olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminmata karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı, davaya konu senedin teminat senedi olduğunu, iddia ettiğine göre bu husustaki iddiasını ispat yükü davacı tarafta olup, davacı iddasını yazılı belgelerle ispat edemediğinden, davacıya yemin teklifi etme hakkı hatırlatılmış, davalı tarafından teklif edilen yemin kabul edilerek senedin teminat senedi olmadığı, nakit karşılığı alındığı beyan edilmiş olup, ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla, dava dışı şirkete araç kira bedellerinin ödendiğini, senedin bu nedenle konusuz kaldığını, buna rağmen senedin iade edilmeyip doldurulmak ve sahte imzalanmak suretiyle kötü niyetli mükerrer tahsilat amacı ile tedavüle sokulduğunu, davalı ile aralarında ticari ilişkinin bulunmadığını, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini beyanla kararın kaldırılmasını davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Takibe konu bono üzerindeki tüm imzaların davacı- borçluya ait olduğunu, imzanın davacı eli ürünü olduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/82707 Soruşturma numaralı dosyasında alınan grafolog raporu ve Bakırköy 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/889 Esas sayılı imza itirazı davası dosyasında alınan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. … bilirkişi raporu ile bu durumun tespit edildiğini, takibe konu bono üzerinde üç imza bulunduğunu, davacı tarafın imzalardan birinin kendisine ait olmadığı diğerlerinin kendisine ait olduğu beyan edilmekle senet üzerinde bir imzanın kişiyi borçlandırmaya yeterli olduğu gerekçesi ile Mahkemece imza incelemesi konusunda bilirkişi raporu alınmasına haklı olarak gerek görülmediğini, davacının borçlu olmadığını yazılı delille ispat edemediğini, senedin tüm şekli zorunlu koşulları taşıdığını gerçek ve geçerli olduğunu savunarak davacının istinaf başvurusunun reddi ile kararın isabetli olduğunun değerlendirilmesini ve borcun ödenmesini geciktirme amacı taşıyan davacının kötü niyetli olduğunu beyanla HMK m.329 hükmünün uygulanması talep edilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; İİK m.72’den kaynaklanan Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu 11/06/2014 tanzim, 07/08/2014 vade tarihli, 15.000-TL bedelli bonodaki imzalardan birinin ve yazıların davacının eli ürünü olmadığı iddiası ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesi istemine ilişkindir. Kambiyo senedi (kıymetli evrak) bir senet olup bir hakkı içerir. Kıymetli evraklardan olan bono, alacak senedi olup alacak hakkını içerir. Kıymetli evrak, düzenlenmesine neden olan hukuki muameleden mücerret olup sebepten soyuttur. Bono ödeme vaadi ve kredi aracı olup keşideci (asıl borçlu) ve lehtar/ hamil olmak üzere iki kişi mevcuttur. Eldeki davada, davacı senedi imzalayarak dava dışı şirkete teminat amacı ile verdiğini beyan etmekte, kendi keşideci imzasını hali hazırda inkar etmemektedir. Ancak davacının inkarı, senette bulunan diğer imzaların sahteliği ile senedin doldurulan kısımlarına ve senedin nakden verilmediğine, borcu temin için dava dışı şirkte verildiğine dairdir. Uyuşmazlık bu noktada toplanmaktadır. Her ne kadar icra hukuk mahkemesinde ve savcılık nezdinde alınan bilirkişi raporları tüm ilgili inkar edilen imzaların davacının eli ürünü olduğu tespit etmiş ise de icra hukuk mahkemesinin kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle ticaret mahkemesini bağlamamaktadır. Yine Savcılık dosyasındaki soruşturma işlemleri de ticaret mahkemesini bağlamamaktadır. Hukuk mahkemelerini, ceza kovuşturma dosyasında sabit olan maddi vakıalar ile başka hukuk mahkemesinde kesinleşen kararlar bağlamaktadır. Kambiyo senetlerinde yer alan beyan ve imzalar birbirinden bağımsızdır. Bir bono, bonoyu imzalamaya ehil olmayanların imzalarını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını, imzalayan veya adlarına imzalanmış olan kişileri her hangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerdiği durumlarda, senet üzerinde yer alan diğer imzaların geçerliliğinin bu durumdan etkilenmeyeceği açıktır. Yine açığa imza atan sonuçlarına katlanır kuralı gereği ve senedin sonradan doldurulduğu davacı tarafından ispat edilememekle birlikte, senedin davacıyı bağlayacağı ve zorunlu unsurları taşıyan şekilde geçerli bir şekilde düzenlendiği sabit görülmüştür. Bu durumda davacının imza inkarı haricinde diğer iddiası olan senedin dava dışı şirkete, borca karşılık olmak üzere borç ödendiğinde iade edilmek üzere teminat amacıyla verildiği iddiasının, davacı tarafından ispatlanması gerekmektedir. Senette, senedin teminat amacıyla verildiği, malen verildiği vb. ilişkin kayıt bulunmamaktadır. Senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacı tarafından iddiasına ilişkin yazılı delil sunulmadığı da belirlenmiştir. Yazılı delillerle ispat kuralında son çare olan yemin delili Mahkemece davacıya hatırlatılmakla davalıya yemin teklif edilmiş olup davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıa hakkında yemin edilmekle davalı senedi nakden aldığına yemin etmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih ve 2018/494 E. 2018/1157 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022