Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1298 E. 2022/1321 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1298
KARAR NO : 2022/1321
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2018
NUMARASI: 2016/348 E. – 2018/1043 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’in, diğer davacı şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, takip borçlusu …’ın ise şirket ortağı yada yetkilisi olmadığını, bu sebeple de şirketi borçlandırıcı bir işlem yapamayacağını, dava konusu takibe dayanak gösterilen sözleşmeden müvekkilinin haberinin olmadığını, bu sözleşmenin imzalanması için de bir yetki yada görevlendirme yapılmadığını, sözleşmedeki kaşenin üstüne atılan imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını, takibe bu hususta itiraz etmelerine rağmen müvekkilleri aleyhine haciz tehdidinin devam ettiğini, müvekkilinin takibe konu sözleşmede taraf olmadığını buna rağmen aleyhine icra takibine başlatıldığını beyan ederek, müvekkillerinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına konu 09/01/2009 tarihli sözleşme ve çekler sebebiyle borçlu olmadığının tespitine, davalı taraf aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Takibe konu sözleşmelerdeki imzanın davacı …’in eşi …’a ait olduğunu, bu şahısın şirketin o zamanki yetkilisi olduğunu, sözleşme gereğince müvekkilinin ödemelerini yaptığını, ödemelerin alındığına dair bu şahısın da imzalarının bulunduğu tahsilat makbuzlarının bulunduğunu, ancak davacıların edimini yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkilinin icra takibi başlattığını, davacıların önceleri itiraz etmediği bu takibe işyerine maaş haciz yazısı gitmesi ile davacıları arayarak ödeme yapılmasının istediklerini, bunun üzerine bu haksız davanın açıldığını, davacı şirketin ticari kayıtlarında da o tarihte şirket yetkilisi olarak … ve …’ın görüldüğünü, bu sebeple dava dilekçesindeki iddiaların gerçek olmadığını, davacıların kötü niyetli olduğunu beyan ederek, davanın reddine, davacılar aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporuna itibar edilerek, davanın kabulüne, kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra takibine konu sözleşmede müvekkili şirkete ait kaşe bulunmakta iken müvekkili …’in borçtan sorumlu tutulmasının yasal olarak mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşmeden haberinin olmadığını, böyle bir sözleşmeyi imzalamadığını, buna rağmen davalı tarafça …’in de icra takibinde ısrarla borçlu gösterildiğini, davalının takipte kötüniyetli hareket ettiğini beyan ederek, kararın kötüniyet tazminatı talebi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile … Ltd. Şti. arasında 09.01.2009 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme üstünde antentli kağıtta, … ismi bulunduğunu, … Ltd. adına olduğunu ve sözleşmenin … tarafından imzalandığını, sözleşmenin imzalandığı sırada …’in de bulunduğunu, Müvekkilinin, gerek elden gerekse hamiline olarak yazdığı çekleri ödeyerek edimini yerine getirdiğini, ancak davacı şirketin sözleşme gereğini yerine getirmediğini, alınan paraların da iade edilmediğini, bütün bu süreç içinde … ve …’ın evli olduğunu, …’in icra başvurusundan sonra kocasından ayrıldığını, Mahkemece, bilirkişinin eksik değerlendirmesi sonucu verdiği rapora göre karar verdirildiğini, Müvekkilinin sözleşme tarihinden 10 gün sonra … Şirketi Hesabına 7,434,00 TL yatırdığının sabit olduğunu ve raporda da bu durumun belli olduğunu, Ayrıca Savcılığa şikayette bulunduklarını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/86956 esas sayılı dosyasında soruşturma bulunduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine konu sözleşmenin yetkili şirket temsilcisi tarafından imzalanmadığını, sözleşme kapsamında verildiği iddia olunan çeklerin de kendileri tarafından tahsil edilmediğini iddia etmiştir. Davaya dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası incelendiğinde; alacaklısının eldeki davanın davalısı, borçlusunun ise eldeki davanın davacıları yanında dava dışı … olduğu, takip dayanağının ”09.01.2009 tarihli sözleşme ve ödeme belgeleri” olarak belirtildiği anlaşılmıştır. İcra takibine konu 09.01.2009 tarihli sözleşmenin, davacı … Ltd. Şti. kaşe ve imzasıyla taraflar arasında imzalandığı görülmekte olup, bu sözleşmenin dava dışı … tarafından imzalandığı çekişmesizdir. Sarıyer Noterliği’nin 07.10.2008 tarih ve … yevmiye numaralı belgesine göre, sözleşmenin imzalandığı tarihte davacı şirket temsilcisinin davacı … olduğu, sözleşmeyi imzaladığında tereddüt bulunmayan …’ın davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğuna dair dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delilin bulunmadığı, mali bilirkişi vasıtasıyla tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan rapora göre; davacı ticari defterlerinin delil vasfına haiz olmadığı, icra takibine dayanak sözleşme kapsamında verildiği iddia olunan çeklerin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, 2009 yılında davacının davalıdan 7.434,00 TL alacaklı olduğu, bu tutarında tahsil edildiği hususlarının tespit edildiği, tahsil edilen tutarın sözleşmeye ilişkin olduğuna dair dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı, sözleşme kapsamında verildiği iddia olunan çeklerin davalının ticari defterlerinde de kayıtlı olmadığı, sözleşmenin imzalandığı tarihte davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan dava dışı … (davacı şirket temsilcisi …’in eski eşi) tarafından yapılan işlemlerden dolayı davacı şirketin sorumlu tutulamayacağı, basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunan davalı şirketin, davacı ile aralarındaki sözleşmeyi ve alacak iddialarını ispatlayamadığı, açıklanan sebeplerle Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davacı vekil her ne kadar kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de; davalının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğunun mevcut delil durumuna göre ispatlanamadığı anlaşılmakla davacı vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmesinde bir hata görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun ayrı ayrı 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/11/2018 tarih ve 2016/348 E., 2018/1043 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.972,84 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 993,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.979,63 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/09/2022