Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1296 E. 2022/1365 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1296 Esas
KARAR NO: 2022/1365
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2017/451 E. – 2018/378 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türkiye tekstil sektöründe … markası altında üretip satışa sunduğu özgür tasarımları ile bayan giyiminin öncü firmalarından biri olduğunu, müvekkili adına tescilli tasarımların aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini davalı tarafından izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullanıldığını, daval4ının müvekkilinin emeğinden haksız istifade edip kazanç elde ettiği, bunun üzerine Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/7 değişik iş sayılı dosyasında tespit işlemi gerçekleştirildiğini, davalıya ait http://…com.tr adlı internet sitesi üzerinden satış yaptığı adreste tespit edilen ürünlerin müvekkilinin tasarım hakkını ihlal ettiğini, davalının tasarımının -ürününün müvekkili adına tescilli tasarımlar ile benzerliğinin bilgilenmiş kullanıcı gözünde iltibasa sebep olduğunu ve dava konusu tasarım bakımından aslında tasarımcının seçenek özgürlüğü bulunduğu hususların bilirkişi raporu ile ortaya konulduğunu, davalının tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiilin önlenmesine, durdurulmasına, bu kapsamda öncelikle verilecek kararın kesinleşmesine kadar geçerli olacak şekilde ve teminatsız olarak, ihtiyati tedbir kararıverilerek; tecavüz ve haksız rekabet konusu ürünlere, bunların yer aldığı kataloglara ve her türlü tanıtım vasıtasına, şayet davalı tarafça ürünün üretimi varsa ürünün yapımında kullanılan kalıplara el konulmasına, bunların muhafaza altına alınmasına, mümkün olmazsa imhalarına, varsa ürünün üretiminin imhalarına, varsa ürünün üretiminin durdurulmasına, internet dahil olmak üzere satışının, satış için icapta bulunulmasının ve ihracatının durdurulmasına, HMK m.107 çerçevesinde fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak açtığımız işbu davada şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın, 20.000,00 TL manevi tazminatın ve 500,00 TL marka hakkına verilen zarara ilişkin tazminatın davalı tarafın tecavüz ve haksız fiilinin vuku bulduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ayrıca 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğinde tasarımın itibar kaybından ötürü sayın Mahkemenizce takdir edilecek itibar tazminatına, verilecek kararın masrafı davalıdan alınmak şartıyla, başlangıç ve gerekçe bölümlerinin bir özetinin ve hüküm fıkrasının tamamının Türkiye’de yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına ve Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/17 D.iş, 2017/17 K. sayılı dosyası Sayılı dosyada yapılanlar dahil yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf, adına tescilli 2013/08202-2, 2016/05836-21, 2016/06120-11, 2016/00434-10, 2016/04887-3 sıra numaralı tasarımlarının aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin Müvekkil Şirket tarafından izinsiz, hukuka aykırı olarak kullanıldığını ve haksız kazanç elde edildiğini iddia ederek huzurdaki davanın açıldığını, davacının kötü niyetli olarak işbu davayı huzura taşıdığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, Davacı tarafın amacının ; ayırt edici ve yeni özellikler taşımayan tasarım tescili ile bu sektörde faaliyet gösteren firmalar üzerinde hukuki baskı oluşturmak ve tasarımını korumaktan ziyade haksız çıkar sağlamak olduğunu, dolayısıyla husumet yokluğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, müvekkiline ait olmayan ürünler sebebiyle Müvekkil aleyhine yöneltilen dava için husumet itirazları olduğunu davacıya herhangi bir zarar verilmemesi sebebiyle ve müvekkilin üretmediği ancak internet sitesinde yer verdiği ürünler ile kalite bakımından davacı ürünleri arasında bir fark bulunmadığından tasarımların itibar kaybı da bulunmaması sebepleri ile manevi tazminat talepleri ile marka hakkına verilen zararın tazmini taleplerinin reddine huzurdaki davanın husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini, davacının haksız ve hukuka aykırı olarak ileri sürmüş olduğu ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini davanın; dava konusu olan ürünlerin üretici ve tedarikçisi olan belirttiğimiz gerçek ve tüzel kişilere ürün sahiplerine ihbar edilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Somut olayda, davalı tarafın http://www…com.tr. isimli internet sitesinde satışa sunduğu ve davacı tarafa ait tescilli tasarım ile benzer olduğu anlaşılmış, bu sebeple tasarım hakkına yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve men’ine davalı tarafın kullanımının engellenmesine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Sınai Mülkiyet Kanunu 150. Madde Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz sayılan fiilleri işleyen kişiler hak sahibinin zararlarını tazmin etmek ile yükümlüdürler. Sınai Mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda hak sahibinin bunu engelleme ve tazminat talep etmek hakkı mevcuttur. Sınai Mülkiyet kanunu 151. Madde de hak sahibinin uğradığı zarar fiili kaybı veya yoksun kalınan kazancı kapsar. Yoksun kalınan kazanç zarar gören hak sahibinin seçimine bağlı olarak yasada düzenlenen usullerden birinin seçimine göre belirlenir. Davacı taraf sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasa idi, hak sahibinin elde edeceği muhtemel gelire göre tazminat talebinde bulunmuş bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda davalının ciro tutarları üzerinden söz konusu ürünlerin farazi satış ve karları dikkate alındığında 13208,32 TL maddi tazminatın olabileceği tespitine göre söz konusu satışın miktarı ürün değeri davalı işletmenin büyüklüğü dikkate alınarak maddi tazminattan takdiren indirime gidilerek 10.000 TL maddi tazminat doya kapsamına uygun olduğu kanaatine varılmış bu miktar tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Davacı adına tescilli tasarıma davalının ürünleri satış yapmak suretiyle tasarım hakkına tecavüzün tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve men’ine, söz konusu tecavüz fiillerinin durdurulması talebi yönünden konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Manevi tazminat yönünden davacıya ait ürünlerin kullanım şekli, ürünlerin değeri , izinsiz kullanımın şekli dikkate alınarak borçlar kanunu ve hakkaniyet gereği 3000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, itibari tazminat yönünden ise davacı talebini atiye bıraktığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ve hükmün kesinleştikten sonra ilanına karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Davacının itibar tazminatı talebi yönünden ise SMK m. 150/2 uyarınca marka hakkına tecavüz durumunda, hakka konu ürün ve hizmetlerin, tecavüz eden tarafından kötü şekilde kullanılması veya üretilmesi, bu şekilde üretilen ürünlerin temin edilmesi yahut uygun olmayan bir tarzda piyasaya sürülmesi sonucunda markanın itibarı zarara uğrarsa bu sebeple ayrıca tazminat talep edilebilir. Bu özel tazminat türü, MarKHK m. 68’de yer almaktaydı. İlgili maddede marka hakkına tecavüz edenin markayı uygun olmayan bir şekilde kullanması sonucunda markanın itibarı zarara uğradığında bunun ayrıca tazminata konu olacağı belirtilmekteydi. Burada markanın itibarının gördüğü zarar tazmin edileceği için doktrinde bu hüküm itibar tazminatı olarak anılmıştır. Yargıtay’a göre de itibar tazminatı maddi ve manevi zararın dışında ancak her iki tazminatın özelliklerini içinde barındıran kendine özgü bir tazminat türüdür. (Yargıtay 11. HD, E. 2015/8175, K. 2016/5114 ) Somut davadaki duruma göre davacıya ait markanın taklit edilerek marka hakkına tecavüz ediliği saptanmıştır. 6769 Sayılı SMK’da düzenlenmiş bulunan maddi, manevi ve itibar tazminatlarının birlikte talep edilmesi mümkündür. Ancak tazmini amaçlanan zararların maddi veya manevi zarar içinde hesap edilmiş olup fiili zarar, yoksun kalınan kazanç ve manevi zarar belirlenirken, markanın kötü ve uygun olmayan kullanımı sebebiyle uğranılan zararın dikkate alınmamış olması halinde ayrıca itibar tazminatına hükmedilebileceğinden bu tazminat talebi bakımından talep yerinde görülmemiş” gerekçeleri ile hüküm kurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin maddi zararının bilirkişi raporuyla da ortaya konduğu üzere 13.208,32 TL olmasına rağmen mahkemece “davalı işletmenin büyüklüğü dikkate alınarak” maddi tazminattan takdiren indirime gidilmesi suretiyle 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının …com internet sitesi üzerinden dünya çapında uzun süredir ticaret yapmakta olan tanınır, büyük bir firma olduğunu, karşı tarafça da dosya kapsamında işletme kapasitelerinin küçük olduğu şeklinde bir itirazda bulunulmadığından yukarıda belirtilen gerekçeyle tamamen ticari defter ve kayıtlar dikkate alınarak hesap edilen maddi tazminat tutarından takdiri indirim yapılmasının bozma sebebi olduğunu, -Taraflarına tasarım hakkına tecavüzün tespiti, haksız rekabetin tespiti, maddi tazminat ve manevi tazminat olmak üzere 4 ayrı dava gereği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuken gereklilik arz ettiğini, bu yönlerden hukuka aykırı olması sebebiyle kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil şirketin, davaya konu olan tasarım ürünleriyle iltibas oluşturacak derecede benzer ürünlerinin satışı, üretimi ve benzeri haksızlık teşkil eden fiillerde bulunmadığını, internet sitesi aracılığı ile satışını yaptığı ürünlerin, başka gerçek-tüzel kişiler adına marka tescilli bulunan ve başka firmalar tarafından üretilen yahut pazarlaması yapılan ürünler olduğunu, husumet yokluğundan huzurdaki davanın reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini,-Davacı lehine tescili bulunan ve huzurdaki davaya konu olan tasarım ürünlerinin yeni ve ayırt edici özellikleri bulunmadığını, Davacının tescilli olduğunu iddia ettiği tasarımların alelade ve her mağazada bulunan giysi örnekleri olduğunu, müvekkili şirketçe üretilmemiş olan ve tekstil sektöründe tüm platformlarda satılan bu ürünlerin davacı adına tescilli olduğunun Müvekkil şirket tarafından bilinmemesinin hayatın olağan akışına ve dürüstlük kuralına aykırı nitelikte olmadığını, pardösü satışında pek çok marka ve mağazanın aynı veya benzer tasarımı piyasaya sürdüğünü, davacının tescilli tasarımlarının orijinal olmadığını, piyasaya sürülen benzer ürünlerden ayırt ediciliği bulunmadığını, tasarımların yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olmadığından kararın kaldırılması gerektiğini,-Davacı yanca dava konusu tasarımların tescil ettirildiğini içeren herhangi bir ihbarnamenin Müvekkili Şirkete tebliğ edilmediğini, davacının dava konusu yaptığı tasarım ürünlerinin tescil ettirdiğini Müvekkilinin bilmesinin mümkün olmadığını, tazminat talebi için kusur gerektiğinden ve de tasarımların tescilini içeren ihbarnamenin Müvekkiline yapılmaması sebebi ile Müvekkilinin kusuru olmadığından davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, -Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tasarım açısından yapılan değerlendirmeler ile yapılan hesaplamaların hatalı olduğundan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacının istinaf istemlerine göre yapılan incelemede; Dava, tescilli tasarımına tecavüzün tespiti ile bu tecavüz ve eylemlerin durdurulması, tasarımlara tecavüz sebebiyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, davacı vekilince maddi tazminat istemi yönünden SMK hükümlerine dayanıldığı, SMK hükümlerine göre tasarım hakkı sahibinin uğradığı zararın, sadece fiili kaybın değeri değil, bu sebeple yoksun kalınan kazancı da kapsayacağı açıklanmış olup bunun tespit usulleri belirtilerek bu noktada da hak sahibine seçim hakkı tanınmıştır. Bu bağlamda davada davacı vekili maddi tazminat yöntemi açısından tasarımdan doğan hakka tecavüz edenin tecavüzü olmasaydı elde ettiği kazanca göre belirlenmesi talep edilmiş olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı taraf satışlarının azalması muhtemel sebepleri arasında davalı taraf rekabeti ile birlikte farklı parametlerin de yer alabileceği hususu sebebiyle sadece somut zararın belirlenebildiği belirtilmiştir. Bu durum karşısında, Mahkemece, belirlenen kazancının, salt davacı tasarımları kullanılarak elde edilmiş kazanç olup olmadığının kuşkuya yer bırakmaksızın tespitinin mümkün olmadığı kabul edilerek, somut olayın özellikleri de nazara alınarak 6098 Sayılı TBK’nın 50. maddesi uyarınca hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, yasanın düzenlemesi gereği Hakime bu konuda takdir hakkı tanındığı ve davacının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı ayrıca bilirkişi raporunda ürünün satışına etki eden tüm faktörlerin, dava konusu tasarımın ürününün satışına etki oranının dosya kapsamındaki delillerle tam olarak belirlenmesi de mümkün bulunmadığı, bununla birlikte, davacının tescilli endüstriyel tasarımına tecavüzde bulunulmuş olması sebebiyle bir maddi zarara uğradığı da şüphesiz olduğundan, TBK’nın 50. maddesi uyarınca mahkemece, zararın miktarının hakkaniyete uygun olarak belirlenmesinin uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Davacı taraf, her biri ayrı bir davaya konu olabilecek istemlerini tek bir dava içinde talep etmiştir. Davacının davalıya karşı ileri sürebileceği farklı istemlerini tek bir davada isteyebilmesi mümkün olup, bu duruma objektif dava birleşmesi denilmektedir. Öte yandan, davaya Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmıştır. AAÜT’nde Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince veya bu sıfatla bakılan davalarda hükmedilecek vekalet ücreti genel mahkemelerden ayrı olarak düzenlenmiştir. Tasarım tecavüzünün SMK’dan, haksız rekabetin ise 6102 sayılı TTK hükümlerinden kaynaklanan 2 ayrı talepten oluştuğu, bunun objektif dava yığılması şeklinde gerçekleşen iki dava olarak kabulü gerektiği, bu sebeple her iki talep için de ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken mahkemece vekalet ücretine hükmedilmemiş olması hatalı olduğundan, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerekmiştir. Tecavüz istemleri yönünden vekalet ücretine ve ayrıca tazminat istemleri yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve men’ine yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olup davacının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca vekalet ücretinin kamu düzenine ilişkin olduğu, itibar tazminatı yönünden de red kararı verildiği ancak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi sebebiyle hükmün bu yönden de düzeltilmesine karar verilmiştir.Davalının istinaf istemi yönünden yapılan incelemede;SMK hükümlerine göre tasarımın aynını veya belirgin şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak satmak tasarım hakkına tecavüz oluşturur. Markalar veya haksız rekabet için zorunlu olan iltibas unsuru değerlendirmesi tasarımın değerlendirmesinde dikkate alınmaz. Ölçü tasarımın aynının veya belirgin şekilde benzerinin izinsiz kullanımıdır. 11. maddeye göre tasarımın koruma kapsamı belirlenirken 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren tasarımlar dikkate alınır. Kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarlama açsından seçenek özgürlüğüne sahip olduğu dikkate alınır. 7. maddeye göre de ayırdedicilik tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile karşılaştırılan tasarımın bıraktığı tasarım arasındaki belirgin bir farklılık olmasıdır. Dava konusu davacının tescilli tasarımının bütünsel kompozisyonu ve grafik unsurlarının neredeyse ayniyet düzeyinde alındığı raporla da tespit edilmiştir. Tasarımın aynen alınıp ilave unsurlar eklenmesi tasarıma tecavüzü bertaraf etmez. Bu ancak korunmayan tasarımlar için geçerlidir. Tasarımlar ayniyete yakın alındığından belirgin farklılık kabul edilemez. Davalı her ne kadar sadece satışa aracılık ettiğini beyan etmiş ise de, satışın ne şekilde yapıldığının bir öneminin olmadığı, hak ihlalinin bu şekilde ortadan kalkmayacağı tecavüzde bulunulan tasarım özelliği, tecavüzün boyutu ve niteliği gözetildiğinde mahkemece takdir edilen tazminatın somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, her ne kadar davalı şirketçe kusurları olmadığı için aleyhlerine tazminata hükmedilemeyeceği savunulmuş ise de basiretli tacir gibi hareket etmesi gereken davalı şirketin, davacı adına tescilli tasarıma tecavüz teşkil eden ürünleri satmakta kusurlu olduğu ve bu sebeple aleyhine tazmin hükmü kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/9281 Esas, 2018/2849 Karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmıştır. Davalı, davacının ürünlerinin tasarım özelliği taşımadığı iddiasında ise de, Davacı taraf adına tescilli 2013/08202-2, 2016/05836-21, 2016/06120-11, 2016/00434-10, 2016/04887-3 sıra numaralı tasarımların bulunduğu ve hükümsüzlüğüne ilişkin bir davanın mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Tüm sebeplerle davalı istinaf taleplerinin reddinin gerektiği anlaşılmıştır.Sonuç olarak davalı vekilinin istinaf başvurusu ile davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinafı sebebi dışındaki başvurusu yerinde görülmediğinden bu yöndeki taleplerin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin kabulüne ve 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün diğer kısımları aynı kalmak kaydı ile karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,3- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/12/2018 tarih, 2017/451 E., 2018/378 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,4- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 4/a- Davacı adına tescilli tasarıma davalının ürünleri satış yapmak suretiyle tasarım hakkına tecavüzün tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve men’ine, söz konusu tecavüz fiillerinin durdurulması talebi yönünden konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, 4/b- Tecavüz ve haksız rekabet konusu ürünlere, bunların yer aldığı kataloglara ve her türlü tanıtım vasıtasına ve ürünlere el konulmasına, bunların muhafaza altına alınmasına, mümkün olmazsa imhalarına, varsa ürünün üretiminin imhalarına, 4/c- Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, takdir indirimi yapılarak 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d- Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/e- Davacının itibar tazminat talebinin reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 888,03 TL nispi ilam harcından, peşin harç 367,17 TL ve 210,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 577,17 TL harcın mahsubuyla bakiye 310,86 TL harcının davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 577,17 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 449,20 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 3.162,37 TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre 1.233,32 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 5/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 5/ç- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(2). maddesine göre maddi tazminat talebi yönünden 10.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10 ve 13/(2). maddelerine göre manevi tazminat talebi yönünden 3.000,00 nispi TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(2)-(3). maddesine göre red edilen maddi tazminat talebi yönünden 3.208,32 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-2 ve 13/(2) maddelerine göre red edilen manevi tazminat talebi yönünden 3.000,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/g- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Marka tecavüzün tespiti davası yönünden 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/h- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre haksız rekabetin tespiti ve meni davası yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 888,03 TL nispi ilam harcından, peşin yatırılan 222,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 665,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,6/b- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/c- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 123,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 244,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/d- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/e- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/10/2022