Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1295 E. 2022/1364 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1295
KARAR NO: 2022/1364
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/01/2019
NUMARASI: 2018/1 E. – 2019/7 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarım Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … sayılı “Çamaşır Sepeti” konulu tasarım tescilinin bulunduğunu, davalının müvekkilinin “Çamaşır Sepeti” konulu tasarım hakkını ihlal edecek olan ve çamaşır sepeti üretiminde kullanılacak kalıbı ürettiğini ve söz konusu kalıbı üreterek yurt dışına ihraç edeceğini, bu hususun Mahkemenin 2017/180 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiğini ve tedbir kararı alınarak İcra Müdürlüğü kanalı ile uygulandığını ve davalı yan eylemlerinin müvekkilinin tasarımdan doğan haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün durdurulmasını, yargılama sonunda tasarım hakkına tecavüz eden kalıba el konulmasını, yurt dışına kalıbın ve ürünlerin ihracının engellenmesini, kalıp ve ürünlere gümrük ve serbest bölgeler dahil bulundukları yerlerde el konulmasını, reklam ve tanıtımının engellenmesini ve tanıtımda kullanılan katalog, dergi ve broşürlere el konulmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …Talimat sayılı dosyasında düzenlenen tutanakla da sabit olduğu üzere, müvekkiline ait işyerinde davacı tasarımına tecavüz eden herhangi bir kalıp bulunmadığını, tutanakta müvekkiline atfen “Bilirkişi raporunda yazılı kalıp işyerimizde bulunmamaktadır. Kalıp sipariş üzerine yapıldığı için yurtdışına ihraç olmuştur” şeklindeki beyana da yer verildiğini, ancak tutanaktaki bu kısmın izaha muhtaç olduğunu, müvekkilinin sadece kalıp imalatı ile iştigal etmekte olduğunu, işyerinde üretici firmalara ait yüzlerce kalıp bulunduğunu, bu bağlamda söz konusu değişik iş dosyasında tespiti yapılan kalıbın hangi tasarıma ait olduğunun tespitinin mümkün olmadığı gibi böyle bir kalıbın müvekkili firmada hiçbir zaman bulunmadığının da kuvvetle muhtemel olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Somut olayda, gerek 2017/180 D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu, gerekse dosyamızdan alınan bilirkişi raporu, mevcut deliller ve tüm dosya kapsamı topluca değerlendirildiğinde, davalı yana ait işyerinde tespit edilen ürünler ile davacı taraf adına … sayı ile tescilli tasarıma konu “Çamaşır Sepeti” adlı ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılık bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandığı, ayrıca davalı yana ait işyerinde bulunan kalıpların da söz konusu ürünlere ait olduğu, tasarımlar arasında bulunan farklılıkların küçük ayrıntılarda olduğu, bu durumun da tasarımlara ayırt edicilik niteliği kazandırmadığı gibi, tasarımcının seçenek özgürlüğü bulunmasına rağmen, davalı yanın davacının tasarımına benzer ürün üretmesinin, davacının tasarım haklarına tecavüz teşkil ettiği anlaşılmakla, aşağıda da yazılı olduğu üzere, davacının davasının kabulü ile, davalının davacı adına tescilli … nolu tasarıma tecavüzünün durdurulmasına, bu tasarıma tecavüz teşkil eden kalıba el konulmasına, yurt dışına kalıbın ve ürünlerinin ihracının engellenmesine ve kalıp ve ürünlere gümrük ve serbest bölgeler dahil bulundukları yerlerde el konulmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafça dava dilekçesinde, müvekkili tarafından söz konusu … sayılı ”Çamaşır Sepeti” konulu tasarımdan doğan hakların ihlal edildiği, davalı müvekkilinin eylemlerinin tasarımdan doğan haklara tecavüz niteliğinde olduğu iddia edilmişse de, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili … Tic. Ltd. Şti’nin kendisine sipariş üzerine gelen kalıpları üreterek müşterisine göndermek ile sınırlı şekilde piyasada iş yaptığını, müvekkilinin basit şekilde kalıp basmakla uğraşmakta ve tasarım ürünleri üretme ya da taklit etme gibi bir faaliyeti bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin gelen kalıpları tek tek inceleyerek kontrol etme şansı olmamakla birlikte böyle bir zorunluluğu da bulunmadığını, -Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat Sayılı dosyasında düzenlenen tutanakla da sabit olduğu üzere, müvekkili firmaya ait iş yerinde davacı tasarımına tecavüz eden herhangi bir kalıba rastlanılmadığını, konusuz kalan davanın reddi gerektiğini, yine Sayın Mahkemenin 2017/180 D. İş sayılı dosyasında tespiti yapılan kalıbın hangi tasarıma ait olduğunun tespiti de mümkün olmadığı gibi, sözü edilen kalıbın daha önce müvekkili firmada hiçbir şekilde bulunmamış olmamasının da kuvvetle muhtemel olduğunu, bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda da her ne kadar dava konusu tasarımları oluşturan bütün öğelerin benzer biçim ve oranda olduğu, tasarımlar arasında bulunan farkların küçük ayrıntılar olduğu, bu durumun da ayırt edici nitelik kazandırmadığı tespit edilmiş olsa da dava konusu kalıpların sipariş üzerine müvekkili firma tarafından yapılıp alıcılarına gönderildiğini, yani müvekkili tarafından yapılan kalıp basımı işinde müvekkilinin bastığı kalıbın tasarım olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını ve bundan sorumlu tutulmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararının yasaya usule uygun olduğunu, İstinafın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tescilli tasarıma tecavüzün tespiti, tecavüzün durdurulması, önlenmesi talebine ilişkin bulunmaktadır. 554 Sayılı KHK’nın 7. maddesindeki”Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yaratığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır. Herhangi bir tasarımın ayırt edici nitelik açısından kıyaslandığı diğer bir tasarımın; başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de veya dünyada herhangi bir yerde piyasaya sunulmuş olması veya Enstitü tarafından tescilli bir tasarım olarak yayınlanmış ve ayırt edici nitelik açısından değerlendirilen tasarımın başvuru veya rüçhan tarihinde henüz koruma süresini doldurmamış olması gerekir. Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, birbirleri ile kıyaslanan tasarımların ilke olarak farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verilir ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğu göz önüne alınır.” düzenlemesine göre bilirkişi kök ve ek raporları ile tüm dosya kapsamından davaya konu çamaşır sepeti tasarımları ile davalı tarafından üretilen tasarımların benzer olduğunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği, davalı taraf Bakırköy 1. FSHHM 2017/180 D. İş dosyasındaki kalıp ile tasarım konusu ürünlerin karşılaştırılmasının yapılamayacağını beyan etmiş ise de, teknik inceleme sonucunda bu tespitin yapılmasının mümkün olduğu, bilirkişi raporunda da bu tespitlerin yapıldığı anlaşılmıştır. Tespit dosyasındaki yapılan tespitlere ilişkin olarak da aksinin kanıtlanamadığı anlaşılmıştır. 554 Sayılı KHK’nın 17. maddesi uyarınca tescilli tasarımın kullanılmasının münhasıran tasarım hakkı sahibine ait olduğu, tespit edilen ürünler ile yapılan inceleme sonucunda usulüne uygun şekilde düzenlenen bilirkişi raporunda, ürünlerin davacı adına tescilli tasarım ile aynı olduğunun belirlendiği, bu sebeple davacının tasarımdan doğan haklarının ihlal edildiği yönündeki belirlemede bir isabetsizlik olmadığı görülmüştür. Davalı her ne kadar üretici olduğu ve tasarım olduğunu bilmediği iddiasında ise de, tacir olup, TTK’nın 20. maddesi uyarınca tüm iş ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olan davalının, belirtilen sıfatı gereği dava konusu tasarımların taklit üretiminin ve satışının yasal olmadığını bilmesi ve bilebilecek durumda olması gerekir. Davalının bir ürünü imal etmeden önce bunun aynısı veya benzerinin Türkiye de endüstriyel tasarım olarak tescilli bulunup bulunmadığını Türk Patent Enstitüsü’nün www… gov.tr adresinde herkesin erişimine açık ve ücretsiz veri tabanından araştırmanın mümkün olduğu, asgari bu çabayı göstermeden tasarım ürününü üretim yapma faaliyetinin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği kanaatine varılmış ve bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17/01/2019 tarih ve 2018/1 E., 2019/7 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/10/2022